Web´den Seçmeler

• Halihazırda Netanyahu temel söylemini, sol bir hükümete karşı “İsrail’e hakkıyla sahip çıkacak sağ bir iktidar” düzleminde kurguluyor. Zira Benny Gantz ve Yair Lapid’in kuracağı bir hükümetin Batı Şeria’dan çekilmek de dahil pek çok “tarihi hataya” imza atabileceğine ve şimdiye kadar “dünyayla savaşılarak elde edilen kazanımların (işgal edilen Batı Şeria’daki Filistin topraklarını kastediyor) bir seferde kaybedebileceğine” İsrail seçmenini inandırmaya çabalıyor. Peki Mavi Beyaz’ın gerçekten böyle bir niyeti var mı? Hayır. o Özgür Dikmen – www.aa.com.tr

İzak BARON Diğer
6 Mart 2019 Çarşamba
  • "İRAN GÜÇLERİ TAMAMEN SURİYE'DEN ÇIKARILAMAZ ZATEN, İRAN'IN SIFIRLANMASI MÜMKÜN DEĞİL. İSRAİL'İ RAHATSIZ ETMEYECEK, EGEMEN GÜÇ OLMAYACAK, SURİYE'DE İLERLEYEN DÖNEMDE ENERJİ KONUSUNDA RAKİP HALİNE GELMEYECEK... BUNLAR ÖN OLANA ÇIKAN ŞEYLER RUSYA VE İSRAİL İÇİN."

Esad'ın Tahran ziyareti, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Moskova ziyaretinden iki gün önce gerçekleşti.

Netanyahu, Putin'in 2015'ten bu yana en sık görüştüğü liderlerden. İkili, Eylül 2015'ten bu yana 11 kez görüştü. Çünkü İsrail, İran'ın, komşusu Suriye'de artan etkinliğini tehdit olarak görüyor. Rusya'nın da aynı bölgedeki gücünü kullanarak bu etkinliği sınırlamasını talep ediyor.

Çarşamba günü Moskova'ya giden Netanyahu, "Bölgedeki güvenlik ve istikrara yönelik en büyük tehdit İran'dan ve onun uzantılarından geliyor. Biz, bizi yıkmaya çalışan İran'a ve kendisini Suriye'de askeri olarak kalıcı kılma çabalarına karşı agresif tutumumuzu sürdürmeye kararlıyız." dedi.

İsrail, bir süredir Suriye içindeki İran hedeflerini bombalıyor.

Oytun Orhan'a göre, İran'ın etkinliğinin azaltılması konusunda İsrail, ABD ve Körfez ülkeleri birlikte hareket ediyor. ABD, Suriye'den çekilme kararı sonrası bölgeyi İran'a bırakmamak için 400 askerini Suriye'de bırakıyor ve Körfez ülkelerini destek vermeye çağırıyor:

"Gündem bu, bunun ortasında Suriye yönetimi de İran'la ilişkilerinin ne kadar değerli olduğunu, hiçbir ilişkiye feda edilemeyeceğini göstermek için; zamanlama olarak da kendilerini memnun etmeyen Rusya-İsrail görüşmelerine denk getirilerek muhtemelen bu ziyaret gerçekleşti.

İran'la Suriye'nin daha yakın olduğunu gösteren bir tabloydu bu haftaki ziyaretlerde ortaya çıkan. Bir tarafta Esad ve Ruhani fotoğrafı, bir tarafta Netanyahu ve Putin'in birlikte fotoğrafı. Ancak ittifak devam ediyor çünkü karşılıklı bağımlılık devam ediyor."

(…) Rusya uzmanı Kerim Has, Rusya'nın Suriye'ye müdahil olan güçleri dengeleme politikası izlediği görüşünde:

"Rusya tüm bu ilişkileri dengeliyor. İsrail ile İran arasında savaş çıksın istemiyor. Ancak İran'ın nüfuzunu kırmak için güney ve batıda İsrail sopasını kullanmayı tercih ediyor.

İran'ın Suriye'deki askeri varlığı da katmanlı, bu devam edecek ama kontrol edilebilir seviyede yürümesi Rusya'nın işine geliyor olabilir. Bölgesel güçler içerisinde Suriye'de İran'ın, Türkiye'nin, Körfez'in ve İsrail'in varlığı var, Rusya hiçbirinin egemen güç haline gelmesini istemiyor. Bu dört temel ayağın Suriye özelinde altın ayar içerisinde dengeli gitmesini istiyor, birbirlerini sınırlandırmalarını istiyor."

Has'a göre Trump'ın İran'la yapılan nükleer anlaşmayı iptal ederken ortaya çıkan farklılığa rağmen (Rusya itiraz etmiş, İsrail desteklemişti) İran nüfuzunun belli ölçüde tutulması konusunda hemfikirler.

Putin, görüşmeden sonra bir açıklama yaparak İsrail, Rusya ve diğer bölge ülkelerinin katılımıyla Suriye'den yabancı askerlerin çıkarılması konusunda çalışma grubunun oluşturulması mutabakatına varıldığını söyledi. Has'a göre bu gerçekleşmese bile çok önemli bir mesaj:

"İran güçleri tamamen Suriye'den çıkarılamaz zaten, İran'ın sıfırlanması mümkün değil. İsrail'i rahatsız etmeyecek, egemen güç olmayacak, Suirye'de ilerleyen dönemde enerji konusunda rakip haline gelmeyecek... Bunlar ön olana çıkan şeyler Rusya ve İsrail için."

Has, Rusya ile İsrail ilişkilerinin derinliğini de şu sözlerle açıklıyor:

"Rusya ile İsrail'in ilişkileri çok daha stratejik zemine oturur. İsrail nüfusunun dörtte biri Rusça konuşur, eski Sovyet ülkelerinden gelmedir. Askeri teknoloji konusunda işbirliği vardır. Rusya'daki Yahudi nüfusun etkisi de çok güçlüdür. Rusya'nın ABD ile ilişkileri bağlamında İsrail'in rolü ve Rusya'nın Ortadoğu çıkarları açısından İsraille ciddi stratejik işbirliği var."

Ece Göksedef

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-47422505

 

  • İSRAİLLİ SEÇMENLERİN ÇOĞU NETANYAHU'NUN GÜVENLİK KONUSUNDAKİ POLİTİKASINA SICAK BAKIYOR. NETANYAHU ONLARA GÖRE AKICI İNGİLİZCE KONUŞMASI VE ULUSLARARASI ARENADA UZUN YILLAR TECRÜBESİ NEDENİYLE ÖN PLANA ÇIKIYOR. İSRAİL EKONOMİSİNİN GÜÇLÜ OLMASI DA ETKENLERDEN BİRİ

Netanyahu hakkında üç farklı yolsuzluktan dava açılması ihtimalini ülkedeki medyanın ve sol siyasetçilerin seçimleri etkilemeye yönelik bir 'cadı avı' olarak nitelendiriyor.

Zira Aralık 2018’de kurulan sol kanatta İsrail Direnç Partisi’nin lideri, eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz Netanyahu'nun en yakın rakibi olarak gösteriliyor. Gantz'ın eksi Maliye Bakanı Yair Lapid ile 'sol ittifak' kurarak yönetime gelebileceği konuşuluyor.

Gantz, İsrail Başbakanı'nın bu süreçte istifa etmesini savunurken; Netanyahu, görev süresi boyunca gerçekleştirdiği "siyasi, askeri, diplomatik ve ekonomik başarıları hatırlatarak, bu başarılarının İsrail solunun seçimlerde kendisine galip gelmesine izin vermeyeceğini" savunuyor.

Netanyahu'nun bağlı olduğu Likud Partisi 1977 seçimlerinden bu yana İsrail sağının öncülüğünü yapıyor. Nisan ayındaki seçimler Likud'un tarihi için de büyük önem arz ediyor.

İsrailli seçmenlerin çoğu Netanyahu'nun güvenlik konusundaki politikasına sıcak bakıyor. Netanyahu onlara göre akıcı İngilizce konuşması ve uluslararası arenada uzun yıllar tecrübesi nedeniyle ön plana çıkıyor. İsrail ekonomisinin güçlü olması da etkenlerden biri.

Netanyahu, özellikle İran nükleer programı konusunda aynı görüşü paylaştığı ABD Başkanı Donald Trump ile de yakın ilişkiye sahip.

İsrail'in ülke başkentini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararı ve ABD'nin büyükelçiliğin yerini değiştirmesi Netanyahu'nun başarısı olarak görülüyor.

Bahtiyar Küçük

https://tr.euronews.com/2019/03/03/israil-netanyahu-nun-siyasi-hayat-bitiyor-mu-5-soruda-bibi-davasi

 

  • BENNY GANTZ GAZZE’YE YAPILAN EN KANLI SALDIRILAR DA DAHİL OLMAK ÜZERE PEK ÇOK OPERASYONDA YER ALMIŞ BİR ASKER. BATI ŞERİA’DAN ÇEKİLECEĞİNE DAİR EN UFAK BİR EMARE YOK. DİĞER YANDAN GANTZ NETANYAHU’YU “YETERİNCE İSRAİLLİ OLMAMAKLA” SUÇLUYOR

Netanyahu’nun Putin’le görüşmesi gerek Rusya’yla ilişkileri düzeltmek gerekse de İsrail’in Suriye sathında İran ve Hizbullah’a karşı Rusya’dan garanti alması hususunda epey önemliydi.Netanyahu’nun bu görüşmeyi ertelemiş olması, içeride çok ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğunu tek başına gösteriyor. Halihazırda İsrail gazetelerinde Netanyahu’nun aşırı sağdaki partileri birleştirmek için Rusya ziyaretini iptal ettiği yazıldı. Nitekim öyle de oldu ve Binyamin Netanyahu hemen ertesi gün aşırı sağcı Otzma Yehudit ve HaBayit HaYehudi partilerine, seçime birlikte girmeleri halinde kabinesinde iki bakanlık vereceği vaadinde bulundu. Özellikle de destekçi sayısı çok sınırlı olan, cumartesi akşamları Batı Kudüs’te 15-20 kişilik gruplar ve ırkçı pankartlarla yürümekten ve Arap düşmanlığı körüklemekten başka herhangi bir siyasi önerisi bulunmayan Otzma HaYehudit (Yahudi Gücü) Partisi için, Netanyahu’nun önerisi kaçırılmayacak bir fırsat sunuyordu. Partinin fikir babası Haham Meir Kahane 1984 yılında ırkçı görüşleri sebebiyle İsrail seçimlerinde aday olmaktan men edilmişti. Bu iki parti arasında bir birleşme olmaksızın ikisi de yüzde 3.25’lik barajın altında kalabilecekken, birlikte seçime girmeleri halinde beş koltuğa kadar kazanabilecekleri öngörülüyor. Mevcut durumda beş koltukluk bir destek, Netanyahu’nun partisi için önemli bir nicel kazanım olabilir. Zira son anketlere göre Gantz ve Lapid’in partisi Mavi Beyaz 36 koltuk alacak gibi görünürken Likud’un 26 koltuk alması bekleniyor. Bu da Netanyahu’nun 2009’dan bu yana devam eden başbakanlığının sonu anlamına geliyor.

Bilhassa Netanyahu’nun yargılanmasının ardından üç, dört koltukluk bir kayıp dahi, 1977 seçimlerinden bu yana İsrail sağının öncülüğünü yapan Likud’un tarihi bir yenilgi alması demek. Böyle bir yenilgi halinde Binyamin Netanyahu, İsrail’in ilk başbakanı David Ben Gurion’dan sonra en uzun başbakanlık yapan siyasetçi olmaktan çok, tarihsel serüveni İsrail’in bağımsızlık ilanının çok öncesine giden bir partiyi ağır yenilgiye uğratan bir siyasetçi olarak tarihe geçecektir. Belki de Binyamin Netanyahu’nun en korktuğu seçenek, yenilgiden çok tarihe bu şekilde geçmektir.

Halihazırda Netanyahu temel söylemini, sol bir hükümete karşı “İsrail’e hakkıyla sahip çıkacak sağ bir iktidar” düzleminde kurguluyor. Zira Benny Gantz ve Yair Lapid’in kuracağı bir hükümetin Batı Şeria’dan çekilmek de dahil pek çok “tarihi hataya” imza atabileceğine ve şimdiye kadar “dünyayla savaşılarak elde edilen kazanımların (işgal edilen Batı Şeria’daki Filistin topraklarını kastediyor) bir seferde kaybedebileceğine” İsrail seçmenini inandırmaya çabalıyor. Peki Mavi Beyaz’ın gerçekten böyle bir niyeti var mı? Hayır. Benny Gantz Gazze’ye yapılan en kanlı saldırılar da dahil olmak üzere pek çok operasyonda yer almış bir asker. Batı Şeria’dan çekileceğine dair en ufak bir emare yok. Diğer yandan Gantz Netanyahu’yu “yeterince İsrailli olmamakla” suçluyor. Kendisi askerleriyle Hizbullah’a karşı sınır beklerken, Netanyahu’nun pahalı hocalardan diksiyon ve drama dersleri alması gibi başka birçok örnekle, Netanyahu’nun “aslında bir Amerikalı” olduğunu ve İsrail’in hakiki çıkarlarını korumak yerine, her fırsatta Amerika’ya giderek binlerce dolar para harcadığını söylüyor. Aslında bu söylemiyle kendi “yerliliğine ve adanmışlığına” vurgu yaparken, asker geçmişiyle ne kadar gurur duyduğunu da satır aralarında veriyor.

Dolayısıyla Gantz ve ortaklarından, daha solcu bir siyaset beklemek muhtemelen ciddi bir naiflik olacaktır; özellikle de Netanyahu’nun sırtını yaslayabileceği ultra-sağcı ortakları Knesset’e giremezlerse. Nitekim son birkaç günde olduğu gibi, ultra-sağcı tabanda birleşmeden ötürü ciddi bir rahatsızlık var ve Netanyahu da seçimin akabinde hükümeti kuramazsa, ultra-sağ tabanın asla bitmek tükenmek bilmeyen talepleri ve Batı Şeria’da işledikleri suçlarla kendi “vatansever” imajlarını kırıp dökmeden uğraşmak zorunda kalmaları, Mavi-Beyaz’ı hiç beklemedikleri sulara sürükleyebilir.

Aslında Netanyahu’yla birlikte büyüyen ve odaya sığmayan fil sadece yolsuzluk değil. Bütün dünyanın gözlerinden uzakta büyüyen fillerden biri de İsrail’in aşırı sağı. Fakat içinde büyüdüğü karanlık odayı yıkabilecek hale geldi mi, bunu göreceğiz. Bilinen tek şey, İsrail’deki hiçbir siyasi partinin filden de odadan da vazgeçmeyeceği.

Özgür Dikmen

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/netanyahu-nun-yargilanmasi-israil-genel-secimlerini-ne-kadar-etkiler/1406541

 

  • BUGÜN AŞIRI SAĞCILARIN PEK ÇOĞU İSRAİL'İ DESTEKLİYOR. BU, İSLAMOFOBİK OLMALARINDAN VE İSRAİL'İ HAKLI OLARAK BATI EGEMENLİĞİNİN ORTADOĞU'DAKİ İLERİ KARAKOLU OLARAK GÖRMELERİNDEN KAYNAKLANIYOR

Mevcut 'sol antisemitizm' suçlamalarının iki işlevi vardır. Birincisi, radikal solu savunma pozisyonuna itmek. Bunun şu anda İşçi Partisi'nin sağcı vekilleri tarafından uygulandığını görebiliriz -ki "ırkçılık karşıtı" pozlarındaki kendilerinin göç -politikası- ile ilgili korkunç vukuatları var.

İkincisi ise İsrail eleştirisinini -yasadışı yapılamıyorsa- gayrimeşru hâle getirmek. Macron bu yüzden "Antisiyonizm, antisemitizmin modern biçimlerinden biridir" dedi. Kendisi, Uluslararası Holokost Anma İttifakı'nın antisemitizm tanımını benimsetmeyi planlıyor. Bu tanım, İsrail devletine “ırkçı bir çaba” demeyi antisemitik kılıyor. Bu, İsrail'in ırkçı olduğuna dair gösterilebilecek onca kanıta ve İsrailli politikacıların Araplar hakkında sıkça yaptığı ırkçı açıklamalara rağmen böyle.

Antisemitizm ile antisiyonizmi eşitlemek, İsrail'in Filistinliler üzerindeki sistematik baskısını görünmez hâle getirmeye yardımcı oluyor. Yerleşikleşirse, Filistinlilerin mücadelesiyle dayanışmak siyaseten imkansızlaşır.

Tuhaf bir şekilde, bu mevzuda, Macron'un nefret ettiğini iddia ettiği "popülist" sağcılarla neoliberal merkez arasında bir yakınsama var. Bugün aşırı sağcıların pek çoğu İsrail'i destekliyor. Bu, İslamofobik olmalarından ve İsrail'i haklı olarak Batı egemenliğinin Ortadoğu'daki ileri karakolu olarak görmelerinden kaynaklanıyor.

Ancak antisemitizm, aşırı sağ ideoloji için kritik önemde kalmaya devam ediyor, çünkü kapitalizmin şah damarını kesmeden büyük sermayenin eleştirisine imkan sağlıyor. 'Sol antisemitizm'i hedef almak, gerçek antisemitistlerin kancadan kurtulmasını sağlıyor.

ALEX CALLİNİCOS

https://marksist.org/icerik/Yazar/11600/Antisemitizm-asiri-sag-bir-ideolojidir

 

  • ŞİMON PERES’İN OĞLU ŞEMİ PERES, “İSRAİL ÇORAK VE KÜÇÜK. SUYU AZ VE TOPRAKLARI TARIMA ELVERİŞLİ DEĞİL. DÜŞMANLARLA KUŞATILMIŞ. İNOVASYON, TEKNOLOJİ VE GİRİŞİMCİLİKTEN BAŞKA ŞANSIMIZ YOKTU” DİYEREK, ÜLKE İÇİN ÇİZİLMİŞ OLAN DOĞRU ROTANIN SONUÇLARINI GÖRMEMİZİ SAĞLIYOR

130 ülkeden gelen, her biri farklı kültürden olan göçmenlerin oluşturduğu bir topluluktan ülke çıkarmak büyük başarıdır. Eldeki imkânları en iyi şekilde kullanarak iyiye güzele ulaşmak bazı ilkelerle gerçekleştirilebilir ancak.

Ülke şartlarını iyi tahlil etmiş olmak, dürüstlüğü gerektirir. Ülke uçurum kenarındayken, kendi şartlarını iyileştirmek  ise, aç gözlülüğün ve bencilliğin sonucudur. Şimon Peres’in oğlu Şemi Peres, “İsrail çorak ve küçük. Suyu az ve toprakları tarıma elverişli değil. Düşmanlarla kuşatılmış. İnovasyon, teknoloji ve girişimcilikten başka şansımız yoktu” diyerek, ülke için çizilmiş olan doğru rotanın sonuçlarını görmemizi sağlıyor.

Ülke geleceği düşünülerek yapılan doğru tahliller sonucu yürütülen sosyal, siyasal ve ekonomi politikalarının sağladığı avantajlar; 200 den fazla çok uluslu şirketin İsrail’de üslenmesini sağlamıştır.. IBM, İntel, Mikrosoft, Facebook gibi dev şirketler burada AR-GE merkezleri kurmuşlardır.

BMW, Chrysler, Fıat ve Jeep firmalarının da İsrail’le yıllardan beri, yeni teknolojiler konusunda işbirliği için çalışmalar yaptığı bilinmektedir.

Airobotics, ilk otonom hava aracını yaptı. İnsansız Hava Aracı olarak bilinen bu araçlar uçuş için gerekli olan enerjileri bitmeden, üsse döner ve şarj bataryasını değiştirdikten sonra görevine geri döner. Operatöre ihtiyaç duymayan paraşütlü bu araçlar satılmamakta, leasing yoluyla müşterilerine verilmektedir.

Mobileye şirketi ( sürüş güvenliği şirketi) İntel tarafından 15.3 milyar dolara satın alınıyor. Bu satış, İsrail’i sürücüsüz otomobil sektörünün lideri yapıyor. Mobileye, İntel’e satıldıktan sonra hükümet: “ekonomimiz artık çok güçlü, vergileri indirme zamanı” diyor.

Tarım yapacak toprak bulamayan o ülke, dünya tohum piyasasının en önde gelen ülkesi. Geliştiriyor, değiştiriyor, değerliyor, yararlıyor, zararlıyor… Ama biz de boş durmuyor, o ürünleri satın almak için kuyruğa giriyoruz (!).

Bizim bakış açımızla açıklanması ve de anlaşılması çok zor bir durum olsa da, bir şekilde anlamaya çalışmalıyız.1948’de kuruluyor. Elde avuçta bir şey yok. Bugün ekonomi zirve yapmış.

HALİT ALDEMİR

https://www.demokrathaber.org/sifirdan-ulke-makale,10320.html

 

  • İSRAİL’İN AVRUPA İLE DOĞRUDAN BAĞLANMA PROJESİ ARTIK RESMİ OLARAK HAYATA GEÇMİŞ BULUNMAKTADIR. MOSSAD’IN UYDU SİSTEMLERİ İLE MUHABERE UYGULAMALARI KENDİ PERSONELİNİ BİLE TEDİRGİN EDERKEN, ŞİMDİ DAHA DA GÜVENLİ VE RAHAT ÇALIŞMA İMKANLARINA SAHİP OLACAKLAR

İsrail Devlet’inin yıllardır yaratmak için didindiği bir proje var: “İsrail devleti ile Avrupa’yı kablolu ağlarla birbirine bağlamak!” Üstelik inanılmaz bir teknolojiye sahip  kablolu sistemlerle… Ve bunu dünya kamuoyuna izah etmenin yollarını yıllardır arıyorlar. Arıyorlar, ancak, bir yandan “Bizim böyle bir projemiz var” denildiğinde bunun çok dikkat çekici eylemlere sebep olabileceği korkusu, diğer yandan zaten sabıkası kendi boyunu aşmış istihbarat örgütü MOSSAD kaygısı, bir türlü kabul edilebilir bir proje sunamadılar.

Şimdi bu “East-Med projesi”… 2.ooo km uzunluğundaki borular…  Uydu bağlantıları, kablolu ağlar, dijital bağlar ve istihbarat açısından %100 önemli muhabere sistemleri için muhteşem bir proje değil midir?

Bir önceki East-Med projesiyle ilgili görüşmede, üç ülke, “uzay teknolojileri, uydu kullanımı ve uygulamaları, telekomünikasyon, bilgi ve iletişim teknolojisi alanlarında boruların kullanılabilmesi, alt bölgesel deniz petrol kirliliği acil durum planı ile ilgili uygulama sözleşmesi” imzaladıklarını duyurdular. Ama küçük harflerle… Hemen geçiştirildi!

İşte İsrail’in asıl gayesi ve amacı budur ve onu da elde etti. Yoksa 20 Milyar metreküplük gaz İsrail gibi bir devletin tenezzül edeceği bir miktar değildir. Kıbrıs Rum Kesimi zil takıp oynarken o zirvede kazanan tek bir devlet vardır: İsrail…

İsrail’in Avrupa ile doğrudan bağlanma projesi artık resmi olarak hayata geçmiş bulunmaktadır. MOSSAD’ın uydu sistemleri ile muhabere uygulamaları kendi personelini bile tedirgin ederken, şimdi daha da güvenli ve rahat çalışma imkanlarına sahip olacaklar.

Bu zirveye ABD’nin Dışişleri Bakanı Pompeo’nun neden katılmak istediğini şimdi çok daha iyi anlamışsınızdır. Yoksa 20 Milyar metreküplük gaz, inanın, ne ABD ne de İsrail için konu bile değildir. Rum Kesimi için suya atılan bozuk paralar gibidir ve hepsini toplasanız birkaç akşam yemeği yiyebilirsiniz. Diğer ülkeler için de, bu, “gereksiz bir hamle”dir…

Bir kez daha tekrarlayayım: East-Med bahane, İsrail’in kazandıkları şahane…

SERKAN YILDIZ

http://www.ocakmedya.com/ocak_yazar/2019/03/04/east-med-bahane-israilin-kazandiklari-sahane/

 

  • BÖLGEDE OBAMA DÖNEMİNDE BAŞLAYIP TRUMP DÖNEMİNDE DE DEVAM EDEN ABD’YE YÖNELİK ŞÜPHELER ARTTIKÇA İSRAİL, SESSİZ BİR ORTAK OLARAK FİİLİ BİR ŞEKİLDE İTİBAR KAZANDI

Söz konusu yetkilinin söylediklerinde dikkat çekici ve düşünmeye sevk eden bir durum görüyorum. İsrail’in gruba dâhil edilmesi, başka bir anlama işaret ediyor: Belki İsrail’le normalleşme mevcut değil, ancak bölgede yeni bir durum söz konusu. Tehdit, İran’ın yanı sıra radikal Şii ve Sünni milislerden gelmektedir. Bunun yanı sıra İsrail, sadece bu tehditlerden bahsetmiyor, aynı zamanda bu tehditlere karşı da önlem alıyor.

Ortada şöyle bir paradoks mevcut:

Bölgede Obama döneminde başlayıp Trump döneminde de devam eden ABD’ye yönelik şüpheler arttıkça İsrail, sessiz bir ortak olarak fiili bir şekilde itibar kazandı. Ancak Filistin meselesi yüzünden İsrail’le olan anlaşmazlık büyük ölçüde devam ediyor.

Varşova Konferansı’nda toplantılar düzenlendi. Sanki bu toplantılar, İran ve radikal gruplarla mücadele etmek için en iyi fikirlere ve yöntemlere ulaşmayı hedefleyen tartışma bölümleri gibiydi. Arap bakanlar ile İsrail Başbakanı konuşma yapmadı. Tam tersine onlar, analiz ve önerilerini sundular. (Konferanstaki görevim ve gözlemlerime dayanarak Filistinlilerin konferansı boykot etmekle yanlış yaptıklarını düşünüyorum. Filistinliler, konferansa katılmış olsalardı; her Arap bakan ve birçok Avrupalı, Filistin meselesini destekler ve bu meselenin çözümü konusunda ısrar ederdi. Fakat Filistin meselesi, Filistinliler olmadan geçici bir şekilde ve tehditler karşısında ikincil bir konu olarak zikredildi.)

DENNİS ROSS

https://aawsat.com/turkish/home/article/1614891/dennis-ross/ortado%C4%9Fu%E2%80%99da-iki-proje-abd-hangisini-destekliyor

 

  • AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ VE SOL İÇERİSİNDEKİ ANTİSEMİTİST TUTUMLA PARALEL OLARAK ARTAN ANTİSEMİTİST TWİTTER MESAJLARI İLE FİZİKSEL SALDIRILARDAN HAREKETLE ARTAN YAHUDİ KARŞITLIĞI, NEFRET SUÇLARI İLE İSRAİL POLİTİKALARINA YÖNELİK ELEŞTİRİLERİN DAHA FAZLA BİRBİRİNE KARIŞTIRILMASINA NEDEN OLDU

Cushman, İsrail’i ve politikalarını eleştirmek ile antisemitizmin birbirine karıştırılmasına yönelik “İsrail’in dünyadaki Yahudiler adına konuştuğu iddiası kabul edilemez. İsrail benim adıma konuşmuyor” dedi. Sözlerinin devamında Yahudi dini ile Siyonizmi eş değer gören söylemlere karşı çıkılması gerektiğini, zira Yahudiler, İsrailliler ve Siyonistler arasında fark olduğunu belirten Cushman, bizzat kendisinin antisemitizm kurbanı olduğunu kaydetti. Bir insanın yalan yere antisemitist olarak itham edilmesini, hele Yahudi’nin Yahudi olmayan biri tarafından suçlanmasını şahsını yaralayıcı bir durum olarak nitelendirdi.

Cushman, hâlihazırda İngiltere’de Yahudilere yönelik gerçek tehlikenin bireysel saldırılar düzenleyen ve mallarını gasp eden aşırı sağ topluluklardan kaynaklandığını söyledi. Ayrıca ülkede aşırı sağın yükselişe geçmesi ile birlikte soldaki antisemitizm endişesinin, solcu Yahudiler de dahil olmak üzere tüm Yahudileri büyük bir tehlikeye soktuğunu dile getirdi.

Siyasi uzmanlar, ülkede artan antisemitizm tehlikesinin gerçekliğini inkâr etmiyor. Nitekim İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı son istatistiklerde 2017 yılı boyunca kayıtlara geçen nefret suçlarının yüzde 52’sinin Müslümanları, yüzde 12’sinin de Yahudileri hedef aldığı bilgisi yer aldı. Sonuçları bu yılın başında The Guardian gazetesinde yayınlanan bir araştırmaya göre ise İngilizler, sene içerisinde Google arama motorunda 170 bin kez ‘antisemitizm’ taraması gerçekleştirdi. Söz konusu aramaların yüzde 10’u ise ‘Yahudiler ölmeli”, “Yahudileri öldürün”, “Yahudiler ırkçı ve kötüdür” gibi ibareler içeriyor. 

Aşırı sağın yükselişi ve sol içerisindeki antisemitist tutumla paralel olarak artan antisemitist Twitter mesajları ile fiziksel saldırılardan hareketle artan Yahudi karşıtlığı, nefret suçları ile İsrail politikalarına yönelik eleştirilerin daha fazla birbirine karıştırılmasına neden oldu. The Guardian gazetesi yazarı Kenan Malik konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

“Antisemitizmin artmasına, anti-Siyonizm ve Yahudilere karşı ırkçılık kavramlarının birbirine karıştırılması eşlik ediyor. İsrail karşıtı bazı davranışlar, bazen antisemitist eğilim taşıyor. Ancak bu iki olgunun ayrı olarak değerlendirilmesi gerekir.”

Kenan Malik hemfikir olan birçok kesim için antisemitizm, Yahudilere karşı düşmanca ve önyargılı duygu ve davranışları ifade ederken Siyonizmin tarihî Filistin toprakları üzerinden bir Yahudi devleti kurmayı hedefleyen bir siyasi ve ideolojik hareketin adı olduğunu savunuyor.

Bu iki kavramın birbirine karıştırılmasına dair tartışmanın özellikle İşçi Partisi içerisinde uzun bir tarihi var. Daha önce Londra’nın eski Belediye Başkanı Ken Livingstone’nun İsrail hakkındaki yorumlarının ardından üyeliği askıya alınmıştı. BBC’nin haberine göre söz konusu yorumlardan biri de Adolf Hitler’in Yahudi soykırımından önce Siyonizmi desteklediği yönündeydi.

İsrail hükümetinin politikalarına yönelik eleştiriler ile antisemitizmin birbirine karıştırılmadığını iddia edenler, Siyonist kelimesinin üstü kapalı olarak Yahudilere saldırmak için kullanılmasına karşı çıkıyor. Ayrıca Siyonizmin başta Hıristiyanlar ve İngilizler olmak üzere Yahudi harici unsurlar tarafından da desteklenen siyasi bir proje olduğuna dikkat çekiyorlar.

Londra merkezli Yahudi Siyasi Araştırmalar Enstitüsü’nün 2017 yılında yayımladığı bir araştırma, İsrail karşıtlığı ile antisemitist eğilimler arasında zorunlu bir bağlantının olmadığını ortaya koydu. Söz konusu araştırmada şu ifadeler yer aldı:

“İsrail karşıtı tutumlar genel olarak antisemitist değildir. İsrail’e karşı düşmanca tavır alanlar antisemitist değiller. Bununla birlikte İsrail karşıtı ve antisemitist duyguları aynı anda besleyen büyük bir azınlık mevcut.”

NECLA HABRİRİ

https://aawsat.com/turkish/home/article/1615041/antisemitizm-ve-anti-siyonizm-aras%C4%B1nda-kalan-avrupa

 

Netten okumalar

 

  • İSRAİL'DE SAMİRİYELİ BİR ZENGİNE AİT ŞARAPHANE VE YAZIT BULUNDU

https://www.arkeolojikhaber.com/haber-israilde-samiriyeli-bir-zengine-ait-saraphane-ve-yazit-bulundu-20000/

 

  • EYAL WEİZMAN: SUÇU SADECE SUÇLU ÇÖZEBİLİR! - DUYGU DOĞAN & SİDAR BAYRAM

https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2019/02/28/eyal-weizman-sucu-sadece-suclu-cozebilir/

 

  • DİARNA: KAYBOLAN BİR YAHUDİ TARİHİNİN YERLERİNİ BELGELEME

https://www.youtube.com/watch?v=oTzKw4E3uE8

 

  • TÜRK HUKUKUNDA 'AZINLIKLARIN' YERİ – SERAP GÜNEŞ

https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2019/02/28/turk-hukukunda-azinliklarin-yeri/

 

  • SÖZLÜK SİTESİNDE TEPKİ TOPLAYAN CÜMLE: HİTLER YAHUDİLERE NAZİK DAVRANDI

http://www.haberdar.com/dunya/sozluk-sitesinde-tepki-toplayan-cumle-hitler-yahudilere-nazik-davrandi-h125492.html

 

  • NESİM BENCOYA, İZMİR SEFERAD KÜLTÜR FESTİVALİ’Nİ ANLATTI

http://turkce.spheremagazine.pro/2019/02/26/nesim-bencoya-izmir-seferad-kultur-festivalini-anlatti/

 

  • İSRAİL-TÜRKİYE ARASINDAKİ 'MAVİ MARMARA ANLAŞMASININ' GİZLİ EK MADDELERİ OLDUĞU İDDİA EDİLDİ - ECE GÖKSEDEF

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-47422507

 

  • TAYLAND'DA HİTLER NEDEN 'SİSTEM KARŞITI' BİR SEMBOL OLARAK ALGILANIYOR?

https://tr.euronews.com/2019/03/04/tayland-da-hitler-neden-sistem-karsiti-bir-sembol-olarak-algilaniyor

 

  • ANTİSEMİTİZM VE DREYFUS DAVASI - MELİKE KARAOSMANOĞLU

https://marksist.org/icerik/Teori/11636/Antisemitizm-ve-Dreyfus-davasi

 

Takılan tweetler

 

Cemaat Vakıfları‏ @CemaatVakiflari 1 Mar

Daha fazla

Tarihler 1 Mart 1992’yi gösterirken, Neve Şalom Sinagogu, bir başka terörist saldırısıyla daha yüzleşmek zorunda kaldı. Geçmişte yaşanmış acı tecrübeler dolayısıyla önlem alınmış sinagogda can kaybı yaşanmadı. Tüm nefret suçlarını en ağır şekilde kınıyor, dünyamıza sevgi diliyoruz.

https://twitter.com/CemaatVakiflari/status/1101366007753527296

 

Mehmet Dilbaz‏ @mehmet_dilbaz 1 Mar

Daha fazla

Avusturya-Macaristan Ordusu Topçu Başçavuş Nissim Behmoiras. Aslen Edirneli bir Musevi ailesinin Avusturya'nın Brünn şehrine göç etmiş oğlu idi. Çok iyi Türkçe bildiği için Sina Filistin cephesinde görevli KuK topçu bataryasına atandı. 22 yaşında Bethanum'da vefat ett

 

https://twitter.com/mehmet_dilbaz/status/1101532881653063681

 

Hélène Le Gal‏ @HeleneLeGal 3 Mar

Daha fazla

Selon le calendrier hébraïque, cela fait 7 ans que Jonathan, Arie, Gabriel et Myriam ont été assassines parce que juifs à Toulouse. Comme chaque année, je me suis souvenue d’eux avec leur famille à Guivat Shaoul.

Fransızca dilinden Microsoft tarafından çevrildi

İbranice takvimine göre, Jonathan, Arie, Gabriel ve Myriam 'dan bu yana yedi yıl oldu çünkü Toulouse'daki Yahudiler öldürüldü. Her yıl olduğu gibi, onları ailelerini Givat Shaoul 'da hatırladım.

 

https://twitter.com/HeleneLeGal/status/1102212241645019136

 

Mehmet Ali Büyükkara‏ @malibuyukkara 4 Mar

Daha fazla

Şu haberin içeriğine ve altındaki yorumlara bir bakın. Onlarca tefsir, hadis vs eserini yayımlayan bir kuruma Tevrat Tefsiri yayınladı diye nasıl saldırıyorlar. Bu, bayağılığın bağnazlığın bir fotoğrafıdır aslında. Ve vardığımız seviyenin bir resmidir.

 

https://twitter.com/malibuyukkara/status/1102542490501042176

 

Tania Tascioglu Baykal‏ @peksimet 5 Mar

Daha fazla

Kelebek Korse artık tamamen tarih oluyor. 1930'larda kurulmuş, 3 kuşak dededen oğula geçen bir tarih Kelebek Korse. Beyoğlu'nun, İstanbul'un tarihlerinden. 2012 yılında İstiklal caddesi'ndeki dükkanını kapatıp Feriköy Şişli'ye taşınmıştı. 10 gün önce dükkanın önünden geçerken vitrinindeki yazılara gözüm ilişti. "Kapatıyor musunuz yoksa diye dükkandan içeri daldım hemen. Buruk bir yüz ifadesiyle "evet" dedi içerideki hanım. "Neden?" "Olmuyor artık yürümüyor" dedi. Sessiz sedasız kapatıyor anlayacağınız

 

https://twitter.com/peksimet/status/1102726030278705154

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün