“Tasarım bebekler konusu farklı bir tür yaratmaya kadar gidebilir”

Çin’de dünyaya gelen ilk CRISPR bebeklerini, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Başkan Prof. Dr. Esra Battaloğlu ile konuştuk.

Selin KANDİYOTİ Perspektif
26 Aralık 2018 Çarşamba

Bilim dünyasında “Şok şok şok” gibi başlıklara pek alışık değiliz ancak 26 Kasım’da tüm dünyanın gündemine bomba gibi düşen bilimsel gelişme sadece ilk olduğu için değil, aynı zamanda bugüne kadar görülmüş en ‘sorumsuz’ çalışma olarak kınandığı için şok etkisi yarattı. He Jiankui adındaki Çinli doktor kimselere haber vermeden, HIV virüsüne dirençli olacak şekilde genetiğini değiştirdiği iki embriyo ile bir hamilelik başlattığını ve bu ikizlerin sağlıklı bir şekilde doğduğunu duyurdu. Dahası bir benzer hamileliğin sürmekte olduğuna işaret etti. Yeni nesillerin tasarlanmasının mümkün olacağı bir geleceğin kapısı mı aralanmıştı yoksa tam tersine bu sorumsuz hareketle kapı kapandı mı?

Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Esra Battaloğlu ile bu gelişmeyi bilimsel ve etik açıdan değerlendirdik. CRISPR teknolojisini Herediter Spastik Paraparezi adındaki genetik hastalığın araştırılması için kendi laboratuvarındaki çalışmalarında kullanan Prof. Battaloğlu’nun olaya yaklaşımını sorduk.

 

Öncelikle tarihin ilk tasarım bebekleri Nana ve Lulu bebeklerde uygulanmış CRISPR teknolojisi nedir, nasıl çalışıyor?

CRISPR, Cas9 adı verilen proteinle, bir rehber RNA (ya da DNA) parçasından oluşan sisteme verilen isim. CRISPR’ı hücreye gönderirseniz o RNA parçası hedeflenen geni genomun içinde tanıyor. Cas9 hedeflenen parçayı makas gibi kesiyor. Vücudumuzdaki enzimler de kesilen parçayı otomatik tamir ediyor. Bu esnada hatalar olmuyor değil. Bu zaten uzun zamandır kullandığımız bir yöntem.

Şimdilerde ise bakterilerde bulunan Cas9 proteininin değişik tiplerini de çalışıyoruz. Genetik mühendisliği ile Cas9’lara istediğimiz direktifi veriyoruz, doğada kendiliğinden yapamadığı işleri dahi yapmasını sağlıyoruz. Bir parçayı yalnızca kesmesini değil, yerine istediğimiz DNA parçasını koymasını da sağlıyoruz: Cas9 istemediğimiz DNA parçasını genomdan çıkartıyor, kendi istediğimiz DNA’yı yamalıyor ve doğal tamir enzimleri yeni DNA parçasını genoma yapıştırıyor.

Nasıl çalıştırdığımıza gelince, birkaç hücreyi ve bakterilerden çıkarılmış ve bir solüsyon içinde gelen CRISPR Cas9 enzimlerini karıştırıp bekliyorsunuz. Bu çıplak gözle izleyebileceğimiz bir süreç değil. Daha sonra mikroskopta ve biyolojik analizlerle hücrelerde  istediğiniz değişimin olup olmadığına bakıyorsunuz.

Şu an uygulanan bir teknoloji olan PGT den bahsedebilir misiniz? Preimplantasyon genetik tanısı?

Hastalık taşıyan ebeveynlerin tercih ettiği PGT yönteminde tüpte embriyoları oluşturup birer hücre çekip DNA’sına bakıyorsunuz. Hastalık olmayan genomlu embriyoyu seçip ana rahmine yerleştiriyorsunuz. Burada genoma herhangi bir müdahale yok. Sağlıklı embriyo bulana kadar işlem tekrar ediliyor.

Bu bize neden yeterli değil?

Döllenme esnasında hücreye CRISPR’ı da yollayınca tamamen iyileştirilmiş embriyolara rastlıyorsunuz, şansı arttırıyorsunuz.

Gündeme dönecek olursak yeni doğan ikizler Nana ve Lulu için tasarım bebekler deniyor. Bugüne kadar bu hiç yapılmamış mıydı?

Bugüne kadar yapılan çalışmalarda embriyolar belli bir safhaya geldiğinde imha ediliyordu. Bu sefer embriyolar anne karnına yerleştirildi ve o bebekler doğdu. Hatta bir bebek de yolda. Gelecek nesilleri etkileyecek bir değişimden bahsediyoruz. Bu ne cesaret diye düşünüyoruz.

Dr. He neyin peşindeydi? Tam olarak hangi geni neden değiştirdi?

He, ailelerin buna ihtiyacı olduğunu ve onlara yardım etmek için yola çıktığını iddia ediyor. HIV taşıyıcısı olan baba çocuklarının AIDS olmasını istemiyor. He’nin elinde teknoloji de var. Bu da bir çelişki. Etik anlayış işin içine giriyor. He, tüp içinde döllenme yaparken CCR5 genini HIV virüsüne karşı dirençli hale getirdi.

CCR5 geni nedir?

CCR5 beyaz kan hücresinin üzerindeki bir protein. Bu proteini tanıyarak HIV virüsü hücre içine girebiliyor. Eğer bu proteini tanımazsa hücre içine giremiyor. CCR5’in tabiattaki bir varyantı, sık görülen CCR5’den biraz değişik olduğu için AIDS’e kendiliğinden dirençli. Biliyorsunuz biz Türkler AIDS olmayız deriz. Hakikaten Türk popülasyonunda da araştırmışlar, toplumumuzun gen havuzunda dirençli olan varyant diğer toplumlara göre daha yaygın. Virüs bu formu tanımadığından hücre içine giremiyor. He, bebeklerin genini bizdeki gibi bir varyanta dönüştürmüş.

Bu olayda Dr. He bilim camiası tarafından yaptığının yasal olmaması dışında neden suçlanıyor? Ne gibi endişeleri var meslektaşlarının?

Yumurta ile spermin döllenmesi sırasında Cas9 yollanıyor. Ancak çoğalma o kadar hızlı oluyor ki Cas9 bazı hücrelere ulaşmış bazılarına ulaşamamış olabiliyor, tamamen şans işi.  Mozaik diyoruz bu olaya. Bireyi oluşturan bazı hücreler eski halinde çoğalacakları için tam koruma sağlamayabilir. Nitekim mozaik embriyolar varsa bunlar kullanılmıyor, emin olunmadan anneye yerleştirilmiyor. He’nin yerleştirdiği embriyolardan birinin mozaik olduğu söyleniyor.

Peki, mozaik olmayan bebeğin HIV’e tamamen dirençli olduğunu söyleyebilir miyiz?

Virüsler ve enfekte ettikleri organizmalar karşılıklı evrim içinde. O virüs yeni bir mutasyona uğrayabilir yeni proteini tanır hale gelebilir. Yani tamamen dirençli diyemeyiz. Mozaik embriyolar da tamamen dirençli olmayabilir.

He’nin yaptığı değişikliğin ikizlerin hayatında ne türde sakıncaları olabilir?

Birincil konu o çocukların ‘benim genimi değiştirin’ deme hakkı olmadı. Toplumlar bilim insanları bunu tartışmalı. O bireyin hakkına tecavüz etmiş oluyoruz. İkinci konu bebek doğdu ve HIV virüsüne dirençli oldu diyelim ama CRISPR hala aydınlatmaya çalıştığımız bir konu. Henüz bilim ‘off-target- hedef dışı’ durumlara hâkim olamadı. Evet biz CRISPR Cas9’a şu noktayı değiştir diyoruz ama o yolladığımız protein ve RNA genomun başka bir genini tanır mı ve onu da kesip değiştirir mi? Sistemin belirleyemediğimiz değişiklikler yapabileceğine dair yayınlar bulunuyor. Bilim insanları bu konuda çalışıyor. Bir şeyi onaralım derken farklı bir noktayı bozuyor olabiliriz. Genomda 3 milyar nükleotid var. Hedeflediğin bölge en fazla 30-100 baz çiftlik bir bölge. Gen dediğimiz bölge genomumuzun yüzde 1’i. Kesme işleminin başka genlere rastlamama olasılığını bilmiyoruz. Bu işi şansa bırakmak ne kadar doğru? Çekincemiz o.

HIV virüsüne karşı ilaç geliştirdik. Ne gerek vardı diye de sormuyor muyuz?

O da çok doğru. Bu bebeklerin babalarından dolayı HIV’e yakalanma olasılıkları yüzde 0,6. He’nin bu bilgileri ebeveynlere aktarmış olduğunu umuyoruz.

Sizin düşüncelerinizi merak ediyoruz.  Haberi ilk duyduğunuzda tepkiniz nasıl oldu? Böyle bir şey olmasını bekliyor muydunuz?

Açıkçası bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum. Bunun toplumlar arası tartışılacağını umuyordum. Daha henüz geçen sene Amerikan ve Çinli bilim insanları embriyolara CRISPR ile müdahale edilebileceğini gösterdiler ve yayınladılar. Bir sene geçmeden bebeklerin doğmuş olmalarına inanamadım.

Dr. He geri dönüşü olmayan bir yol açtı mı dersiniz?

He görevinden hemen uzaklaştırıldı. Tedbirler alınmaya başlandı. Çin de artık belirli regülasyonlar getirecek. Bence bu yol kapandı. Hatta şimdi embriyo değil de insan üzerinde CRISPR ile herhangi bir müdahaleye de mola verildi. Nörolojik hastalıklarda CRISPR ile tedavi çalışmaları durduruldu. Teknoloji model hayvanlar ve bitkiler üzerinde çalışılmaya devam edecek. Emin olmadan insanlarda çalışmak doğru değil.

Ölümcül hastalıklar bir gün ortadan kalkar mı?

Hayır. Doğada biz bir şeyi değiştirirken o bizim karşımıza farklı bir şekilde çıkacaktır. Genomumuzun doğal süreci değişikliğe uğraması, zaten o şekilde evrimleşiyoruz. Bir ölümcül hastalığı silsen de, o çocukta başka bir sorun çıkacaktır.

Ebeveynler kalıtsal hastalıkların elenmesinden ziyade bebekleri için keyfi tercihlerde bulunurlar mı dersiniz? Göz rengi, hızlı metabolizma, zekâ vs. Limit nerede olmalı?

Bizim anneleri düşünemiyorum. O kadar iddialılar ki. Çocuğum çok iyi piyano çalsın, iyi kayak kaysın, matematiği iyi olsun... Bana sorarsanız çok sakıncalı bir hal bu. Biz bu çalışmaları aileler sağlıklı çocuklara sahip olsun diye, aile ekonomisine katkımız olsun diye yapıyoruz. Kalıtsal ve ölümcül hastalıklarla uğraşıyoruz. Yeşil gözlü bir çocuğun nasıl bir sosyal katkısı olabilir?

Bu ufuk açıcı söyleşi için ve beni laboratuvarınıza konuk ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Tasarım bebekler hakkında eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Toplumda bazı insanlar bu teknolojiye ulaşıp bazıları ulaşamazsa ayrışma olacak. Alfalar, betalar, tip tip insanlar gelişecek. İstediğiniz amaca yönelik insan tipi yetiştirebileceksiniz: mesela orduda daha kaslı, kuvvetli, çevik tipli insanlar… Bunun sonu 3 milyar bazlık genomu değiştirmeye gider, bu da insandan farklı bir tür yaratmaya kadar gidebilir. Bunun doğru olmadığı görüşündeyim. Hastalıklar dışında müdahaleye karşıyım.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün