Jorge Luis Borges’in, İsrail ve Yahudilere olan sevgisi yeni bir kitapta ortaya çıktı

Arjantinli yazarın yazılarından, fotoğraflarından ve mektuplarından oluşan bir koleksiyon, David Ben Gurion ile dostluk ve İsrail ziyaretleri de dahil olmak üzere, Yahudilere olan bağlılığını ortaya koyuyor.

Sara YANAROCAK Dünya
23 Eylül 2020 Çarşamba

Arjantinli Jorge Luis Borges (1899-1986), kısa öykü yazarı, denemeci, şair ve çevirmendi. Borges, İspanyol ve Latin Edebiyatında çok önemli bir figürdü.

Borges, anne tarafından aldığı kalıtsal bir görme bozukluğu nedeniyle 55 yaşında gözlerini tam olarak kaybetti. Braille Alfabesini öğrenmek istemediği için, o dönemden sonra sadece şiir yazdı.

Ünlü şair iki evlilik yaptı. İlk evliliği babasının ısrarıyla oldu ve sadece üç ay sürdü. 1986 yılındaki ölümünden birkaç ay önce, öğretmen, yazar ve çevirmen olan Maria Kodama ile yeniden evlendi. Hayatını kaybetmesinden kısa bir süre önce yazdırdığı vasiyetnamesinde, kitaplarının telif haklarını, tüm servetini ve malikânesini karısı Maria’ya bıraktığını açıkladı.

Borges’in yapıtları, edebiyatta, gerçek dışılık karakterini benimsiyordu. 1940’larda yayınlanan en tanınmış kitapları Ficciones (Kurgular) ve El Aleph (Alef), rüyalar, labirentler, kütüphaneler, aynalar, kurgusal yazılar, felsefe ve din (özellikle Kabala) gibi temalarla, birbirine bağlanan kısa öykülerin derlemeleridir. Edebiyat eleştirmenleri Jorge Luis Borges’i, Latin Amerika’nın anıtsal yazarı olarak tanımlar. 

Jorge Luis Borges, karmaşık, sürrealist kısa öyküleri ve şiirleriyle tanınır. Ancak kendisinin İsrail ve Yahudi halkının hayranı olduğunu çok az kişi biliyordu. Ünlü yazarın bu yanı, bazı yazılarını, fotoğraflarını ve yayınlanmamış mektuplarını içeren yeni bir kitap olan ‘Borges, Judaism and Israel’de ortaya çıktı. Kitap, 2019 yılının mayıs ayında, Buenos Aires Kitap Fuarında, Borges’in eşi Maria Kodama ve akademiden ünlü isimlerin bir araya geldiği bir panelde tanıtıldı. Yayınlanmasının iki nedeninden birincisi, Borges’in 120. doğum gününü kutlamak, ikincisi ise, Borges’in İsrail’e yaptığı ilk seyahatinin 50. yılını anmaktı.

Borges’in şaşırtıcı sayıda Yahudilikle bağlantısı vardı. İngiliz büyükannesi Fanny Haslam, İbranice Tevrat konusunda uzmandı.

“Sanırım İsrail’e olan tutkum, İngiliz büyükannemden geliyor. O bir Protestan’dı, bu onun iyi bir Tevrat okuyucusu olduğu anlamına geliyor” demişti Borges. “Ben biraz kutsal kitap ortamında, yani Yahudi ortamında büyüdüm” diyordu.

Borges, Cenevre’deki Calvin Kolejinde eğitimini sürdürürken tanıştığı iki Yahudi arkadaşı ve meslektaşı da dahil olmak üzere, birçok Yahudi arkadaşı ve meslektaşıyla yakın bağlar kurdu. Hayatı boyunca arkadaş kalacağı Simon Jichlinki ve Maurice Abramowicz en önemli olanlarıydı.

Borges, 1899 yılında doğduğunda Jorge Francisko Isidoro Luis Borges Acevado adıyla vaftiz edilmişti. Bu son yayınlanan kitabın önsözünde, yazarın dul eşi Kodama, Borges’in Abromovich’e yazdığı bir mektupta, Sefarad Yahudileriyle, yani kökeni İspanya’da olanlarla ilişkili olan ‘Acevado’ adlı soyadından bahsediyor. Borges mektubunda arkadaşına “Damarlarımdan geçen bu Yahudi kanının varlığına ne kadar sevindiğimi, bu sevincimi nasıl kutlayacağımı bilemiyorum” diye yazıyordu.

16 Ekim 1966’da, o zamanlar görme engelli olan Borges (55 yaşındayken tamamen kör olmuştu), İsrail’in ilk Başbakanı David Ben Gurion’a bir mektup gönderdi.

“Belki de takdire şayan insanlarınız için, her zaman hissettiğim yakınlığı görmezden gelmiyorsunuz” diye yazdı. Baruch Spinoza, Martin Buber, Samuel Yosef Agnon ve Gershom Sholem gibi Yahudilerin büyük hayranı olan Borges şunları ekledi: “Kanın tehlikelerinin ötesinde, hepimizin Yunan ve İbrani olduğumuza inanıyorum.”

Dindar olmayan ancak birkaç farklı dine ilgi duyan Borges, 1969 ve 1971 yıllarında İsrail’i iki kez ziyaret etti. İlk ziyaretinde Ben Gurion’la olan dostluğundan ötürü, hükümetin resmi konuğu olarak ağırlanmıştı.

Bu ziyaretin ardından, Borges ‘İsrael, 1969’ başlıklı şiirini yazdı. 1971’de Borges, İsrail’in verdiği en yüksek edebiyat ödülü olan Kudüs Ödülünü (Pras Yeruşalayim) almak için yeniden İsrail’e gitti. Orada çeşitli panel ve ortamlarda yaptığı konuşmaların en önemlisini, Kudüs İbrani Üniversitesi Givat Ram Kampüsünde yaptığı konuşmaydı.

Yeni basılan kitabın yaklaşık 246 sayfası İsrail, Yahudilik, Kabala, Spinoza, Sefarad gibi başlıklı bölümler içeriyor. Söz konusu bölümler, bu konuların, Borges’in çalışmalarında nasıl ortaya çıktığıyla ilgili. Kitap, Sefarad kültürü çalışmaları için Arjantin merkezli Cidicsef ve İsrail Büyükelçiliği tarafından ortaklaşa hazırlanmış. Cidicsef’in Başkanı Mario Cohen büyük bir heyecan ve duygusallıkla yaptığı konuşmasında, “1986 yılında, Sefardica adlı dergimizde, Borges ve İsrail ilişkisi üzerine ilk kez araştırmaya başlamıştık. Şimdi ise araştırmamızı yeni bir formatta sunuyoruz” dedi. Kitabın tanıtıldığı panelde Cohen, konuşmasını İbranice olarak “Borges Hay Ve Kayam” diyerek bitirdi. Bu İbranice sözlerin anlamı “Borges yaşıyor ve hep olacak” anlamına geliyor.

İsrail ve Yahudi dostu olan bu önemli insanın yazısını güzel ve bilinen bir şiiri ile sonlandırmak dileğindeyim.

ANLAR (Momentos)

Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, 

İkincisinde, daha çok hata yapardım.

Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. 

Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,

Çok az şeyi / Ciddiyetle yapardım.

Temizlik sorun bile olmazdı asla. 

Daha çok riske girerdim.

Seyahat ederdim daha fazla. 

Daha çok güneş doğuşu izler, 

Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.

Görmediğim birçok yere giderdim.

Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.

Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.

Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.

Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.

Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.

Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,

Gitmeyen insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.

Eğer yeniden başlayabilseydim,

İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.

Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.

Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,

Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.

Ama işte 85’indeyim ve biliyorum…

ÖLÜYORUM…

Jorge Luis Borges

Çeviri: Şair Can Akın

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün