Avustralya Açık 2021 Panorama

Pandemi günlerindeki monotonluğa ilaç gibi gelen Avustralya Açık Turnuvasını geçtiğimiz hafta geride bıraktık. Birbirinden harika ve şaşırtıcı karşılaşmalar izledik. Fakat erkeklerde şampiyon yine değişmedi ve Novak Djokovic 18. grand slam´ini kazanarak Roger Federer ve Rafael Nadal ile arasındaki grand slam farkını ikiye indirdi. Naomi Osaka ise 2019´deki tahtını geri alarak kadınlar tenisinde gelecek için harika sinyaller vardı. Avustralya Açık 2021 panorama…

İgal MEVORAH Spor
3 Mart 2021 Çarşamba

FAVORİLER: SERENA VE NADAL’DAN YARI FİNALDE VEDA

Her turnuvanın favorileri olur. Tabii ki Avustralya Açık’ta da hem erkeklerde hem de kadınlarda favoriler açıktı. Kadınlarda bu zamana kadar en çok grand slam kazanmış Serena Williams, dünya 1 numarası Ash Barty ve Naomi Osaka favoriyken, erkeklerde tabii ki büyük üçlünün ikisi (Nadal ve Djokovic) ve büyük üçlü handikapı içinde son beş senede ilk defa grand slam alabilen Dominic Thiem favori isimlerdi…

Ne yapacağı merakla beklenen Serena Williams çeyrek finalde geçen senenin Wimbledon şampiyonu Simona Halep’i eleyerek 24. grand slam’ine yürüyeceğini düşündürdü. Fakat bir şeyi unutmuştuk, Naomi Osaka... Osaka, Williams’ı yarı finalde 2-0 yenerek turnuvanın dışına itti. Erkeklerde ise, toprak kralı Nadal setlerde 2-0 öne geçtiği maçta inanılmaz bir geri dönüşe imza atan Yunan raket Tsitsipas’a maçı 3-2 verdi. Belki de turnuvanın en iyi maçıydı. Tsitsipas Nadal’ın forehand’inin çalışmadığını anladığı andan sonra maçı koparmayı bildi. Kadınlarda dünya 1 numarası Ash Barty ise sakatlıktan ötürü çeyrek final maçında istenileni veremedi ve turnuvaya veda etti.

Novak Djokovic

BÜYÜK ÜÇLÜ RÜYASI DEVAM EDİYOR

Daha önce de çok kez kaleme aldığım gibi erkekler tenisi şu an belki de tarihinin en inanılmaz çağını yaşıyor. Büyük üçlü, son 18 senede, Avustralya Açık 2021 de dahil olmak üzere, 70 grand slam’in 58’ini kazandı. Tekrardan düşünüyorum da, bu İNANILMAZ BİR ŞEY! Avustralya Açık’ı resmen evine çeviren Novak Djokovic, 18. grand slam şampiyonluğuna uzandı ve bu kupaya dokuzuncu kez sahip oldu. Maçlarda da izlediğimiz kadarıyla, büyük üçlünün motivasyon seviyesi inanılmaz bir düzeyde ve kolay kolay düşmeyecek. Djokovic, Zverev ile oynadığı maçta setlerde 1-0 gerideyken raketini kırdıktan sonra oyuna fırtına gibi döndü ve şunu çok iyi kanıtladı: “Ben yenilmezim!” Nadal kendisinden beklenilenin altında bir performans sergileyerek turnuvaya yarı finalde veda etti fakat eminim ki tenisin toprak ağası toprak sezonuna güçlenerek girecektir. Forehand’lerini çok devreye sokamayan Nadal’ın servislerini ise ciddi biçimde güçlendirdiğine şahit olduk. Yaş almaya başlayan oyuncular, rally sayılarını kısa tutmak ve aktif dinlenme sağlamak için servislerini güçlendirmeye başlıyor. Federer de aynı şekilde ace’lerini arttırmıştı son zamanlarda. Ekselansları Federer ise 8 Mart’ta Doha’da yapılacak olan turnuvayla kortlara dönüyor. Bu üçlüyü canlı izlemek bir ayrıcalık, herkese bu dönemin keyfini çıkarmasını dilerim.

NAOMİ OSAKA YİNE ZİRVEDE

Kadınlarda ise erkeklerin tam tersi bir durum mevcut. Bir istikrardan öte çok oynak bir hal var. Her turnuvanın kazananı değişebiliyor, dünya 1 numarası çeyrek finalde elenebiliyor. Fakat bu turnuva bize “Acaba bir efsane doğuyor mu?” sorusunu sordurdu. Naomi Osaka oyunlardaki müthiş azmi ve kararlılığı ile geleceğin kadın tenis yıldızı olabileceği sinyallerini verdi. Güçlü yapısı Serena Williams’a da benzetildiği için Osaka, rakiplerine ciddi ölçüde baskı kurabiliyor gücüyle. Osaka’nın önümüzdeki birkaç seneyi kapatması bana çok olası gözüküyor.

SÜRPRİZ YUMURTALAR

Tabii ki her turnuvanın olmazsa olmazı sürpriz oyuncuları... Bu turnuvada hem kadınlarda hem erkeklerde çok büyük sürprizler yaşandı. Öyle ki kadınların sürprizi finali, erkeklerin sürprizi ise yarı finali gördü. Kadınlarda finale sürpriz isim çıkmasına alışık olsak da, Jennifer Brady ilk grand slam finaline çıktı. Öncesinde de sürpriz sonuçlara imza attı. O da herkes gibi kalıcı olmaya çalışacaktır fakat işi pek kolay gözükmüyor. Ve tabii ki erkeklerde belki de Djokovic’ten fazla konuşulan bir isim, Aslan Karatsev. Daha önce hiç kimsenin ismini bile bilmediği Rus oyuncu, elemelerden gelip yarı finale yükselen beşinci, ilk grand slam’inde yarı finale yükselen ilk tenisçi oldu. Üçüncü turdan itibaren, Schwartzman, Auger–Aliassime ve Grigor Dimitrov’u mağlup ederek yarı finale tırmanan Rus oyuncu Djokovic’e karşı da servis kırsa da bir tenis efsanesi karşısında direnemedi. Fakat bunca senelik tenis izleyicisi olarak, böyle bir başarı görmemiştim. Üstelik Karatsev’in yaşı 27, yani pek genç sayılmaz. Kendisinin aynı zamanda Yahudi kökenleri de mevcut, üç yaşında İsrail’e göç etmiş ve 14 yaşına kadar tenise orada devam etmiş. Umarız bu oyuncuyla daha çok karşılaşırız.

FİNALİST: MEDVEDEV        

Bu yazıma Medvedev’e ufak da bir yer ayırmadan veda etseydim kendisine ayıp etmiş olurdum. Zira kendisi 20 küsur maçtır yenilmiyordu ve Avustralya Açık’ta sessiz sedasız finale ulaştı. 2019 Amerika Açık finalisti olan Medvedev, Avustralya Açık 2021 ile beraber ikinci grand slam finalini oynamış oldu. Maçı 3-0 kaybetse de, kendisinin de dediği gibi “Novak Djokovic’e kaybetmek o kadar da kötü değil.” Zira her ne yaparsa yapsın karşısında bir makine vardı ve o makine asla soğumadı. Açıkçası oyununu çok geliştiriyor ve bana kalırsa büyük üçlüden sonra Thiem ile birlikte geleceği en parlak olan oyuncu. Onu bu sene ATP turnuvalarında çokça izleyeceğiz. Tsitsipas’ı 3-0 rahatça yenmek o kadar da kolay bir şey olmamalı. (Tsitsipas’ın iki gün önce Nadal’ı dört saat sonunda mağlup etmesinin yorgunluğunu da göz ardı etmeyelim tabii.)

HAYAL KIRIKLIKLARI

Bu sene büyük bir hayal kırıklığı oldu mu diye sorarsak aslında cevabım hayır. Fakat büyük sürpriz yapan Karatsev’in üçüncü turda elediği Diego Schwartzman, son grand slam yarı finalisti olarak hayal kırıklığı yaratmadı diyemeyiz. 2021’e kötü başlayan Gael Monfils ilk tura gözyaşlarıyla veda etti. 2017 Wimbledon yarı finalisti Sam Querrey ise ilk turdan turnuvaya veda etti. Fakat hayal kırıklıkları bunlar değildi; asıl hayal kırıklığı erkekler tenisinde büyük üçlüye baş edebilen, hatta onları yorabilen bir oyuncunun hâlâ olmaması. Psikolojik duvarlarını yıkmaları gerekiyor yeni neslin.

OYUN, SET VE MAÇ

Taraftarın olması bence bu turnuvanın en güzel olaylarından biriydi. Herhangi bir spor organizasyonunda taraftarı, seyirciyi çok ama çok özlemişiz.

“Turnuvanın maçı neydi?” diye sorarsanız, Tsitsipas’ın Nadal’ı 2-0’dan dönerek yendiği maçtı tartışmasız. Bir de tabii, Muchova - Brady yarı final maçını eklemek gerekiyor.

Gözlerimin pasının silindiği bir turnuva oldu. Ben çizgi hakemsiz tenisi beğenemedim, hatalar sıfıra indi fakat sanki tenisin havası biraz sönmüş gözüktü. Filelerdeki let sistemleri ise büyük bir soru işareti oldu, kesinlikle üstüne düşülmeli.

Velhasıl kelam, şampiyonlarda sürpriz yaşanmadı. Söylediklerimizin tabii ki arkasındayız, “Djokovic bir makine ve asla soğumuyor.” Büyük üçlü yerli yerinde, hâlâ zaman varken bu üçlüyü izleyin efendim!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün