Bahreyn Yahudileri

İsrail ve Bahreyn arasında yapılan anlaşmadan sonra gözler Bahreyn’de bulunan Yahudilere çevrildi. Bahreyn Yahudileri dünyanın en küçük Yahudi topluluklarından birini oluşturuyor.

Sara YANAROCAK Kültür
30 Eylül 2020 Çarşamba

Bugün cemaatin kullanılmıyor olmasına rağmen bir sinagogu ve küçük bir Yahudi mezarlığı var. Çeşitli kaynaklar, Bahreyn Yahudi Cemaatinin 36 ile 50 kişi arasında olduğunu gösteriyor. Bahreyn’in açık olan ve toplumda hala rol oynayan bir Yahudi topluluğuna sahip olması, bölge için çok önemli bir sembol.

Tarihte Bahreyn Yahudileri

Yahudi araştırmacı Ariel Scheib’in tarih çalışmalarına göre, Yahudiler Talmud zamanından beri daha sonra modern Bahreyn Krallığı haline gelen yerde yaşadı. Ayrıca Arap kaynaklarında MS 630’da o devirde Bahreyn’in başkenti Hacer’de, Yahudilerin yaşadıklarından ve Hz. Muhammed’in bölgeyi işgal etmek için bir ordu göndermesi üzerine, İslam’a geçmeyi reddettiklerinden bahsediliyor.

12. yüzyılda Tudelalı Binyamin, Kays’da yaklaşık 500 Yahudi’nin yaşadığını ve El-Katift’e, 5 bin kişilik bir nüfusun yaşadığını kaydetmişti. Tudelalı Binyamin, ayrıca bu Yahudilerin yerel inci endüstrisini kontrol ettiğini anlatıyordu.

Modern zamanlar

Modern Bahreyn’deki Yahudi cemaati kökenlerini, 1880’lerde Iraklı tüccarlardan Yahudi Yadgar Ailesinin göçünden itibaren salmaya başladı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra, artan İngiliz karşıtı duygu Arap dünyasına yayıldı ve Bahreyn’de isyanlara yol açtı. Ayaklanmalar Yahudilere odaklandı. 1948’de Bahreyn’de 1.500 Yahudi yaşarken, bazı kaynaklar bu sayıyı 600 olarak veriyor. 5 Aralık 1947’de, İngiliz Mandası idaresinde olan Filistin topraklarında başlayan şiddetin ardından Manama’daki Yahudi Cemaatine karşı ayaklanmalar başladı. Bir kalabalık, Yahudi evlerini ve dükkânlarını yağmaladı, şehrin sinagogunu yıktı. Yahudilere fiziksel saldırılara başladı; yaşlı Yahudi bir kadın öldürüldü. Bahreyn Yahudi Cemaatinin çoğu üyesi mülklerini terk etti ve Bombay’a tahliye edildi; daha sonra İsrail’e yerleşti. Bahreyn’den ayrılanların çoğu Pardes Hanna-Karkur kasabasında yerleşirken bir bölümü ise İngiltere ve ABD’ye göç etti. 1950 nüfus sayımında Bahreyn’de kalan Yahudi nüfusu 293 kişiydi. Ancak 1967’deki, Altı Gün Savaşı’nın ardından ayaklanmaların ve antisemitizmin yeniden patlak vermesinden sonra geriye kalan Bahreyn Yahudileri arkalarında 50-60 kişi bırakarak toplu halde göç ettiler. 

Bahreyn Yahudileri, liberal orta sınıfların çekirdeğini oluşturan birkaç topluluktan biridir. Hatta bazıları siyasette bile aktiftir. Yahudi bir iş adamı olan Ebrahim Daoud Nonoo, Bahreyn parlamentosunun konseyinin atanmış üst meclisinde görev yapıyordu. 2005 yılında, yeğeni Houda Ezra Nonoo onun yerine atandı. Houda Nonoo, 2004 yılından itibaren, küçük krallıkta idam cezasının yeniden uygulanmasına karşı kampanya yürütüyor ve Bahreyn İnsan Hakları İzleme Derneğine de başkanlık ediyor. Muhalif siyasetçiler arasında bile Nonoo tartışmalı bir figür olarak görülmüyor. 

2007 yılı itibarıyla, Bahreyn’deki Yahudi nüfusu 36 idi. O zamanlar, adanın Yahudi Cemaatine gösterilen hoşgörü, Kral Hamed bin İsa el-Halife’nin politikasının bir sonucudur. El-Halife, bir Arap liderinin azalan Yahudi nüfusuna desteğini göstermek için eşi görülmemiş adımlar attı. Kral, Yahudi iş insanlarını parlamentosuna, Yahudi bir iş kadınını ise ABD’ye Bahreyn Büyükelçisi olarak atadı. Adanın İsrail ürünlerini boykotu, ABD ile Serbest Ticaret Anlaşması’nın resmi boykota son verdiği 2004 yılına değin yürürlükte kaldı. Bahreynli Yahudi asıllı yazar Nancy Khedouri, Bahreyn Yahudi Cemaati hakkında ‘Başlangıçtan Günümüze’ adlı kitabında şöyle diyor: “…Bahreynli Yahudiler, eski şura konseyi üyesi Abraham David Nonoo (Ebrahim Daoud Nonoo) gibi Yahudi hükümet yetkilileri ve Bahreyn’in önde gelen masa örtüsü ve çarşaf ithalatçısı Khedouri’nin kendi ailesi ile, 700 bin kişilik ada krallığının yaşamına iyi bir şekilde entegre olmuşlardır. (…) Yahudi erkeklerin çoğu tüccardı ve kadınlar öğretmen, hemşire olarak çalıştı. En başından itibaren yerel vatandaşlarla güçlü dostluk bağları geliştirdiler.”

Nancy Khedouri, Bahreyn Tribünü Gazetesi’ne verdiği röportajında, Bahreyn’in tüm bu yıllar boyunca dini hoşgörüyü nasıl uyguladığını anlattı. Ayrıca her zaman barış teklif eden ve sunmaya devam edecek olan bu güzel krallıkta, herkesin ne kadar ayrıcalıklı hissetmesi gerektiğini gösterdiğini belirtti. Khedouri, “Bahreynlilerle barış içinde birlikte yaşamamız, Majesteleri Kral Hamed bin İsa el-Halife’nin savunduğu dini hoşgörünün kanıtıdır” dedi. İsrail devleti kurulmadan önce, Bahreyn’de yaklaşık 600 Yahudi yaşıyordu, ancak 1947-48’de ve yine 1967’de (Altı Gün Savaşı’ndan sonra) antisemit ayaklanmaların sonucunda ülkeden kaçtılar. Şu anda henüz Bahreynli Yahudilerin İsrail’i ziyaret etmelerine izin verilmiyor. Ancak resmi olarak Bahreyn, 2004 yılında ABD ile serbest ticaret anlaşması karşılığında, İsrail’in ekonomik boykotuna bağlılığı durdurmayı kabul etti.

Şu anda Yahudilere yönelik herhangi bir fiziksel şiddet veya taciz eylemi, okullar, mezarlık ve sinagog gibi Yahudi cemaati kurumlarına yönelik vandalizm yaşanmıyor. Hükümet, Yahudilerin din özgürlüğü hakkını koruyan herhangi bir yasa çıkarmamış olsa da Yahudiler hükümet müdahalesi olmaksızın inançlarını özel olarak yerine getiriyor. Bununla birlikte, hükümet Yahudi düşmanlığı veya tolerans üzerinde halkına hiçbir eğitim verme özel çabasında da bulunmadı. Bazı Yahudi karşıtı siyasi yorumlar ve editoryal karikatürler, genellikle İsrail-Filistin çatışmasıyla bağlantılı olarak görünmeye devam ediyor.

 

Manama Yahudi Mezarlığı

 

2008 yılında, Bahreyn Kralı, ülkenin 40 üyeli üst meclisinde görev yapan ve Yahudi bir kadın olan Houda Nonoo’yu Amerika Birleşik Devletleri büyükelçisi olarak aday gösterdi. Kasım 2010’da Bahreynli Yahudi yazar Nancy Khedouri, parlamentoda Houda Nonoo’nun yerine atandı.

Kral el-Halife, 2015’ten başlayarak, Hanuka kutlamalarını Yahudi ve Müslüman Bahreynlilerle birlikte resmi olarak kutladı.

İsrail ile Bahreyn ilişkileri normalleştiriyor

 

 Beyaz Saray’da imzalanan barış anlaşması

17 Eylül 2020’de, Beyaz Saray’da, ABD Başkanı Donald Trump başkanlığında, İsrail Başbakanı Binyamin Natanyahu, Bahreyn Dışişleri Bakanı Abdullatif el-Zayani ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni temsilen Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed el-Nahyan’ın imzaladığı barış anlaşmasıyla, bu ülkeler arasında yeni ve barışçıl bir hava esecek. Ekonomik ilişkiler ve dostluk bağları kurulacak. Anlaşmanın ardından yaptıkları konuşmalarda, Netanyahu yapılan bu anlaşmayı “Tarihi bir dönüm noktası” olarak tanımlarken, Bahreyn devlet haber ajansı BNA, Bahreyn Kralı el-Halife, barışın, ülkesi için stratejik bir seçenek olduğunu, vizyonlarının diyalog, iş birliği ve halklarının bir arada yaşaması üzerine kurulu olduğunu söylediği sözlerini yayınladı.

Nonoo Ailesi 

Bahreyn’deki Yahudi ailelerinin tümüne yakını 1948’den sonra ülkeyi terk etmelerine rağmen, Nonoo Ailesi ülkenin başkenti Manama’da, yakılan tek sinagoglarına rağmen kaldı. Şimdi ailenin genç kuşağı, Yahudi cemaatinin yeniden canlanacağına inanıyor. Sinagogun yeniden yapılmasının ardından, ayrıca Bahreyn ile İsrail arasında tarihi bir normalleşme olacağına çok emin görünüyorlar.

Bahreyn Yahudi Cemaati Başkanı Ebrahim Nonoo, İngilizce El Arabia Haber Ajansına verdiği demeçte “Anlaşma artık her şeyi değiştirecek” dedi. 

 

Bahreyn Yahudi Cemaati Başkanı Ebrahim Daoud Nonoo

Bahreyn’deki az miktarda Yahudi’nin varlığına rağmen, ülkede 40 yıldan beri tek bir haham bile yok. Nonoo, “Çok yakın bir zamanda, işlerliğe geçecek olan bir sinagog kurmayı ve haham getirtmeyi umut ediyoruz” diyor. Çok başarılı bir iş adamı ve parlamentonun ilk Yahudi üyesi olan Nonoo, “Normalleşme gerçekleştiği için artık topluluğun yeniden büyüyeceğini kuvvetle hissediyorum” yorumunu yapıyor.

Nonoo ve ailesi, İsrail vatandaşı olmak için her an ülkeyi terk edebilecekleri halde vatandaş oldukları Bahreyn’de kalmayı tercih ettiler. “Kendimi gerçekten bir Bahreynli olarak görüyorum. 1948’den sonra Yahudilerin buradaki varlığına itiraz edenler Bahreynliler değildi. Tepki çoğunlukla ülkedeki bir grup yabancı işçiden geliyordu” diyen Nonoo, Bahreyn liderlerinin her zaman Yahudi azınlığı koruduğunu da sözlerine ekledi. Nonoo, “Artık İsrail’e giden o Yahudilerin çocukları, ailelerinin eskiden yaşadığı evlere dönüp, ziyaret edebilecekler” sözleriyle sevincini dile getiriyor. 1980’lerde babası tarafından yeniden inşa edilen sinagog, şimdi hummalı bir yenileme çalışmasına girmiş durumda. Nonoo, “Bir Yahudi olarak, benim için, İsrail’den gelecek olan Yahudi ziyaretçiler için rehber olmak, mutlulukların en büyüğü olacak” diye ekliyor.

Manama’nın bugünkü Yahudi kökleri

1890’larda, Irak’tan bazı Yahudiler, ülkenin uluslararası ticaretteki rolünden etkilenerek, Bahreyn’e göç etmeye başladı. Göçmenlerden biri, 1920’lerde Bahreyn’de tahmini 900 Yahudi’den biri olan Nonoo’nun büyükbabasıydı.

 

Manama’daki sinagogdan bir görüntü

1935’te ünlü mücevher şirketi Cartier’in sahibi olan Yahudi aileye mensup bir hayırsever Bahreyn’e yaptığı bir iş gezisi sırasında oradaki halk için bir sinagog inşa ettirdi ve tapuyu ‘Musa’nın Takipçileri’ adına kayıt ettirdi. Sinagoga da aynı ad verildi. 1948’de İsrail’in kurulmasından bir süre sonra sinagog basıldı ve yakıldı. Sinagogdaki kutsal Tevrat Ruloları -Sefer Tora çalındı. Söz konusu Sefer Tora, yıllar sonra hasarlı durumda, Yahudi toplumuna iade edildi. Nonoo, bu kutsal metni, tamir ettirip yeniden kullanmayı umut ediyor.

Nonoo, “Buradaki Yahudi cemaati her zaman ’Ne yazık, çocuklarımız burada kalmayacaklar’ diye üzülüyorlardı ama, bu anlaşma her şeyi değiştirdi” diyor ve ekliyor, “Bu anlaşmadan çocuklar için İbranice eğitim, aktif bir cemaat ve sinagoga sahip olmamıza imkân sağlıyor. Umarım, tüm faaliyetler, 2021 yılının mart ayındaki Purim’de hayata geçirilecek” sözleriyle umutlarını dile getiriyor.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün