Dan Reisner, izlediği dehşet dolu anları bir heykel ile ölümsüzleştirdi

İsrailli heykeltıraş Dan Reisner, Amerikalı siyahî bir vatandaşın, polis tarafından öldürülmesini televizyon ekranında dehşetle izledikten sonra, hayatını kaybeden George Floyd´un heykelini yarattı.

Sara YANAROCAK Sanat 1 yorum
25 Kasım 2020 Çarşamba

Okyanusun ötesinde olmasına rağmen George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi, İsrailli heykeltıraş Dan Reisner’i o kadar dehşete düşürdü ki, hemen işe koyuldu. Ölüm anındaki Floyd’un başının betimlendiği heykel, dünyanın her yerinde ilgi görmeye başladı.

Kamusal alanlar için yaptığı heykellerle adını duyuran İsrailli heykeltıraş, geçtiğimiz otuz yıl içinde, Yafa’nın ‘Denizlerin Mırıltıları’ gibi açık havada sergilenen, on beşten fazla yapıtın da yaratıcısı.

Sanatın amacı, dünyada değişim yaratmaktır; sanatsal enstrüman, sadece güzel olması amaçlanan marjinal, estetik bir araç değil, aynı zamanda fark yaratması da gereken bir unsurdur” diyor Reisner. “Tüm bilgimi ve verebileceğim her şeyi bu heykele kattım” diye de ekliyor.

Yaşanan olayın şok edici videosu, neredeyse tamamen Floyd’un ölüm anındaki yüzünü merkeze aldığı için Reisner’in, kurbanın başına odaklanması sürpriz değil. “Başlarla uğraşmak elbette ki sanat tarihine derinlemesine yerleşmiş bir durum” diyen sanatçı, daha önce de sıklıkla, uyku ya da rüya halinde, bir yanlarına yatan baş heykelleri yapmıştı.

SANAT FARK YARATMALI

Reisner’in amacı, Floyd’un mücadelesinin ölümle sona erdiği ve tüm yüz kaslarının gevşediği anı aktarmaya çalışmaktı. “Bu ölüm anı, yeni bir şeyin uyanma anıdır ve bu yüzden, bireyden genele geçen dönüşüm anının özünü yakalamak, benim için çok önemliydi. O sırada olan bu patlamaydı… George Floyd’un ölümünün yarattığı güçlü bir infilak…

Floyd’un ölmesi için geçen süreye bir selam (ithaf) olarak Reisner, ağaç halkalarına benzeyen ve toplandığında Floyd'un sekiz dakika 15 saniye süren cinayetini gösteren formları heykelin boynuna yonttu. Ağaç halkalarındaki çatlak gibi görünen şekillerin, ölüm zamanını gösteren bir anlamı var. Reiner, “Bu, cinayeti belgeleyen bir tür kronometre. Benim için ise bu tür olayların devam edemeyeceğini, değişme ihtiyacının çok büyük olduğunu temsil etmekte.”

Reisner, ailesi ve halkı zulüm gören bir kişi olarak, adaletsizlik karşısında tepkisiz duramayacağını belirtirken aynı zamanda kendisinin, Floyd cinayetinin su yüzeyine çıkardığı tüm sorunları, hatta siyahîlerin, beyaz sanatçıların kendi acılarına dair eserler yaratmasıyla ilgili eleştirilerini bile anlamayan bir yabancı olduğunun altını çiziyor. “İsrailli bir sanatçı olarak, ABD’de yaşayan insanların zorluklarının farkında değilim ve anlayamıyorum, hatta bunu yapmaya cüret bile edemiyorum. Bu heykele gelince, elimden gelen en dürüst ve hızlı şekilde yaklaştım.”

Reisner ayrıca heykel üzerine yaptığı çalışmaları, sosyal medyada bir virüs gibi yayılan ve iki yüz binden fazla insana ulaşan, kimi zor, kimi aydınlatıcı dediği çok sayıda tartışmaya yol açan bir gönderi ile de paylaştı.

Heykelin haberi doğal olarak Floyd’un ailesine de ulaştı. “George Floyd’un erkek kardeşleri, baldızı heykeli gördüler ve beni çok duygulandıran bir şekilde karşılık verdiler. Floyd Ailesini çok takdir ediyorum, heykele destek veriyorlar ve kurmayı planladıkları vakıf için onunla ilgileniyorlar, bu o kadar önemli ki...”

Reisner, heykelinin ABD’deki müzelere ulaşacağını ve bir diyalog yaratacağını umuyor. Sanatçı sözlerini, “İnsanların gelip görebilmesi için bu heykelin kamuya açık olmasını istiyorum. Eserin tüm dünyada misyonunu yerine getireceğini, insanların birbirlerini anlayabileceklerini ve uzun zamandır beklenen bir değişikliği gerçekleştirebileceklerini umuyorum” diyerek bitiriyor.

Dan Reisner kimdir?

Heykeltıraş Dan Reisner’e göre sanat şifalandırır. Heykellerinin çoğunun kıvrımlı hatlarını oluşturan bronz, eserlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Büyük dış mekân parçaları oluşturması ile tanınan Reisner, mermer, demir ve çimento ile de çalışıyor. Bazı eserleri fantastik iken, diğerleri hafızayı ve kayıpları anlatır. Bazıları da tarihsel anları çağrıştırır.

Gitgide büyüyen bronz heykelcik koleksiyonu, sanatçının Yafa’daki stüdyosunun arkasındaki küçük bir odada sergileniyor. Sanatçının kişisel olarak yaşadığı duyguları ve travmayı tasvir ediyorlar.

Düzinelerce oto portre, heykeltıraşın farklı kimliklerini temsil ediyor. Mesela birinin iki başı var, diğerinin gövdesi açık bir delik olarak tasvir edilirken, üçüncüsünde lav kraterine girmek üzeredir. Bunlar, Reisner’in son yirmi yıldır çalışmalarında yer alan duygu, keder ve iç acısıyla dolu yoğun eserlerdir. Onların yaratımı, 1983-1986 yılları arasında bir paraşütçü biriminde savaş doktoru olarak görev yaptığı ve Lübnan’da asker olarak geçirdiği yılların bir sonucu olarak yaşadığı travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) terapisinin bir parçasıdır.

Bu bunalımdan hemen bir çıkış yolu bulmam gerekiyordu. Bu durumda önümde iki kapı vardı. Birinci kapı travma sonrası bu duyguların içine batma hali, diğeri ise zifiri karanlığa battıktan sonra benim seçtiğim kapı yani ‘çıkış’.”

Reisner, 2000 yılında, nihayet travmasından kurtulmaya başladı.

 “Heykeller, göstermeye çalıştıkları konusunda dürüst olmalı ve çalışmanın bir parçası olan kırılganlığımızı göstermelidir. Sanatseverler, bu kişisel çalışmaları satın alırlar ve bu yapıtların, kendilerinde, başkalarında yanıtlar uyandırdığını görürler.

İnsanların sanatın daha fazla farkına vardığını düşünen Reisner, “Sanatçının rolü, benim rolüm, bu heykelleri başkalarının da dünyaya sergilemesinin mümkün olduğunu görmesi için, yaratan kişi olmaktır. Sanat şifa ile ilgilidir, değişim ve ilhamla ilgilidir. İyileşir, ondan sonra değişimin ve yeni olasılıkların var olduğunu gösteririz” diyor

Korona virüsü nedeniyle aylardır stüdyosuna kapanan Reisner son zamanlarda, yeni bir bronz serisi üzerine çalışıyor: Zarif Arap yazısıyla yazılmış kelimeler. Figürlerden biri ‘Yara’, diğeri ‘Merhamet’ kelimesini içeriyor. Kendisini ifade etmek istediği şekli paylaşmanın ve genişletmenin bir yolu da bu sanatçıya göre…

Gözlerden uzak, yaratıcı olmaya, ondan ne öğreneceğimi ve bunu nasıl araştıracağımı bulmaya alışkınım. Çoğu zaman duygularla yalnız başa çıktığını ve çok özel bir deyimden geçtiğini hissediyorsun. Ama bu dönemde yaşadıklarımızı hepimiz, tüm insanlık paylaşıyor. Bu çok güçlendirici bir an!”

George Floyd cinayeti neydi?

25 Mayıs 2020’de, 46 yaşındaki siyahî George Floyd, Minneapolis-Minnesota’da sahte para kullandığı iddiası ile tutuklanırken, polis tarafından öldürüldü. Diziyle Floyd’un boynunu yere bastıran ve sekiz dakika 15 saniye boyunca dizini ensesinden kaldırmayan Chauvin adlı polisin onu inatla bırakmamasının ardından, Floyd hayatını kaybetti. Yapılan iki otopsi sonucunda, Floyd’un ölümünün cinayet olduğu raporu çıktı. Polis memuru Derek Chauvin, ikinci derece kasıtsız cinayet ve ikinci derece adam öldürmekle suçlanıyor.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün