Pedro hakkında her şey

Almodovar’ın Cannes’daki 20 yıllık kaderi değişmedi… Yine Altın Palmiye alamadı

Viktor APALAÇİ Sanat
19 Haziran 2019 Çarşamba

‘Atlantique’, ‘Genç Ahmed’ gibi ikinci sınıf, sönük filmlerin yer aldığı ödül listesine alınmayan Pedro Almodovar, Cannes’ın Kapanış Galası’na katılmadı. Hep kadınları anlatan Madridli yönetmen, sıra erkeklere gelmişken ‘Acı ve Zafer’de kendinden bahsetmeyi tercih etmiş. Bu otobiyografik filmde Almodovar, büyük bir sanatçı olmanın bilincinde, ancak narsisizmden uzak, içini dökme fırsatını buluyor. Bunu yaparken itiraf, acı veren hatıralar, suçluluk duygusu ve samimiyet temalarının hakkını veriyor. Filme adını veren ‘Zafer’, filmin kahramanının parlak geçmişini, ‘Acı’ ise emeklilik ve depresyon yıllarını tarif ediyor. Antonio Banderas, kariyerinin en olgun performansıyla aldığı ödülü hak ediyor.

Pedro Almodovar 20 yıldır filmleriyle Cannes’a geliyor. 1999’daki başyapıtı ‘Annem Hakkında Her Şey/Todo Sobre Mi Madre’yi David Cronenberg başkanlığındaki jüri ‘Mizansen Ödülü’ne kaydırarak Altın Palmiye’yi Dardenne Kardeşlerin ‘Rosetta’sına verdi.

Bu yıl Almodovar’ın ‘Kendisi Hakkında Her Şey’i anlattığı kişisel itiraf filmi ‘Acı ve Zafer/Dolor Y Gloria’, Alejandro Inarritu başkanlığındaki jüri tarafından bir teselli armağanı kabilinden, En İyi Erkek Oyuncu (Antonio Banderas) Ödülü’ne layık görüldü.

Yarışmanın iki favorisinden biri olarak gösterilen Almodovar, sekiz filmde birlikte çalıştığı fetiş aktör Antonio Banderas’ın ödül törenine katılmayarak jürinin kararına tepki koydu. Ödül listesinde ‘Atlantique’, ‘Genç Ahmed’ gibi ikinci sınıf filmlerin bulunduğu göz önüne alınırsa jüri heyetleriyle yıldızı bir türlü barışmayan Almodovar’ın tepkisine hak vermemek mümkün değil.

‘Konuş Onunla/Hable Con Ella’ ile 2003’te Yabancı Dilde En iyi Film Ödülü’nü kazanmış Madridli ustanın Cannes’da yarışmaya katılan yedi filmden, ‘Annem Hakkında Her Şey’ dışında kazandığı tek ödül, 2006’daki ‘Volver’in Senaryo Ödülü.

Mükemmel bir itiraf filmi

Almodovar parlak kariyerinde, ‘kendini ağlatan kadınları’, ‘yüksek topuklu kadınları’, ‘annesi hakkında her şeyi’, ‘bir kadına dönüştürülen erkeği’ anlatmıştı.

Sıra erkeklere gelmişken, ‘Acı ve Zafer’de ‘Pedro Hakkındaki Her Şey’i anlatarak kendinden bahsetmeyi hedeflemiş. Filme adını veren ‘Zafer’ kahramanı Salvador’un parlak geçmişini, ‘Acı’ ise yaşadığı emeklilik günlerini tarif ediyor.

Bu otobiyografik filmde, Almodovar büyük bir sanatçı olmanın bilincinde, ancak narsisizmden uzak içini dökme fırsatını buluyor. ‘Acı ve Zafer’ tüm erkeklere, tüm erkek çocuklara ve tüm annelere sesleniyor. Bunu yaparken Almodovar, itiraf, acı veren hatıralar, suçluluk duygusu ve samimiyet temalarının hakkını veriyor.

Bir yönetmenin portresini çizen filmde geçmişini gözden geçiren Almodovar, varlığını sorgularken vicdan muhasebesini ihmal etmiyor. Fellini’nin ‘Sekiz Buçuk/ Otto E Mezzo’sunu (1963) akla getiren ‘Acı ve Zafer’in senaryosunu oluştururken kendi hayatından yola çıktığını belirten Almodovar, daha önceki kadın odaklı filmlerin aksine, bu kez hikâyeyi bir erkek kahraman üzerinden anlatıyor. İspanyol yönetmen; “Filmim otobiyografik değil. Ama kahramanım Salvador Mello ben olabilirim” diyor.

Bunu da fetiş oyuncusu Antonio Banderas üzerinden yapmayı deniyor. İçe dönük filmlerin günümüzdeki en önemli temsilcileri arasındaki Almodovar, bu son derece kişisel filmiyle trilojisini tamamlamış oluyor; ‘Kötü Eğitim/La Mala Educasion’ (2004) ve ‘Tutkunun Kanunu/La Ley del Deseo’(1987), trilojinin ilk iki ayağı idi.

Filmin açılış sekansında mayolu bir adamı bir yüzme havuzunun zeminine oturmuş meditasyon yaparken görüyoruz. Vücudundaki derin bir dikiş izinden yakın zamanda ciddi bir ameliyat geçirdiğini anlıyoruz.

‘Acı ve Zafer’ trilojisinin son filmi

Pedro Almodovar üç sene önce geçirdiği ciddi sağlık sorunları ve ameliyatlar sonrası sarsıcı bir depresyon süreci yaşamıştı.

Mayolu adamın Salvador Mallo (Antonio Banderas) adlı, kendini erken emekliye ayırmış bir sinema adamı olduğunu öğreniyoruz.

Geriye dönüşlerle, doğduğu Valencia taşrasındaki mütevazı bir evde annesiyle (Penelo, Pe Cruz) yaşadığına tanık oluyoruz. Gençlik yıllarının unutulmaz aşkını, filminin aktörü Alberto (Asier Etxeandia) ile yaşadığını ve kendisini 32 yıldır görmediğini öğreniyoruz. Salvador, çocukluk yıllarında evlerini boyayan yakışıklı genci yıkanırken gördüğünde eşcinsel olduğunun bilincine vardığını, sonradan yazdığı ‘İlk Arzu/Primer Deseo’ kitabında anlatıyor.

Annesinin kendisini rahip okuluna yazdırmasına karşı gelen Salvador, başkent Madrid’e taşınıp sinemayı kendisine kariyer olarak seçiyor. Geriye dönüşlerle Salvador’un, 3-4 yıl önce ölen annesinin ölmeden evvel Valencia’daki doğduğu köye dönme arzusunu yerine getirmediğini ve annesinin bir hastane odasında yalnız öldüğünü, pişmanlıklarını dile getirdiğini öğreniyoruz.

Kendisini 32 yıldır görmeyi reddeden Alberto’yla ancak onun için bir tiyatro oyunu yazma bahanesiyle irtibat kurabildiğini, yine geriye dönüşlerden öğreniyoruz. Film, Salvador’un Alberto’dan ayrıldıktan sonra, kendisini unutabilmek için yazmaya başladığını, sinemayla tanışmasını, içinde bir türlü kapanmayan boşluğu, sağlık sorunları sonrası depresyona girmesini anlatıyor.

Hayatından izler içeren filmde Almodovar, geçmişinde yaşadıklarında yaptıklarını sorgularken, içinde bulunduğu çöküşün sebeplerini araştırıyor. 

Bir sanatçı depresyonunun sebebini araştırıyor

Filmde Salvador’un bütün dertlerine koşan, sekreteri ve hastabakıcısını da (Nora Navas)  tanıyoruz. Hasta ve ölüm döşeğindeki annesi (yaşlılığını Julietta Serano oynuyor) ile iç parçalayıcı veda sahnesi, sinemada az rastlanan gerçekçi ve duygusal sekanslardan biri.

Almodovar ile (Annem Hakkındaki Her Şey’den beri) 20 yıldır, sekiz filmde çalışan, San Sebastian doğumlu Alberto Iglesias (64) her zaman olduğu gibi mükemmel besteleriyle yönetmenin mizansenine katkıda bulunuyor. Bu, üç kere Oscar’a aday olmuş çizgi dışı besteci ‘Acı ve Zafer’de de “Almodovar filmlerinin müzikleri hep iyi olur” dedirtiyor.

Aynı teknisyenlerle birlikte çalışmaktan hoşlanan Almodovar, bu filmde kamerayı İspanya’nın veteran görüntü yönetmeni José Luis Alcaine’ye teslim etmiş. ‘Kötü Eğitim’den bu yana 15 yıldır, son dört filminde Almodovar ile birlikte çalışan bu Fas doğumlu 81 yaşındaki usta, yönetmenin takıntısı olan parlak ve göz alıcı renklerle çalışma alışkanlığına katkı veriyor.

Alcaine ‘Volver’deki çalışmasıyla En İyi Görüntü Yönetmeni Avrupa Film Ödülü’nü kazanmıştı.

Filmin oyuncu kadrosuna gelince: Almodovar’ın kariyeri boyunca sadık kaldığı bir oyuncu kadrosu var; Rossy de Palma, Carmen Mauro, Marisa Paredes gibi aktrisler kariyerinin en güzel performanslarını Almodovar’ın yönettiği filmlerde oynamıştır.
Fetiş oyuncuları, Penelope Cruz ve Antonio Banderas ‘Acı ve Zafer’de yine oyun güçleriyle öne çıkıp yönetmenin mizansenine katkıda bulunuyorlar.

Netflix’e yer yok

22 yıl aradan sonra Hollywood’dan ülkesine dönen Antonio Banderas, bu filmde beyaz sakalı ve makyajı ile olduğundan daha yaşlı bir insanı canlandırıyor.

Kendini hayata yenik düşmüş bir sanatçı olarak gören (Almodovar’ın alter egosu) Salvador Mallo rolünde Banderas belki de kariyerinin en olgun performansında, jürinin En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü sonuna kadar hak ediyor. Almodovar ile bu yedinci beraberliğinde Penelope Cruz, Salvador’un çocukluk yıllarındaki annesini oynuyor. Cruz 2006’da Cannes’da ‘Volver’in tüm kadın oyuncularına verilen En İyi Aktris Ödülü’nün ortaklarından biri olmuştu.Almodovar’ın 1992 yılında jüri üyeliğiyle başlayan Cannes macerası iki yıl önce jüri başkanlığı ile devam etmişti. İspanyol yönetmen ana yarışmaya alınan iki Netflix filmine (‘Ojka’ ve ‘Meyerowitz Stories’) karşı çıkmış, TV için yapılan filmlerin film festivallerinde boy göstermelerinin yanlışlığını vurgulamıştı.

Bu itirazın doğruluğuna inanan Cannes Film Festivali yönetimi, Netflix’n filmlerini TV’den önce uzun süreyle sinema salonlarında oynamaları şartını kabul etmeyen Netflix ürünlerini iki yıldır seçkisine almıyor.

Netflix’e kucak açan ve geçen yıl dünya prömiyerini yaptıkları ‘Roma’ ile büyük sükse yapan Venedik Festivali’nin film festivallerinin en eskisi olmasına rağmen niye Cannes’ın gölgesinde kaldığını Netflix olayı açıklıyor.

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün