Yaşandı bitti saygısızca

´Nereden Geldim Nerelere Gideceğim´ albümünün çıkış yılı 1995. Burak Kut parçası gibi geçen bir yıl oldu 2020. Umarız 2021 yılı Orhan Gencebay ´Batsın Bu Dünya´ ile final yapmaz. Final Countdown 1986 yılında çıkan Europe parçası. 2020 Brexit ve Libor ile Avrupa´nın sonu.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
30 Aralık 2020 Çarşamba

Yıla depremle başladık, depremle bitirdik. Yıla Trump’la başladık, kramplarla bitiriyoruz. Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler yılında kimileri için güzel gelişmeler de oldu tabii. Ancak insanlığın geneline bakıldığında sorunlu bir yıl 2020. Maya takvimi aslında 2012 yılını işaret ediyordu. Aztek takvimi ise 2023 yılını. İşimiz artık finansal astrologlara kaldığına göre bundan sonra Çin Astrolojisini dikkate almakta fayda var. Malum 2020 yılına Trump’ın deyimi ile Çin virüsü damga vurdu. Çin’den aşı geldi, geliyor, gelecek derken artık yılı kapatıyoruz.

Aslında dünya ekonomisi adına suçu bir virüse yüklemek doğru değil. FED zaten bilançoyu hızla daraltıp, faizleri hızla yükselterek 2019’un ikinci yarısında küresel krize zemin hazırlamıştı. Eylül 2019’da ABD’de bankalararası repo faizleri dört katına çıkıyordu. Neyse ki bağımsız FED daha önce Trump’ın çıkışlarını dinleyerek faizleri üç kere indirmişti. Pandemi ile beraber tekrar sıfıra çekti ve 2023’e kadar arttırmam dedi de bankalar tekrar sıkıntıya girmedi. Ancak borsa endeksleri tepkisiz kalmadı. Ama yine merkez bankaları yetişince eski seviyelerini pandemiye ve ekonomik krizlere rağmen yakaladı. 3,75 trilyonu görmüş FED bilançosu şimdi neredeyse iki katı. Fakat Powell en son kasım ayında artık mermimiz kalmadı dedi. Nitekim 2021 yılından itibaren artık maliye politikaları güdümlü para politikaları dönemi başlıyor.

Senyor Yetkiyi Geri İstiyor

Merkez bankacılığının çıktığı yıllarda kamu ve savaş finansmanı ön plandaydı. Derken enflasyonu keşfettiler ve ticaretin ihtiyaç duyduğu kadar para basılsın, bunu da işi bilen bankacılar yapsına döndü iş. Kasada ne kadar altın, gümüş, o kadar kâğıt para. Derken Medici Ailesinin finansman altyapısı bankolardan işi bankacılığa, o finansman senedi note’lar ise banco note’lara dönüşüyor ve günümüze kadar bu işleyiş geliyordu. 1944 Bretton Woods sonrası altın miktarı yeterli olmayıp, para arzı ise altyapı yenilemeleri ve savaş tazminatı finansmanı için daha çok gerekince ons keşfedildi. Altına dayalı dolar paritesi ile bugünlere kadar geldik. Ancak ikisi arasındaki ilişki Smithsonian ile 1971 yılında Nixon döneminde son bulacaktı. ‘Serbest dalgalı kur rejimine’ geçmişti dünya. 2020’de anlaşmalı (?!) Brexit ile İngiltere bağımsızlığını kazanırken, LIBOR ile dünyanın gösterge faizi de eş zamanlı ortadan kalkacak ve dünya ‘serbest dalgalı faiz rejimine’ girecekti. 1971 sonrası dikiş tutmayan dünya ekonomisi ve para arzı ile bilançolarını şişiren merkez bankalarının hatalarını gelir dağılımı eşitsizliği başta olmak üzere dünya halkları ödeyecekti. Nitekim 2008 sonrası “sky is the limit” diyen merkez bankaları ve onların ‘Likidite Tuzağı’ sıfır faiz uygulamaları da ekonomilerin toparlanmasına bir çözüm olmuyordu. Gevşek para politikası izleyenler enflasyonu arttıramıyor, sıkı para politikası izleyenlerse enflasyonları düşüremiyordu. Oysa senyör sıkıntının farkındaydı. Büyüme ve istihdam merkez bankalarının önceliği olmayınca senyör ile merkez bankalarının arasındaki makas açılıyordu. Nitekim artık senyör para arzı yetkisini verdiği merkez bankalarının kifayetsiz kaldığını görerek, bu son pandemi krizinde para politikalarını maliye politikalarının güdümüne alıyordu. Biden kampanya sitesi 7 trilyon dolarlık Keynesyen altyapı projeleri taahhüt ediyor. Henüz onaylanmayan 900 milyar dolarlık yardım paketi ile halkın cebine 600 dolar çek koymak istiyor. 2,3 trilyon dolarlık paketle COVID mücadelesini sürdürmek istiyor. Bir tek ABD mi? Tüm ülkelerde maliyeler artık ön planda. Merkez bankaları ve bağımsızlıkları dünyada bu yüzden tartışılıyor. Senyörün bu hamleleri ile merkez bankalarından oluşabilecek boşluğu, burjuva Facebook Libra ile (2021 Ocak) doldurmaya hazırlanırken, proletarya Bitcoin rekorları ile kendi parası üzerinden devrimini yapmaya çalışıyor. Nitekim kasım ayında ABD Hazine Bakanı Munchin ile FED arasındaki bazı yardım paketlerinin geri ödenmesi tartışması artık senyörün sabrının bittiğinin önemli bir göstergesi. Yetmez ama evet Çin dışında Vietnam, İsviçre’yi de döviz manipülatörü ilan etti ABD Hazinesi. Tavyan, Tayland, Hindistan ise izleme listesine girdi. Kur savaşları ticaret savaşları gibi tüm hızıyla sürüyor. Yakında serbest dalgalı faizler ile birlikte faiz savaşları da ayyuka çıkacak. İşte maliye politikalarının önemi burada. Çünkü dehşet seviyede bütçe açığı veren senyörlerin kasaları bir süre sonra borcu çevirebilmek adına faiz savaşlarını da devreye almak zorunda kalacak. Sonuç ve özet mi? Bunlar insanlığın iyi günleri. Virüse veya başka bir ekstrem riske suç bulmayın. Böyle devam ederse dün Lehman Biraderler, bugün virüsler, yarın uzaylılar işin bahanesi olacak. Faiz savaşlarında şirketlerin finansman bonolarından daha bahsetmedik bile.

Sherwood’da Geyik Avlatmamış Kraliçe

Ve sonunda İngiltere birlikten ayrıldı. Önce Diana’nın küçük oğlu Kraliyetten ayrıldı. Yaprak dökümü bir yıl 2020. Trump 8 milyon fazla oy, fazladan 1 vali ile 8 delege ve salıncak eyaletleri alarak başkanlığı kaybetmiş. Gerçi hâlâ seçimi kaybettiğini kabul etmiyor. Georgia seçiminde iki senatör Cumhuriyetçi kalırsa Biden topal ördek olarak hükümete başlayacak. Macron İngiltere’ye mi yansın, ikinci bir Prag Baharı gibi Paris’ye ve oradan Avrupa’ya AB Baharı getirecek ona mı çalışsın, Almanya’da Merkel sonrası meçhul Belçika ona mı hazırlansın, işte böyle bir 2020. Kraliçe Robin Hood’a Sherwood Ormanında geyik avlama izni vermemiş, Fransız balıkçılara mı kendi karasularında balık avlama izni verecek? O izni temelli verseydi yarın Cebelitarık, Kıbrıs, Süveyş, Basra, Kanada, Falkland, Avustralya, Yeni Zelanda masaya gelecekti. AB hayalini gümrük birliği, serbest dolaşım seviyesinde bırakmazsa yarın Karadeniz’e kıyısı olan Romanya’daki masum bir balıkçı köylüsü “Ne işimiz var yahu bizim Fransız balıkçılarının sorunları ile” diye daha çok gündeme gelecek. Baltık ülkelerinin makro verileri iyiyken sırf Alman arabası satmak ve Rusya’nın önünü kesmek için birliğe alındığını fark etmesi zor olmayacaktır. Yunanistan gibi AB’den gelen hibe fonlarla yollarını sürekli yenileyen Litvanya yarın o iyi makro verilerini de kaybedince, muhasebe dışında bir hayali olmayan Litvan gencini serbest dolaşım hakkı da kesmeyecek.

Dünya Ekonomisine Yeni Bir Bretton Woods Lazım

Bu iş nasıl çözülür? Tek çare İstanbul Ekolü. İstanbul Finans Merkezi bu işin anahtarı olabilir. Ekonomistler, akademisyenler, merkez bankalarının guvernör ve başkanları, IMF, Dünya Bankası, EBRD, BIS, OECD ve diğer ilgililer yeni bir dünya savaşını beklemeden, mevcutları yeterli görüp bu küresel krizlerden tek başlarına çıkamayacaklarını görerek bu işi çözüme ulaştırabilirler. Öncelikle borç konsolidasyonu ve silinmesi. Herkes gücü oranında özellikle insanlığı sıkıntı yaşadığı coğrafyalara yönelik borçları silecek ve bunu kendi bütçe açıklarından mahsup edecek. Bunu bir kurala bağlayarak, herkesin borç yükü hafifletilerek serbest dalgalı faiz rejiminin dalga boyları azaltılarak işe başlanmalı. Reel ekonominin üç katına çıkmış dünya borç stokunu üretimle tekrar ilişkili hale getirerek zaman kazanmak lazım. Sonra parasal sistem. Merkez bankalarının görev tanımları tekrardan yazılmalı. Faizsiz kripto paralar para politikalarında kullanılmadığı için para sayılmazmış. Yahu merkez bankacılığına alternatif bir sistem zaten para politikasında düşünülürse garip olmaz mı? Lagarde çok iyi bir bankacı veya bürokrat olabilir. Zevkli olduğu da giyim kuşamından belli. Ancak Rio’da veya Kinshasa’da sokaktaki bir dünya vatandaşının sorunlarını çözecek birisi mi, ondan emin olmak kolay değil. Sahiden, herhangi bir ekonomi kanalında reel ekonomiden, üretimden çok varlık alımı olacak mı, FED faizi arttıracak mı tartışmaları sizlere de garip gelmiyor mu? Ekonomide politika faizinden, FED’in bilançosundan, ECB’nin varlık alımından başka konuşulacak sorun kalmadı mı?

Türkiye Ekonomisine Yeni Bir İzmir İktisat Kongresi Lazım

Hazır toplanmışken, ulusal olarak ekonomide bir konsensüs adına toplanmak da iyi olacak. Son 50 yılın faiz, enflasyon, kur sarmalını çocuklarımız veya torunlarımız artık konuşmasın diye başta tarım ekonomisi olmak üzere (gıda enflasyonu nedeni ile) iktisat politikalarını stratejik, bütünsel ve en önemlisi bir uzlaşı dâhilinde gözden geçirmek ve sürdürülebilir hale getirmek gerekiyor. Faiz, enflasyon, kur denince akla hemen politika faizi geliyor. Kimse yılların vadeli çekinin, vade farkı maliyetinin enflasyona etkisini konuşmuyor. GSYİH’da hep baskın olan para piyasalarının yani bankacılığın finansman maliyetini sermaye piyasaları yani halka arzlar ile aşabileceğini tartışmıyor. Reform derken bunu artık esnafa vergi affı, patrona SGK desteği olarak algılamamak lazım. Carry trade sıcak paranın (yani faizin), cari açığın (yani yerli malının), ters para ikamesinin (yani dövizin) artık gündem olmaktan çıkması için bir yerli ve milli kongre yeterli.

Proxima Centauri’den Bir Yar Gelir Bizlere

15 Ağustos 1977 “Wow” sinyalinden sonraki en ciddi ikinci radyo sinyali uzayda tespit edildi. Proxima Centauri’den gelen radyo sinyalleri 2020’de hasretle beklenen uzaylılar adına finali doğru bir şekilde yaptırmış oldu. Henüz bir netlik yok ancak sinyal bir akıllı yaşam formundan ise eksiğimiz kalmıyor. İnsanlık tarihinde birçok başlığı, dogmayı sorgulatan felsefi bir yılda finali Kasım 2020’de kalp krizi geçiren uzaylı türkücümüz Mustafa Topaloğlu ile yapalım. Ne güzel demiş “Felsefe yapma, uzaydan gelmedik ki, dünyalıyız biz”.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün