Web´den Seçmeler

• Türkiye´ye gelirsek, son dönemlerde iki ülke arasında bir normalleşme olasılığı özellikle Türkiye tarafında bir hayli tartışılıyor. Türkiye ile İsrail´i ilgilendiren olumlu gelişmeler yaşanıyor olsa da, ilhak konusu gündemdeyken bu pek mümkün değil. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor demek için henüz erken. İlişkilerde olumlu bir gelişme doğru zaman ve siyasi idareyi bekliyor. KAREL VALANSİ – www.t24.com.tr

İzak BARON Diğer
24 Haziran 2020 Çarşamba
  • TÜRKİYE İLE İSRAİL'İ İLGİLENDİREN OLUMLU GELİŞMELER YAŞANIYOR OLSA DA, İLHAK KONUSU GÜNDEMDEYKEN BU PEK MÜMKÜN DEĞİL. İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR DEMEK İÇİN HENÜZ ERKEN

İsrail'deki duruma bakacak olursak, bir fikir birliği yok ve bu plandan rahatsız olan birçok farklı kesim var. Netanyahu'nun tabanı olan sağ kanattan ilhak yönünde büyük bir baskı var. Sağcılar genel olarak güvenlik tezini, solcular ise barış tezini kullanırlar. Ancak Rabin'in öldürülmesinin ardından düşüşe geçen solcular büyük ve kalabalık demokrasi ve ilhak karşıtı protestolara imza atsalar da mecliste güçlü bir sese sahip değiller. İsrail tıpkı dünyanın birçok yeri gibi daha da sağa kaymış durumda.

İlhakı destekleyenlerin ana argümanı Balfour Deklarasyonu ve San Remo Konferansı ile bu toprakların bir Yahudi yurduna bırakıldığı. Ayrıca Batı Şeria olarak bahsedilen alanların orijinal adlarının Judea ve Samarya olduğunu ve Yahudilerin bu topraklarla olan tarihsel bağlarını vurguluyorlar. Batı Şeria'da kurulacak bir Filistin Devleti'nin tıpkı Gazze gibi olacağını düşünenler de bir hayli fazla.

Bu gelişmelerden yerleşimcilerin memnun olacağı düşünülebilirdi ancak onlar kendi önerileri dinlenmediği, haritalandırmanın dışında bırakıldıkları için oldukça öfkeliler. Bir bölümü Yüzyılın Anlaşması'nın kendileri için kötü olduğunu düşünüyor ve Trump'ın aslında göründüğü gibi bir Yahudi dostu olmadığını dile getiriyorlar. Tepkilerinin asıl sebepleri ise yerleşimlerin genişlemesinin kısıtlanabileceği endişesi ve bir Filistin devletinin kurulmasını varoluşsal bir tehdit olarak görmeleri.

Koalisyon ortaklarına baktığımızda da bu konuda fikir ayrılıkları var. Netanyahu Batı Şeria'daki tüm Yahudi yerleşim birimlerinin İsrail egemenliği altına girmesini savunuyor. Savunma Bakanı Gantz, Dışişleri Bakanı Aşkenazi ise diyalogdan yana. Etzion, Maale Adumim, Ariel gibi büyük yerleşim yerleri için onay verebiliriz deseler bile bu kararların uluslararası koordinasyonla, sorumlu bir şekilde yapılması gerektiğini belirtiyorlar. Ekonomi Bakanı Amir Peretz de ilhak kararının sorumsuz bir davranış olacağını niteliyor. Bölgesel bir barış süreci olmalı derken, tek taraflı adımlardan yana olmadığı belirtiyor. Özellikle Ürdün ve normalleşme yaşanan Körfez ülkeleriyle ilişkilerin bozulmasından çekiniliyor.

Filistin Yönetimi ABD ve İsrail ile olan güvenlik ilişkisini sonlandırdığını açıkladı. Tabii açıklamakla uygulamak daha farklı. Ayrıca İsrail'in kendi adlarına vergi toplamasına izin vermeyeceklerini açıkladılar. Abbas tüm bu olanlardan ABD yönetimini suçluyor. Bu sırada İsrail ordusu 1 Temmuz sonrası olabileceklere karşı önlemlerini arttırıyor.

ABD'ye baktığımızda da farklı sesler yükseliyor. Kushner gelişmelerden pek memnun değil ve Arap tepkisinden endişe ediyor. Biden ilhak barış umutlarını söndürür diyor. Bu bir barış planı, ilhak planı değil diyerek tepki verenler bir hayli fazla. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da ABD'nin İsrail'in ilhakını tanıyacağını ama İsrail'in bir Filistin Devleti kurulacağı şartını kabul etmesi gerektiğini hatırlatıyor.

AB oldukça tepkili. Başta Fransa AB'nin ortak hareket ederek sert yaptırımlarla cevap vermesini istiyor. Online bir konferansa katılan Merkel diyalog ve iki devletli çözümden yanayız derken, Johnson böylesi bir kararın uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylüyor.

En çok çekinilen tepki Arap ülkelerininki. Washington'da Trump Yüzyılın Anlaşmasını açıklarken salonda Filistin tarafını temsilen kimse yoktu ancak Umman, Bahreyn ve BAE'nin büyükelçileri vardı. Özellikle onların verdiği açık desteğin tehlikeye atılması istenmiyor. BAE'nin ABD Büyükelçisi Yusuf Al Uteybe İsrail halkına doğrudan seslenerek - ki bu çok önemli bir ilk, önemli bir açılım - bir İsrail gazetesinde İbranice bir yazı kaleme aldı ve kısa İngilizce bir video hazırladı. İlhak durumunda tüm kazanımların, hem ilişkilerdeki normalleşmenin hem de dinler arası diyaloğun kaybedileceği konusunda uyardı. "İsrail'in bir fırsat olduğuna bir düşman olmadığına inanmak istiyoruz" diyor. Çok önemli sözler bunlar. Ürdün Kralı da tepkisini ABD kongre üyelerine yaptığı konuşmada ve Beyaz Saray'a yazdığı mektupla dile getirdi. İsrail'in böyle bir kararla bölgesel istikrarı riske soktuğunu belirtti. Durumu kontrol altına almak için Mossad Başkanı Yossi Cohen'in Mısır ve Ürdün dahil Arap liderlerle görüşme yapması bekleniyor.

Tüm bu açıklamalara rağmen İsrail'de bir kısım, Arap liderler böyle konuşuyor olabilirler ancak İran tehdidi mevcutken ABD ve İsrail ile ilişkilerini bozmazlar, diye düşünüyor. Oysa aynı durum İsrail için de geçerli. Arap ülkeleri dendiği gibi göze alamaz da İsrail göze alabilir mi?

Türkiye'ye gelirsek, son dönemlerde iki ülke arasında bir normalleşme olasılığı özellikle Türkiye tarafında bir hayli tartışılıyor. Türkiye ile İsrail'i ilgilendiren olumlu gelişmeler yaşanıyor olsa da, ilhak konusu gündemdeyken bu pek mümkün değil. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor demek için henüz erken. İlişkilerde olumlu bir gelişme doğru zaman ve siyasi idareyi bekliyor.

KAREL VALANSİ

https://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/1-temmuz-da-ne-olacak,27082

 

  • DİLERİZ TÜRK YAHUDİLERİ İÇİN BİLİP BİLMEDEN, ÖNYARGILARI İLE ATIP TUTANLAR BU HİKÂYEYİ OKUYUP ÖĞRENİR DE BU VATANIN 2 BİN 500 YILLIK ASLİ UNSURU, YAHUDİ TOPLUMUNUN DAHA YÜZYILLARCA BURADA VAR OLABİLMESİ İÇİN GAYRET GÖSTERİRLER…

Şalom gazetesinden Moiz Mizrahi, 2 Temmuz 1956, 454’üncü sayıda bizlere Abraham Aslan Fresko Efendi’yi detaylıca tanıtacaktır. Hasköy’de Kamondolar’ın kurdurduğu okulda eğitim gördüğü yıllarda babası Yehuda Fresko, Abraham’a Simonaki Efendi’nin komisyon bürosunda ilk iş deneyimini yaşatacaktır. İlerleyen yıllarda Fresko Efendi, dönemin ordu bakanlığında kendini ilerletecek, mülkiyede “ula sanisi” rütbesine yükselecektir. Ordu müteahhitliğine giden yolda basamakları adım adım çıkarken, Fresko Efendi toplumuna da büyük katkılarda bulunacaktır. Kuzguncuk’ta sonrasında Alliance okulları olarak kullanılacak erkek ve kız okullarının yapımını sağlayacak ve Kuzguncuk cemaati başkanlığı görevini de üstlenecektir. Yaz aylarında Büyükada’da artan cemaat nüfusuna paralel olarak sinagog ihtiyacını karşılamak için arazisini bağışlayacak, Sinagog’un adına da Abraham’a bir teşekkür olarak ve İbrahim Peygamber’in de sıfatı olduğu için “Abraham’ın iyiliği” anlamına gelen “Hesed Le Avraam” ismi verilecektir. Sonraları sinagog binası artan nüfusa yetmediği için aynı arazi üstünde 1921 yılında eski sinagog yıkılıp bugünkü yapı inşa edilecektir. Fresko Efendi bu süreçte de alçak gönüllü bir yaklaşımla, sinagogda görev yaptığı dostları Çelebi Rafael Kamhi ve Çelebi Elia Karako’nun adlarının da projede geçmesini mutlaka isteyecektir.

Fresko Efendi’nin kızı Vida Ogustin ile Nesim Mazliyah’ın düğün merasimi ise Mazliyah Efendi’nin Nişantaşı’nda bulunan rezidansında dönemin Hahambaşısı Haim Nahum Efendi, Meclis-i Cismani üyeleri, Said Paşa, Aristidi Paşa, Halıcıyan Efendi gibi dönemin önemli bürokrat ve bakanlarının da katıldığı protokoler bir törenle gerçekleşecektir. Davetlilerin şıklığı günlerce toplumda konuşulacaktır. Düğün sonrası Abraham Fresko ilerleyen yıllarda Pera Palas’ın karşısında Toz Koparan mevkiinde büyükçe bir apartmanda yaşayacak ve 24 Nisan 1912’de Nice’te hayata gözlerini yumacaktır. Aileden geriye Eminönü’ndeki Aslan Fresko Han, Beyoğlu’ndaki Fresko Pasajı, Büyükada’da bir malikane ve yaptıkları yardımlar kalacaktır.

Ailenin Sultan 2. Abdülhamit ile olan ilişkisini de Türkiye gazetesinde kaleme alınan bir makaleden öğrenmekteyiz. Sultan 2. Abdülhamit bilindiği gibi iyi bir marangozdu. Kendi elleriyle dillere destan bir koltuk yapmıştı. Yapımında, anayurdu Hindistan olan abanoz ağacını kullanmıştı. Kaplamasında kullandığı kumaş has ipekti. Kumaş, devrin büyük adamlarına ipek halılar üreten Hereke tezgahlarında dokundu. Koltuğun ortasında ise Sultan Abdülhamit’in bizzat işleyerek attığı imzası bulunuyordu… Sultan, tahttan uzaklaştırılması esnasında, bu nadide eseri Yıldız Sarayı’ndaki sadık adamlarından Mali Müşaviri Fresko Efendi’ye saklaması için emanet etmiş. Ondan da oğlu Aseo’ya intikâl olmuştur. Baba Fresko oğluna bu koltuğu saklaması için sıkı sıkıya tembihlemiştir: “Oğlum, bu koltuk dünyanın en asil milletinin padişahı tarafından bana emanet edilen bir kıymetli eserdir. Bunu sakın satma!.. Sana dünyaları da bağışlasalar kimseye verme!.. Ben öldükten sonra git, Türk Büyükelçiliği’ne teslim et!..”

Babasının bu ricasını emir telâkki eden Aseo, I980’li yılların başında koltuğu Paris’teki Türk Büyükelçiliği’ne verir. Oradan da bu koltuk ait olması gerektiği yere saraya geri dönecektir. Bu koltuğun şimdilerde Beylerbeyi Sarayı’nda olduğu sanılmaktadır.

Dileriz Türk Yahudileri için bilip bilmeden, önyargıları ile atıp tutanlar bu hikâyeyi okuyup öğrenir de bu vatanın 2 bin 500 yıllık asli unsuru, Yahudi toplumunun daha yüzyıllarca burada var olabilmesi için gayret gösterirler… Yolun ışık olsun Abraham Aslan Fresko. Binalarının izinde anısını yaşatabilmek dileğiyle…

MOİS GABAY

https://www.gazeteduvar.com.tr/konuk-yazar/2020/06/18/pera-ve-galatada-yahudi-izleri-1-unutulmus-bir-hayirsever-abraham-aslan-fresko/

 

  • ABD’DEKİ ETKİLİ YAHUDİ LOBİSİ SADECE TEL AVİV’İN RİYAD, ABU DABİ VE KAHİRE İLE İTTİFAKLARINI CANLI TUTMAKLA KALMIYOR, AYNI ZAMANDA ORTA DOĞU’DA GİDEREK ETKİNLİĞİNİ ARTIRAN RUSYA’NIN İSRAİL’İN ÇIKARLARINA ZARAR VERECEK TAVIRLARDAN UZAK DURMASINI DA SAĞLIYOR

Görünen o ki, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’deki halktan kopuk yöneticiler, İsrail ile müttefik olmakla teminat altına aldıklarını düşündükleri Amerikan desteğinin kendilerini uzun süre iktidarda tutacağına inanıyorlar.

Bu ittifak sayesinde, halka rağmen iktidarda kalmayı büyük bir kazanım olarak görüyorlar ve ülkeleri için fayda yerine zarar getirse de İsrail ile ittifakı sürdürmekte kararlılar.

İsrail açısından bakıldığında, İslam ülkelerini bu şekilde bölerek özellikle Mısır ve Suudi Arabistan gibi iki önemli bölge ülkesi yönetimlerini yanına alması büyük bir başarı olarak görülmelidir. Bu ülkelerle kurduğu ittifaklar sayesinde Kudüs, Filistin ve diğer Orta Doğu topraklarına karşı yayılmacı politikalarına karşı çıkan Türkiye ve İran gibi ülkeleri Libya, Irak ve Yemen’de oyalayıp kendisinden uzak tutmayı başarıyor.

ABD’deki etkili Yahudi lobisi sadece Tel Aviv’in Riyad, Abu Dabi ve Kahire ile ittifaklarını canlı tutmakla kalmıyor, aynı zamanda Orta Doğu’da giderek etkinliğini artıran Rusya’nın İsrail’in çıkarlarına zarar verecek tavırlardan uzak durmasını da sağlıyor.

PROF. DR. KEMAL İNAT

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-kemal-inat/614020.aspx

 

  • HEYKELİN ADI: ‘KRAL BİBİ’. HEYKELTIRAŞ, HEYKELLE İSRAİL’DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLARINI TEST ETMEYİ AMAÇLADIĞINI SÖYLEDİ

2016... İsrail’in Tel Aviv kentinde Başbakan Binyamin Netanyahu’yu protesto etmek isteyen heykeltıraş Itay Zalait, diktatöre benzettiği siyasetçinin dört metre boyunda altın kaplama heykelini Rabin Meydanı’na dikti. Heykelin adı: ‘Kral Bibi’. Heykeltıraş, heykelle İsrail’deki ifade özgürlüğünün sınırlarını test etmeyi amaçladığını söyledi. Bazıları Netanyahu’nun diktatör gibi gösterilmesine tepki gösterdi. Heykelin önünde alaycı bir ifadeyle eğilip selam verenler de oldu. Heykel siyasetçiler arasında da gerginlik yarattı. Buna karşılık heykeltıraş Itay Zalait “Ülkeyi yöneten liderin heykelinin dikilmesi bugün bir provokasyon gibi görünebilir ancak ileride bu gerçeğe de dönüşebilir” dedi. Netanyahu heykele sessiz kaldı. Belediye heykeltıraşa, heykeli kaldırması için süre tanıdı.   Heykel sonunda sopalarla devrildi. İnsanlar heykelin kafasını ayaklarıyla ezip poz verdi. Netanyahu’nun lakabına gönderme yaparak “Bibi defol” sloganları atıldı. Zalait, kırılmış eserini bir kamyonetin arkasına yükleyerek meydandan ayrıldı.

Ariel Şaron. İsrail ve Orta Doğu siyasetine damgasını vurmuş asker kökenli siyasetçi. Adını “stratejist” kimliğiyle duyurdu. Lübnan’da mülteci kamplarındaki binlerce Filistinli sivilin ölümünden sorumlu tutuldu. Yıllar sonra Lübnan’ın işgaliyle ilgili kurulan mahkeme Şaron’u suçlu buldu. Sabra ve Şatilla katliamları nedeniyle ‘Kasap’ olarak anıldı. Lakabı ‘Buldozer’di. 2005’te 8 yıl komada kaldı. 2014’de hayatını kaybetti. Batı övgülerle uğurladı.  Arap dünyası lanetleyerek… Şaron hayatta ve komadayken 2010’da Berlin’de yaşayan İsrailli sanatçı Noam Braslavsky Şaron’un komadaki halini yansıtan balmumu heykelini yaptı. Gözleri açık olarak tasvir edilen Ariel Şaron’un komada heykeli hem siyasilerden hem de Şaron’un ailesinden büyük tepki aldı. Tepkiler üzerine açıklama yapan sanatçı Braslavski, “İsrail halkının Şaron’un hastalığını tabu haline getirmesinin rahatsızlık verici” olduğunu söyledi. Bazı sanatçılar Braslavski’ya destek verdi. Onlara göre de heykel “İsraillilerin Şaron’u siyasal olarak yeniden düşünmelerini” sağlayacak.

BELMA AKÇURA

https://www.milliyet.com.tr/dunya/heykel-yikildi-saddam-dustu-6236016

 

  • DIŞ KORİDORLAR NETANYAHU'NUN İLK VE SON HEDEFLERİNE ULAŞMASI KONUSUNDA NE KADAR ÖNEMLİYSE, İSRAİL'DE AÇTIĞI KORİDORLAR DA İKTİDARINI SÜRDÜRMESİ İÇİN O KADAR BELİRLEYİCİDİR

Netanyahu, ülkenin karşılaştığı çeşitli sorunların üstesinden gelme ve ülkeyi içerisinde bulunduğu krizden çıkarma konusunda İsrail’in tanıdığı en güçlü adam.

Netanyahu, Ben-Gurion gibi uzmanlar konusunda değil, İsrail ve dünyada en önemli görünen başka bir konuda hatırı sayılır bir uzmandır.

Onun uzmanlığı, ilk ve son hedef olan ‘iktidarda kalmak’ konusunda gerekli güvenli yolların keşfi ya da icadı üzerinedir.

Netanyahu'nun keşfetme veya icat etme konusunda sahip olduğu uzmanlık, İsrail'in iç yaşamının liderlik haritasıyla sınırlı değil. Bunun uluslararası düzeyde de örnekleri var.

Yolsuzluk davasıyla boğuştuğu ve kaçışının imkansız gibi göründüğü bir zamanda uluslararası arenadan önemli bir destek aldı.

Trump, büyük başarılar elde etmek için daha önce yapılmamış her şeyi yapması da dahil olmak üzere tüm ağırlığıyla Netanyahu’nun arkasında durdu.

Aynı şekilde Putin de başarısı için zamanında kendisine vermiş olduğu hediyelerin ardından, İsrail'deki Ruslara ona oy vermeleri çağrısında bulundu.

Netanyahu’yu altın yumurtlayan bir tavuk mesabesinde gören Trump, onun başarılı olması için sunabileceği tüm desteği sundu.

Putin de Suriye’yle ilgili olarak kendisiyle yaptığı anlaşmaları korumak adına desteğini esirgemedi.

Dış koridorlar Netanyahu'nun ilk ve son hedeflerine ulaşması konusunda ne kadar önemliyse, İsrail'de açtığı koridorlar da iktidarını sürdürmesi için o kadar belirleyicidir.

Benny Gantz, hükümete ortaklığın karşılığında tacı Netahyahu’nun başına koydu ve aldığı ganimetten razı oldu.

Birçok kimse Gantz’ın bu bahsinin ‘acemice’ olduğunu düşündü. Çünkü Netanyahu'nun çantası ortağı şaşırtacak hilelerle doludur. Nitekim yeni seçimler bunlardan biridir.

Gantz, hak ettiği şeyi elde edemeyeceğini biliyor. Ortak olmak eşit olmak değildir, hatta muhtemelen ortak bile değildir.

Netanyahu, İsrail hükümetinin başında kalmak konusunda eşsiz bir uzmanlık gösterdi.

Şimdi ise bunu farklı bir alanda denemeye çalışıyor. Görünüşte bile olsa bir Filistin devletinin ortaya çıkma olasılığını ortadan kaldırmak istiyor.

Netanyahu’nun bu bağlamda açtığı koridor, Batı Şeria'da ‘C’ olarak sınıflandırılan arazilerin yüzde 10'u ile başlayan kademeli bir ilhak taktiğinden ibarettir.

Trump haritasında gösterilen tüm alanlarının ilhakı ise daha sonra yapılacak.

Bunu yaptıktan sonra Filistinlilerden geriye kalanlarla ilgili olarak müzakere talep edecek.

Eğer kabul ederlerse sorun yok. Fakat kabul etmezlerse ilhak planının ikinci kısmını oyuna sürecek ve tüm sorumluluğun müzakereleri kabul etmeyen Filistinlilerde olduğunu söyleyecek.

İşte Netahyahu ve onun icat etmiş olduğu koridorlar.

Bu koridorlar, onun iktidarda kalmasında başarılı olmasını sağlıyor.

Böylece kendi meşruiyeti ve kanunları çıkarına olacak şekilde uluslararası meşruiyet dengesini alt üst eden ilk başbakan olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girebilir.

İsrail'deki destekçileri ona büyücü diyorlar. Arap dünyamızda -her ne kadar dil ve isim konusunda kral olsak da- henüz onun için bir lakap bulamadık.

NEBİL AMR

https://indyturk.com/node/198811/d%C3%BCnyadan-sesler/netahyanu%E2%80%99nun-koridorlar%C4%B1

 

  • MODERNLEŞME YAHUDİLER ARASINDA KİMLİK KAYBINA YOL AÇMAMIŞTIR. GELENEKLE MODERN ÇATIŞMASINDA MODERN OLANI TERCİH ETMEKTEDİRLER. FAKAT BU ARADA GELENEKSEL OLANI KUCAKLAMAK EĞİLİMİNDEDİRLER

Tezin asıl amacı, modernleşmenin geleneksel Yahudi toplumuna etkisini araştırmaktır. 'Modernleşme', gelişmiş modern ülkelere benzeme gayreti demektir.

Batıda modernleşmeyle birlikte din alanı geriledi, akılcılık ön plana çıktı.

Din sosyal hayattan çekildi, vicdanlara hapsedildi, seküler anlayış hakim oldu.

Bütün bunlar dindar bir toplum olan Yahudilerde nelere yol açtı? Haldun Sönmezer'in anket sorularından çıkardığı sonuçları şöyle özetlemek mümkün:

İstanbul Yahudilerinde Tanrı inancı çok yüksek olmasına rağmen, diğer dini inançlarda ve ibadetlerin icrasında düşme görülür. Büyük çoğunluk modern eğitimi tercih ediyor. İbadete ilgi zayıflamakla birlikte din-kültür ilişkisi çok güçlüdür.

Modernleşme Yahudiler arasında kimlik kaybına yol açmamıştır. Gelenekle modern çatışmasında modern olanı tercih etmektedirler. Fakat bu arada geleneksel olanı kucaklamak eğilimindedirler.

Bu araştırmadan çıkan sonuç kısaca şudur: İstanbul Yahudilerinde inançlarına bağlılık şuuru yüksektir fakat din kurallarına uyma ve ibadetleri yerine getirme pratiği zayıflamıştır.

MEHMET DEMİRCİ

https://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/mehmet.demirci/2020/06/22/istanbul-yahudileri

 

Netten okumalar

 

  • PORTEKİZ BİNLERCE YAHUDİ'NİN HAYATINI KURTARAN İTAATSİZ DİPLOMATINI 80 YIL SONRA ONURLANDIRDI

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53081754

 

  • OPERA MEYDANI’NDA YAKILAN KİTAPLARININ İZİNDE

https://kronos34.news/tr/176262-2/

 

  • SÖYLE NE ZAMAN GERİ GELECEKSİN BARBARA? BARBARA - DİS, QUAND REVİENDRAS-TU? - MALKA AZARYAD

https://www.turkisrael.org.il/single-post/2020/06/16/S%C3%B6yle-Ne-Zaman-Geri-Geleceksin-Barbara-Barbara---Dis-quand-reviendras-tu

 

  • FOTOĞRAFTA EKREM İMAMOĞLU’NA YAHUDİ HİZMET TACI HEDİYE EDİLMİYOR – EZGİ TOPRAK

https://teyit.org/fotografta-ekrem-imamogluna-yahudi-hizmet-taci-hediye-edilmiyor/

 

  • İSRAİL, MAZKERET BATYA - REHOVOT - NES TSİYONA / MAZKERET BATYA - REHOVOT - NESS ZİONA, ISRAEL - BİR ACEMİ YOLCU

https://www.youtube.com/watch?v=lMcdUU-_4i0&feature=youtu.be

 

  • SAVAŞA VE IRKÇILIĞA KARŞI BİR MASAL -  DUYGU DOMBAZ

https://sol.org.tr/haber/savasa-ve-irkciliga-karsi-bir-masal-7636

 

  • TOPLUMSAL GÖSTERİLERDE KOMPLO TEORİLERİNİN VAZGEÇİLMEZİ GEORGE SOROS KİMDİR?

https://tr.euronews.com/2020/06/21/toplumsal-gosterilerde-komplo-teorilerinin-vazgecilmezi-george-soros-kimdir

 

  • İSRAİL SOLUNUN SİMGE İSMİ ZEEV STERNHELL ÖLDÜ

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2020/06/21/israil-solunun-simge-ismi-zeev-sternhell-oldu/

 

  • İSRAİL İSTİHBARATINDAN "İLHAK" RAPORU

https://www.dw.com/tr/israil-istihbarat%C4%B1ndan-ilhak-raporu/a-53877886

 

  • BİR ZAMANLAR YAŞAYAN EN ZEKİ ADAM OLAN WİLLİAM JAMES SİDİS’İN TRAJİK HİKAYESİ

https://listelist.com/william-james-sidis-kimdir/

 

  • FİLİSTİN'DE YAHUDİ DEVLETİ II. ABDÜLHAMİD ZAMANINDA MI KURULDU? PROF. DR. SEZAİ BALCI ANLATIYOR

https://www.youtube.com/watch?v=xVDtVe_t-jc

 

  • 86 YIL ÖNCEKİ KARA SAYFA: FURTUNA, YAHUDİ POGROMU – DOĞAN ÖZGÜDEN

https://www.avrupademokrat.com/86-yil-onceki-kara-sayfa-furtuna-yahudi-pogromu-dogan-ozguden/

 

Takılan tweetler

 

Ali Murat Hamarat@Alimhamarat

Amerika'da bir cezaevinde bir karı-koca dakikaları sayıyor. Yetkililer önce adamı alıyor, ardından kadını. Çok değil birkaç dakika içinde şalter iniyor...

"Bir çift güvercin"di Rosenbergler. Sovyet ajanı oldukları  için idam edildiklerinde, tarih 19 Haziran 1953'ü gösteriyordu...

 

Rosenbergler Davası, sadece Amerikan tarihinin en çok tartışılan davalarından biri olmasa gerek. Sovyetler Birliği casusları olduğu iddia edilen Ethel ve Julius Rosenberg'in idamına karar verilen mahkeme sürecinde tüm dünyada sesler yükselmişti.

Jean Paul Sartre davayı hukuki linç olarak tanımlarken, Albert Einstein, Jean Cocteau, Frida Kahlo, Diego Rivera, Bertolt Brecht gibi insanlık tarihinin kilometretaşları Amerikan hükümetini protesto ediyordu.

Bir süreliğine paletini bırakan Pablo Picasso sarıldığı kalemiyle, dakikaların bile önemli olduğunun altını çiziyordu. Uluslararası kamuoyunun sesine tepkisiz kalmayan Papa'nın Eisenhower'a yazdığı mektuba, Amerikan Başkanı tepkisiz kalıyordu. Dâhi, âşıkları böyle çizmişti...

 

...

Rosenbergler, komünist avına çıkan Senatör McCarthy'nin Amerika'ya verdiği gözdağıydı adeta. Ölümünden yıllar sonra Julius'un Sovyet ajanı olduğu ortaya çıkmıştı. Gerçi pek önemli belgeler vermemişti de ne önemi vardı. Ethel deseniz, onun tek suçu Julius Rosenberg'le evlenmekti!

Tamamı için:

https://twitter.com/Alimhamarat/status/1273864650946469888

 

Nilay Örnek@nilayornek

Türkiye'ye dair biraz arşiv-eski fotoğraf karıştıran, okuma yapan herkes "Bugün azınlık dediğimiz gayrimüslimlere yapılanlar yapılmasa nasıl bir ülkede olurduk" diye merak ediyor mudur acaba? Bir zamanların Osmanlı Bankası çalışanıyla kapatayım geceyi

 

https://twitter.com/nilayornek/status/1272635637301227527

 

Ayhan Sicimoglu@ayhansicimoglu

Rosa Eskenazi: Şu çok plağı bulmak isterdim. Arayacağım bir antikacıda karşıma çıkar belki USA'de. Rosa(Sarah) multilingual bir İstanbul Sefarad Yahudisi.. İbranice,Rumca, Ermenice ve Türkçe, (zamanın tüm müzisyenleri gibi mozaiğin babaannesi) HASTASIYIMMM

https://www.youtube.com/watch?v=ivMd_hKdvoQ

https://twitter.com/ayhansicimoglu/status/1273121854757240834

 

yektan turkyılmaz@yektantyilmaz

Edirneli Haim (Behar Menahem) Efendi (1853-1937) Osmanlı müzik sahnesinin süperstarıydı. Klasik,dini, Tuna havası, marş, folk her türde Türkçe ve Ladino 100lerce kayıt yaptı. Bu Ladino, yani Yahudi İspanyolcası. 1922-23 olsa gerek. 

Keyifli dinlemeler

https://www.youtube.com/watch?v=aU8i4ymaY7U

https://twitter.com/yektantyilmaz/status/1273933834422288385

 

Klasik Müzik@RadyoNova

20 Haziran 1819... Yüze yakın operetin Fransız bestecisi Jacques Offenbach bir sinagog hazanının oğlu olarak Köln'de dünyaya geldi.

https://twitter.com/RadyoNova/status/1274270564627202049

J. Offenbach, Hoffmann'ın Masalları Operası Olimpia'nın Aryası I CRR Senfoni Orkestrası

https://www.youtube.com/watch?v=qAXoLFSITms

 

nuran yıldırım (işcan)@nurangilan

Tarihin en büyük veba salgını “Kara Ölüm”, Avrupa'nın  yarısını öldürdü (1347-53). "Yahudiler su kaynaklarına zehir attılar" söylentileri üzerine Avrupa'da Yahudi avı başladı. On binlerce Yahudi yakılarak yok edildi.

RESİM: 15.yy tahta tasvirde Yahudilerin yakılması

 

https://twitter.com/nurangilan/status/1274379987630657538

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün