Araştırmalar, her zaman ‘dokunmanın’ sağlıklı bir psikoloji için çok önemli olduğunu ortaya koyar… Sosyal mesafeyi hayatımızın odağına oturttuğumuz, dostlarımızla sarılmayı unuttuğumuz bu günlerde maalesef fiziksel sağlığımız için psikolojik sağlığımızdan oluyoruz…
Son zamanlarda en sık duyduğumuz üç ifade: Mesafeli duralım, sarılmayalım, el sıkışmayalım. Doğduğumuzdan beri sahip olduğumuz doğrular artık yanlış. Arkadaşlarımızla, ailemizle aylardır sarılamıyoruz. Fiziksel sağlığımızı korumak için psikolojik sağlığımızdan oluyoruz.
Son zamanlarda birbirimize karşı sabrımız azaldı, trafikte kavgalar arttı, mutsuzlaştık… Daha agresif, saldırgan bireylere dönüştük.
Yapılan araştırmalar dokunmanın sağlıklı bir psikoloji için çok önemli olduğunu vurgulamakta. Sıcak bir sarılmanın, bir öpücüğün, yakından kurulan göz temasının beynimizdeki oksitosin, seretonin, dopamin ve kortizol hormonlarının salınımını etkilediğini biliyor muydunuz?
Haydi, gelin bu hormonların hayatımıza etkisine birlikte bakalım.
Şefkat Hormonu (Oksitosin)
Bu hormon ilk kez bebeğini emziren annelerin, biberonla besleyen annelere göre daha sakin olmalarının fark edilmesiyle keşfedildi. Bu keşiften de anlaşılacağı gibi bu hormon birine sarılınca, sıcak bir temasta bulununca salgılanıyor. İçimizdeki güven, sevgi ve şefkat duygularını harekete geçiriyor. Çevremizle de güvenli ilişkiler kurmamızı, daha cömert olmamızı sağlıyor. Yapılan çalışmalarda bebekliğinde yeteri kadar kucağa alınmayan çocukların zihinsel gelişimlerinde gerilik gösterdiği anlaşılmıştı.
Mutluluk Hormonu (Seretonin)
Mutlu ve iyi hissetmemizi sağlar. Sıcak bir dokunuşta salgılanan diğer bir hormon olan seretonin, stresimizi azaltırken mutluluğumuzu arttırır. Aynı zamanda bağışıklık sistemimizin kuvvetlenmesine de yardımcı olur. Seretonin hormonu eksilince depresyona girme ve intihar etme olasılığı artar.
Motivasyon Hormonu (Dopamin)
Bu hormon kendimizi motive etmemizi, hayattan zevk almamızı ve tatmin olmamızı sağlar. Yapılan çalışmalarda kanser hastalarına masaj yapmanın veya onlara dokunmanın hem ağrıyı azalttığı hem de onları daha iyi hissettirdiği görülmüştür. Dopamin hormonu seviyelerindeki bozulmalar, şizofreni, depresyon ve bağımlılık gibi psikolojik rahatsızlıklara sebep olabilmektedir.
Stres Hormonu (Kortizol)
Stres bizi fiziksel olarak da olumsuz etkileyen bir duygudur. Hayat değişikliklerinde, bir sınav anında ya da bir hastalık anında ortaya çıkar. Küçük miktarlarda salınan stres hormonu bize faydalı olsa da bu durum uzun zaman devam ederse bağışıklık sisteminin çökmesine yol açacak kadar kalıcı zararlar oluşturabilir. Birine dokununca ve sarılınca stres hormonumuz azalır. Aynı bir annenin ağlayan bebeğine sarılınca bebeğin sakinleşmesi ya da stresli arkadaşınızın omzuna arkadaşça bir dokunuşun onu rahatlaması gibi. Yapılan araştırmalar, anneleri tarafından kucağa alınan prematüre bebekler ve annelerinde, alınmayanlara göre stres hormonlarında azalma gösterdiğini bulmuştur.
Annenin çocuğa sarılmasının daha az görüldüğü ülkelerde çocukların davranışlarının daha agresiif olduğu gözlemlenmiştir. Hatta bununla ilgili Amerika ve Fransa’da yapılan bir araştırmada parkta oynayan çocukların anneleri ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerine bakıldığında Amerikalı çocukların Fransızlara oranla daha agresif olduğu gözlenmiş. Bunun sebebiyse Amerikalıların Fransızlara oranla çocuklarına daha az sarılıp onları daha az öpmeleriymiş.
Bu süreci nasıl atlatacağız?
Uygun zamanlarda sarılabiliriz: Arkadaşlarımıza sarılamasak, yeni tanıştığımız kişilerin elini sıkamasak bile beraber yaşadığımız kişilere COVID-19 önlemlerini alarak dokunmaktan vazgeçmemeliyiz. Çünkü sarılma, özellikle ani düşüşlerimizde ruhumuza en iyi gelen, olumsuz ruh halinden çıkmamıza en faydalı ilaçtır.
Evcil hayvan alabiliriz: Hayvanları sevmek şefkat duygumuzu arttırır ve stresimizi azaltır. Stresimizi, kaygımızı hatta depresyonumuzu iyileştirmekte oldukça etkilidir.
Ya yalnızsam ve evcil hayvanım da yoksa…
Eğer yalnız yaşıyorsanız, pandemide sosyalleşemiyorsanız teknoloji yoluyla diğer insanlarla iletişim kurmaya mutlaka devam etmelisiniz. Ancak mesajlaşmak yerine görüntülü konuşmaları tercih etmeniz çok önemli. Yapılan araştırmalarda yüz yüze görüşmenin oksitosin seviyesini arttırırken mesajlaşmanın bu hormonu hiç etkilemediği bulunmuştur. Ancak videolu görüşmeler oksitosin salınımında yüzde 80 etkili. Yani umutsuzluğa kapılmaya gerek yok.
Stresinizi azaltmak için, daha sağlıklı yaşamak için birlikte yaşadığınız kişilere sarılmayı unutmayın.
Yeniden rahatça sarılabileceğimiz günlerin gelmesi dileğiyle…