Efsanevi Varşova Yetimhanesinin yaşayan son pansiyoneri hayatını kaybetti

Çocuk doktoru Janusz Korczak, Varşova´daki çocukların potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarını destekleyen öncü fikirleriyle Avrupa´da ün kazanmış Yahudi yetimhanesini kurup yönetmişti. Geçtiğimiz ay, yetimhanenin hayatta kalan son üyesi, ressam ve heykeltıraş Itzchak Belfer, 98 yaşında Tel Aviv´de hayatını kaybetti.

Dünya
10 Mart 2021 Çarşamba

Çocuk hakları savunucusu olan ve bu konuda kaleme aldığı 20’den fazla kitabı olan Janusz Korzack, yüzlerce çocuğun hayatına dokundu. Sanatçı Itzchak Belfer de hayatının çoğunu, çocukluğunda kendisine umut veren ve ona inanan bu adamın hatırasını korumaya adamıştı. Belfer’in torunu Neta, dedesinin Korzcak’tan öğrendiği değerlere göre yaşadığını söyledi ve onu "şimdiye kadar tanıdığım en iyimser insan" olarak nitelendirdi.

Korzcak bir yazısında, "Çocuklar sadece yarının insanları değildir, onlar bugün de ciddiye alınma hakkına sahiptir. Yetişkinler tarafından şefkat ve saygıyla muamele görmeye hakları var. Olmaları gereken kişiye dönüşmelerine izin verilmeli - her birinin içindeki bilinmeyen kişi, gelecek için umuttur" demişti.

Korzcak'ın yönetimindeki yetimhane, 1940 yılında Varşova Gettosuna taşınmak zorunda kaldı. Korzcak, 1942’de yetimhanedeki tüm çocuklar ve personel ile birlikte ölüm kamplarına gönderildi. Karanlığın karşısında umut simgesi olan Korzcak, kendi sağlığı bozulduğu zaman bile önceliğini çocuklarının hayatını iyileştirmeye adadı. Çocuklara insani değerlerle yaşamaları için her zaman ilham vermeyi amaçlayan Korzcak, Naziler Polonya'yı işgal ettiklerinde, başkalarına ayrımcılık yapan ve saygısızlık edenlere karşı çıktığının bir işareti olarak, mavi yıldız armasını koluna takmayı reddetti.

“Sen burada kalacaksın, ben eve gideceğim”

Itzchak Belfer, Nisan 1923'te Varşova'da dindar bir Yahudi ailenin altı çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Babası, aynı zamanda sinagogun tsedaka (bağış) toplayıcısı olarak da görev yapan fakir bir tüccardı.

Itzchak dört yaşındayken babası öldü. Babasının ölümünün ardından, annesi çocuklarına bakmakta zorlandı. 1930'da Janusz Korczak'a ulaşarak, oğlunun yetimhanede kalmasını istedi.

Belfer, 2006 yılında İsrailli öğrencilere verdiği bir demeçte, "Evde her şey çok sıkış tıkıştı, büyükannem ve büyükbabamla yaşıyorduk. Oyun oynayacak yer yoktu ve annem okul notlarımın düştüğünü gördü" dedi. Annesinin onu şehrin öbür ucuna götürürken, “Bir ev görmeye gidiyoruz” dediğini hatırladı.

“Annem beni terk etti ve ben Cennet Bahçesinde kaldım” 

Yetimhanede yedi yıl yaşayan Belfer, her cuma sabahı annesini ve ailesini ziyaret etti. Korzcak, yetimhanenin annesi Stefania (Stefa) Wilczyńska ile birlikte yüzlerce çocuk için bir sığınacak bir yuva yaratarak onlara sorumluluk ve saygı değerleri aşıladı. Kendi parlamentosu, mahkemesi ve gazetesi olan yetimhanede, her çocuğun bireysel sorumlulukları vardı.

“Dünya hakkında büyük bir kütüphanemiz vardı ve her çocuk için birer tane olmak üzere toplam 107 küçük çekmece vardı. Her çocuğun bir değeri vardı, kendi ismiyle bir yeri, kendi dünyası vardı.”

Korczak çocuklarına “Hayal etmeye cesaret edin. Bundan, her zaman ortaya bir şeyler çıkar” derdi.

Belfer çocukken resim yapmaktan hoşlanırdı. Belfer dokuz yaşındayken, Stefa gelip de “Çizmeyi sevdiğini biliyorum. Sana kağıt ve renkli boyalar alacağım, derslerden sonra boş olduğunda, küçük odada oturup resim yapabilirsin” dediğinde çok mutlu olduğunu hatırlıyor. Belfer, "O an benden daha mutlu kimse yoktu. Kariyerime böyle başladım. Resim yaptığım anlar benim için çok değerliydi ve bu sayede düşünmek için kendime ait biraz zamanım olacaktı" dedi.

Belfer, Korczak’ı da anlatırken, “Her zaman davranışlarıyla örnek oldu. Güç kullanmak yerine saygı gösterirdi” dedi.

Çocukların yeterli beslendiklerinden emin olmak için, personel çocukları düzenli olarak tartıyordu. Korczak'ın, çocukların sağlıklı ve iyi kalmasını sağlamak için benzersiz bir yöntemi vardı:

“Çok zayıf olan çocuklara, içmeleri için isimleri yazılı bir bardakta morina karaciğeri yağı verilirdi. Ben de yıllarca içtim. İçmesi pek hoş değildi, ama masanın yanında bekleyen Korczak, içmeyi reddeden çocuk olduğunda, biraz ekmek alır, gözlerini kapatıp bir bardak yağ içer ve ekmeği yerdi. Bu şekilde bize hayattaki zor şeylerin üstesinden nasıl gelineceğini öğretirdi."

Varşova'dan ayrılış

1938 yılında, Itzchak 15 yaşındayken, okulundan mezun oldu ve maddi destek olmak için ailesin yanına döndü. Küçük çocuklara yardım etmek amacıyla gönüllü olarak yetimhaneyi ziyaret etmeye devam etti.

Ardından 1939 yılında, Nazi silahlı kuvvetleri Polonya'yı işgal ettiğinde Itzchak bir arkadaşıyla, Nazilere karşı savaşmak için Sovyetlere katılmak üzere Polonya'dan ayrılmaya karar verdi. Ayrılmadan önce Korczak'a veda etmeye gitti.

“Zor bir andı. Korczak, cebinde taşıdığı tüm parayı çıkarıp bize verdi. Hayır dualarını aldıktan sonra kaçtık.”

Beyaz Rusya'ya kaçan ikili, Malkini'de bir mülteci kampına ulaştı. Ardında Itzchak, Urallardaki kömür madenlerinde zorla çalıştırılmaya gönderildi. 1941 yılında Kızıl Ordu'nun bir süvari alayında görevli asker olarak Taşkent'e gitti. Tabur silahsızlandırıldığında Itzchak, savaş bitene kadar bir fabrikada çalışmaya gönderildi.

Varşova'ya geri dönüş

Savaş bittiğinde, 1946’da, ailesini aramak için Polonya'ya geri dönen Belfer, Varşova'yı harabeye dönmüş bir şekilde buldu. Ailesinden hiçbir iz bulamadı ve yetimhane boştu.

Varşova nüfusunun üçte biri ile şehirdeki tüm Yahudi cemaati yok edilmişti. Nazilerin gettoya tıkıştırdığı 400 bin Yahudi’den neredeyse hiç kimse sağ kalmamıştı. Janusz Korzcak, kendisini kurtarmak için yapılan çok sayıda teklifi ret edip çocuklarını bırakmayacağını belirttikten sonra 5 Ağustos 1942'de, yetimhanesindeki 200 çocukla birlikte Varşova sokaklarından geçerek toplanma yerine gitti - onları bekleyen acı kaderden korumaya devam ederken, hep beraber başları dik bir şekilde şarkı söylüyorlardı. Oradan, trenle Treblinka Ölüm Kampındaki gaz odalarına götürüldüler.

Janusz Korczak

İsrail'de yeni hayat

Ailesinin hayatta kalan tek üyesi olan Itzchak Belfer, Polonya'dan Çekoslovakya'ya, ardından Avusturya'ya ve son olarak Cenova, İtalya’ya gitti. Cenova'da, Yahudileri İsrail'e göç etmeye çağıran Yahudi Ajansının bir üyesiyle tanıştı.

Af Al Pi Chen adlı gemiye binen Belfer, 1947'de İngilizler tarafından alıkonularak, Kıbrıs'ta bir tutuklu kampına gönderildi. Burada geleceğin ünlü İsrailli sanatçısı ve heykeltıraşı Ze'ev Ben Zvi ile tanıştı ve çalıştı. Nihayet 1949 yılında İsrail'e ulaşan Belfer, iki yıl boyunca askerlik görevini yerine getirdi. 1961 yılında 39 yaşındayken, Faslı bir göçmen olan Rosa ile evlendi. Bir yıl sonra çiftin tek çocukları Haim dünyaya geldi.

Yetenekli ressam

Eğitimini Avni Sanat ve Tasarım Enstitüsünde tamamladıktan sonra aynı enstitüde resim dersleri veren Itzchak Belfer, sanatçı olarak seçkin bir kariyere sahipti. Eserlerinin çoğu kaybettiği dünya ile Korczak'a dair sahip olduğu değerli anıları içeriyor. Tel Aviv'deki dairesi, Korczak'ı tasvir eden sanat eserleriyle doluydu. Belfer, eşinin onu renkli boyamaya, repertuarını genişletmeye ve İsrail güzelliklerini hayata geçirmeye ikna etmesine kadar, 30 yıl boyunca sadece siyah beyaz eserler üretti. Belfer, “Etrafımı saran yaşam ve aile sevgisi ile iyi ve mutlu bir hayat yaşıyorum” dedi.

Belfer’in çalışmaları hem İsrail'de hem de uluslararası çok sayıda sergide yer aldı. Sanatçının, Almanya'nın Günzburg şehir merkezinde, Korzcak'ı etrafında bir grup çocukla tasvir ettiği bir heykeli yer alır.

Korzcak’ın saygı, sorumluluk ve pozitiflik konusundaki inançları, 90'lı yıllara kadar gönüllü olarak, Tel Aviv belediye çalışanları ile ailelerine resim dersleri veren Belfer'i asla terk etmedi. Hayata olan sevgisi, gülümsemesi ve sahip olduklarına duyduğu minnettarlığıyla tanınan sanatçı, 2016 yılında Korczak'ın yetimhanesindeki deneyimlerini anlatan ‘Çocukları Nasıl Seveceğini Bilen Adam’ adlı bir çocuk kitabı yayınladı. Kitap yayınlandığında, “Onun anısı, yetimhane ve bir parçası olduğum için şanslı olduğum mucizevi eğitim ortamı hakkında konuşma sorumluluğu hissediyorum” dedi. “Orası evimizdi ve birçok yönden hala öyle.”

Torununun gözünden dedesi

Özverili bir dede olan Belfer, Korzcak'ın çocukken ona öğrettiği değerleri de somutlaştırdı. Torunu Neta, Aish.com'a “Bana her zaman bir şeyler hakkında ne düşündüğümü sorardı, beni kendi ayaklarım üzerinde durmaya ve kendi fikirlerime sahip olmaya teşvik ederdi” dedi.

“İki yaşındayken bana resim malzemeleri getirdi ve istediğim zaman resim yapmam için stüdyosunda bana bir yer verdi. Ben piyano çaldım ve o da beni her zaman bu konuda cesaretlendirdi.”

“Bence dedemin hayatı, tüm zorluklara rağmen harika bir hayat yaşanabileceğinin eşsiz ve ender bir örneği. Hayal edebileceğiniz en kötü kâbusları yaşamasına rağmen, tanıdığım en iyimser insandı.”

Kaynak: Aish.com, 13 Şubat 2021

Derleme: Zafir Reytan

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün