Bir teselli ver

Bu ay göktaşı da dünyamızın yakınından geçtikten sonra geriye bir uzaylılar ve zombiler kaldı gelmeyen. FX veya Netflix dizisi gibi günlerden geçiyoruz. Evde kalıp hayatı eve sığdırdığımız günlerde piyasalara bari sen bir teselli ver diyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa işte ve ekonomilerde ne olacak?

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
8 Nisan 2020 Çarşamba

Evde yaşam tarzını keşfetmemiz ile beraber ilk etkilenen sektörler arasında turizm, seyahat ve taşımacılık geliyor. UBER - sarı taksi mücadelesinde sıkça gündeme gelen klasik ve muhafazakâr sektörler dijital ekonomiye cevap veremiyor cümlesi aslında Airbnb ile konaklama için de geçerliydi. Arttırılmış gerçeklik ve hologram uygulamaları ile müzecilik ve turizm de zaten sıradaydı. Havayolu ve kruvaziyer için bu söylenemez gibi düşünülse de aslında pekâlâ uzaktan toplantı yapılabileceği, video konferans ile mesafelerin kısaltılabileceği biliniyordu. Yani iş dünyası aslında bunları bilmiyor değildi. Sadece hazırlıksızdı. Son dönem gösterdi ki aslında teknolojik olarak değil kafa olarak hazırlıksızdı. Evden çalışmaya sıcak bakmayan insan kaynakları, işte serbest kıyafeti performansın düşüşü olarak gören patronlar, mesai saatlerine uyumu verimlilik olarak (bu yüzyılda bile) düşünen yöneticiler aslında bu dönemin kaybedenleri. Aslında plazalara, unvanlara gerek olmadan birçok beyaz yaka işini evden yapabildiğini gördü kurumsal hayat. Evde ‘happy hour’ ve TGF düzenleyenler duruma hızlı adapte olanlar veya hazır olanlar. Gerçi riski yönetmesi gereken sigorta şirketlerinden bazıları hala home office yapısına geçemedi. Sanal dünyanın siber risklerini vpn ve firewall ile yönetemeyen sigorta şirketleri de ne bileyim. Yine bu dönemde doktora tez izleme veya konferansta on-line bildiri sunumunu kabul etmeyen akademik dünya bir ay içerisinde tüm akademiyi sanal dünyaya taşımak zorunda kaldı. Acımasız dünya yine öğretti ki bu yeni döneme en hazır olan Açıköğretim Sistemi. Hatta IMF dünyanın en büyük resesyonu ile karşı karşıyayız demiş. Kemal Derviş AB, IMF, Dünya Bankası, OECD, BM kendini yenilemeli demiş. Kusura bakmayın lütfen ama dünyayı ve ekonomileri bugünlere bu kurumlar getirdi. Kimse COVID-19’a suç bulmasın. FED’in sonsuz bilanço genişleme kararı alması, buna BIS üyesi diğerlerinin sürekli eşlik etmesi, hızla bilanço daraltıp faiz arttırıp sonra bağımsızca (?!) faiz indirip bilanço genişletmesine gitmesi, sonuçsuz G-20 toplantıları, insanı unutan Birleşmiş Milletler, Arjantin’e tonla kredi verip kendi reçetelerini toprağa gömenler işin kolayına kaçıp faturayı COVID-19’a kesemez. Demokratik Kongo Cumhuriyetinde zaten ödenmeyen faturaları üstlenen devletin günlük 2-3 dolarla geçinen halkı, hâlâ fiziken işe gitmek zorunda kalan mavi yakalılar kadar artık o değerli koltukların sahipleri de riskteler. Normalde toplumlar arasında işbirliğini geliştirmek zorunda olan organizasyonlar kendi bürokrasileri ve taraflı politikaları içinde kaybolduysa sorumlusu COVID-19 değil. COVID-19 sadece kral çıplak dedi. 

Winds of Change

Scorpions, 1991 SSCB’nin çöküşü öncesinde şarkısında yazmış. Geleceğin çocukları hayallerini paylaşıyor, değişim rüzgârları zamanın yüzüne çarpıyor. ‘Burning Heart’ yazımızda paylaşmıştık. SSCB’nin dağılması ile sermayeyi gelişen ekonomilere yaymak isteyen kapitalizmin Washington Konsensüsü buna direnen Pekin Konsensüsü karşısında ekonomik olarak kaybetmişti. Nitekim Trump’ın devamlı buna Çin korona virüsü demesinin arkasındaki nedende o. Hele bir krizi atlatsın, sağlı sollu girişmesi şu an için kaçınılmaz. Bernie Sanders bunu yapabilir mi? Zor. Eğer seçimler yapılır ve ikinci tur seçilirse intikam soğuk yenen bir yemektir. FED ile ekonomiyi, borsayı, şirket değerlerini ve hissedarlık yapısını ayakta tutmaya çalışarak şu anda Washington Konsensüsünü ayakta tutmaya çalışıyor. Bir sonraki siyasi ekonomik yapıyı kestirmek zor. Ancak bu zorlu süreçlerde daha merkezci ve otoriter yapıların hızlı karar ve nispeten daha az hasar aldığı aşikâr. Devletçilik ve milliyetçilik ister istemez oluşan bir sonuç. Avrupa Birliği’nde sınırlar ve serbest dolaşım kalktı. Brüksel’den dört saat sonra hızlı trenle Napoli’ye inenler artık kapının önüne inerken izin almak zorunda. İspanya ve İtalya’nın ekonomisi zaten yağlanmış karaciğeriydi AB’nin. Bütçelerde uzlaşamıyorlardı. Bu krizden sonra hantal ve sözde demokrat AB’nin geleceğinde çok seslilik hâlâ aynı etkinliği ve verimliliği sağlayacak mı? Yeniden yapılanma derken Sayın Derviş’e katılmadığım nokta şu: 2000 öncesinin birliklerinin artık yenidünyada yeri yok. Kontrolü ele alan merkeziyetçi yapılar bu saatten sonra teknolojinin imkânları ile bunu kolay kolay da bırakmazlar. Kaldı ki böylesine bir krizde parayı pompalayan yapılarla artık serbest piyasa ekonomisi de merkeziyetçi oldu. Küreselleşme zaten Trump ve Brexit ile bitmişti. Merkeziyetçi yapılar derken sadece devletler değil kasıt. Hiç on-line olmamış yüzlerin Zoom, Meet, Skype gibi uygulamalarla yapay zeka tarafından taranması, sağlık ve bankacılık sistemi bilgileri ile eşleştirilmesi, alışveriş ve eğitim bilgi seviyesi ile entelektüel sermayenin ölçümü, ticari sırların sunumlar eşliğinde tüm sanal dünyaya açılması, değer, davranış ve ihtiyaç bazlı segmentasyonun nirvanası var artık karşımızda. Buyrun size Big Data. Nesnelerin interneti ile de birleştirip Neuralink’e de bağladık mı işte karşınızda on-line kütüphaneden yüklenen Neo.

Matrix ve Top Gun Geliyor

II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş dönemi sonrası sanayi ve teknolojik atılımların son safhasına girdik. Tüm bu gelişmeler Dördüncü Sanayi Devrimini sonraki seviyeye taşıyacak. Yakında inovasyon, AR-GE ile yeni atılımları göreceğiz. Nasıl ki World Wide Web, mobil telefon hayatımıza girdi. Yenileri geliyor. Tabii iş dünyasında ve ekonomilerde de yeni normaller. Piyasalarda yeni normallere daha bir süre var. Faiz nedeni ile orayı hemen değiştirmek kolay değil. Faiz taşımayan dijital paralarla belki. Eğer uzaktan çalışılabiliyorsa duran varlıklarda plazalara gerek var mı? Ya da kira giderlerinin sağladığı vergi avantajı home office’in avantajlarından daha yüksek kalır mı? Takım elbiseye gerek var mı? Donanım ve network destekleri nasıl verilecek? Eğer işe gidilmeyecekse servis ve catering şirketlerine gerek var mı? Eğitim uzaktan verilebiliyorsa kampüsler hâlâ şart mı? O çok eleştirilen bina üniversiteler şu anda her evde görmek isteyen gözlere. İşe araba ile gidilmeyecekse distribütörler ve servis, yan sanayi ne yapacak? Kasko satamazsa acenteler? Daha çok sorulacak soru var? Matrix esas şimdi başlıyor. Bu yeni dünyanın kazananı olmak içinse Top Gun her an devreye girebilir. Nitekim ABD Uzay Güçlerinin COVID-19 için uydu gönderdiğini açıklaması da bu nedenden belki de. Can sıkıcı bir yazı oldu ama bir teselli verir inşallah.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün