Bakmayı düşündüğünüz en son yer...

Evde yaşanmış bir olayın benim anlatımımla, annem veya babamın anlatması arasındaki farkı gördükçe, kafam takılıyor. Yaşanan olay belli, olayda bulunan şahsiyetler belli, ancak olayın başkasına aktarılma şekli tamamen farklı. Burada anlaşılması gereken ne?

Yaşam
28 Temmuz 2020 Salı

Ela Erbeş

 

İnsan ırkı yüzyıllardır, doğmuş olduğu çağın gerçeklerine uygun olarak yetiştiriliyor; hedefler belirliyor, hiç tükenmeyen bir mücadelenin içinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor... Her yaşın kendine göre hedefleri, her insanın özgür seçimleri, bu yolculuğun yönlerini belirliyor.

Belli bir yaşa kadar ailelerimizin bizim için doğru olduğuna inandıkları, yaşlarımız büyüdükçe belli mücadelelerle kendi kararlarımız doğrultusunda bir takım deneyimlerden geçiyoruz.

Evde yaşanmış bir olayın benim anlatımımla, annem veya babamın anlatması arasındaki farkı gördükçe, kafam takılıyor. Yaşanan olay belli, olayda bulunan şahsiyetler belli, ancak olayın başkasına aktarılma şekli tamamen farklı. Burada anlaşılması gereken ne? Karantina döneminde neredeyse 50 - 60 gün evde kalınca, belli duygu dalgalanmaları da yaşayınca biz gençler bile bazı şeyleri sorgulamaya başladık sanırım... Herkesin aradığı tek bir şey var, huzur... Peki, bu huzur her an nasıl bulunur? Tam da bu sorunun cevabını kafamda ararken, annem okuduğu bir kitaptaki çok sevdiği bir bölümü aile ile paylaştı. Ben de çok sevdim ve paylaşmak istedim.

Çok usta bir hırsız varmış. Bu hırsız değerli taşlar satın alanları izlemek için hep elmasların satıldığı bölgelerde dolaşır, sonra da satın alan kişinin cebinden elması çalarmış. Bir gün çok ünlü bir elmas tüccarının hayatında gördüğü ve sahip olmak istediği en muhteşem mücevheri satın aldığını görmüş. Bu dünyanın en güzel, en saf ve en temiz elmasıymış. Çok heyecanlanmış ve elmas tüccarını takip etmeye başlamış. Tüccar trene binince o da binmiş ve aynı kompartımana yerleşmiş. Üç günlük yolculuk süresinin tamamını elması çalmak için tüccarın ceplerini yoklamakla geçirmiş. Yolculuğun sonuna geldiğinde hırsız mücevheri bulamamış ve çok sinirlenmiş. Usta bir hırsızmış, ancak tüm yeteneğini kullanmasına rağmen, bu az bulunan kıymetli mücevheri çalmayı başaramamış.

Elmas tüccarı trenden inince yankesici onu takip etmeye devam etmiş. Sonunda dayanamamış, tüccarın yanına gidip şöyle demiş:

“Efendim, ben ünlü bir elmas hırsızıyım. Sizi o muhteşem elması satın alırken gördüm ve sizi trene kadar izledim.

Senelerce geliştirdiğim sanatımın tüm hünerlerini kullandığım halde, mücevheri bulamadım. Sırrınızı öğrenmek zorundayım. Lütfen söyler misiniz, pırlantayı nasıl sakladınız?”

Elmas tüccarı cevap vermiş: “Evet, elması alırken beni izlediğinizi gördüm ve bir yankesici olduğunuzu tahmin ettim. Böylece elması arama ihtimalinizin en düşük olduğunu düşündüğüm yere sakladım; sizin cebinize.”

Hadi ne duruyorsunuz?

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün