İsrail’in arkeolojik kazılarında yeni bölgeler ortaya çıktı

İsrail’de yapılan arkeolojik kazılarda daha önce hiç bilinmeyen on bölge gün ışığına çıkarıldı.

Sara YANAROCAK Kültür
28 Ekim 2020 Çarşamba

Bar-İlan Üniversitesi arkeoloğu Prof. Aren Maeir Kudüs’te Batı Duvarı tünelleri, Mamilla, Kikar Safra, Malha, Beit She’an Vadisi ve Tel Yavneh’deki kazı ve yüzey araştırmalarını yönetti. Prof. Maeir şimdilerde Tel es-Safi’de devam eden çalışmaları ile tanınıyor.

Maeir bu sit alanlarının halka açık olduğunu ve birçoğunda açıklayıcı tabelalarıyla, iyi işaretlenmiş yolları olduğunu belirtiyor. ‘Tel’, Tel Aviv’de olduğu gibi, binlerce yıldır üst üste inşa edilen insan konutlarının birikmiş kalıntılarından oluşan bir “höyük” anlamına geliyor.

 Tel es-Safi

 

Kral David’in dev düşmanı Goliath’ın evi olan, Tevrat’ta adı geçen Gath şehrinin bu yerinde, Maeir’in uluslararası yaz kazıları sırasında 6 bin yıla dayanan antik Kenaan, Filistin ve Judea yerleşimlerinin kalıntıları ortaya çıkarıldı.

Ortaya çıkarılan buluntular arasında bir tapınak, şehir kapısı, dünyada bilinen en eski kuşatma sistemi ve deşifre edilmiş en eski Filistin yazıtı bulunuyor.

Maeir, “Bu yer, MÖ 9. yüzyılda Arameanlar tarafından yıkılmadan önce bölgedeki en büyük Filistin kentiydi ve Tevrat’taki adı geçen en önemli yerlerden biriydi” diyor. Maeir, yaklaşık 25 yıldır Tel es- Safi’de yaptığı kazıların büyüleyici bulguları üzerine iki ciltten oluşan bir kitap yazdı.

Tel Azekah

Tel Azekah, Tevrat’ta anlatılan David ile Goliath arasındaki mücadelenin gerçekleştiği ovanın adı.

2012’den beri Tel Aviv Üniversitesinden Prof. Oded Lipschits ve Yuval Gadot ile Heilderberg Üniversitesinden bir profesörün eşliğinde, Erken Tunç Çağından, Bizans dönemine kadar çeşitli mühürler gün ışığına çıkarıldı.

Kırbet Qeiyafa

Elah Vadisini kenarındaki modern Beit Shemesh’in güneyinde, Kudüs’ün 40 kilometre güneybatısında bulunan Kırbet Qeiyafa, Yeuda’nın ilk krallığının olduğu yer olarak düşünülüyor.

Antik kentin yaklaşık yüzde 20’si İbrani Üniversitesi arkeoloğu Prof. Yosef Garfinkel ve İsrail Eski Eserler Kurumu arkeoloğu Saar Ganor tarafından 2007 ile 2013 yılları arasında kazıldı. Bulgular, iyi planlanmış surlarla çevrili bir şehrin MÖ 11. yüzyıl sonlarından 10. yüzyıl başlarına kadar burada olduğunu gösteriyor.

Ziyaretçiler ortaya çıkarılan 1. Tapınak Dönemi surları, tapınaklar ve kapıları gezebilir, çömlek ve metal nesneler dahil olmak üzere birçok eseri görebilirler.

Tel Dor

Tel Dor, Caesaria’nın yaklaşık MÖ 25 yılında kurulmasına kadar, İsrail’in kuzey Akdeniz kıyısındaki en önemli limanın bulunduğu yerdi.

Hayfa’nın güneyinde yer alan Tel Dor’un belgelenmiş tarihi, kasabanın yaklaşık MÖ 2.000’ de Orta Tunç Çağında kurulmuş olmasına rağmen, bulguların geç Bronz Çağından başladığını ortaya koyuyor. Dor, Haçlı dönemindeki 3 bin yıllık varlığının sonuna kadar art arda farklı uluslar tarafından yönetildi.

Tel Dor’a yapılan en yeni keşif, 2003 yılında, İbrani Üniversitesinden Ayelet Gilboa tarafından yönetilen bir ekiple başlatıldı.

Tel Kabri

Tel Kabri, batı Galile bölgesindeki modern avokado tarlalarının ortasında yer alıyor.

Orta Tunç Çağı Kenaan şehri, Hayfa Üniversitesinden arkeolog Assaf Yasur-Landau ve George Washington Üniversitesinden Eric Cline tarafından kazıldı. İkili eski Girit tarzında yapılmış güzel fresklere sahip, iyi korunmuş bir saray buldular.

2013-2015 yılları arasında Demir Çağına ait bir şarap depolama yeri ortaya çıkarıldı. Brandeis Üniversitesinde yapılan analizler, seramik sürahilerdeki kalıntılarda bal, şifalı otlar ve tarçın dahil baharatlarla tatlandırılmış şarapları ortaya çıkardı.

Tel Abel Bet Maacah

İsrail’in kuzey sınırında, güzel Tel Dan Milli Parkının yakınında yer alan Tel Abel Beth Maacah’ın, Tevrat döneminden kalma bir kültür merkezi olduğunu gösteren buluntular ortaya çıkardı.

Prof Maeir, İsrail’in tamamındaki en önemli buluntularından birinin burada keşfedildiğini ve Kral David’in hanedanının bir kralından bahseden Aramice bir kraliyet yazıtı keşfedildiğini belirtiyor.

Altı sezon süren kazılar, İbrani Üniversitesinden Naama Yahalom-Mack ve Nava Panitz-Cohen tarafından, Los Angeles Azusa Pacific Üniversitesinden Prof. Robert Mullins ile 2013-2018 yılları arasında yönetildi.

Burada Erken Tunç Çağına ait çanak çömlek bulundu, ancak şimdiye kadar kazılan en eski mimari kalıntılar Orta Tunç Çağına ait. Burada surlar, mezarlar, bir kanalizasyon tesisatı, avlulu bir ev ve çok sayıda toprak küplerde bulunan bebek mezarlar ortaya çıkarıldı. Geç Tunç Çağından kalma kalıntılar arasında bir toprak küpün içinde küçük gümüş objeler bulundu.

Tel Hatzor

 Tel Hatzor kazılarından bir görüntü

Prof. Maeir “Hatzor, Orta ve Geç Tunç Çağı boyunca Kenaan topraklarındaki en büyük şehirdi. İsrail Demir Çağı döneminde, Hatzor güçlendirilmiş bir alan haline geldi” diyor. MÖ 2.000’de burada 15 bin Kenaanlı yaşıyordu.

200 dönümlük Tel Hatzor’daki kazılar, 1950’lerde, İsrailli efsanevi arkeolog Prof. Yigael Yadin eşliğinde başladı. Kazılar, İbrani Üniversitesi arkeologları Prof. Amnon Ben-Tor ve Shlomit Bechar’ın himayesinde bugün de devam ediyor.

Hatzor’da ortaya çıkarılan kapsamlı mimari kalıntılar arasında, İsrail surları, resmi konutlar, evler, etkileyici Kenaanlı saray binaları ve tapınaklar gün ışığına çıkarılmıştır. Birkaç çivi yazılı tablet, heykel ve figürün yanı sıra, mücevher ve silah gibi çok sayıda küçük objeler de bulundu.

Bethsaida

 Bethsaida'daki giriş kapısında bulunan pagan bir dikilitaş

Galile Denizinin (Kineret Gölü) kuzey tarafındaki Demir Çağından kalma balıkçı köyü Bethsaida, İncil’de isimleri geçen havariler Peter, Andrew ve Philip’in doğum yeri olarak bahsedilen Bethsaida olabilir, ama yine de şüpheye yer vermeyecek kadar kesin değildir.

Bethsaida son 25 yıldır kazılıyor. Arkeolojik kazı alanı 20 dönümlük bir alanı kapsıyor ve ilk yerleşim katmanı, bu bölgenin Arami Krallığının bir parçası olduğu MÖ 10. yüzyıldan kalma olduğunu gösteriyor. Kazılarda bir Arami tanrısı için konulmuş bir dikilitaş, büyük saraylar ve İsrail’de şimdiye kadar kazılmış İncil döneminin en büyük kapısı ortaya çıkarıldı.

Tel Motza

Bugün Motza, Kudüs’ün batısındaki şirin bir köydür. Bu yerin bahsi Tevrat’ta geçiyor. Tel Motza arkeolojik sit alanı 1993, 2002, 2003, 2012 ve 2013 yıllarında Kudüs’e giden 1 numaralı otoyolunun bir bölümünün inşaatından önce, İsrail Eski Eserler Dairesi tarafından kapsamlı bir biçimde kazılmış ve ilk olarak Yeoşua kitabında bahsedilen Motza ile aynı olduğu doğrulanmıştır.

Motza,  2.Demir Çağı  (MÖ 10. ila 6. yüzyıllar) arasında sürekli olarak vardı. Düzinelerce silosu ve iki depolama binasına bakılırsa bu alan, Kudüs’ün tahılını tedarik eden bir kraliyet ambarıydı.

Temmuz 2019’ da 1 numaralı otoyol yeniden genişletilirken, Motza’nın şimdiye kadar bulunan en büyük Neolitik çağdan kalma bir köyün kalıntılarını içerdiği keşfedildi.

Tel Arad

 Tel Arad Kalesinin uzaktan görüntüsü

Kuzey Negev’deki Tel Arad Milli Parkında arkeologlar, Demir Çağına ait benzersiz bir tapınak ve dikkate değer su tesisi ile altında erken Bronz Çağından planlı bir şehri ortaya çıkardılar.

Arad, küçük kapıları ve önden çıkıntılı kuleleri olan kalın ve uzun bir duvarla çevriliydi. Konut kalıntıları, saray, tapınak, kale, şehir kapısı ve dikkat çekici su tesisatı kalıntıları ortaya çıkarıldı.

MÖ 9. yüzyıldan, 8. yüzyılın sonuna kadar kullanımda olan tapınaklardan biri, Kudüs’teki Birinci Kutsal Tapınak ile eş zamanlı olarak, Tevrat’ta anlatılan çöldeki Mişkan Tapınağı planına göre inşa edildi. Tevrat’ta adı geçen Kohen ailelerinin yazılı isimlerini taşıyan çömlek parçaları bulundu.

Kalenin güney duvarına yakın bir yerde, çoğunlukla eski İbraniceyle yazılmış 17 ‘ostraca’- yazı yüzeyi olarak kullanılan çömlek parçaları - içeren bir arşiv bulundu.

 

 

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün