Tarantino kara yazgıları değiştirirken

Bir Zamanlar Hollywod´da

Perspektif
25 Eylül 2019 Çarşamba

Armina Gül KORKMAZ 

 

"Dünya öyle başıbozuk oldu ki, onu ancak bir sihirbaz değiştirebilir."

Costa Gavras 


Tarantino'nun adalet anlayışına hayranım. İşi şansa bırakmaması; ilahi adaletten medet ummaması ve mevcut hukuk sisteminden yarar sağlanamayacağından emin olması onu kendi sinema hukukunu icat etmeye, yaşanılır kılmaya götürüyor çok açık. Keşke insanlar Tarantino'dan daha kudretli olarak tarihin akışına olumlu yönde yön verebilse, kara yazgıları, savaşları, büyük acıları henüz doğum aşamasında önleyebilse derim. Quentin Tarantino özgün ve bağımsız sinema tekniğiyle gelecektekileri öngörmeden, geçmişteki yaşananları vicdanının terazisiyle tartıyor ve hepimize adalet dağıtıyor. Son filmi ‘Bir Zamanlar Hollywod'da’ ve diğer filmlerinde bu tip örneklere sıkça rastlıyoruz.

Bir Zamanlar Hollywood'da iki ayrı bölümden oluşuyor; Tarantino'nun sinemasına yabancı olanlar filmden ne yazık hayal kırıklığıyla ayrılıyor. Bir başka hayal kırıklığı sebebi de, Tarantino'nun bu filmle birlikte su yüzüne çıkan hippi düşmanlığı. Tarantino'nun Esquire'la yaptığı röportajda altı yaşında Los Angeles'ta büyüyen bir çocuk olarak kendisini etkileyen yılın 1969 yılı olduğunu belirtiyor ve film 1969 yılının Hollywood'unda geçiyor. Dönemin kültürel birçok öğesini filmde doğru yansıtmasına rağmen politik iklimi es geçiyor. Dahası, Charles Manson klanı üzerinden Hippileri kriminalize ederek bir kuşağı ve yarattığı sinerjiyi acımasızca yok sayıyor. Bir beatnik olarak özellikle o sahneleri tüylerim diken diken izledim. Tarantino 1969 yılında, altı yaşında Hippilere dair neler deneyimledi ve üzerinde ne tür kötü etkiler bıraktı bilemedim. Filmde Sharon Tate cinayetinin Charles Manson tarikatı üzerine kurulu olacağını düşündüğümüz hikâyede Sharon Tate'in kara yazgısı değişiyor ve Sharon Tate cinayete kurban gitmiyor ve film farklı bir rotada ilerliyor.

Roman Polanski'nin sinemasına hayranlığını gizlemeyen Tarantino, film hazırlığındayken Sharon hakkında ne Polanski'ye ne de Sharon'ın ailesine fikir sormuyor; Sharon'a ve cinayete kendi penceresinden bakmayı yeğliyor.

Filmler insanların yazgılarını etkiler mi bilinmez. Polanski, Sharon Tate cinayetinin hemen öncesinde 'Rosemary's Baby' filminde satanizmin şifrelerini, satanist komünlerin yaşayış biçimini ortaya koyarken, gebe bir kadının trajedisini işlerken satanistlerin tepkisini kendine mi çekti?

Roman Polanski'nin sekiz buçuk aylık hamileyken hayata veda eden sevgili eşi Sharon'dan bir başkası, sevgili anneciği de hamileyken ölmüştü. Yahudi bir ailenin çocuğu olan Roman Polanski, 18 Ağustos 1933’te Paris'te dünyaya geldi. Gerçek adı Roman Liebling olan yönetmen II. Dünya Savaşı patlak vermeden iki yıl önce ailesiyle birlikte anavatanları olan Polonya'ya döndü. Nazi işgali sırasında hayatının bir kısmı kamplarda geçti. Rus kökenli yarı Yahudi olan annesi Bula, sekiz aylık hamileyken, Auschwitz Kampında öldü.

Ve yenilerde bir iddia, o cinayeti Charles Manson'ın değil ABD derin devletinin işletmiş olabileceği üzerine. Hem Oray Eğin hem de Serdar Turgut bu konuda yazdılar.

Oray Eğin ‘Tarihi yeniden yazmanın güzelliği’ başlıklı yazısında Tarantino'nun son filminden yola çıkarak Manson'ın müritlerinin işlediği cinayetin bir dönemi bitirdiğini, bir özgürlük ortamının sonunu getirdiğini söylüyor. Charles Manson bu konu özelinde bir kitap bile yazdı. Ne ki dönemin bir gizli tarihi de olabilir. Manson'ın cinayette etkin rol oynamadığı, müritlerini devamlı olarak telkin ettiği söylense de, bu konuyu neredeyse 40 küsur yıldır Manson cinayetlerine kafayı takmış bir gazeteci dillendirdi. ‘Chaos: Charles Manson and the CIA and the Secret History of the Sixities’ başlıklı kitabında yazar Tom O'neill yaşananları en başından, en ince ayrıntılarını inceleyerek sonunda FBI ve CIA bağlantılarına ulaşmış. Yazılanlara göre CIA, FBI ile ortak davranarak 'CHAOS' planını devreye sokmuş. Sharon Tate cinayeti toplumda itibar kazanan hippilik kültürünü aşağı çekti ve bir dönemi gerçekten de kapadı. Operasyon Manson cinayetinden bir süre önce uygulanmaya konmuştu diyor kitabın yazarı ve devletin Charles Manson'u da uyuşturucuyla kontrol altına almış olduğu yolunda kanıtlara rastlanmış.

  

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün