Y.N. Harari ile sosyal medyanın karanlık tarafına yolculuk

Elda SASUN Dünya
16 Eylül 2020 Çarşamba

Kitapları ve demeçleri ile dünyanın yakından izlediği, İsrailli ünlü tarihçi ve yazar Yuval Noah Harari, birkaç gün önce, kendi sitesinde yayınladığı kısa makalede şöyle diyordu: “İnsanlar, tarih boyunca icat ettikleri alet ve araçları bulmayı; onları akıllıca kullanmaktan daha iyi becerdiler. 1950 yıllarında Yapay Zeka (AI)ve ilk bilgisayarlar icat edilmeye başlandığında, insan zihninin akıllıca bir taklidi gibi olmasına çalışıldı. 1980 yılında Steve Jobs bilgisayarı ‘zihnin bisikleti’ olarak tanımladı.”

Hariri yazısına devam etti: “İlerleyen yıllarda yapay zekâ elit sınıflara kazanç sağlamak amaçlı kurumların elinde, biz Sapienleri bağımlı bir online medya toplumuna dönüştürdü.” 

Center for Human Technology kurucusu ve başkanı, Stanford Üniversitesi yüksek lisanslı ve birçok teknoloji ürününün patent sahibi Tristan Harris, “Gelişen teknoloji ürünleriyle ilerleyen bir ortamdan, manipülatif ve bağımlılık yaratan bir teknolojik ortama geçtik” ifadesini kullandı. Gerçek şu ki sosyal medya, zihinlerimizin, toplumun ve hatta tüm dünyanın günlük sosyal haberleri ve buna eklenen hayal üstü bir manipülasyon sayesinde üzerindeki etkisini sürdürecek.

Yazının devamında Harari bu gerçeği yansıtan çok yeni bir filmden bahsediyor: ‘Social Dilemma’ ya da ‘Sosyal İkilem’ adlı film.

Harari, filmin teknoloji ile olan etkileşimi, yeni bir sosyal medya hesabı açmadan önce nelerle karşılaşabileceğimizi düşünmemiz gerektiğini belirten bilgileri gözler önüne serdiğini anlatıyor. Film hakkında yazılanlara göre ‘Social Dilemma’, sosyal medyanın mahremiyetimiz ve moralimiz üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri dile getiren, başarılı, belgesel bir film. Bu belgeselin önemli bir avantajı ise Twitter, Instagram, Pinterest'ten üst düzey yönetici ve uzmanların film içerisinde bu duruma nasıl geldiğimiz tasvir eden anlatımları: Facebook ve Instagram’ı satabilmeleri için izleyicilerini zaman harcamaya ve bilgi paylaşmaya ikna eden benzeri sitelerin uzmanları, filmde hikâyelerini anlatıyorlar. Örnek vermek gerekirse, Facebook’un en yaygın özelliği olan ‘beğen’ düğmesinin mucidi Justin Rosenstein aslında bunun ‘pozitifliği yayma’ niyetiyle yaratıldığını anlatıyor. Arkadaşlarınızın ve onların arkadaşlarının sizin gönderdiğiniz bir şeyi ‘beğenmelerine’ izin vermenin nesi yanlış olabilir? Fakat insanlar beğenilmezlerse duyguları inciniyor. Böylece, daha fazla beğeni almak için davranışlarını değiştiriyorlar. Acilen ‘beğeni’ almaya çalışan insanların büyük bir kısım genelde gençler. Anksiyete, depresyon, kendine zarar verme ve intihar girişimlerinde artışa etkisi olabiliyor. Ayrıca, internette gördükleri filtrelenmiş görüntülere daha çok benzemek için plastik cerrahi arayan insanları tanımlayan yeni bir klinik terim var: ‘Snapchat Dismorphia’. Filmde uzmanlar, amaçlarının iyi niyetli olmasını istemelerine rağmen, sitelerini başarılı bir hale getirmek için çalıştıklarını gün sonunda evlerine gittiklerinde, hileler içeren, ek manipülatif yöntemler kullanmaya karşı koyamadıklarını itiraf ediyorlar.

Harari, ‘21. Yüzyıl için 21 Ders’ kitabında öncelikle güvenilir bilgiye ulaşmak istiyorsak beyin yıkama makinesi benzeri kaynağı belli olmayan haberler yerine, konuyla ilgili bilimsel kaynakları okumamızı öneriyor ve “Bilimin de sınırları olmasına rağmen bilim camiası yüzyıllardır en güvenilir bilgi kaynağımızdır” diyor.

Kişisel ve kolektif kimliklerimizi anlatılar üzerine mi kuruyoruz? 

“Bir sosyolog olarak bu konu ile ilgili birçok toplumsal araştırmalar okudum. Facebook ve Instagram çağında kimlik arayışı birçok kez Google amcamızla da birleşiyor. Eski bilgi kaynağı ansiklopediler hayatımızdan çıktı. Peki, bu bilgi fırtınasında önemli olan dengeyi nasıl sağlayabiliriz?”

Kendiniz hakkında bilmeniz gereken ilk şey bir ‘anlatı’ olmadığımız diyor Harari. Eskiden okuyacağımız kitabı nasıl seçiyorduk? Bir kitapçıya gidiyor, raflar arasında dolaşıyor, birkaç seçenek belirliyor, sonra içimizdeki sesi dinliyorduk. Ama şimdi çoğumuz için Amazon var. Daha siteyi açar açmaz, “Geçmişte şunları okudun, bunları okuyan şunları da okudu” diye tavsiyeler çıkıyor. İlgi alanlarımızı biliyor. Biz kitap okurken, sanki kitap da bizi okuyor artık.

Aslında ne kadar doğru; bizimle ilgili bilgiler, beğenilerimiz her an depolanıyor. Her şeye rağmen, sosyal medya daha yaşlı bir nesil için tam bir eğlence kaynağı da oldu.75 hatta 80 yaşın üstünde birçok insan evinde otururken bütün dünya ile bağlantıda olmanın keşfini ve keyfini çıkarıyor.

Yaklaşan günlerde Yahudi takvimine göre 5781 yılına giriyoruz. İbranice ‘pusula’, kuzey ve vicdan kelimeleri aynı kök harflerine ait צפון,מצפן ,מצפון

Veya Tsafon, Matspen ve Matspun. İbranice kelimelerde bağlantı tesadüf değildir. Kuzeyi gösteren pusula aynı zamanda bize yol gösteren vicdan ve zihnimize de hâkimdir. Önümüze verilen güncel bilgileri incelerken zihin ve yürek filtresinden de geçirelim, sağlam güvenilir bilgilerle yol alalım.

Güven duygusu sevgi kadar önemli. Sevgi ve güvenilir bir dünya dilekleriyle Şana Tova…

Kaynak: Y.N. Harari’nin sitesinde 9 Eylül 2020’de yayınlan yazısı…

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün