Web´den Seçmeler

Doğu Akdeniz’de bulunan enerji kaynakları bölgenin hareketlenmesini, deniz egemenlik alanlarının ise daha da önem kazanmasını beraberinde getirdi. İsrail örneğinde gördüğümüz gibi enerji sadece ekonomik bir başarı ve enerji bağımsızlığı açısından değil, aynı zamanda diyalog kapılarını da açan değerli bir siyasi kart haline gelebiliyor. Türkiye’ye baktığımızda ise bölgedeki bu oyunun dışında bırakıldığını görüyoruz. Ankara’nın sürdürmeyi tercih ettiği dış politika, kurulan oyunu bozmak üzere kurgulandığında, bir çok diyalog ve anlaşma kapısını açan enerji bizim için bir gerginlik ve tehdit unsuru haline gelebiliyor. KAREL VALANSİ – www.t24.com.tr

İzak BARON Diğer
7 Ekim 2020 Çarşamba
  • BU ANLAŞMANIN ENERJİ-POLİTİK HEDEFİ, KÖRFEZ’DEKİ PETROL VE DOĞALGAZI İSRAİL ÜZERİNDEN DOĞU AKDENİZ’E TAŞIMAKTIR

ABD’nin “yüzyılın anlaşması” dediği, bazı Arap ülkelerini İsrail’le “normalleştirme” anlaşmasını İsrail’in güvenliği ve İran karşıtı cephe inşası boyutlarıyla daha önce incelemiştik. Bugün konunun enerji-politik yönüne bakacağız.

İsrail, bu “normalleşme” kapsamında önce Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile, ardından da Bahreyn ile anlaştı. Suudi Arabistan ise sürece parça parça dahil oluyor; işe İsrail’e hava sahasını açarak başladı.

Bu anlaşmanın enerji-politik hedefi, Körfez’deki petrol ve doğalgazı İsrail üzerinden Doğu Akdeniz’e taşımaktır.

Washington’un bunda üç hedefi var:

1. İran’ın etkin olduğu Körfez’i ve Hürmüz Boğazı’nı belli ölçülerde önemsizleştirmek.

2. Körfez- Çin bağlantısını hedef almak.

3. Rusya’nın Avrupa’ya enerji tedarikini baskılamak.

Mehmet Ali Güller

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mehmet-ali-guller/korfez-petrolgazini-dogu-akdenize-tasima-operasyonu-1769380

 

  • KATAR, TÜRKİYE İLE BİRLİKTE DİPLOMASİ YÜRÜTEREK FİLİSTİN’DE ALTERNATİF BİR ÇÖZÜME VE BARIŞ SÜRECİNE ÖNCÜLÜK ETMEYİ BAŞARDIĞI TAKDİRDE DENGELER DAHA FARKLI YÖNDE DEĞİŞEBİLİR, ANCAK BU GERÇEKLEŞMEZSE DOHA’NIN TEL AVİV’LE NORMALLEŞMEYİ SONSUZA DEK REDDETMESİNİ BEKLEMEK PEK DE OLASI GÖRÜNMÜYOR

Katar’ın İsrail’le olan geçmişi ve diğer tüm faktörler dikkate alındığında, Doha yönetiminin resmi normalleşme konusunda oldukça ‘arada’ bir yerde kaldığını söylemek mümkün. Körfez ülkeleri tarafından kendisine halen abluka uygulanan Katar’ın, BAE ve Bahreyn ile aynı adımı atması ‘onların gölgesinde’ kalmak şeklinde algılanacak, bu da Doha yönetiminin yıllardır ablukaya ve komşularına gösterdiği ‘direniş’e gölge düşürecektir.

BAE ve Bahreyn’nin İsrail’le normalleşmesine şiddetle tepki gösteren Türkiye ve İran’la olan ilişkileri de Katar için bir diğer handikap. İki ülke ile ilişkilerin devamı Katar için özellikle bütün Körfez’de izole edildiği bir dönemde hayati önem taşıyor. Ancak Türkiye’nin de İsrail’le tamamen sıfırlanmış bir ilişkisi olmadığı düşünüldüğünde Katar için normalleşme, Türkiye ile ortaklığına zarar verecek bir adım olarak görülmeyebilir. Bu noktada Doha’nın İran’ı ikna etmesi çok daha zor olabilir.

Öte yandan ABD’nin Arap dünyasında İsrail’le normalleşme konusundaki ısrarı, bilhassa Trump’ın yeniden seçilmesi halinde güçlenerek devam edecek, bu da ABD ile ilişkilerine büyük önem veren Katar için ciddi bir baskı unsuru yaratacaktır.

Katar, Türkiye ile birlikte diplomasi yürüterek Filistin’de alternatif bir çözüme ve barış sürecine öncülük etmeyi başardığı takdirde dengeler daha farklı yönde değişebilir, ancak bu gerçekleşmezse Doha’nın Tel Aviv’le normalleşmeyi sonsuza dek reddetmesini beklemek pek de olası görünmüyor.

Feyza Gümüşlüoğlu

https://ordaf.org/katar-israil-ile-normallesir-mi/

 

  • ŞAM, ANA MÜTTEFİKİ TAHRAN’IN SÖZ KONUSU ANLAŞMALARA YÖNELİK TUTUMUNUN AKSİNE İKİ ANLAŞMAYA YÖNELİK RESMİ BİR AÇIKLAMA YAPMADI VE SESSİZ KALMAYI TERCİH ETTİ

Şam’dan kamuoyuna açık olarak gönderilen ilk ‘barışçıl sinyal’, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile İsrail ve Bahreyn ile İsrail arasında anlaşmaların imzalanmasından sonra geldi. Şam, ana müttefiki Tahran’ın söz konusu anlaşmalara yönelik tutumunun aksine iki anlaşmaya yönelik resmi bir açıklama yapmadı ve sessiz kalmayı tercih etti.Buradaki sessizlik siyasi bir tutumdur. Ne var ki BAE-İsrail anlaşması, BAE’den Şam’a yapılan insani yardım sevkiyatıyla aynı zamana denk geldi.

Aslında Suriye’den gelen bu barış sinyali, 2018 ortalarındaki bir gelişmeye dayanıyor. Söz konusu gelişmede ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran’ın Ürdün ve Golan Tepeleri sınırlarından çıkarılmasının yanı sıra Suriye ve İsrail taraflarını ayırmak için işgal altındaki bölgede bulunan ‘uluslararası güçlerin ayrılması’ karşılığında Suriye hükümet güçlerinin ülkenin güneyine geri dönmesi ve muhalif güçlerin bu alandan çekilmesini içeren bir anlaşmaya sponsor oldular.

Putin’e göre Golan Tepeleri’ndeki yeni askeri düzenlemeler, yani 2011 öncesindekiler, dönüş ve geri çekilme konularında Birleşmiş Milletleri’n (BM) 338 sayılı kararı ile uyumlu. Bununla birlikte şu an Şam ile Tel Aviv arasında üç başlığa dair cevaplar verilmesi gereken daha büyük bir adıma dikkat çekiliyor. Bu başlıklardan ilki ABD-Rusya sponsorluğu. ABD’nin arabuluculuğu, Rusya’nın Suriye'deki askeri varlığı ve Moskova ile Tel Aviv ve Şam arasındaki güçlü ilişkiler de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle artık yeterli değil. İkincisi, İran’ın Suriye’deki askeri varlığı. Bu dosya, ABD, Rusya ve İsrail’i bir araya getiren ortak bir konu. Bu konu daha önce 2018 anlaşmasında da test edilmişti. Tel Aviv, Şam’ı ‘normalleştirmeye’ ve ‘normal barış ilişkilerine’ tabi olmaya ikna etmeye, Tahran ve Hizbullah’tan vazgeçmesi için bölgesel tavizler vermeye, ticaret yapmaya ve elçilikler açmaya yöneldi. Fakat Tel Aviv, Şam’ın Suriye ile derin bir ilişkisi olan Tahran ile olan ittifakından vazgeçmesini isteyebilir mi? Peki, Rusya böyle bir anlaşma yapabilir mi? Büyük pazarlık, Amerikan ve Türk kuvvetleri de dahil olmak üzere tüm güçleri kapsayabilir mi? Bu tür düzenlemeler için Şam'dan istenen iç siyasi bedel nedir?

Üçüncü başlık ise Golan Tepeleri’nin geleceği. Başkan Trump, İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini genişletme kararına destek veriyordu. Ancak Şam buna karşı çıktı ve kararı ‘geçersiz’ olarak değerlendirdi. Rusya, egemenliği, jeopolitik çıkarları ve güvenlik düzenlemelerini birleştiren ‘sihirli bir çözüm’ sunabilecek mi? Böyle bir anlaşmanın ABD seçim sonuçlarıyla ve Beyaz Saray'daki ‘sorunsuz geçiş’ ile bağlantısı ne olabilir?

İbrahim Hamidi

https://turkish.aawsat.com/home/article/2534306/suriye-i%CC%87srail-m%C3%BCzakereleri-yeniden-ba%C5%9Flar-m%C4%B1

 

  • DOĞU AKDENİZ’DE BULUNAN ENERJİ KAYNAKLARI BÖLGENİN HAREKETLENMESİNİ, DENİZ EGEMENLİK ALANLARININ İSE DAHA DA ÖNEM KAZANMASINI BERABERİNDE GETİRDİ. İSRAİL ÖRNEĞİNDE GÖRDÜĞÜMÜZ GİBİ ENERJİ SADECE EKONOMİK BİR BAŞARI VE ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI AÇISINDAN DEĞİL, AYNI ZAMANDA DİYALOG KAPILARINI DA AÇAN DEĞERLİ BİR SİYASİ KART HALİNE GELEBİLİYOR

Lübnan, ekonominin nefes alabilmesi için Doğu Akdeniz’de gaz aramalarına başlamak, enerjide bağımsız olmak ve tıpkı komşusu İsrail’in yaptığı gibi ihracat anlaşmalarına imza atmak istiyor. Her ne kadar dünyada doğalgaz fiyatı ve talep azalmış olsa da, bu adım Lübnan’ın içinde bulunduğu ekonomik kısır döngüden çıkabilmesi için büyük bir fırsat sunuyor. Aynı zamanda Lübnan, Doğu Akdeniz’deki hızlı değişimi görüp bu yarışta geç kalmanın rahatsızlığını yaşıyor.

Berri konuşmasında ayrıca, İsrail ile yapılacak anlaşma sayesinde tartışmalı bölgede gaz aramalarına başlanabileceğini ve bu sayede ülkenin borçların da ödenebileceğini söyledi. Yapılan sismik araştırmalar Lübnan kıyılarının doğalgaz açısından oldukça zengin olduğunu gösteriyor ve Lübnan halihazırda arama anlaşmalarına imza atmış durumda. Ancak, anlaşma yaptığı Fransız petrol şirketi Total’in 9. blokta arama çalışmalarına başlaması için, İsrail ile olan sınır anlaşmasını çözmesi gerekiyor.

İsrail ise bir başka Arap ülkesiyle ilişkilerini farklı bir seviyeye çıkarmanın memnuniyetini yaşıyor. İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz ise konuya başka bir açıdan yaklaşıyor. Lübnan ile yapılacak sınır anlaşmasının İsrail ekonomisine de olumlu etki yapacağını belirtiyor. Lübnan’ın dünyanın doğal gaz başkenti olmasını istediklerini belirten Steinitz, İsrail’in tüm bu doğal kaynakları geliştirmeye aday olduğunu söylüyor.

Lübnan’ın ekonomik olarak çöktüğünü görmek istemediklerini de belirtiyor dışişleri bakanı. Ancak konu iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması olunca, hayal aleminde yaşamadığını, Beyrut’un sırf sınır müzakereleri başlıyor diye bir anda yeni bir Abu Dabi olmayacağını düşündüğünü ekliyor. Öte yandan, Hizbullah’ın ve İran’ın etkisinde bir ülke olan Lübnan ile görüşmelerin başlaması dahi, İsrail’in bölgedeki ağırlığını ve önemini göstermesi açısından bir hayli önemli. Bu da ülkede söz sahibi Hizbullah’ın bu konudaki pozisyonunu yumuşatmak zorunda kaldığının da işaretini veriyor.

ABD’nin bu konudaki çabasını ise, İran’ın Lübnan’da var olan etki ve gücünü azaltma isteği olarak okumak lazım. İsrail’in Orta Doğu’daki konumunu güçlendirmesi için harcadığı siyasi çaba da göz önünde bulundurulduğunda, anlaşmanın bir sonuca ulaşması için İsrail’i Lübnan’ın taleplerini yerine getirmeye zorlayabilir. Öte yandan yine de temkinli hareket etmek lazım. Çünkü bu konuda dolaylı görüşmeler daha önceki yıllarda da ABD çabasıyla başlatılmış ancak taraflar bir anlaşmaya varamamıştı.

Doğu Akdeniz’de bulunan enerji kaynakları bölgenin hareketlenmesini, deniz egemenlik alanlarının ise daha da önem kazanmasını beraberinde getirdi. İsrail örneğinde gördüğümüz gibi enerji sadece ekonomik bir başarı ve enerji bağımsızlığı açısından değil, aynı zamanda diyalog kapılarını da açan değerli bir siyasi kart haline gelebiliyor. Türkiye’ye baktığımızda ise bölgedeki bu oyunun dışında bırakıldığını görüyoruz. Ankara’nın sürdürmeyi tercih ettiği dış politika, kurulan oyunu bozmak üzere kurgulandığında, bir çok diyalog ve anlaşma kapısını açan enerji bizim için bir gerginlik ve tehdit unsuru haline gelebiliyor. Oysa barış boru hattı projesi Mavi Marmara sonrası Türkiye ile İsrail’i dahi bir araya getirebilmişti. Bu rüzgarı yeniden yakalamak, bölgede benzer bir diyalog kapısını açmak ve gerginlikleri asgari seviyeye indirebilmek için en başta siyasetçilerin bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor.

Karel Valansi

https://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/henuz-murekkebi-kurumadan,28249

 

Netten okumalar

 

  • URFALI MİMARLAR VE KUDÜS’TEKİ URFALI YAHUDİLER - MEHMET KURTOĞLU

https://www.gapolaygazetesi.com/urfali-mimarlar-ve-kudusteki-urfali-yahudiler-makale,1297.html

  • İSRAİL’DE “BULGAR ÇARŞISINDA” 70 YILDAN BERİ MUHALLEBİ TATLISI SATILIYOR

https://bnr.bg/tr/post/101350348

  • TÜRKİYE FİLİSTİN SÜRECİNDE MISIR’IN YERİNİ ALABİLİR Mİ? – FEHİM TAŞTEKİN

https://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2020/09/turkey-palestine-egypt-fatah-hamas-unity-talks-in-istanbul.html

  • 2015’TEKİ PARİS SALDIRISINDA ÖLDÜRÜLEN YAHUDİLER’İN YAKINLARI: “NEDİR BU YERSİZ GAREZİN SEBEBİ? NEDEN YAHUDİLER’DEN BU KADAR NEFRET EDİLİYOR?”

https://medyascope.tv/2020/09/28/2015teki-paris-saldirisinda-oldurulen-yahudilerin-yakinlari-nedir-bu-yersiz-garezin-sebebi-neden-yahudilerden-bu-kadar-nefret-ediliyor/

  • 30 YIL SONRA İLK – RAFAEL SADİ (ÇEVİRİ)

https://odatv4.com/30-yil-sonra-ilk-02102028.html

  • 6 SORUDA LÜBNAN-İSRAİL ARASINDAKİ SINIR İHTİLAFINI BİTİRECEK 'ÇERÇEVE ANLAŞMASI' – MAHMUT GELDİ

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/6-soruda-lubnan-israil-arasindaki-sinir-ihtilafini-bitirecek-cerceve-anlasmasi/1994140

  • MUHAMMED BİN SELMAN İSRAİL'LE NORMALLEŞMENİN ALT YAPISINI MI HAZIRLIYOR? – HALİL ÇELİK

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/muhammed-bin-selman-israille-normallesmenin-alt-yapisini-mi-hazirliyor/1993054

  • DİN İLE IRK ARASINDA… - ORHAN GÖKDEMİR

https://sol.org.tr/yazar/din-ile-irk-arasinda-16052

  • HASKÖY’ÜN UNUTULMUŞ HAFIZASI: AZINLIK NÜFUS VE MİMARİ YAPILARI

https://www.artkolik.net/yazilar/haskoyun-unutulmus-hafizasi-azinlik-nufus-ve-mimari-yapilari-8600

  • SKULAÇA YANİ FIRINLANMIŞ TEL ŞEHRİYE TARİFİ – LİAN PENSO

https://bukizhepac.com/skulaca-yani-firinlanmis-tel-sehriye-tarifi/

  • "BAŞARI HİKAYESİNDEN" KONTEYNIR MORGLARA: İSRAİL SALGINLA MÜCADELEDE BU AŞAMAYA NASIL GELDİ?

https://www.indyturk.com/node/253206/d%C3%BCnya/ba%C5%9Far%C4%B1-hikayesinden-konteyn%C4%B1r-morglara-i%CC%87srail-salg%C4%B1nla-m%C3%BCcadelede-bu-a%C5%9Famaya

 

Takılan tweetler

Remzi Çetin@remzzicetin

İsrail Ermeni soykırım iddialarını tanıyor X

Sadece Yahudi soykırımını tanıyor 

İsrail Gazze'yi işgâl etmek istiyor X

2005'te bir daha dönmemesiye çekildi 

İsrail'de Filistinli yaşamıyor X

1.8 Milyon Filistinli Yaşıyor 

(Nüfusun %20'si)

Petrolün çoğunu Araplardan alıyor X

Azerbaycan ve Türkiye üzerinden alıyor 

Anayasasında 'Büyük İsrail' yazıyor X

İsrail'in anayasası yok 

Siyasetçiler hep Yahudi X

Milletvekili, Polis ve Orduda Araplar da var 

Para birimi dolar X

İsrail Şekeli

https://twitter.com/remzzicetin/status/1311774992934342660

Yeşen Dursun@YesenDursun

Naziler 2 Cihan Harbi öncesi ve sonrasinda Istanbul ve Türkiye´de bulunan sinagoglari da cekmisler.

 

https://twitter.com/YesenDursun/status/1312371550407086080

Pınar Doğu@NarDogu

Mardin'de bir evin kapısı. Dört sembol, dört din. Soldan sağa Êzidîlik, Musevilik, Hıristiyanlık, İslam.

 

https://twitter.com/NarDogu/status/1312079441728811008

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün