WEB´DEN SEÇMELER

• Türkiye-İsrail ilişkilerinin son on yılını kaybolan yıllar olarak nitelemek mümkündür. Bu on yıl zarfında, ilişkilerde ciddi güven kaybı meydana gelmiştir. Ancak, her şeye rağmen, gelecekten son derece ümitli olduğumu söylemeliyim. İlişkilerin normalleştirilmesine yönelik bu adımları atmak elbette kolay değildir. Ancak, iki ülkenin siyasi liderleri, sağduyunun sesini dinler ve bölgedeki reel politik durum ile yüzleşirlerse, kaybolan yılları telafi edecek adımları kolaylıkla atabilirler. NAMIK TAN – www.yetkinreport.com

İzak BARON Diğer
3 Mart 2021 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı – Alıntılar

  • NASIL OLUYOR DA AZ SAYIDAKİ BU İNSANLAR DAHA DOĞRU VE DAHA YERİNDE DAVRANIYORLAR DİYE. KUTSAL KİTAPTA GEÇEN YANLIŞ DAVRANIŞLAR DA BU DİNDEN OLANLARA YAPIŞTIRILINCA, ALIN SİZE YAHUDİ DÜŞMANLIĞI.

Eskiden beri süregelen bu Antisemitizm’in sebebini söyleyeyim.

Yahudi topluluğu binlerce yıllık bir geleneğe ve bilgi birikimine sahip. Bu bilgi birikimi ile hayatlarını devam ettiriyorlar. Anlayacağınız kollektif bilinç yüksek. Kollektif bilinç böyle yüksek olunca da, bireysel ve toplumsal alanlarda öngörülen tespitler uygulanıyor.

Neden?

Çünkü insan hep aynı insan. 1000 yıl önce de, şimdi de.

Hal böyle olunca diğer milletten olan insanlar bundan rahatsız oluyorlar.

Nasıl oluyor da az sayıdaki bu insanlar daha doğru ve daha yerinde davranıyorlar diye. Kutsal kitapta geçen yanlış davranışlar da bu dinden olanlara yapıştırılınca, alın size Yahudi düşmanlığı.

Yahudi düşmanlığına karşı sadece benim değil, diğer Müslümanların da Purim’i hatırlaması ve Yahudilerin bu bayramını tebrik etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Nasıl onlar Müslümanların Ramazan ve Kurban Bayramlarını hatırlayıp kutluyorlarsa, aynı şekilde.

Sinan Eskicioğlu

https://www.ocakmedya.com/antisemitizme-karsi-purimi-hatirlamak/

  • "TÜRKİYE İLE İSRAİL ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN YENİDEN CANLANDIRILMASI VE ESKİ GÜNLERİNE DÖNDÜRÜLMESİ İKİ ÜLKENİN DE ÇIKARINA. İKİ ÜLKE BİRBİRLERİNE DÜŞMAN YERİNE DOST ÜLKELER OLARAK BAKMALI. UMARIM ZAMAN BİZE TÜRKİYE İLE İSRAİL ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN DAHA SIKI VE YAKIN OLDUĞUNU GÖSTERİR."

Eski Mossad Başkanı Danny Yatom, Türkiye-İsrail ilişkileri hakkında da değerlendirmelerde bulundu.

Yatom, "Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden canlandırılması ve eski günlerine döndürülmesi iki ülkenin de çıkarına. İki ülke birbirlerine düşman yerine dost ülkeler olarak bakmalı. Umarım zaman bize Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin daha sıkı ve yakın olduğunu gösterir." ifadelerini kullandı.

Ankara ile Tel Aviv arasında istihbarat paylaşımının devam edip etmediği şeklindeki soruyu ise Yatom, "Bilgilendirilmediğim için bu sorunun cevabını bilmiyorum. Sadece özellikle Suriye konusunda bazı istihbarat paylaşımı olduğu tahmininde bulunabilirim. İlişkilerin eski noktasına gelmesini umut ediyorum." diye cevapladı.

Eski İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzipi Hotovely'in 2019'daki Barış Pınarı Harekatı sırasında yaptığı, "Kürtlere çeşitli yollardan yardım ediyoruz." şeklinde açıklamasının, “Tel Aviv'in PKK terör örgütünün Suriye kolu olan YPG'ye destek verdiği anlamına gelip gelmediğine” ilişkin soruya karşılık ise Yatom, "Kesinlikle hayır, çünkü İsrail politikasından anladığım kadarıyla biz, bir başka ülkenin iç işleri ile alakalı konulara müdahil olmuyoruz. Farklı güçler arasında üçüncü bir ülkede yaşananlara karışmıyoruz. Şahsen İsrail ile YPG arasında resmi bir ilişki ve yardımlaşma olduğuna ilişkin bilgiye sahip değilim." görüşünü savundu.

Mustafa Deveci

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/eski-mossad-baskani-yatom-iranin-nukleer-silahlanmasina-karsi-gerekirse-askeri-guc-kullanilmasindan-yana/2154014

  • SÖZ GELİMİ STRUMA’NIN İSTANBUL’DA OLDUĞU GÜNLERDE ALMAN YANLISI YAYIN YAPMAKTA OLAN CUMHURİYET GAZETESİNDE CEMAL NADİR İMZASIYLA YER ALAN BİR KARİKATÜR BAŞLI BAŞINA UTANÇ VESİLESİYDİ.(İSTANBUL SAHİLİNDE İKİ SANDAL... SANDALLARDA BİRER BALIKÇI... BİRİ DİĞERİNE SORUYOR: ‘BU PİS KOKU DA NEREDEN GELİYOR?’ ‘TABİİ Kİ STRUMA’DAN...’ DİYE CEVAP VERİYOR DİĞERİ... ‘YANINDAN GEÇMİŞ OLMALISIN. İÇİNDE BİR SÜRÜ YAHUDİ VAR DA!..”)

Benim Struma’yı yazma nedenim, ne ülke içinde ne de ülke dışında doğru dürüst ele alınmaması idi. Birkaç araştırma dışında unutulmaya terk edilmişti. Bakirdi. Türkiye’nin yakın geçmişini irdelemesi açısından önemliydi.

Yahudilerin yaşadığı bir olayı ele aldığım için, genellikle Yahudi veya Dönme olduğum ithamları ile karşılaştım.

Hiç ilgim yoktu... Babam İzmirli, annem Trabzonlu’ydu… İzmir tarafı Selanik kökenli değildi... Yani Sabetayistlik olasılığı da söz konusu değildi…

Araştırma tuttu. Baskı üzerine baskı yaptı. İshak Bey’le birlikte, imza günü ve felaketin ilk yıldönümünde denize birlikte çelenk attık.

İnançlara tahdit koyan Selefi zihniyetlere inat, İshak Bey’e gönülden rahmet diliyorum…

Söz gelimi Struma’nın İstanbul’da olduğu günlerde Alman yanlısı yayın yapmakta olan Cumhuriyet gazetesinde Cemal Nadir imzasıyla yer alan bir karikatür başlı başına utanç vesilesiydi.(İstanbul sahilinde iki sandal... Sandallarda birer balıkçı... Biri diğerine soruyor: ‘Bu pis koku da nereden geliyor?’ ‘Tabii ki Struma’dan...’ diye cevap veriyor diğeri... ‘Yanından geçmiş olmalısın. İçinde bir sürü Yahudi var da!..”)

Sosyal ‘Tabula Rasa”ya son derece ciddi bir fırçaydı Struma… Olayı şöyle toparlayayım. Struma’yı -bu belgesel romanı- yazma amacım neydi? Bana mı düşerdi? Düşmeliydi…

Biri genel, diğeri özel iki amacım vardı bu çalışmada. Geneli, içinde yaşadığımız toplumun kronikleşmiş tavrı ile ilgiliydi.

Malum, ‘tabularasa’, boş levha demek. Bir yaklaşıma göre, insanoğlu böyle bomboş doğar, yaşadıkları ile birlikte levha şu veya bu şekilde dolar. Bu işin bireysel tarafıdır. Toplumlar da aynen bireyler gibi yatay ve dikey ilişkileriyle tarih içinde bu levhanın sosyal içeriğini oluştururlar.

Türkiye’deki alışkanlık ise konuşmama, yazmama, tartışmama üzerine kuruluydu. Levhanın boş kalması yeğlenirdi. Elimden geldiğince, ben bu genelde boş kalması tercih edilen sosyal levhanın küçücük bir bölümünün de olsa doldurulmasına katkıda bulunmak istiyordum.

1941-1942 Türkiye’sinin de öyküsüdür Struma. Filminin de günün birinde mutlaka çekileceğine inanıyorum.

Halit Kakınç

https://odatv4.com/ben-bu-ulkenin-evladi-miyim-24022153.html

  • “KENDİMİ BU TÜRDEN MERAKLAR KARŞISINDA KAFESTEKİ MAYMUN GİBİ HİSSEDİYORUM… VE SADECE BEN HAYATTA KALDIĞIM İÇİN DE ÖNÜNE GEÇEMEDİĞİM AĞIR BİR SUÇLULUK DUYUYORUM.”

Hayat bir şekilde devam etti David için. 1945 yılında Kahire’de Adria Nacmias adlı bir Mısırlı ile evlendi. Aile, Tokyo’ya yerleşti. Adria, 1961 yılında nikotin zehirlenmesinden hayatını kaybetti.

David, Amerika’ya geçti. 1968 yılında Marda adlı bir kadınla ikinci evliliğini yaptı.

Struma’dan… Hayatının ilk ve en büyük aşkı İlse’den hiç söz etmedi David. Yakın dostu Alan Guggenheim, bir gün dayanamadı ve bu suskunluğunun nedenini sordu.

Şöyle aldı cevabı: “Kendimi bu türden meraklar karşısında kafesteki maymun gibi hissediyorum… Ve sadece ben hayatta kaldığım için de önüne geçemediğim ağır bir suçluluk duyuyorum.”

David, 2013 Ekimi’nde ağır bir kalp krizi geçirmişti. Kalbinin yüzde 75’i iflas etmiş ve yatağa mahkûm olmuştu. Sonunda geri kalan yüzde 25’i de havlu attı yorgun kalbinin.

Bizim tanışmamız kısmet olmadı David Stoliar’la. Dostum Gökhan Karakaş vasıtasıyla bu konudaki belgesel roman çalışmam kendisine iletildi.

İçeriği anlatılmış… Çok memnun olmuş…

Fakat, “Yahu kapağına şu Hitler denilen caniyi de koymasaydı, daha iyi olmaz mıydı” demiş…

Çoktan İlse ile buluştular.

Artık ayrılmamacasına…

Halit Kakınç

https://odatv4.com/yazar/halit-kakinc/david-ile-ilsenin-hikayesini-bilir-misiniz-27022140.html

  • TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİNİN SON ON YILINI KAYBOLAN YILLAR OLARAK NİTELEMEK MÜMKÜNDÜR. BU ON YIL ZARFINDA, İLİŞKİLERDE CİDDİ GÜVEN KAYBI MEYDANA GELMİŞTİR

Kanımca, ilişkilerin normalleşmesi için atılması gereken üç acil adım bulunmaktadır.

Birincisi, tam ve anlamlı diplomatik ilişkilerin bir an önce yeniden başlatılmasıdır. Unutulmamalıdır ki konuşmadan, görüşmeden ne çıkarlarınızı gözetebilir ne karşılıklı güveni ihya edebilirsiniz. İsrail, 2016 yılında, bir anlamda hatasını kabul ederek, Mavi Marmara olayı sebebiyle Türkiye’den özür dilemiştir. Bu cesur bir karardır. Ancak, yeni adımların atılmasına ihtiyaç vardır.

İkincisi, ilişkilerin, mevcut ideolojik yüklerden süratle kurtarılması gerekir. Nitekim, Türkiye’nin son dönemde, yaşadığı diplomatik yalnızlığın temel sebeplerinden biri ideolojik dış politika uygulamalarıdır. İsrail’in de bu çerçevedeki politikalarını yapıcı bir yaklaşımla gözden geçirmesi gerekir. Örneğin, akılcı ve gerçekçi politikalar izlenebilseydi, bugün Doğu Akdeniz’de bir çatışma yerine işbirliğinden söz edilecekti.

Üçüncüsü, hem Türkiye hem İsrail, Filistin meselesinin ikili ilişkilere engel olmasına izin vermemelidir. Türkiye’nin, Filistin meselesine adil çözüm bulunması konusunda sorumluluk hissetmesinin tarihi sebepleri vardır. Ancak, Türkiye’nin son yıllarda daha önceki denge politikalarından ayrılması, İsrail-Filistin meselesinin çözümünde kaldıraç olma rolünü maalesef yitirmesine neden olmuştur. İsrail de, sağduyudan ayrılmış ve bu coğrafyada Türkiye’den başka yakın dostu olmadığı gerçeğine sırt çevirmiştir.

Türkiye-İsrail ilişkilerinin son on yılını kaybolan yıllar olarak nitelemek mümkündür. Bu on yıl zarfında, ilişkilerde ciddi güven kaybı meydana gelmiştir. Ancak, her şeye rağmen, gelecekten son derece ümitli olduğumu söylemeliyim.

İlişkilerin normalleştirilmesine yönelik bu adımları atmak elbette kolay değildir. Ancak, iki ülkenin siyasi liderleri, sağduyunun sesini dinler ve bölgedeki reel politik durum ile yüzleşirlerse, kaybolan yılları telafi edecek adımları kolaylıkla atabilirler. Aksi takdirde, her iki ülke de kaybetmeye devam edecektir. Kanımca, daha fazla beklemeden harekete geçmenin tam zamanıdır.

Namık Tan

https://yetkinreport.com/2021/02/23/turkiye-israil-iliskileri-kaybolan-yillar/

  • 22 MAYIS VE 31 TEMMUZ TARİHLERİNDEKİ SEÇİMLER ANCAK BİR JEST, KOZMETİK BİR İYİLEŞTİRMEDEN ÖTEYE GİTMEYECEK GİBİ DURUYOR ŞİMDİLİK

Demokrasinin yokluğunda yapılacak seçimler bir çok kesim tarafından haklı bir şekilde şüphe ile karşılanıyor. El Fetih ile Hamas’ın Kahire’deki toplantıda, yapılacak seçimlerde statükoyu bozmayacak şekilde bir sonuç çıkması konusunda anlaştıkları söylentileri dolaşıyor. Bu şüpheyi destekleyen ise yasama ve yargı bağımsızlığının giderek kaybolması. Başkan kararnamelerinin yayınlanması dışında, seçim yasası da değiştiriliyor. Bazı hâkimlerin erken emeklilikleri isteniyor, bazı hakimler jet hızıyla terfi ediliyor. Yeni seçim mahkemelerinin kurulması da, ister istemez Filistinlilerin seçimimsi bir şey düzenleyeceklerini, ama gerçekte fazla bir şeyin değişmeyeceğini yani El Fetih’in Batı Şeria’nın, muhtemelen farklı bir isimle seçime katılacak Hamas’ın da Gazze’nin yönetiminde kalacağının ayarlanacağı düşünülüyor. Sonuçları aşağı yukarı belli olan seçim hesaplarını bozabilecek tek şey Dahlan ve Bargouti gibi isimlerin seçimlere katılma isteği olabilir ancak. Böyle bir durumun yaşanmaması için tedbirler düşünülürken, olası bir durumda seçimlerin iptal edilmesi de mümkün.

Biden ile yeni bir başlangıç yapmak, ABD ve AB nezdinde olumlu bir imaj ile meşruiyetini sağlamlaştırmak, ABD’nin mali yardımlarının yeniden başlatılması, Filistin meselesini yeniden gündeme getirmek, İsrail ile yeni Arap dostlarının aralarını açmak, İsrail’i pek istemediği yeni bir barış süreci ile baskılamak ve pandemi ile artan işsizlik ve ekonomik sorunlar başta olmak üzere memnuniyetsiz halkı yatıştırmak, Filistin Yönetimi ile Hamas’ın bu seçim işbirliğiyle elde etmeyi planladıkları. Ancak ellerinde olanı da kaybetmek istemedikleri oldukça açık. Bu nedenlerle 22 Mayıs ve 31 Temmuz tarihlerindeki seçimler ancak bir jest, kozmetik bir iyileştirmeden öteye gitmeyecek gibi duruyor şimdilik.

Karel Valansi

https://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/filistin-secimleri-neyi-degistirebilir,30049

  • İSRAİL İLE UNIFIL ARA BULUCULUĞUNDA DA OLSA GÖRÜŞMELERE İTİRAZ ETMEYEN HATTA DESTEKLEYEN HİZBULLAH’IN LÜBNAN’IN ÇÖKMEKTE OLDUĞU GERÇEĞİNİ GÖZ ARDI ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL

Geçtiğimiz günlerde BAE’den yapılan bir açıklama pek gündeme gelmedi ancak oldukça dikkat çekiciydi. Açıklamada, BAE’nin Lübnan ve İsrail arasındaki gerginlikte etkin rol alabileceği ve ara bulucu olarak sürece katılabileceği belirtiliyordu.

Lübnan ve İsrail arasında diplomatik ve ticari ilişkiler olmadığı gibi iki ülke de birbirini düşman olarak tanımlıyor. Lübnan topraklarının küçük bir kısmı İsrail işgali altında ve her an yeni bir çatışmanın patlak vermemesi için iki ülke sınırları arasında oluşturulan tampon bölgede BM Barış Gücü (UNIFIL) görev yapıyor.

Lübnan Hizbullah’ından İsrail başta olmak üzere birçok ülke hazzetmiyor. Hizbullah’ın siyasetten dışlanması, silahsızlandırılması, ülkedeki gücünün törpülenmesi gibi amaçlarla görünüşte sadece Hizbullah’a ancak pratikte bütün Lübnan’a yönelik siyasi, askeri, ekonomik yaptırımların ardı arkası kesilmiyor.

(...)

BAE’nin İsrail ile diplomatik ilişkilerini başlattığı anlaşma bir dizi ticari anlaşmayı da içeriyor. Bu anlaşmaların en dikkat çekici olanlarından biri BAE ham petrolünün Hayfa limanı üzerinden Avrupa’ya naklinin sağlanması… Anlaşma İsrail tarafının inşa edeceği boru hattı ile OPEC’in en fazla petrol üreten ülkelerinden biri olan BAE petrolünü taşımasını öngörüyor.

Bunun yanı sıra, BAE’nin Lübnan kara suları içinde kalan bölgede petrol/doğal gaz aramayı düşünen konsorsiyumlara katılmaya niyeti olduğu açık.

Gerçi Lübnan açıklarında ilk sondaj çalışmalarına geçtiğimiz yıl başlayan TOTAL şimdilik umduğunu bulamadı ancak Akdeniz’deki enerji yarışının birçok ülkeye yeni ittifaklar kazandırdığı, eski düşmanlıkları bitirme fırsatları sunduğu, özellikle de İsrail ile normalleşme sürecinin diplomaside yeni kulvarlar açtığı göz önüne alındığında BAE’nin Lübnan üzerinden yeni sahalara açılmaya niyetlenmesi gayet anlaşılabilir.

Peki Lübnan içinde buna mukavemet olur mu?

Biden dönemi İran politikasına bağlı olarak İran’ın Lübnan’daki nüfuz alanını korumak için neler yapacağını şimdiden kestirmek güç ancak nihayetinde Lübnan Hizbullah’ı Lübnan siyasetinin bir parçası. İsrail ile UNIFIL ara buluculuğunda da olsa görüşmelere itiraz etmeyen hatta destekleyen Hizbullah’ın Lübnan’ın çökmekte olduğu gerçeğini göz ardı etmesi mümkün değil.

Hediye Levent

https://www.evrensel.net/yazi/88221/lubnan-nasil-kurtulacak

  • BU YAHUDİLERLE KAVGA EDİP SAVAŞMAK YERİNE…

ONLARIN ENERJİLERİNDEN, ZEKALARINDAN, BİLGİLERİNDEN YARARLANMAK ÇOK DAHA AKILCI POLİTİKADIR…

Yaşadığı bölge halkların kaderiymiş…

Bence yanlış…

İsrail mesela…

Arap ve Türk Müslümanları’yla aynı bölgede yaşıyor…

Petrolü yok…

Doğal gazı yok…

Ama…

Kişi başına milli geliri 45 bin dolar…

Çölde buğday üretip satıyorlar…

Çölde meyve üretip satıyorlar…

Nükleer silahları var…

Kovid aşısını neredeyse tüm halkına uygulayan ilk ülke ve şu anda normale en yakın ülke…

Bu bölgede bu kadar çok gelişmiş bir İsrail’in aynı devleti İskandinavya’da ya da Avrupa’da kurduğunu düşünün…

Silah harcaması hiç olmayacaktı…

Terörle savaşmayacaktı…

Demek istiyorum ki…

Yaşanılan bölge, halkların kaderi değildir…

Bu Yahudilerle kavga edip savaşmak yerine…

Onların enerjilerinden, zekalarından, bilgilerinden yararlanmak çok daha akılcı politikadır…

Memduh Bayraktaroğlu

https://www.korkusuz.com.tr/siz-bunu-ekonomiden-uluslararasi-iliskilere-kadar-butun-basarisizliklarina-tesmil-edebilirsiniz.html

Takılan tweetler

  • Bahar Akpınar@baharakpinar

Cumhuriyetin ilanından sonra bir satırda çizilmiş eski ifade..

https://twitter.com/baharakpinar/status/1365398566123016197?s=27

  • TC_CenevreBK@TC_CenevreBK

Merhum Selahattin Ülkümen, 1944 yılında Rodos Konsolosu olarak görev yaparken, Yahudi toplumundan 42 kişiyi Nazilerin elinden kurtarmıştı.

Sayın Ülkümen anısına hazırlanan hatıra pulu ve zarfını, değerli ailesine takdim etmekten onur duyduk.

https://twitter.com/TC_CenevreBK/status/1365330325929422850

  • İkinci Dünya Savaşı@ww2turkiye

Nazi Almanyası'ndan Türkiye'ye sığınan Yahudi asıllı Eduard Zuckmayer'in 1938 tarihli pasaport fişi. Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik bölümünün kurucusu olan Zuckmayer 1938-1970 yılları arasında ülkede müzik öğretmeni yetiştiren tek kurum olan bu okulun yöneticiliğini yapmıştır.

https://twitter.com/ww2turkiye/status/1365355647131336704

  • Dijital İzmir Kütüphanesi@djtlizmrktphnsi

Musevi vatandaşlarımızın Purim Bayramını tebrik ederiz.

Fotoğraf : 1945 / İzmir

Kaynak: Raphael Rosen arşivi

https://twitter.com/djtlizmrktphnsi/status/1365264713194606593

  • Serdar Korucu@serdarkorucu

Çanakkale Milletvekili Ziya Gevher Etili: #Struma vapuru hâdisesini hep bilirsiniz. Bir yahudi vapuru geldi, yalancıktan bozuldu, aylarca İstanbul'da kaldı. Bu Devlet o adamları aylarca besledi. (…) Devletin başına belâ oldu. Gittiler, belâlarını da kendileri buldular.

Başvekil Dr. Refik Saydam: Maddi, mânevi en ufak mesuliyetimiz yoktur. Türkiye, başkaları tarafından arzu edilmiyen insanlara melce, olamaz. Türkiye başkaları tarafından arzu edilmiyen insanlar için vatan hizmeti göremez. Bizim tuttuğumuz yol budur. / 20 Nisan 1942

https://twitter.com/serdarkorucu/status/1364547766651920384

  • Haliç Postası@HalicPostasi

24 Şubat 1942, İstanbul. 769 yolcu,10 şanslı insan, bir mucize yaşam, yüzlerce ölü: #Struma

#Haliç girişinde #Sarayburnu açığında, 769 yolcuyla 70 gün bekletildikten sonra çekildiği Karadeniz'de batırılan kötü ünlü gemi.

5 yıl önce şu diziyle anmıştım..

https://twitter.com/HalicPostasi/status/702562106349101056

https://twitter.com/HalicPostasi/status/1364655058902781952

  • Başak Bakkaloğlu@nonbendermomo

Brooklyn’de yaşayan Ortodoks Yahudilerin Sukot Bayramı’nda bina cephelerine kurdukları “Sukah”lar.

https://twitter.com/nonbendermomo/status/1364278431421239301

  • önder kaya istanbul gezgini@onderkayaistan1

Galatada Aşkenaz Yahudi cemaatinin Tifre Begodim ya da meşhur adıyla Terziler Sinagogunun eski bir fotoğrafı. Şu an yapı Schneider Temple Sergi Salonu #galata

https://twitter.com/onderkayaistan1/status/1364175904461758465

  • Dr. Işıl Acehan@IsilAcehan

ABD’deki sigara devi Manisalı Morris Şinasi’nin torununun, büyükbabasının tam bir Türk erkeği olduğunu, hanımını çok kıskandığını ve evden pek çıkarmadığını söylediğini anlattım Clubhouse’ta.

Sefarad bir arkadaşım “Sefarad eşler de çok kıskançtır, kültürler çok benzer” dedi :)

Morris Şinasi, Sefarad Yahudisi. Olay sadece Osmanlı’da Müslüman kültürün etkisinden değilmiş yani. :)

New York’ta Hudson Nehrine nazır güzelim malikanelerini görünce “nasıl güzel bir hayat yaşamışlardır” diyordum. Kadıncağız malikaneden pek çıkamadan yaşamış oysa... :)

Torunuyla, bu yazımdan 1 yıl sonra tanıştım. Acayip güzel hikayeler de eklendi ondan ama henüz yazmadım onları.   Sultan Abdülhamid’in Moris Şinasi’ye gönderdiği nişanlar da torununda.

http://forumusa.com/abd/manisadan-new-yorka-bir-basari-oykusu-moris-sinasi/

Belgesel: https://www.youtube.com/watch?v=Ur9HcJsZV3M

https://twitter.com/IsilAcehan/status/1365701391331827716

  • Zeynep Nur Ayanoğlu@nur_ayanoglu

Sephardic Trajectories kitabının Türkçe adı belli olmuş. Sefarad Güzergahları: Arşivler, Nesneler ve ABD'de Osmanlı Yahudilerinin Tarihi. Bu kitaptaki makalelerin bir kısmını @nazimdikbas  çevirdi, bir kısmını ben. Birkaç güne matbaaya gidecekmiş, çabucak kavuşalım dilerim. :)

 

https://twitter.com/nur_ayanoglu/status/1365029236122214401

  • Con Sinov@lordsinov

Alfred Kantorowicz, Hitler'in iktidara gelmesinden sonra toplama kampına gönderilen yüzlerce bilim insanından biriydi. Kampta ölmeyi beklerken mucize gerçekleşti ve serbest bırakıldı. Üstelik ülkeyi terk etmesine izin veriliyordu.

Mucizenin ardında tanımadığı biri vardı: Atatürk

Bilgisel için: https://twitter.com/lordsinov/status/1365728181433626624

  • Haliç Postası@HalicPostasi

Şalom gazetesinin bu haftaki sayısında #Manisa #Akhisar’daki tarihi #Musevi Mezarlığı hakkında bir haber yer alıyor. Manisa Anadolu’daki #Yahudi nüfusun önemli merkezlerinden biriydi zamanında. Akhisar da Ege Yahudileri için sadece bir yerleşim değil, eğitim ve üretim alanıydı.

Gazeteci Feridun Kandemir, 1940 yılında #Akhisar'a gidiyor ve izlenimlerini hazırlarken ilçe halkının ısrarıyla Saraçoğlu köyünü ziyaret ediyor. Orası eski bir #Yahudi köyü. Gerçi o tarihte Yahudi kalmamış fakat geride bıraktıkları izler ve anılar köylülerin hafızasında capcanlı.

Kandemir’in tanımlamasıyla 'Beynelmilel Siyonist Teşkilatı' 1905 yılında köye geliyor. Çakıroğlu Çiftliği'ni satın alarak çevre il ve ilçelerden bu köye 25 #Yahudi aileyi yerleştiriyor. Jewish Colonization Association adlı dernek de burada Or Yehuda Ziraat Mektebi’ni kuruyor.

(...) 1926'dan sonra köyden ayrılan #Yahudi ailelerin büyük kısmı yurt dışına çıkmış; Kudüs'e giden de olmuş, ta Arjantin'e ve Brezilya'ya giden de... Feridun Kandemir’in Türk köylülerden aktardığına göre, sadece bir Yahudi aile yurt dışına gitmeyip İstanbul’da #Polonezköy’e yerleşmiş.

(...) Ege bölgesindeki #Yahudi tarihine bakıldığında en dikkat çekici şahsiyetlerden birinin de Torlak Kemal olduğu görülür. 15.yy başında ortaya çıkan Şeyh Bedrettin hareketinin önde gelen isimlerinden Torlak Kemal aslında sonradan Müslüman olmuş Samuel adlı #Manisa'lı bir Yahudi’dir.

Bilgisel için: https://twitter.com/HalicPostasi/status/1366080260543025152

  • Mendy Chitrik@mchitrik

Cumhuriyet gazetesi bir haber 23.01.1932 "Lehistan Hahambaşısı İstanbul'da"

Aslında, Polonya Hahambaşısı değilmiş, ama en önemli Polonyadaki Hasidik lideri, Rabbi Avraham Mordehai Alter, Góra Kalwaria Rebbe'si.

Yanında Polonya doğumlu "Eşkinazi Musevi cemaati Hahambaşısı ve Musevi Lisesi müdürü doktor [Rabbi David] Marküs" ve oğlu Rebbe Simha Bunem Alter, o da Góra Kalwaria Rebbe'si.

https://twitter.com/mchitrik/status/1366302761151832065?s=27

 

Ağa Takılanlar Öneriyor

  • TÜRKİYELİ YAHUDİLERLE KONUŞMAK (5): BİLGELİK VE LİDERLİK ARASINDA BİR İSTANBUL YAHUDİSİ; MORİS LEVİ – DR.GÖKHAN ÇINKARA

https://www.indyturk.com/node/322416/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/t%C3%BCrkiyeli-yahudilerle-konu%C5%9Fmak-5-bilgelik-ve-liderlik-aras%C4%B1nda-bir

  • TARİHİ İZMİR SİNAGOGLARI – HALUK ÖZKAN

https://www.youtube.com/watch?v=PqBf7WAyVOs&t=162s

  • KONGO’LU MOİSE…- NELLY BAROKAS

https://www.turkisrael.org.il/single-post/kongo-lu-moise

  • AZERBAYCAN'DAKİ DAĞ YAHUDİLERİ MÜZESİ BİLİNMEYEN KÜLTÜRE IŞIK TUTUYOR

https://tr.euronews.com/2021/02/25/azerbaycan-daki-dag-yahudileri-muzesi-bilinmeyen-kulture-s-k-tutuyor

  • BİR CUMHURİYET HATASI! - İSAK NİNO DEBEHAR

https://muhalif.com.tr/makale/bir-cumhuriyet-hatasi-78

  • BİDEN'IN İSRAİL İLE "DERİN" İLİŞKİSİ VE İRAN POLİTİKASI – FAİK BULUT

https://www.indyturk.com/node/322841/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/biden%C4%B1n-i%CC%87srail-ile-derin-ili%C5%9Fkisi-ve-i%CC%87ran-politikas%C4%B1

  • 'ABD, BİNLERCE NAZİ’YE EV SAHİPLİĞİ YAPTI'

https://tr.sputniknews.com/abd/202102281043914305-abd-binlerce-naziye-ev-sahipligi-yapti/

  • İZMİR'Lİ DARİO: KİM DAHA TÜRK, KİM DAHA TÜRKİYE'Cİ!.. - CENGİZ AYGÜN

https://www.ogunhaber.com/yazarlar/cengiz-aygun/izmirli-dario-kim-daha-turk-kim-daha-turkiyeci-101593m.html

  • SAMİ KOHEN’LE 70 YILDA DEVRİALEM – SENE ARMAN

https://www.milliyet.com.tr/pazar/sami-kohenle-70-yilda-devrialem-6442186

  • DİA INTERNASYONAL DE LADİNO 2021 ESTAMBOL

https://www.youtube.com/watch?v=W5egTBQqmDs

  • BİR SEÇİM ANALİZİ..-RAFAEL SADİ

https://www.iyigunler.net/bir-secim-analizi-makale,2669.html

 

Bir Makale

  • İzmir Sefarad Mutfağının Günümüzdeki Yeri - Begüm İPKOPARAN, Oya ÖZKANLI

Bu çalışmada İzmir Sefarad mutfağının günümüzdeki bilinirliğini, bu kültürü devam ettirmesi beklenen gençlerin devam ettirme durumlarını ve bu mutfak kültürünü devam ettirmek için yapılabilecekleri tespit etmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda nitel araştırma yönteminden yararlanılmış, veri toplama tekniklerinden görüşme kullanılmıştır.

Görüşmeler 21 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiş, görüşmecilere üç adet soru

yöneltilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi ile analiz edilmiştir. Analizler sonucu ulaşılan bulgular İzmir Sefarad mutfağının günümüzde yeteri kadar bilinmiyor olduğunu göstermektedir. Bu durumun nedenlerinin başında Sefarad kavramının dahi bilinmiyor olması gelmektedir. Çalışmada Sefarad gençlerinin mutfak kültürlerini devam ettiremediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumun nedenleri arasında gençlerin Sefarad yemeklerini yalnızca bayramlarda büyüklerine gittiklerinde yemeleri, daha pratik yemekler yapmayı tercih etmeleri ve okul ve iş hayatı nedeniyle bu yemekleri yapmaya vakit bulamamaları yer almaktadır. Son olarak görüşmelerde bu çalışma ve benzeri çalışmaların arttırılmasının İzmir Sefarad mutfak kültürünü devam ettirmek için yapılabileceklerin başında yer aldığı bulgusu ortaya çıkmıştır.

https://jotags.org/2020/vol8_issue2_article46.pdf

 

Kırmızı Köşe

  • mehmet pehlivan@epehlivan1071

Covid Aşısı üreten 3 firma var.

3 firmanın da CEO’su Yahudi. Enteresan İsrail’i de aşılıyorlar.

https://twitter.com/epehlivan1071/status/1364580955562901510

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün