Akademide Yahudi olmak: Oppenheimer, Feynman ve referans mektupları

Birine referans olmak veya birinin size referans olmasını istemek her iki taraf için de sıkıntılı bir iştir. Referansı isteyenin içten içe çekindiği, yazacak olanın farklı ruh hallerine girdiği, aslında basit bir profesyonel rica ve destekten başka bir şey olmayan bu talep kişiler arasında profesyonellikten uzak bir ast üst ve hatır gönül ilişkisi yaratır. Kabaca bir insanın bilgisi, yetenekleri, iş becerileri ve karakteri hakkında yazılı şahitliğin döküleceği mektubu hazırlamak bazen bir lütuf gibi algılanır.

Bahar AKPINAR Perspektif
15 Temmuz 2020 Çarşamba

Ünlü teorik fizikçiler Robert Oppenheimer ve Richard P. Feynman için yazılan referans mektupları, modern bilimin en parlak dehalarından bu iki bilim adamının Yahudi olmaları nedeniyle antisemit satırlarla bezelidir. Oppenheimer özelinde dönemin akademik yaşantısındaki bu antisemit iklim kariyer seçiminde epey belirleyici olur. 

Manhattan’daki Riverside Drive’da büyüyen Robert Oppenheimer, 1888 yılında Almanya’dan Amerika’ya göç eden varlıklı ve entelektüel bir aileden gelir. Gençlik yıllarında edebiyat ve şiire meraklı olan Oppenheimer’ın Verlaine, Baudelaire gibi Fransız şairlere öykünen şiirleri ve yazıları hayli avangart bulunur. Edebiyat alanında ilerlemesi o günün Amerikan akademik yaşantısındaki antisemit tutumlar nedeniyle pek olası görülmez. Tarihçi Leonard Dinnerstein yirminci yüzyılın başlarında “Bir Yahudi’nin, Hıristiyan Amerikan toplumunun kültürünü akademide aktarmasının mümkün olmadığını” belirtir. 1923 yılında Yale’den mezun olan Max Lerner’ın okulda öğretmenlik yapmasına Yahudi olduğu için izin verilmemesi bu duruma bir örnektir[1].

Edebiyat alanındaki bu durum Oppenheimer’ı bir diğer tutkusu teorik bilim alanına iter. Harvard’da kimya okumaya başlayan, üçüncü yılında Bridgman Laboratuvarına katılarak teorik fizikte ilerler. Sadece bir bilim insanı olmakla kalmayan, aynı zamanda içselleşmiş bir felsefi görüsü olduğu belirtilen Bridgman, Oppenheimer’ın büyük hayranlık duyduğu ve örnek aldığını çeşitli kereler ifade ettiği hocalarından biri olur. Harvard’dan sonra, Nobelli fizikçi Ernest Rutherford’un başında bulunduğu Cambridge’deki Cavendish Laboratuvarına başvururken Bridgman’dan kendine referans olmasını ister. Oppenheimer’ın Cambridge’e gitmesini destekleyen Bridgman, bu akademik ricayı kabul eder. Mektubunda onun söz konusu pozisyona ne kadar uygun olduğunu ve ne denli hak ettiğini belirttikten sonra son paragrafa şunları yazar: 

“Adından da anlaşılacağı gibi, Oppenheimer bir Yahudi’dir. Ancak Yahudi ırkında görülen genel özelliklerin tamamen dışındadır. Uzun boylu, iyi yetiştirilmiş ve iyi görünümlüdür. Tavırlarında zaman zaman bazı çekingenlikler görülse de ırksal özelliklerinin başvurusunun kabul edilmesinde bir engel olarak algılanmaması yerinde olur.”[2]

Cambridge için Oppenheimer’ın referans mektubu istediği bir diğer isim Harvard’lı matematikçi George D. Birkhoff’dur. Mektubuna gayet olumlu başlayan Birkhoff, benzer bir sonla tamamlar: “O bir Yahudi. Ama buna karşın onun çok incelikli bir genç adam olarak değerlendirilmesini öneririm.”[3]  

Böylesi antisemit referanslarla Cambridge’e kabul edilen Oppenheimer, Cambridge dönüşünde Berkeley’e gider. Atom bombasının üretildiği Manhattan Projesinde görev alır. Kısa bir süre sonra bir başka Yahudi teorik fizikçi olan Robert Serber’in bu projeye dahil edilmesi için bölüm başkanı Raymond Birge’e yazdığı referans mektubuna “Bu bölüme bir Yahudi yeter” cevabını alır. 

Oppenheimer bu cevabı kişiselleştirmez ve bir sonraki ricasını o dönem Princeton’da doktora öğrencisi olan Richard Feynman için yapar. Oppenheimer, 4 Kasım 1943 tarihinde Feynman için Raymond Birge’e yazdığı referans mektubunda şöyle der: 

“(…) Bildiğiniz gibi burada kimi genç, kimi şöhretli bir grup fizikçi ile birlikte çalışıyoruz. Açılmış olan pozisyon için olağanüstü bir fizikçi olduğuna inandığım genç bir ismi dikkatinize sunmak isterim: Berkeley bursuna da başvurmuş olan Richard Feynman. Kendisi bütün engellere rağmen burada çalışan bilim insanlarından çok daha zekidir ve bu herkes tarafından bilinir. Takım çalışmasına tümüyle uygun girişken bir karakter olup, son derece net ve normal, olağanüstü bir eğitimci ve teorik fiziğe gönülden bağlı bir bilim insandır. (…) Bölümümüze büyük katkısı olacağına inandığım Feynman hakkında danışmanı Hans Bethe ve Eugene Wigner’ın (her ikisi de Nobel Fizik ödülü sahibidir) kendisi hakkında söylediklerini size hatırlatmak isterim. Bethe, ‘Feynman’ı kaybetmektense bölümden herhangi iki kişiyi kaybetmeyi tercih ederim’ derken, Wigner onu ‘günümüzün Dirac’ı’ olarak tanımlar. (…) Bu pozisyonu ona vermeniz haline yakın bir gelecekte her ikimizin de çok mutlu ve gururlu olacağına inanıyorum.”[4]

Ancak ne Oppenheimer’ın bu mektubu, ne Feynman’ın dehası, Raymond Birge’ün ‘bu bölüme bir Yahudi yeter’ düşüncesini kırmaya yetmez. Feynman Manhattan Projesine daha sonra, Robert Wilson tarafından dahil edilir. 

Richard P. Feynman 1954 yılında Albert Einstein ve 1962 yılında E. O. Lawrence ödüllerine; 1965’de Nobel Fizik Ödülüne, 1972’de Oersted Madalyasına, 1979’da Ulusal Bilim madalyasına layık görülür. 

Bir referans mektubu yazılırken, bu hikâyelerin hatırlanmasını isterim. 

 

 

 

 



[1] Charles Thorpe, Oppenheimer: The Tragic Intellect, s. 34.

[2] Agy, s. 35

[3] Agy, s. 35