Pesah Şeni

Hayatımızdaki ikinci fırsatlar ve ikinci Pesah

Nazlı DOENYAS Kavram
15 Mayıs 2019 Çarşamba

14 İyar günü (19 Mayıs Pazar) kutlanan Pesah Şeni bize yaşam olduğu sürece, eğer biz bunu gönülden istiyorsak ve bunun için harekete geçiyorsak, ikinci fırsatların her zaman mümkün olabildiğini anlatıyor.

İyar ayının 14’ündeki Pesah Şeni- İkinci Pesah bayramının başlangıç noktası, Mısır’dan Çıkış’ın birinci yıldönümüne dayanır. Mısır’dan Çıkış’tan bir yıl sonra, Tanrı, Moşe Rabenu’ya seslenerek, İsrailoğulları’nın, yılın ilk ayı olan Nisan ayının 14’ünde Pesah Korbanı’nı, tam olarak o günde Bet-Amikdaş-Kutsal Tapınak’a getirmelerini söyler: Bene Yisrael’in Mısır’dan çıkışının ikinci yılında, ilk ayda Tanrı Moşe’ye Sina Çölünde konuşarak şöyle dedi: Bene Yisrael Pesah-korbanını zamanında yapsınlar. Onu bu ayın on dördüncü gününde öğleden sonra, vaktinde yapın.” (Bamidbar 9:1-3)

İsrailoğulları o gün Pesah Korbanı olarak kuzularını hazırlarken, tame (ritüel olarak kirli) oldukları için Korban Pesah getiremeyecek, bu korbandan yiyemeyecek ve Korban Pesah mitsvasını yerine getiremeyecek olan küçük bir grup bu durumdan derin bir rahatsızlık duyar ve harekete geçer. Moşe Rabenu’ya gelerek bu mitsvayı yerine getirebilmek için hararetle bir çare bulmaya çalışırlar. Bu küçük grup, aslında met mitsva (gömme mitsvasını) yerine getirdikleri için aynı anda yerine getirilen Pesah Korbanı getirme mitsvasından muaf olmalarına rağmen, bu muafiyetten hoşnut değillerdir.

Lama nigara (Neden Mahrum Kalalım)?” diyerek bu mitsvayı yerine getirebilmeleri için mutlaka bir yol bulmak isterler. Çünkü Korban Pesah, Yahudi ulusunun yaratılışını, yaşam ile ölümün ayrılmasını, özgürlüğe doğru yola çıkan İsrailoğulları ile evinin kapısı Korban Pesah ile işaretlenmeyen ve dolayısıyla ölüme giden diğer bütün Mısır sakinlerinin ayrılmasını simgeler. Mısır’dan çıkıştan sonraki Pesah’ta belki kapılara sürülen korban kanı tekrarlanmayacak, ama Korban Pesah tekrarlanacaktı ve bu mitsvaya iştirak edemeyecek olanlar, halkın dışında kalarak bu spiritüel özgürlük deneyiminden yoksun kalacaklardı.

Korban Pesah mitsvasını bu kadar coşkuyla yerine getirmek isteyen bu kişiler için Moşe Rabenu Tanrı ile konuşur. Tanrı, onlara bu mitsvayı yerine getirebilmeleri için ikinci bir fırsat verir. Bu da bize, umutsuzluğa kapılmamamızı, yaşam oldukça, gönülden istediğimizde ve bunun için harekete geçtiğimizde, ikinci fırsatların olabileceğini, geri dönüşün ve geçmişi değiştirmenin bile mümkün olabileceği mesajını verir.

İkinci fırsat günü, Pesah Şeni, Pesah’tan tam bir ay sonra, 14 İyar (bu yıl 19 Mayıs Pazar) günüdür. 

Bu gün, Bet-Amikdaş zamanında matsa ile birlikte yenen Korban Pesah’ı hatırlamak amacıyla, Pesah’tan artmış olan matsadan bir parça yenir ve Bore Mine Mezonot berahası söylenir.

 

Günümüze Korban Pesah

Günümüzde Pesah Sederi’nin büyük ölçüde Agada’ya odaklı olduğunu görürüz. Ancak Bet Amikdaş zamanında Pesah’ın ana ritüeli Korban Pesah’tı. Korban Pesah getirebilmek ve ondan yiyebilmek için kişinin tame olmaması, ritüel olarak saf olması gerekiyordu. Bet Amikdaş’ın çok yakında kurulduğu güne kadar, Korban Pesah, Seder’in Tsafun bölümünde yenen Afikomin tarafından sembolize edilir. Bunu da Afikomin’i yemeden önce söylediğimiz sözlerle ifade ederiz: “Zeher LeKorban Pesah Afikoman, Aneha Al Asova- Tok karnına yenen Afikomin/Korban Pesah’ın anısına”…

 

Lama Nigara - Neden Mahrum Kalalım?

Ölüyle temastan dolayı Korban Pesah’ı getiremeyecek ve ondan yiyemeyecek olan küçük bir grup, Lama Nigara (Neden Mahrum Kalalım) dediklerinde, bu mitsvayı yerine getirmekten mahrum olmanın onların içinde yarattığı eksiklik duygusunu ifade ederler. Lama Nigara’nın, tam tercümesi de onların bu hislerini yansıtır: Neden eksilelim? Pesah Korbanı Yahudi ulusunun birliğini ve bütünlüğünü de simgeler. Pesah kutlamalarının bu çok önemli bölümünde halklarının dışında kalmak onları büyük üzüntüye düşürür. Onların dile getirdikleri eksilme duyguları daha sonra Bamidbar’da farklı bir şekilde karşımıza çıkar. Kutsal Toprakların her bir ailenin erkek başına paylaştırılması sırasında Tselofhad’ın kızları Moşe Rabenu’ya yaklaşıp şöyle der: “Neden sırf oğlu yok diye babamızın ismi ailesinin içinden eksilsin? Bize babamızın kardeşleri arasında bir mülk verin.” (Bamidbar 27:4). Moşe Rabenu kızların davalarını Tanrı’nın Huzuru’na getirir. Tanrı, kızların taleplerinin haklı olduğunu, bundan sonra bir kişi öldüğünde eğer oğlu yoksa mirasının kızına aktarılacağını söyler.

Her iki durumda Moşe Rabenu’ya yaklaşıp bir çare arayan erkekler ve kadınlar, bu özel durumlarında muaf tutulacaklarını bilirler, ancak topluma katılmazlarsa kendilerinin bir şekilde toplumun dışında kalacaklarını, bu şekilde azalacaklarını, eksileceklerini hissederler. Her iki durumda onların bu talepleri Moşe Rabenu’yu şaşırttıysa da, Tanrı’nın her iki gruba cevabı, onların hissiyatını doğrular ve Tanrı, onların da toplumun dışında kalmamaları için alternatif bir fırsat sunar. Tselofhad’ın kızları babalarının topraklarını alır ve Pesah arifesinde tame olanlar, tam bir ay sonra Pesah Şeni olarak bilinen 14 İyar’da Korban Pesah’ı getirebilirler. Bu iki olayda hem kendi toplumunun bir parçası olma isteği , hem de mitsvaları yerine getirme coşkusu ile harekete geçmenin insana nasıl yeni fırsatlar doğurabileceği gerçeği göze çarpar.

 

Pesah Şeni ve mütevazılık - 14 İyar-Omer’in 29. günü

Pesah’ın ikinci akşamından itibaren saymaya başladığımız Omer’in her günü, kişiliğimizdeki farklı yönler üzerine düşünür, bu yönlerimizi daha iyileştirmeye, geliştirmeye çalışır, içimizde var olan en iyi halimize ulaşmaya niyet ederiz.

Pesah Şeni- 14 İyar, Omer’in 29. günü, Omer sayımının beşinci haftasında mütevazılık özelliğimiz üzerine yoğunlaşırız. R. Simon Jacobson bu güne ait kişisel gelişim adımlarını şöyle açıklar: “ Omer’in 29. günü Hod’un içindeki Hesed- Tevazu’nun içindeki Sevecenlik- üzerine çalışırız.

Mütevazılığınızın içindeki sevgiyi inceleyin. Sağlıklı tevazu moral bozucu değildir, korku değil, sevgi ve sevinç getirir. Sevgi yoksunu olan alçakgönüllülüğün, gerçek olup olmadığını anlamak için yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Bazen tevazu, düşük benlik saygısı ile karışabilir, bu da tevazuyu sevgisiz yapar. Alçakgönüllülük sevgi getirir çünkü size, kendinizin üzerine yükselme ve başkasını sevme yeteneği verir. Acaba tevazum benim daha sevecen ve daha verici olmama yol açıyor mu? Daha açılmama? Yoksa beni engelleyip kısıtlıyor mu?

29.gün için egzersiz: Alçakgönüllülük ve Tanrı bilinciyle dua etmeye başlamadan, bir bağış yapın. Bu, dualarının yoğunluğunu artıracaktır.”

R. Yaacov Haber ve R. Davis Sedley ise Sefiros kitabında, kişisel gelişim için hareket noktalarını üç bölüme ayırarak kendimizle, başkaları ile ve Tanrı ile ilişkilerimize ayrı ayrı yoğunlaşmamızı öneriyor. 14 İyar gününe ait kişisel gelişim adımları için bize yardımcı olacak ipuçlarını da şöyle açıklıyor:

“Tanrı ile ilişkimizde; bugün bir Sidur kitabı veya yemekten sonra söylenen şükür dualarının yazılı olduğu başka bir doküman taşıyalım. Bizleri doyuran, fiziksel ihtiyaçlarımızı karşılayan Tanrı’ya şükredelim. Hak etmediğimiz halde gerçekleştirdiği mucizeler için Tanrı’ya şükredelim.

Başkaları ile ilişkimizde; cemaatin dışında kalmış olan birine ulaşmaya çalışalım. Bir “merhaba” demek veya gülümsemek gibi basit bir iletişim kuralım.

Bir öğün veya Şabat yemeği için birini evimize yemeğe davet edelim.

Kendimiz ile ilişkimizde; kendimizi toplumumuzun içinde tutalım. Kendimizi uzak tutmayalım. İnsanların kalbimize girebilmelerine izin verelim.

Biraz matsa yiyelim (Mezonot duası ile).

Hamotsi lehem min aarets-topraktan ekmek çıkaran’ duasına yoğunlaşalım. Burada, bize yapılan iyiliği görmeye çalışalım.

Yahudiler kırk yıl boyunca çöllerde yaşadılar. Tanrı, göklerden yeryüzüne yağdırdığı man ile onların kırk yıl boyunca yaşamlarını sürdürmelerini sağladı. Çölde doğmuş olan nesil, İsrail topraklarına girince, yiyeceğin, topraktan da gelebileceğini görünce, hayretler içinde kaldı.

Çiftçi sadece toprağa tohum eker ve Tanrı birkaç ay içinde o tohumları yiyecek haline getirir.”

İkinci Pesah - Pesah Şeni’de mayalı yiyecekler ve egoizm

Omer sayımı ile kişisel gelişim adımlarında Pesah Şeni’ye denk gelen 14 İyar’ın mütevazılığa yoğunlaştığını gördük. O halde içimizi kabartan ve kendimizi kendimizle dolduran egoyu temsil eden ve Pesah boyunca yasak olan mayalı yiyecekleri ikinci Pesah’ta nasıl olur da yiyebiliyoruz?

Pesah’ta mayalı yiyeceklerin en minicik bir kırıntısını bile yemek, bundan fayda sağlamak, hatta iyeliğinde bulundurmak bile yasaktır. Tora’da hiçbir madde için bu kadar katı bir tutuma rastlanmaz.

Maya, egoizmin ve kibrin simgesidir. Egoizm ve kibir, insanın kendisini en yüksek, en üstün seviyede görmesine, kendi ihtiyaç ve isteklerini herkesinkinden öne koymasına sebep olur ve bu şekilde her günahın ve ahlaksızlığın çıkış yerini oluşturur.

Aslında, ‘iyi’nin özü olan Tanrı’nın Dünyasındaki hiçbir şey, temelde, doğası gereği negatif değildir Bu yüzden, bazen, en negatif olgunun bile içinde var olan pozitif özün, su üzerine çıktığı görülür. Aynen çölde bir grup Yahudi’nin Moşe Rabenu’ya yaklaşmaları ve bir çare aramaları gibi. Onlardaki ‘ben’ içgüdüsü, bir üstünlük veya maddi bir tatmin için değil, Tanrı’ya hizmet etmek için yanıp tutuşan ruhlarının bir haykırışı şeklindeydi. “ Biz neden mahrum olalım?” sözleri, bir ödül kazanmak veya bir şeye sahip olmak ihtiyacını değil, onları yaratan ve onlara özgürlüğünü veren Tanrı’ya vermek ve hizmet etmek özlemini ifade ediyordu. Onların ruhunda maya ve matsa bir aradaydı. Egoları, Tanrı’ya bağlılıkları için bir şeyler yapmak için hevesle ve coşkuyla bir yol aramalarını sağlarken,  kendi farkındalıkları da, insanın Tanrı’ya karşı sorumluluklarının bilincini ifade etmekteydi. Ego’larını ben değil, Tanrı Hizmetinde kullandıkları için, Pesah Şeni’de mayalı yiyecekler konusunda yasak yoktur.

Lag Baomer 22 Mayıs Çarşamba akşamı ve 23 Mayıs Perşembe günü

 Pesah’ın ikinci gecesinden başlayarak 49 gece boyunca Omer sayarak, adım adım kendimizi geliştirerek Şavuot’ta Tora’yı almaya hazırlandığımız bu günlerin aslında mutlu bir heyecanla sarılı olması gerekir. Ancak tarih boyunca bu dönemde gerçekleşen;  Rabi Akiva’nın 12.000 çift öğrencisinin ölümü, Haçlılar dönemindeki Yahudi katliamları, Bar Kohba isyanları sonucunda binlerce Yahudi’nin hayatını kaybetmesi, Holokost’un başlaması gibi felaketler, Yahudi tarihini ve Tora öğreniminin gelişimini, bugünü bile etkileyecek şekilde derinden yaralar. Bu yüzden Omer dönemi müziksiz, neşesiz, kutlamasız bir şekilde yaşanır. Tarihteki en büyük Tora bilginlerinden Rabbi Akiva’nın 12.000 çift (24.000) öğrencisi, birbirlerine karşı, onlara yakışan saygıyı göstermemelerinden dolayı bir salgın hastalık sonucu hayatlarını kaybeder. Bu salgın hastalık, Omer’in 33.günü mucizevî bir şekilde ortadan kalkınca, bu gün yani Lag BaOmer, coşkuyla kutlanan bir bayram olarak kabul edilir. Lag Ba’Omer, mutluluğun arttığı bir gündür. Omer döneminde yasak olan düğün ve benzeri kutlamalar, bu günden itibaren yapılmaya başlanır.

Önemli Not 1: Yazıda kısa bir özet olarak verilen bilgiler, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla Every Person’s Guide to Passover, The Jewisk Book of Why, El Gid Para El Pratikante(GÖZLEM), Bereşit (GÖZLEM), The Book of our Heritage, Inside Time, Chassidic Perspectives, Sefiros  kitaplarından ve  www.chabad.org, www.torahsearch.org, www.torahweb.org, www.ou.org, www.askmoses.com, www.aish.com, www.meaningfullife.com sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.

Önemli Not 2: Tora’da ele alınan olaylar hakkında sınırsız yorumlar bulunur. Yazıda bu yorumlardan sadece bazıları belirtilmiştir.

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün