Son Perde

Amerikan seçimlerine bir hafta kala süreci ve sonuçları düşünürken kendi hayatımızla nasıl bağ kurabileceğimizi de görür oldum…

Dünya
28 Ekim 2020 Çarşamba

Selin Milano Barlas/ ABD'de seçimlere doğru

Amerika’nın yarıdan fazlasının antisemitizmin ne olduğunu bilmediği ve yüzde 25’inin Holokost hakkında fikir sahibi olmadığı bir ülkede dünya liderini seçecek insanların bilinci/bilinçsizliği tercihin sonuçlarını muhakkak etkileyecek.

Canını sevdiğimin demokrasisi de bu…

Dış politika bilmeden başka ülkeler ile münasebetler bir nizama konacak…

Genel kültür ve rakamları bilmeden eğitim ve sağlık reformları düzenlenecek…

En korkuncu ise kendisinden başkasını sevmeyen ve yalnızca kendiyle meşgul olan insanlar herkesin geleceğini çizecek…

Seç babam seç!

***

Kendi hayatımıza bakınca da öyle… Bizimle ilgili çok şey bilmeyen veya yanlış bildiği doğrular üzerinden yaşayan insanlar hayatımızı çok etkilemiyor mu?

Yeri geliyor bu insanlar yakın bir dost hatta eşimiz bile olabiliyor.

Bu zatlar ‘yüksek’ algı ve fikirleriyle hayatımıza dokunurken yaşadıklarımız, anlarımız ve anılarımız şekilleniyor…

İşte siyaset aynen böyle bir şey!

Doğru konuşmanın faydasının neredeyse olmadığı, dürüst olmanın bedelinin ağır olduğu ve iyi niyetin sömürüldüğü hayatın ta kendisi işte siyaset.

Özelimiz neyse genelimiz de o!

***

Başkaları için endişe duymayan ve birbirini kollamayan insanlar diyarı bu dünya.

Bunu mikro veya makro ölçekte görmek her daim mümkün.

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in danışmanlarından beşinin COVID pozitif çıkmasından sonra doktorları dinlemeden yaptığı sorumsuz açıklamalarıyla birçok kişinin hayatına etki edecek tokat gibi sözleri rahatlıkla ediverdi...

Pence bu virüsü bir ‘infazmışçasına’ algılamanın yanlış olduğunu söyleyip maskesiz yola devam ettiği seçim propagandası için eyaletleri teker teker gezmeye devam ediyor.

Beyaz Saray’dan Mark Meadows, pandemiyi artık kontrol etmeye çalışmayacaklarını söylerken Amerika’daki sağlık yetkilileri ölümlerin katlanarak artacağını haykırıyor.

Beyaz Saray’dan resmen yapılan açıklama halka “Kendi başınızasınız ve sizinle uğraşamayız” olurken idarenin meşruiyeti de sorgulanıyor.

Birebir ilişkilerimizden pek bir farkı yok…

Canımızı inciten ve yaralayanlara nazikçe yaptığımız uyarıların kaçını ciddiye alan ‘bilinçli’ ve ‘vicdanlı’ ahbap tanıyoruz. (Açıklamadan duramam! Ahbap, Arapça hub kelimesinden yâni sevmekten türemiş bir kelime. Sevdiklerimizden bahsediyorum. Sevdiklerimiz…)

Biz birbirimizi kollamazken güç sahibi bizi kollar mı?

Kalabalıklar; empati yoksunu, kızgın, ırkçı ve ayrımcı söylemlerin yaraladığı aileleri, incittikleri bireyleri ve kararttıkları hayatların farkında mı?

Kalabalığın en fena yanı belki de bu…

Ben!

Ben!

Ben!

Uğultudan ve dinlememekten başkalarını duyamadıkça yalnızlaşırlar ve yıkıcı olurlar.

İşin kötüsü insan kendini dinlemeyeni sevmeye devam edemez. İstediği kadar sabırlı olsun ve düzgün durmaya çalışsın gittikçe hırçınlaşır.

Mesafeler büyükçe birbirimizi duyamaz oluruz…

Kutuplaşma işte böyle başlar…

Bu geçtiğimiz hafta meşhur ‘60 Minutes’ programında yumuşak tavrıyla meşhur Lesley Stahl yönetiminde gergin başlayan Trump röportajı yine saçma bir olayla noktalandı. Sorulara sızlanarak cevap verirken, kalabalıkların onu çok sevdiğini sayıkladı durdu…

 

Sonunda istediği sorular sorulmayınca röportajı terk etti!

Seçilenler herkese karşı sorumludur!

Bu yıkıcı tavır şüphesiz tepki topluyor…

Artık virüs her eve, her aileye, her eyalete, her dine mensup şahsa bulaşmışken ben, sen, o, kalamaz olur.

Hesap sorulmaya başlanır…

Biden da ‘60 Minutes’ programında bu sefer Norah O’Donnell’ın sorularını yanıtladı. Biden yaşı ve aklî yetkinliği ile alakalı sert soruları ciddi ve nazik bir şekilde cevapladı. Joe Biden’a bağış ve destek tırmandı.

İnsanlar empatiyi ve kaygıyı görebiliyor demek istiyorum, birbirleri için endişe ve sevgi barındırıyorlar diye ümitleniyorum ama yine hayat ve öğrettikleri bana “Sakin ol, hemen inanma sonuçlara” diyor.

Geçtiğimiz pazar, Rusya Devlet Televizyonunda Trump’ın, Biden’ın ailesine yönelik çirkin suçlamalarını kınayarak Demokratlara ve Biden’a zeytin dalı uzatan Vladimir Putin “Trump şovunda” sona gelindiğini mi görüyor?

Son perdeyi mi izliyoruz yoksa?

Shakespeare’in sevdiğim bir lafı “Gözler ruhun aynasıdır”.

Bu bana her ne kadar büyülü gelse bile gözlerimiz ne söylerse söylesin maalesef karşımızdakiler bize baktığında istediklerini görür.

Bu perdede kim neyi görüyor artık bilmiyorum…

Ama nefesimi tuttum bekliyorum…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün