ABD’de 8 Kasım 2016’da yeni başkan seçilecek. İki tarafın kampanya sloganları arasındaki fark aslında seçime ve sonrasına olan yaklaşımlarını özetliyor: Hillary For America ve Make America Great Again. Bunların ne anlama geldiğine ve gelişen olaylara bu yazımızda yer veriyoruz. Eğer bir değişiklik olmaz ise, haftaya yine bu sayfada, ABD ekonomisinin detaylı bir analizini ve başkan adaylarının ekonomiye dair vaatleri ile bunların ilişkilerini, yerimiz dâhilinde seçimden önceki son haftada özetliyor oluruz.
İki tarafın kampanya sloganları arasındaki fark aslında seçime ve sonrasına olan yaklaşımlarını özetliyor. Hillary For America ve Make America Great Again. İlki bir kişinin, doğal olarak ve dolayısı ile başkanın Amerika’nın kurtarıcısı olduğunu, ikincisi ise Amerika’yı birlikte yeniden inşa etmeyi ve eski parlak günlerine döndürmeyi mesaj olarak veriyor. ABD’li seçmen son kaset olayından sonra Trump aleyhine döndü ve vakfının bağış kabul etmesine gelen yasak, vergi ödemediğine dair belgenin NY Times’a sızdırılması gibi diğer engelleyici konular seçimin yönünü değiştirebilir hale getirdi. Florida’daki Bush’un seçildiği yeniden oy sayımı unutulmuş ki, Trump’ın seçim sonuçlarını kabul etmeyebileceğini düşündüren ve çok tartışma yaratan söylemi ile ABD demokrasisinin alacağı hasara yönelik kaygılar daha çok arttı. Burada bir nokta koyup önceki başkanların soyadlarını hatırlatmakta fayda var. Bush, Clinton, Bush, Obama. Eğer yine bir Clinton seçilirse bir sonraki demokrat başkanı tahmin etmek kimse için zor olmayacak. Her ne kadar eski seçimlerde isabetli kararları ile bilinen ‘Investor’s Business Daily (IBD) and TechnoMetrica Market Intelligence (TIPP)’ anketinde 20 Ekim’den sonra Trump yükselişte görünse de 24 Ekim itibarı ile tarafların oyları yüzde 41 ile eşit görünüyor. Seçimin belirleyicisi Ohio’da ve Teksas’ta Trump, Miami’de Clinton önde görünüyor. Senato’da eşit, Kongre’de Cumhuriyetçiler önde. Diğer anketlerde ise Clinton genelde önde.
Brexit gibi bir sürpriz olur mu?
Aslında Fransa’da Sarkozy’nin geri dönüşü dikkate alınırsa, muhafazakâr oylara, KOBİ’lere oynayan, vergileri azaltacağını ve iş yaratacağını hane halkına söyleyen Trump seçilirse pek sürpriz sayılmamalı. Hillary’nin seçim kampanyası sitesindeki ve konuşmalarındaki “Trump’ı durdurun” teması muhtemelen bu kaygılar nedeni ile ön planda. Wall Street’e ve bankacılığa kontroller getireceğini belirten Clinton, global ticarette Çin’i karşısına alacağını, üretimi Trump gibi içeriye kaydıracağını, zenginden fazla, KOBİ’lerden ve hane halkından daha az vergi alarak reform getireceğini ve işgücü yaratacağını, Obamacare ile sosyal güvenliğe aynen devam edeceğini, üniversite harçlarını kaldıracağını, Trump’a göre daha detaylı anlatıyor. Trump’ın kampanya sitesi ise daha kısa, öz ve net. Vaatten çok rakamsal ifadeler ile durumu özetliyor. 25 milyon iş yaratacağını ve ekonomiyi yıllık yüzde 3,5 ortalama ile büyüteceğini söylüyor. Vergiyi azaltıp üretimi ABD’ye kaydıracağını belirtiyor. Sonra da rakamlarla ABD ekonomisinin dünyayı kaygılandırması gereken gerçek kötü yüzünü özetliyor. 1,3 trilyon dolara yaklaşan üniversite öğrenim kredileri, massive bütçe açığı, bilançosundaki hazine senetleri ile bağımsızlığı tartışmalı FED’in helikopter para ile yarattığı hasarlar, hızla artan tüketici kredileri, buna rağmen sabit kalan perakende satışlar ve sanayi kapasite kullanım oranları gibi konularda haksız sayılmaz. Hatta 20 trilyon dolara yaklaşan ABD hazine borcunu yeniden yapılandırmayı söyleyecek kadar da cesur. ABD’li seçmenleri bilmeyiz ama Trump’ın işadamı olduğu ve somut/dolaylandırmadan konuştuğu net. Statüko karşısında değişim, tahmini kolay. Dünyanın hala bir şansı var.