“Nasılsın?” diye sorulduğunda hepimiz otomatik bir şekilde “İyiyim” diye cevap veriyoruz. Peki bu sorunun gerçekten yanıtını biliyor muyuz?
Hayat akıp geçiyor. Hepimizin birçok sorumluluğu var. İşimiz, ailemiz, eşimiz, çocuklarımız, arkadaşlarımız… Herkesin bizden beklentisi var. Kendimize bir düzen oluşturduk. Alışkanlıklarımızı belirledik. “Nasılsın?” diye sorulduğunda hepimiz otomatik bir şekilde “İyiyim” diye cevap veriyoruz. Peki, başkalarının bizden beklentisini gerçekleştirirken, sorumluluklarımızı eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye çalışırken hiç durup düşünüyor muyuz? Hayatta gerçekten ne istediğimizi, kim olduğumuzu, yıllar içinde nasıl değiştiğimizi değerlendiriyor muyuz? Bize sorulan “Nasılsın?” sorusunun cevabını gerçekten biliyor muyuz?
İnsan gelişen ve değişen bir canlıdır. Yeni öğrendiğimiz bilgiler, tanıdığımız yeni insanlar, okuduklarımız, izlediklerimiz beynimizde sürekli yeni pencereler açar. Bu pencerelerden görebileceğimiz yeni manzaraların tadını çıkarabilecekken; biz dışarı bakmayıp, hayatın akışına kapılıp gidiyoruz. Fark etmiyoruz bile. Durmuyoruz, sürekli hareket halindeyiz. Sürekli hareket halinde olmak yorucu değil mi? Arabayla uzun bir yolculuğa çıktığınızı düşünün. Üç saat yol gittikten sonra araba ekranında mola vermemizi söyleyen bir uyarı görürüz ya da bilgisayarımız çok uzun süre çalıştığında çok ısınır ve bilgisayarımızı kapatırız. Arabalar ve bilgisayarlar bile hayatta mola isterken biz niye es vermemiz gerektiğini fark edemiyoruz?
Es vermediğimiz için de kendimizi ihmal ediyoruz. Duygularımızı fark etmiyoruz. Neyi neden yaptığımızı kendimize sormuyoruz. Tercih yapmak yerine alışkanlıklarımızın esiri oluyoruz.
Yoruluyoruz ve kendimizi tanımak, dinlenmek için vakit ayırmıyoruz. İşte durup kendini sorgulamak isteyenlere birkaç ipucu:
Hepimizin gün içinde yetiştirmesi gereken projeleri, evde bekleyen işleri gibi birçok sorumluluğu var. Bu sorumlulukların yarattığı telaş bizim öz farkındalığımızı engelliyor. Bu yarım saat içinde “Ben son 24 saatte kendime ne kattım?” diye düşünün. Böylece gün be gün değiştiğinizi fark edeceksiniz. Ya da uzun süredir kendinize hiçbir şey katmadığınızı fark edip harekete geçeceksiniz.
Günlük hayatın telaşından hobilerimiz hakkında düşünmeye vakit ayıramıyoruz. Her gün ev, iş, aynı sorumluluklar çerçevesinde bir hayat geçiriyoruz. Oysaki yeni şeyler öğrenmek, yeni bir şeyler başarabilmek beyindeki ödül sistemini harekete geçirir ve kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Bu sebeple yeni hobiler belirleyebilirsek hem ilgi alanlarımızı keşfetmiş oluruz ve kendimize bilinçli bir tercih yapma fırsatı sunarız; hem de daha mutlu insanlar haline geliriz.
Hepimizin belki de küçüklüğünden beri devam ettirdiği dostlukları var. Onlarla her gün görüşüyoruz ve konuşuyoruz. Bu tip arkadaşlıklar hepimizin ihtiyacı olan, kendimizi güvende hissetmemizi sağlayan arkadaşlık türleridir. Ancak farkında olmasak bile zaman içinde hepimiz evriliriz ve hayatlarımız değişir. Bu noktada hayatımızın değiştiğini fark edip, yeni ihtiyaçlarımızı ve farklı yönlerimizi besleyebilecek kişileri hayatımıza sokabilmek çok önemlidir. Yani eski dostluklarımız kadar; bilinç düzeyinde de hayatımıza farklı kişileri sokmak, size iyi gelmeyen kişilerle daha az vakit geçirmek gelişimimiz açısından çok önemlidir.
Hepimiz gün içinde birçok olay yaşarız, bu olayların sonucunda birçok duygu hissederiz. Kızgınlık, üzüntü, kaygı ve öfke gibi olumsuz duyguları daha yoğun yaşarız ve uzun süre etkisinde kalırız. Bu sebeple kendimizi olumsuz duygularla baş edemiyormuşuz gibi hissederiz. Bize bu duyguları yaşatacak ortamlardan kaçınmaya çalışırız. İnsanın kendisini keşfetmesi, değiştiğini fark etmesi bir kaygı yaratır. Çünkü bilinmeyen korkutucudur. Ancak olumsuz duyguların da hayatın içinden olan duygular olduğunu fark edersek değişim düşündüğünüz kadar korkutucu gelmeyecektir.
Bütün bu yazılanlara karşı aklınızdan geçen düşünce “Bu kadar iş varken bunla şimdi kim uğraşacak” olmuşsa kendinize verdiğiniz değeri sorgulayabilirsiniz. “Ben bütün bunları zaten yapıyorum” diyorsanız zaten farkında bir yaşam sürüyorsunuz ve kendinize değer veriyorsunuz demektir.
Hepinize şimdiden farkındalıkla dolu, güzel bir yıl dilerim.