Lefter, Robert, Garo

Türkiye spor tarihi incelendiğinde, özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında başarılara imza atmış, çoğunlukla azınlıkların kurduğu birçok kulübün bugün aynı yerde olmadığını üzülerek görüyoruz. Büyük çoğunluğu Varlık Vergisi nedeniyle düşüşe geçen bu kulüpler arasında futbol camiasına kazandırılmış unutulmaz isimler yer alıyordu.

İgal MEVORAH Spor
13 Kasım 2019 Çarşamba

Bu haftanın matem haftası olması için çokça sebebimiz var. Öncelikli olarak ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybetmemizin 81. yılı olması. Çok özlüyor ve çok anıyoruz. İkinci olarak Almanya’da 1938 yılında 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece yaşanan ve Holokost’un başlangıcı kabul edilen Kristal Gece’nin yıldönümü olması. Üçüncü olarak 11 Kasım 1942’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kara lekesi olarak kalacak olan ve gayrimüslimlere ağır vergiler getiren Varlık Vergisi kanununun yıldönümü olması. Son ve belki de toplumumuz için en trajik olanı ise, 16 yıl evvel yaşadığımız, sinagoglarımızı hedef alan 15 Kasım 2003 saldırıları. Dönüp bakıyorum, bu paragrafı özetlemeye çok da bir kelime gerekmiyor. 

Yahudi toplumunu ve gayrimüslim toplumu derinden etkileyen bu olaylara karşılık bizler Lefter’le, Rober Eryol’la, Vahram Papazyan ile güzeliz. Özellikle Varlık Vergisi rezaletinin yıldırmış olduğu azınlık spor kulüplerine biraz değinmek istiyorum. Kaybettiğimiz hazinelerimiz ne fazlaymış meğer:

Maccabi Spor Kulübü

1890’lı yıllarda Hasköy semtindeki Yahudi nüfusunun çoğalmasıyla beraber Yahudiler kendilerine ait bir spor kulübü kurmak isterler. Gerekli temaslar sonrasında Maccabi Kulübü, Yahudi gençleri tarafından kurulur.

1913 yılında resmi olarak kurulan Maccabi, futbolda gençler ligine katılır ve baskette de profesyonel lig kurulana kadar fırtınalar estirir. Fakat Varlık Vergisiyle beraber takati kalmayan takım üyeleri ülkeyi terk etmeye başlayınca Maccabi de öksüz kaldı ve tarihe karıştı. Buradan İsrail’e göç edenler orada Maccabi Hayfa takımını hayata geçirdi.

Taksimspor

Taksimspor Kulübü, 1940 yılında, Galatasaray’dan ayrılanların kurduğu Ateş-Güneş, Nor Şişli ve Kale kulüplerinin kalıntılarının bir araya gelmesiyle oluşturulmuştu. Renkleri sarı - kırmızıdır. Ağırlıkla Ermeni cemaatine dayanıyordu ancak bünyesinde Müslüman sporcular da barındırıyordu. Taksimspor çok büyük bir çınar olup yetiştirdiği sporcular saymakla bitmez. Garo Hamamcıoğlu şu an kulübün mevcut başkanı eski Sarıyerspor forveti. Ermeni futbolcularının son kuşağından.

100 yıldan büyük anıt: Sarı-siyah, Beyoğluspor

En eski azınlık kulübü olan Beyoğluspor şu an eski günlerini arasa da hâlâ faal durumda. Beyoğluspor’un internet sitesindeki tarihçesi şu şekilde yer alıyor: “Beyoğluspor; 1884 yılında Ermis adıyla İstanbullu Rumlar tarafından kuruldu. 1913 yılında adını Pera olarak değiştirdi. 1923’te semtin değişen adını aldı. Renklerimiz sarı – siyahtır. Kuruluşumuzdan bu yana futbol, basketbol, voleybol, bisiklet, boks, güreş ve daha birçok spor dalında mücadele ettik. Bugün ekonomik olanaklarımız kısıtlı olduğu için yalnızca futbol, basketbol ve voleybol dallarında faaliyet gösteriyoruz.”  Beyoğluspor da özellikle Varlık Vergisi ve 6-7 Eylül Olaylarından ekonomik olarak çokça yara aldı.

 

Süryanilerin takımı: Gedikpaşa

1951 yılında kurulan Gedikpaşa Süryani azınlıkların spor kulübüdür. Hakkında çok fazla kaynak bulunmayan Gedikpaşa’nın özellikle 6-7 Eylül Olaylarından etkilendiği ve akabinde ekonomik olarak dibe vurduğundan bahsediliyor.

Lefter’in altyapısı: Kurtuluşspor

Agos gazetesinde 1896 yılında kurulan en eski spor kulüplerinden biri olan Beyoğluspor hakkında şöyle yazıyor:

“Bugün ‘Kurtuluş Spor Kulübü’ adıyla bildiğimiz Tatavla Heraklis Jimnastik Kulübü, kurulduğu 1896 yılından bu yana sporun pek çok dalında ‘insan’ yetiştirmeye adanmış özel bir kulüp. Yıllardır çok kültürlülüğün muazzam bir düzenle hüküm sürdüğü Kurtuluş Spor Kulübü, Tatavla sokaklarının çocuklarına kucak açan ikinci bir ev aslında. Üstelik kendisine gönül verenlerin gelip asla geçmediği…” Kurtuluşspor Türk futboluna Tatavla’dan bir Lefter kazandırmıştır.

Dönüp bakıyorum da, toprağında spor yapmak isteyen, toprağım burası diyendir, haksızlık geri ödenemez fakat hatırlanabilir. Spor kulüplerimiz ise haksızlıklara en güzel cevaplardan biri. Biz Lefter’le, Robert’le, Garo ile çok daha güzeliz, hep öyle olacak.