Avrupa Şampiyonası terörün gölgesinde başladı. Birçok güvenlik önlemi arasında maçlar oynanıyor. Açıkçası eski turnuvalar gibi tam o şölen havasına girmiş değil kimse. En azından kendi açımdan bunu söyleyebilirim.
Yine de konu milli takımların maçları olunca, üstelik ligler de bitmişken, futbol izlemek keyifli. Fransa’ya akın eden birçok Avrupalı taraftarın tribünlerde yarattığı o milliyetçi futbol ruhu bizi kendimize getiriyor.
Gelelim Türkiye Milli Takımı’na. Playoff’lara kalabilecek miyiz, şansımız yanımızda olacak mı darken kendimizi birden turnuvaya direkt gider şekilde bulmuştuk. Üstelik de Hollanda gibi bir takım gidemiyorken biz gittik. Bu hem futbolculara hem de Fatih Terim’e açıkçası bir hava ve kredi kattı.
Bunlara rağmen Türkler olarak her turnuvaya katıldığımızda sanki en iddialı takımlardan biriymişiz gibi bir sorumluluk hissediyoruz. Bu bazen bize yardımcı da oluyor. Ama birçok kez de gerçekleri görmemize engel olabiliyor. Örneğin bu turnuvada tecrübesiz birçok oyuncumuz var kadroda. Takımda dünya çapında iki-üç yıldızımız da yok. Arda Turan da bunlara dahil. Takım olarak da bir turnuva takımı hiçbir zaman olamadık. Bu anlamda adil olmayacak şekilde bir beklentimiz olduğunu düşünüyorum.
İspanya, Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti ile birlikte olduğumuz D grubunda Çek Cumhuriyeti bizim ayarımıza en yakın ekip. İspanya ve Hırvatistan ise bizden iyi takım. Hırvatistan ile oynanan maçta bu farkı çok net olarak gördük. Sanki Türkiye’de üç büyük takımdan biri bir Anadolu takımıyla kendi sahasında maç yapıyor gibiydi. İstediklerimizi hiç yapamadık. Çoğunlukla tek kale maç oynadılar.
Bizden iyi futbolcuları olduğunu kabul ediyorum, daha yetenekli bir taktisyenleri de olabilir fakat böyle bir fark olması bizim hiç takım olamadığımızı gösteriyor. Avrupa futbolunun hızlı oyununa kulüpler bazında olduğu gibi milli takımlar bazında da karşılık veremedik. Türkiye liginin yansımasını görüyoruz.
Yabancı sınırı kalktıktan sonraki ilk büyük turnuvamız. Yabancı sınırının kalkmasını her zaman destekledim ve hâlâ da doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Her türlü yasağın karşısındayım. Bunun da öyle. Bu turnuvada yaşanabilecek bir başarısızlığın faturasının da yabancı kuralına bağlanmamasını umuyorum. Yeterince zaman geçmedi ve hâlâ birçok futbolcu, ki bunların büyük bir kısmı milli takımda oynuyor, değerinin çok üzerinde fiyatlara oynuyor.
Umarım beni ve birçok kişiyi yanıltan bir turnuva olur ve Türkiye çok iyi yerlere gelir önümüzdeki maçlarda ama gelmezse bile Emre Mor gibi oyuncuların tecrübe kazanması için iyi bir fırsat. Bu tip oyunculara daha çok değer vermeliyiz ve geleceğin milli takımını bu tarz genç ve yetenekli oyunculara emanet etmeliyiz. O nesil gerçek değerlerinde kontratlara imza atacak.