Sevenleri Hazan Romi’yi anlattı

Hahambaşı Rav İsak Haleva, Hazan Rıfat Romi’nin vefatının ardından duygularını Şalom’la paylaştı.

Toplum
15 Nisan 2020 Çarşamba

“Refael Romi’yle en son Sarayburnu Rıhtımında Struma kurbanlarını anarken birlikte dualar etmiştik.  

Herkes O’na Rıfat Romi derdi ama o benim için hep Refael’di.

İyi bir hazan, yani O’nun ŞaliahTsibur olarak görev yaptığı ibadetlerde güvenle dua edilebileceğimiz bir din görevlisi, tok sesli mükemmel bir din adamı ve iyi bir dosttu. Bu durumunu yaşamı boyunca sürdürdü. 

Refael toplumumuza uzun yıllar büyük bir dikkat, hassasiyet, bir o kadar da çaba ve fedakârlık gerektiren bir görev olan ‘şohet’ olarak da sadakatle hizmet etti. 

Rahatsızlandığını bildirdiklerinde üzülmüş ama kısa zamanda hastalığını yenip aramıza katılması için dualar etmiştim. Ama…

Bir vefat haberi alındığında ilk akla gelen tepki ‘Baruh Dayan Haemet’ demek oluyor. Bunu söylerken ilahi adalete boyun eğildiği ifade ediliyor.

Oysa vefat eden Refael gibi bir yakınınız, beğendiğiniz ve takdir ettiğiniz bir yakın çalışma arkadaşınız, bir elemanınız olunca insanın içi acıyor, adeta yüreği parçalanıyor.  

Eşine, evlatlarına, yakınlarına samimi taziyelerimi şahsen sunmak isterdim ama bu da mümkün olamadı sokağa çıkma yasağı nedeniyle. Çok üzgünüm.

Refael’i toprağa verdiğimiz bugün yaslı gönlümü biraz olsun yatıştırmak için böylesi zamanlarımda daha önce de çok defa yaptığım gibi yine ‘Kohelet’in sayfaları arasında teselli aradım.

Bilge hükümdar Şelomo’nun sözleri yaklaşık olarak şöyle: ‘Beden ait olduğu toprağa, Ruh ise onu veren Tanrı’ya dönecektir.’

Refael’in, Yüce Tanrı’nın kanatları altında olmasını diliyorum.”

Türk Yahudi Toplumu Eşbaşkanı İshak İbrahimzadeh de Romi’nin vefatını sosyal medyada şu ifadeyle paylaştı:

“Çok sevgili hazanımız, şohetimiz yıllarını özveriyle toplumumuza adayan, herkesin dostu, örnek insan, aile babası Rıfat Romi’mizi kaybettik. Ailesine, toplumumuza, tüm sevenlerine başımız sağolsun... Baruh Dayan haEmet.

Purim günü çok sevgili Rıfat ağabeyimle Balıklı Rum Hastanesi Geriatri Bölümümüzdeki yaşlılarımızı ziyaret edip onlarla bayramı kutlamıştık. Rıfat ağabeyim her odada o duygu dolu sesiyle Megilla’yı okumuştu... Müstesna bir insandı.”

Çalışma arkadaşı, dostu David Sevi de Hazan Romi’yi anlattı:

“Rahmetli Ribi Refael Rıfat Romi ile takriben kırk yıllık bir arkadaşlığımız oldu.

Ribi Romi hem hazanlık hem de şehita konusunda mesleğini çok iyi icra eden ve bu konularda çok azimli ve dürüst bir meslektaşımdı.

Rahmetli cana yakın, nüktedan ve arkadaş canlısı bir karaktere sahipti.

O hem meslektaşım hem de arkadaşımdı. 

Kendisiyle güzel anılarımız olmuştur. Öyle ki, düğünümün kortejinde yer alacak kadar yakınlığımız olmuştur. 

Ribi Refael Romi, yardıma muhtaç insanlara karşı oldukça hassasiyet duyan ve onlara sessiz sedasız yardım eden bir insandı. 

Vefatından iki gün önce kendisiyle telefonla görüştüğümde, testinin negatif çıkmasının sevincini yaşıyor gibiydi.

Ancak kendisine ‘Pesah'ı inşallah evinde ailenle berber yaparsın’ dediğimde, sanki imalı bir şekilde tebessüm etmekle yetindi. 

Aynı tevayı yıllarca paylaştığım Ribi Romi'nin eksikliği çok duyulacak.

Yiye Zihro Baruh.”

-------------------------------------------------

Hazan Rıfat Romi’nin ardından

Silvyo Ovadya

Günümüzde Türk Yahudi Toplumu içinde dualarımızı okuyan çok sayıda hazan (duahan) mevcuttur. Hepsinin yegâne işi olmasa da belirli bir yaştan sonra bu kişiler topluma dini yönden hizmet vermeyi bazı ticari işlere tercih ederler. Bunun dışında bu işi uzun yıllar profesyonelce yapanlar da vardır. Geçen gün Facebook’ta biri şöyle yazmış: “Dört Yahudi tanıyordum, ikisi de koronadan vefat etti.” Evet, geçen haftaki gazetemizin birinci sayfasında aramızdan ‘korona’ nedeniyle ayrılan üç dindaşımızın haberi yer alıyordu. Bu hafta da iki kişiden (Pazar günü itibariyle) bahsedilecek. Ancak benim bahsedeceğim kişi Türk Yahudi Toplumunun (TYT) değerli duahanlarından ve şohetlerinden (Yahudi dini kaidelerine göre hayvan kesimi yapan kişi) Rıfat Romi üzerine. Ne yazık ki kendisini geçtiğimiz cuma günü yitirdik. Çok kısa bir sürede aramızdan ayrılan Rıfat bu işi isteyerek yapan ve hayatını dini uğraşlara adamış ender kişilerden biriydi.

TYT’de önde gelen hazanların başında David Sevi gelir. İyi sesinin yanı sıra David Sevi kendine bakan, disiplinli ve sesine gerekli değeri veren kişilerden biridir. 2001 yılının ağustos ayında, toplumumuzun önemli işadamlarından Üzeyir Garih’i bir cinayetin ardından kaybettiğimizde Neve Şalom Sinagogunda cenaze töreni düzenlenmişti. O dönemde kısa süre önce üstlendiğim TYT Basın Sözcülüğü görevimi ifa ediyordum. Cenaze töreninin tam programını Neve Şalom yetkililerinden aldım. O günkü cenaze duasını Hazan David Sevi okuyacaktı. Basın bülteninde de tüm bilgiler o şekilde yer aldı; Hazan Sevi’nin özgeçmişiyle birlikte. Töreninden birkaç saat önce Hazan Sevi sesinin okumaya uygun olmadığını belirtti ve duayı Rıfat Romi okudu. Tören sonrasında Rıfat’a yapılan tüm iltifatlar Hazan Sevi’ye atfen yapıldı.

2005 yılıydı; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Cumartesi akşamı. Hahambaşımız ve ben Türk Yahudi Toplumu başkanı olarak Çankaya Köşküne davetliyiz. Ancak Şabat bittikten sonra törene yetişmemiz imkânsız. Cumadan eşlerimiz ve cumartesi sabahı Ankara Sinagogunda duayı okuyacak olan Rıfat Romi ve eşi de beraberce Ankara’ya gidiyoruz. O günlerde gerek Rıfat, gerek eşi ciddi miktarda kilo vermişler. O gün Rıfat’ın diyabeti olduğunu öğreniyorum. Biraz işin getirdiği gereklerden – şohetler işe gittiklerinde oldukça erken saatte işe başlıyorlar – çok da spor amaçlı yürüyüş yaptıklarını sanmıyorum. Evet, o cumartesi sabahı Ankara Sinagoguna vardıktan kısa bir süre sonra o dönem İsrail Büyükelçisi olan Pinhas Avivi de geldi. İlk söylediği cümle “Saat 10’da Cumhuriyet Bayramı töreni başlıyor ve benim 9.45’te sinagogdan çıkmam lazım. Her kalıba uyan Rıfat Romi, “Merak etme ben seni yetiştiririm dedi” ve hakikaten 30 ile 45 dakika arasındaki bir sürede, inanılmaz bir süratle Şabat duasını atlamadan tamamladı. Bunu yapabilecek hazan sayısı da pek fazla değildir.

Rıfat aslında Büyükada ile de özdeşleşmişti. Uzun yıllardır yaz aylarını adada geçiren Rıfat, özellikle Hazan İzak Maçoro’nun 2000’li yılların başında görevden ayrılmasıyla, Büyükada Hesed Le Avraam Sinagogu’nun baş hazanı oldu. Tabii ki onunla beraber görev alan başkaları da vardı. Ancak Rıfat Büyükada ile efsaneleşmişti.

1999 yılı Fakirleri Koruma Derneği bina inşaatına başlıyor, kapara yapılacak; “Haydi Rıfat tavukları getir de kapara yapalım.” İki kere talep ettirmeye fırsat vermez, görevini yerine getirirdi. Gençliğinde biraz kabadayı görünüşlü olan Rıfat özellikle ilişkim olan yıllarda bir hayli sakinleşmiş ve kendini dini vazifesine adamıştı.

Toplumumuzda bir önemli değişiklik de Şabat ve YomTov günlerinde mikrofonların kaldırılmasıydı. Toplumumuz için önemli bir değişiklikti. Hatta olay bile olabilirdi. Yobazlık mıydı? Hazanlara zorluk çıkarmak mıydı? Yoksa Dublin’den Kazakistan’a kadar tüm Ortodoks sinagoglarında uygulanan kaidelerin bizim sinagoglarda da mı uygulanmasıydı… Tabii ki, TYT Başkanı bendim ve çok da dindar olarak tanımlanmıyordum. Hazanların önemli bir bölümü gibi o da mikrofonların kaldırılmasından memnundu çünkü başka ülkelerden gelen dindar Yahudiler artık onun duayı okuduğu sinagoga da geleceklerdi.

Rıfat son yıllarda dini kaidelere daha da özen gösteren bir çizgiye gelmişti. Eski dönemlerde haham ve hazanlarımız daha bir traşlı dolaşırlarken, internet çağında dünyanın bütünleşmesiyle din adamlarımız da dinimizin vecibelerinden biri olan sakal kesmemeye özen gösterdiler. Rıfat da bunlardan biriydi.  

Rıfat Romi’yi maalesef altı gün içinde yitirdik. Cumartesi akşamı Or Ahayim Hastanesine yattı, salı günü Medical Park Göztepe Hastanesine aktarıldı. Vefat etmeden birkaç saat önce ona plazma verebilecek bir kişiden dahi bahsedildi. İnsülin kullanan bir diyabet hastasıydı. Ne yazık ki korona herhangi bir hastalığı olana daha zalimce davranıyor. Rıfat’a da öyle davrandı. Üzüntümüz büyük. Rıfat toprağın bol, mekânın cennet olsun. Ke su alma repoza en Gan Eden.

Melih Ruso’nun ardından

Bu koronalı günlerde bir vefat haberi geldiğinde aklımız hep oraya gidiyor. 80’li yıllarda toplumumuzun farklı kurumlarında görev almış olan Melih Moris Ruso’nun on gün önce vefat haberini öğrendim. Yakınlarını hemen aradım. Geçen sene aşırı kilolardan dolayı yürüyemeyecek hale geldiğini duymuştum. Belirli bir diyetin ardından da yürüyecek hale gelmişti. Ancak kilo vermenin verdiği haz ile bu kez bir zayıflama kliniğinde 65 civarında kilo vermişti ve bu çoğu iç organında hasar yaratmıştı. Ne yazık ki bu aksamalardan dolayı önce yoğun bakıma girdi sonra da 67 yaşında aramızdan ayrıldı.

Melih ile bazı kurumlarda birlikte çalıştık. En belirgin özelliği her şeyi büyük düşünmesiydi. Bir gösteri, bir etkinlik veya bir yemek daveti olabileceğinin en mükemmeli olmalıydı. Başarırdı da. Ayrıca büyük organizasyonlar için yaratılmıştı. 80’li yıllarda çekişmeli olacağı düşünülen bir TYT seçiminde seçmen listelerini yine beraber hazırlama fırsatı bulmuştuk. Melih Ruso, Yıldırım Spor Kültürü Kulübünde de başarı gösterdiği görevler üstlenmişti. Bu yazıyı yazdığım gün evde eskileri karıştırdığım bir güne denk geldim: Yıl 1976 - Or Ahayim Gençlik Kolu’nun düzenlediği ‘Eşkolyot’ müzikali düzenleniyor. Müzikalde görev alanların yer aldığı fotoğrafta en sağda Melih Ruso görülüyor.

Melih Ruso’nun mekânının cennet olmasını diliyor; eşine ve oğluna sabır ve başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün