Rüzgâr Gibi Geçti

Yılın son ayına girdik. Aralık daraldık derken az kaldı yirmi yirmiye. Yeni yıl yeni heyecanlar... Ama neler yok ki 2020’de. Devreden bakiyelerden Çin-ABD ticaret görüşmeleri; Hong Kong, İran, Irak olayları; ABD Başkanı’nın azil süreci, Avrupa Birliği’nde başta İtalya ile devam eden sorunlar; Brexit; Ticaret ve Kur Savaşları…

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
4 Aralık 2019 Çarşamba

Aralık ayında gündem yine yoğun. Merkez bankalarının toplantıları yılın son ayına damga vuracak. FED, TCMB faiz kararları bizleri yakından ilgilendirenler. Bu haberimiz yayınlandığında enflasyon verisi açıklanmış olacak. Beklenti baz etkisinin geçmesi ile oranın (endeksin) bir miktar yükselmesi şeklinde. Ancak sıcak giden havalarla gıda fiyatlarında sera ürünlerinde hızlı yükseliş görülmemesi, doğalgaz tüketimine geç başlanması, havaların aydınlık olması nedeni ile elektrik tüketiminin az olması, cari fazla veriyor olmamız, kurun sabit dalgalı gidiyor olması gibi etkenler nedeni ile enflasyonda olumlu gidişatı beklemek çok yanlış olmaz. Ki Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının not revizyonları bu şekilde açıklanabilir. Yatırım mallarındaki düşüşe rağmen Pazartesi açıklanan büyüme verisinin 3. çeyrekte pozitif gelmesi 2020 YEP hedefine ulaşamasak dahi yaklaşabileceğimizin bir öncü göstergesi, 4. çeyrekte büyüme hızlanır ve 2020 ilk çeyrek %3 ve üzeri gelirse GSYİH adına 2020 olumlu bir yıl olacak gibi görünüyor. Büyümenin kredi aktarım mekanizması ile tetiklenmesi adına enflasyon verisi önem arz ediyor. Eğer enflasyonda beklendiği gibi olumlu bir rakam gelirse TCMB PPK faiz kararı daha agresif gelebilecektir. 150-250 baz puan arasında gelecek bir oran şaşırtıcı olmamalı bu senaryoda. Ancak Christmas nedeni ile yılsonu pozisyon kapamaları, ki Dolar Endeksi ve Euro / dolar paritesindeki rakamlardan da hissedilebilir, keza FED’in faiz indirimlerini bitirdiği beklentisi, İngiltere seçimlerinden Boris Johnson’ın anketlerdeki gibi açık farkla çıkıyor olması sonrası Ocak sonunda taahhüt ettiği anlaşmasız Brexit ile birlikten çıkış gibi durumlar nedeni ile TCMB daha muhafazakar bir karar ile 150 baz puan ve altında kalacak bir kararla sürpriz de yapabilir. FED gibi pas geçer mi noktasında yılsonu bilanço döneminde kurun yönüne dair beklentilerle şekillenmesi mümkün görülebilir. Ancak unutulmamalı ki, yılsonu kur beklenti anketi 6 TL seviyelerindeydi ve oradan çok uzaktayız. Tüm bunlar agresif bir faiz indirimini hâlâ destekleyen başlıklar. Ki şu anki kur seviyeleri cari fazlamız olumsuz etkilemeye de başlamış görünüyor. Yani pas geçilse dahi 2020’de faiz indirimlerinin devamını beklemek mümkün.

Avrupa Birliği Avrupa Dirliği

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen oldu. Avrupa Merkez Bankası Başkanı ise Christine Lagarde olmuştu. Alman ve Fransız başkanların verdiği mesaj şu: İki ülkenin birliği ayakta tutma çabası artık ayyuka çıkmış durumda. Lizbon Anlaşması ile on Baltık ve eski Rus ülkesini birliğe katarak AB Parlamentosunda oyların dağılımını sağlamak, bu pazarlara Alman arabaları satmak, Yunanistan gibi Litvanya’ya fon vererek yol yapmasını sağlatmak birliğin geleceğini pek kurtarmış gibi görünmüyor. Juncker döneminde Juncker Planı ile 33,5 milyar Euro fon ile büyüme hedeflense de oran %1. İşsizlik AB’de %6,3, Euro Bölgesinde %7,5. Enflasyon hedefi %2’nin yarısı ancak tutturulabildi.

Hiç faiz arttırmayan Mario Draghi döneminde ancak durum bu kadar toparlanabildi. Cari fazla ve dış ticaret fazlası veriyorlar ama ABD’nin AB otomotiv sektörüne vergi koyması halinde bu durum da sekteye uğrayabilir. Nitekim Macron bu yüzden NATO üzerinden birliği ayakta tutmaya çalışıyor. Merkel sonrası liderliğe oynamaya çalışması aslında bu nedenle. NATO bitti Avrupa Ordusu lazım diyerek sağ gösterip sol vurmaya çalışıyor. Nedeni yine rakamlarda gizli. Fransa’da işsizlik %8,6, kamu borcunun GSYİH’ya oranı %98,4, ki bu rakam AB kuruluş kriterinin %50 üzerinde. Aynı oranlar Almanya’da %3.1 ve %61,9 ile sınırda. Kurtarılmaya çalışılan batık ekonomi Yunanistan’da ise %16,7 ve %181. Bu rakamlar net olarak şunu söylüyor. Serbest dolaşım, gümrük birliği evet ama maliye ve parasal birlik noktasında Euro dışında en ufak bir payda eşitliği yok. Özetle, ekonomik birlik hiç olmamış ve olamayacakta. Geriye birliği ayakta tutacak tek olasılık, ki Brexit sonrası ancak o senaryo geriye kalıyor, askeri birlik. Hazır işsizlik hala bir sorunken.

Dünya dönüyor sen ne dersen de

Çin ve Rusya doğalgaz hattı devreye girerken İpek Yolu, Artik Denizi, TANAP Boru Hattı gibi gelişmeler dünya ticaretinin geçtiğimiz yüzyıllardaki gibi doğuya kaydığının bir göstergesi. Aramco’nun halka arzının da ABD’nin net petrol ihraççısı konumuna geldiği bir döneme rastlaması da belki bu yüzden. Fosil yakıtları ve iklim değişikliğini tartışırken, Christmas döneminde 2017 yılında ABD’de kesilen ağaç sayısı 15 milyon seviyesindeyken California yangınlarının hâlâ devam ediyor olmasını göz ardı edip, sadece Amazon Ormanlarını kesmeye devam eden Brezilya üzerinden açıklamaya çalışmak fazla naiflik olur. Tüketim toplumunun Black Friday, Small Business Saturday, Cyber Monday çılgınlığı Papa’nın da dikkatini çekmiş, tüketim virüsü insanlığı tehdit ediyor diyerek konuya dikkat çekti. Sular altında kalan Venedik’te ise Venezia’lılar Mestreden ayrılmak istiyorlar. Son 40 senede beşinci kez oylamaya gidecekler. İspanya, Fransa, Belçika gibi ayrılıkçı akımlardan birini İtalya’da lokal olarak görürken aşırı sağ oyları nasıl etkilenecek? Huawei ABD parçaları ve Google yazılımları olmaksızın liderliğe oynamaya devam ediyor. Bloomberg adaylığını bekleterek tabandan güç alıp tek aday çıkmak istiyor. Ancak Biden ve Sanders önünde hâlâ engel. Kasım 2020’de başkan kim olacak sorusu yılı meşgul edecek ancak esas etkiyi şu anda Brexit yaratacak gibi duruyor. 2021’de Libor (gösterge) faizi ortadan kalkıyor. Başta bankacılık olmak üzere etkilerini her yerde göreceğimiz bir yıla gebe 2020. Umarız rüzgar gibi geçen 2019’u mumla aramayız. 01 Adana bu konuda şanslı. Her yıl olduğu gibi bu sene yine bir yıl önden gidecekler. 2021’i kutlayacaklar.

 

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün