• Aslında bugün de resmi söyleme bakarsanız Türkiye Yahudiler için hâlâ bir hoşgörü ülkesidir ve mesela Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha geçenlerde 7 Aralık’ta Yahudilerin “Hanuka Bayramı” nedeniyle bir mesaj yayımlayarak “Bizler toplumsal, kültürel, siyasal ve beşeri yapımızdaki çeşitlilikleri zenginlik olarak algılayan, din ve inanç özgürlüğüne saygıyı esas alan köklü bir medeniyetin mensuplarıyız” demiştir.Web sitelerine konan bu mesajlarla Yahudi vatandaşlarımızın Türkiye’den ayrılma eğilimleri arasında bir çelişki yok mu? Sedat Ergin - Hürriyet
BBC haberinin en çarpıcı tarafı Türkiye’yi terk etmekte olan Yahudilerle ilgili bölümdü. İspanya ve Portekiz bundan beş yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu’na göç etmek zorunda kalan Yahudilere vatandaşlık hakkı tanıdıkları için, toplam 4 bin 500’den fazla Türkiyeli Yahudi bu iki ülkeye vatandaşlık başvurusunda bulunmuştu.
BBC muhabiri, ailesinin tümünü İspanya’ya götürmeye hazırlanan bir Yahudi vatandaşımızla da konuşmuş. “Gidiyor olmak kalbimi kıran bir şey ama burada artık nefes alamıyorum...” diye konuşuyor bu vatandaş ve ekliyor: “Düşüncelerim istenmiyor, hayatımı yaşamak istediğim tarz istenmiyor... Müslüman, Sünni ve hükümet yanlısı olmanız gerekiyor...”
Ayrıca, bir soru üzerine Yahudi olmasının kendisini hedef yaptığı hissiyle yaşadığını söylüyor Türkiye’de.
Yahudi vatandaşlarımızda ülkeyi terk etme eğiliminin bu şekilde güçlendiğini okuyunca İspanya’da engizisyondan kaçan Yahudilerin Türkiye’ye göç etmelerinin 500. yıldönümü dolayısıyla 1990’lı yılların başlarında yapılan ve uluslararası bir nitelik kazandırılmaya çalışılan etkinlikleri hatırladım.
Bu amaçla 500. Yıl Vakfı adıyla bir vakıf da kuruldu. Türkiye, bu vesileyle bütün dünyaya tarih boyunca ne kadar hoşgörülü bir ülke olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu’nun engizisyondan kaçan Yahudilere İkinci Bayezid ile başlayarak nasıl kucak açtığını anlattı.
Aslında bugün de resmi söyleme bakarsanız Türkiye Yahudiler için hâlâ bir hoşgörü ülkesidir ve mesela Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha geçenlerde 7 Aralık’ta Yahudilerin “Hanuka Bayramı” nedeniyle bir mesaj yayımlayarak “Bizler toplumsal, kültürel, siyasal ve beşeri yapımızdaki çeşitlilikleri zenginlik olarak algılayan, din ve inanç özgürlüğüne saygıyı esas alan köklü bir medeniyetin mensuplarıyız” demiştir.
Web sitelerine konan bu mesajlarla Yahudi vatandaşlarımızın Türkiye’den ayrılma eğilimleri arasında bir çelişki yok mu?
Osmanlı’nın kapılarını açtığı bir göç sürecinin beş asır sonra tersine doğru işlemeye başlamasının tarih içindeki anlamı nedir?
Sedat Ergin
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/yeni-yila-beyin-gocuyle-girmek-40694667
• YAHUDİSİZ (VE KUŞKUSUZ RUMSUZ-ERMENİSİZ) EKSİK KALIRIZ.TOPRAĞINI-TARİHİNİ BIRAKIP NEREYE GİDİYORSUN? GİTME
Bakma sen uyduruk dizilere…Osmanlı Yahudileri, siyonizme hep karşı çıktı. Bu topraklara bağlı kaldı.II. Abdülhamit siyonizmin kurucusu Dr. Theodor Herzl'e Kıbrıs gibi bölgelerde yerleşim yeri önerdi; Dördüncü Ordu'ya bağlı askeri birlik oluşturmasını istedi; Mecidiye Nişanı taktı.
Sefaradlar, Osmanlı'ya gelişlerinin 400. yılını II. Abdülhamit'in onayıyla kutladı.
Osmanlı Meclisi Mebusan ve TBMM'de Yahudi milletvekilleri görev yaptı.
Bizim yakın tarihimizde: Yuda Hekim gibi şehit düşen…
Salamon Baruh gibi İstiklal Madalyası sahibi…
Nesim Danon gibi Milli Mücadeleye silah-cephane sevkiyatı yapan…
Nesim Navaro gibi Yunan bayrağını indirip Türk bayrağı çeken…
Hahambaşı Hayim Nahum gibi “mandacılığı kabul etmiyoruz, Türk halkı olarak
Mustafa Kemal'le birlikteyiz” diyen…
Nahman Varon gibi gibi Mustafa Kemal'e bilgi taşıyan…
Albert Kadranel gibi vergi gelirlerini gizlice Anadolu Hükümeti'ne gönderen…
Kanon Ailesi gibi Kuvay-ı Millicileri sakladıkları için tüm fertleri yakılarak
öldürülen Yahudiler var arkadaş…
1914'den 1922'ye sadece İstanbul'da dört bin Yahudi kadın eşini kaybetti.
Biz bunları unutmayız…
İshak Algazi'nin Hava Kuvvetleri için yazdığı marş unutulabilir mi?
Deniz Kuvvetleri için Alper Almelek'in yazdığı, babası Yakup Almelek'in
bestelediği marş unutulabilir mi?
Hangisini yazayım…Albert Karasu ya da oğlu Bilge Karasu gibi nice edebiyatçılar…
Avram Leyon gibi nice gazete sahipleri…J. Habib Gerez gibi nice ressamlar…
Dilber Kamhi gibi nice tezhip-minyatür ustaları…
Yeşua Aroyo gibi nice müzisyenler…Nino Varon gibi nice söz yazarları…
İzel Rozental gibi nice karikatüristler…
Çetin Gabay gibi nice yönetmenler…Victor Kastro gibi nice sinema sahipleri…
Bernar Nahum gibi nice işadamları…
Albert Kohen ya da oğlu Sami Kohen gibi nice gazeteciler…
Bu yurdun tarihidir…
Yahudisiz (ve kuşkusuz Rumsuz-Ermenisiz) eksik kalırız.
Toprağını-tarihini bırakıp nereye gidiyorsun? Gitme.
Biz bu toprakları kardeşlik yurdu yapacağız. Söz.
Soner Yalçın
http://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/burasi-vatanin-nereye-gidiyorsun-2157806/
Değerli Soner Yalçın, sanki Türkiye deki gayrimüslimlerin son yüzyılda yaşadıklarının belgesi gibi yazdığın yazıda kendi kendinle bilmem kaç defa çelişkiye düşmektesin.
“Çok acılar çektiniz.
Linç edildiniz, idamla cezalandırıldınız.
Sinagoglarınız bombalandı… Suikastlara uğradınız…
Kan iftiralarına maruz kaldınız…
Kıyafet zorunluğuna tabii kılındınız…6 metreden yüksek ev yapmanız yasaklandı…
150 yıldır basında görmediğiniz-işitmediğiniz hakaret kalmadı…
1934’de Trakya’da, 1955’de İstanbul’da evleriniz iş yerleriniz yağmalandı, tecavüze uğradınız… Varlık Vergisi ile yıkıldınız… Ön yargıların kurbanı oldunuz…
Hep saklandınız…
Uğradığınız felaketler yazmakla bitmez…” diyorsun…
Sonrada yazının sonunda diyorsun ki “GİTME.”
Ben de sana soruyorum: NİYE KALAYIM?
Her gün basının hakaretlerine uğramak için mi kalayım?
Her İsrael – Türkiye gerginliğinde hedef haline getirilmek için mi kalayım?
Yetmedi mi çektiklerim, sustuklarım, söyleyemediklerim, haykıramadıklarım, söylesene Soner Yalçın, ben niye kalayım?
Tarihten dem vurarak burası senin ülken diyorsan gel ben sana İsrael’de 3000 yıllık Yahudi tarihi göstereyim, canlı canlı, David’in şehrini gezelim, Yeruşalayim gerçeği neymiş bir gör…
“Anadolu seni korur” diyorsun. Aziz Nesin’i Sivas’ta koruduğu gibi mi? Alevileri Maraş’ta koruduğu gibi mi? Yoksa sen mi gelip Yahudileri koruyacaksın?
“Yahudisiz (ve kuşkusuz Rumsuz-Ermenisiz) eksik kalırız” diyorsun.
Derken güzel gibi gözüküyor da Soner Yalçın, o Rumlar’ı; “20 dolar, 20 kilo, hepsi bu, hadi yallah” diyerek 15 gün içinde sınır dışı eden TC değil mi? Sen bizim ağzımıza bir parmak bal mı çalıyorsun?
Bak Soner Yalçın, Trakya’da Kırklareli hahamı çırılçıplak soyulup sakalı yolunurken, ailesine tecavüz ediliyordu, ben oradaydım.
20 sınıf amele taburları ellerinde kazma kürekle sıtmadan kıvranırken ben oradaydım.
Varlık vergisi yüzünden Aşkale’de insanlar ölürken ben oradaydım. Varlık vergisinde gayrimüslimlerin kaybettikleri yalnız paraları değildi. Onlar ülkelerine olan güvenlerini kaybettiler. Biliyorum, çünkü oradaydım.
6-7 Eylül’de yalnız Balıklı Rum hastanesine gelen tecavüze uğramış kadın sayısı 200’den fazla idi. O kadınlar oturamıyorlardı bile. Sen yoktun, ama ben oradaydım.
Mavi Marmara’dan sonra Yahudi tüccarlara “sana olan borcumuzu Gazze’ye gönderdik” dendiğinde de ben oradaydım.
Ben kim miyim? Ben bir Türk Yahudi’siyim.
Benim yaşadığımı bana anlatma… Anlatamazsın da…
“4500 Yahudi vatandaşın Türkiye’den gitmesine canım sıkıldı” diyorsun. Nereden çıkarttın bunu? Amma da salladın be kardeşim…
Bak ben sana söyleyeyim de bilgin olsun. 2015, 2016 ve 2017 yılında toplam 500 Türk Yahudi’si İsrael’e göç etti. Üç aşağı beş yukarı hepsi bu. Bunların bir kısmı da üniversite öğrencisi. İsrael’e göç eden Yahudiler, çocuklarına Türkiye’de eğitim veremedikleri için göç etmekteler. Çok küçük bir miktarda da ekonomik sebeplerden veya aile durumlarından dolayı göç edenler vardır. Yani senin gözümüze sokmaya çalıştığın gibi antisemitizmden korktuğu için, ya da AKP’den çekindiği için ve yahut İsrael’e milliyetçi hislerle bağlı olduğundan dolayı göç eden Yahudi neredeyse yoktur.
2500 Yahudi İspanya pasaportu aldı. İspanya yüzyıllar evvel kovduğu Sefaradlar’a böyle bir hak tanıdı. Yahudiler de bu haktan istifade ettiler. İspanya’ya göç eden bir tek Yahudi yok. Bu pasaportları yurt dışına çıkarken vize ile uğraşmamak için aldılar.
Sen Yahudiler’e “gitme” diyene kadar bizzat Türklere “gitme” desene. 2017’nin sadece ilk çeyreğinde Barcelona’da binden fazla Türk ev aldı.
Sendeki bu değişikliğe de anlam veremedim. Sabetaistler’i deşifre edip Türkiye’de antisemitizmi körükleyenlerden biri idin. Kitaplarını satmak için kendine yeni yollar mı açmak istiyorsun?
En iyisi Soner Yalçın, sen İsrael’e gel. Bak burada gazetecilere çok büyük hürriyet var. Hapis filan tehlikesi de yok. Mis gibi…
Esen kal…
Aaron Baruch (Ankaralı)
http://ankarali-2001.blogspot.com.tr/2018/01/soner-yalcina-cevabimdir.html?spref=fb&m=1
Şu anda iktidarda olan İsrail aşırı sağına göre Filistin kimliği genç bir kimliktir, Batı Şeria'nın Ürdün ve Gazze'nin Mısır kontrolüne verildiği, Filistinlilerin Kudüs'ten de vazgeçtiği bir çözüm seçeneğinin kendileri açısından ideal çözüm olduğudur. Elbette bu seçenek Filistinli mülteciler sorununu tamamen göz ardı etmekte ve İsrail içindeki Arapları yönelik olarak uygulanan apartheid sisteminin daha şiddetli bir şekilde sistemleştirilmesini öngörmektedir. Tecrit duvarları, toplu cezalandırmalar, uluslararası hukuk ve insan hakları kaidelerinin ihlali gibi modern zamanların hukuksuz baskı araçları bu doğrultuda İsrail güvenlik birimlerinde aktif bir şekilde uygulanmaktadır. Böylesi bir yaklaşım başta Kudüs olmak üzere hassas tüm konularda müzakerelere kapalıdır.
Aslında konu ile ilgili dışarıya çok fazla yansımayan diğer bir tartışma ise İsrail içinde İsrail devleti ve İsrail kimliğinin ne şekilde tanımlanması gerektiğine yönelik süregiden tartışmadır. İsrail sınırları belli modern bir ulus devlet mi, geleneksel bir din devleti mi yoksa yayılması bir ideal mi olmalıdıra yönelik kendi içlerinde bir tartışma da devam etmektedir. ABD içindeki etkili Evanjelik kesimin İsrail'e koşulsuz desteği ise İsrail içindeki maksimalist taleplere sahip kesimleri cesaretlendirmektedir. ABD artık Filistin-İsrail sorununda çözümsüzlüğün bir tarafı haline gelmiştir.
Trump yönetiminin ABD'nin İsrail büyükelçiliğini Kudüs'e taşımayı öngören kararı Filistin-İsrail meselesini yeniden dünya gündemine taşımış ve Washington'ın beklentilerinin hilafına bir farkındalığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Modern zamanların bu en girift sorunu taraflar arasındaki güç asimetrisine takılmaktadır. Bu sorunun ne şekilde çözüleceği ise uluslararası toplumda adil barış seçeneğinin halen anlamlı bir kategori olup olmadığının önemli bir test alanı olacaktır.
Talha Köse
Olaydan hemen sonra duruma müdahale ettim. Öğrenciye, diğerlerini aşağılayan ve nefret uyandırıcı yorumlara sınıfımda yer olmadığını açıkça ifade ettim. Ancak onun bu olumsuz yaklaşımının nereden kaynaklandığını da anlamak istedim. Düşüncesizce söylenmiş bir söz müydü? Böyle şeyler söyleyenler, diğer çocuklar arasında “havalı” mı kabul ediliyordu? Yoksa derinlerde kök salmış bir anti-Semitizm mi söz konusuydu?
Bu sınıftaki öğrencilerin genelde Yahudiler hakkında aşağılayıcı türden konuşmalar yaptığı açıkça görülüyordu. Bu davranışların nereden kaynaklandığını tüm ayrıntılarıyla öğrenmek istedim. Bu, kabul edilemez bir durum. “Yahudi” sözcüğü artık Almanya’da bir daha hakaret ifadesi olamaz.
(…) Bu olayı görmezden gelebilirdim. Onları sadece cezalandırabilirdim de. Ama öğrencilerle etkileşime girmek ve onları anlamaya çalışmak için çaba gösterdim.
Her öğretmen, her vatandaş bu yaklaşımı benimsemeli, müdahale etmeli ve bu nefretle yüzleşmeli. Bu, “modern ahlaki cesaret” anlamına gelir. Mücadele, gündelik hayatta ve çevrim içi ortamda hissedilir bir değişim yaratacaktır.
Mesleği, inancı veya kökeni ne olursa olsun, herkese çağrıda bulunuyorum: Anti-Semitizm ne zaman ve nerede ortaya çıkarsa çıksın, bunu önlemek zorundayız. Bir sohbet başlatıp karşınızdakinin bir “cahil” mi olduğunu, “genç argosu” mu kullandığını, yoksa derinlerde kök salmış bir düşmanlık mı olduğunu tespit edin. Sonra da duruma uygun bir cevap verin.
Umarım imamlar, papazlar, kilise ve cami görevlileri de bu biçimde davranır. Umarım herkes bunu ister. Anti-Semitizm’e tanık olduğunuzda görmezden gelmeyin. Birçok kişinin genel tutumu her zaman böyle. Aksine, herkes için yol gösterici bir prensip yaratmalıyız.
Derviş Hızarcı – Leonhard Landes
Netten okumalar
http://acikradyo.com.tr/acik-dergi/sefarad-tangolari-sandiktan-cikti
http://www.halimiz.com/salom-70-yasinda/
http://www.trakyagazetesi.com.tr/dunun-akdeniz-ve-egesi-bolum-i-makale,1842.html
http://www.trakyagazetesi.com.tr/dunun-akdeniz-ve-egesi-bolum-ii-makale,1845.html
http://www.kibrisgazetesi.com/yazarlar/ahmet-tolgay/museviler-neden-bu-kadar-guclu/4087
http://www.postseyyah.com/nissim-de-camondo-muzesi/
https://medium.com/@munzam/kimin-yahudi-oldu%C4%9Funa-ben-karar-veririm-9ec3e3e4061
Takılan tweetler
Serdar Korucu @serdarkorucu 26 Ara
7 Ocak 1938'in @cumhuriyetgzt haberinden: Muhacir Yahudilerin memleketimize kabul edilmemeleri hakkında esasen evvelce ittihaz edilmiş kararlar vardır. Filhakika Yahudilerin Almanyadan muhaceretleri sırasında verilen bu kararların hükmü hâlâ bakidir...
Dogu Ergil @DoguErgildogu 31 Ara 2017
Dünyada 14 milyon Yahudi, 1.4 milyar Müslüman var.Oran 1/100 ama İkinciler, birincilerin dünyayı idare ettiğine ve kendilerini kuşattığına inanıyor.Ancak Yahudilerin sadece bilimde neden son 100 yy.da 104 Nobel ödülü kazanırken, Müslümanların sadece 3 tane kazandığı yanıtsız kal
Dogu Ergil @DoguErgildogu 1 Oca
Nobel bilim ödülleri ve Yahudiler bilgisi çok ilgi çekti. Ek bilgi: Konunun ırkla veya dinle ilgisi yok. Yahudi aileler bir çok alanda kısıtlanan çocuklarını bilime ve sanata yönlendiregelmişler. Dünya nüf.nun % 0.2'sini oluşturuyorlar ama bilim ödüllerinin %22.5'ni almışlar.
erginn....hoca... @erginbr 23 Ara 2017
Sefarad Yahudi bir aileden gelen Victoria Hazan, 1896’da Manisa’nın Salihli ilçesinde doğdu. 1915 yılında önce İzmir’e, oradan da 1920’de New York’a göç etti. Genelde kanun, ud ve kemandan oluşan bir orkestrayla alaturka ya da kafe aman tarzında şarkılar söyledi.
https://www.youtube.com/watch?v=72XAjjSycHQ
Natali AVAZYAN @NataliAVAZYAN 26 Ara 2017
İzmir- Musevi Korosu
melis alphan @melisalphan 26 Ara 2017
Son 2 yıldır Anadolu'da hani şehre gitsem 'Çokkültürlüyüz' diye övünüyor; "Şehrimizde X milyon Ermeni veya Yahudi yaşardı" diyorlar, şimdiki rakamı sorduğumda bazen 15, bazen 35 cevabını alıyorum. Tüm bu şehirlerde cemaati kalmamış kiliseler, sinagoglar.. Çok hazin.
Curly in Red @CurlyInRed 27 Ara 2017
"Evlerde yapılan İzmir Boyozu’nun 500 yıllık bir geçmişi bulunuyor." Neden? Çünkü Osmanlı'ya göç eden Sefarad Yahudileri getirdi
https://www.birgun.net/haber-detay/izmir-boyozu-artik-tescilli-197413.html