Hayati Fins: DJ´lik yaşadığınız sürece öğrenilen bir meslektir

2015 yılından beri profesyonel DJ´lik yapan Hayati Fins babasından genetik olarak aldığını düşündüğü mesleğine olan tutkusunu ve pandemi döneminin farklı fırsatlara nasıl dönüştüğünü paylaştı.

Dora NİYEGO Toplum
19 Mayıs 2021 Çarşamba

Önce sizi tanıyabilir miyiz?

1978 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve ortaokul eğitimimi Özel Dost Okulunda, lise eğitimimi Ulus Özel Musevi Lisesinde tamamladım. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Lea isminde bir kızım var. 1996’dan beri bu sektörde çalışıyorum.

Müziğe ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

 

Küçüklüğümden beri hep müzikle iç içe oldum. Müziğin insanı rahatlattığını çok küçük yaşlarda fark ettim. Sanırım bu müzik merakı genetik olarak babamdan bana geçti. 70’li yılların ortalarından beri babam evinde partiler düzenlermiş. Bu partilerde değişik long playler çalıp, bir nevi disk jokeylik yaparmış. Halen çok güzel bir arşivi var. Hangi enstrümanın nasıl kullanıldığını, ne kadar değişik seslerin olabileceğini, hatta hangi sanatçının plak cover’ında hangi resim olduğunu, hangi şarkının albümde kaçıncı sırada olduğunu, şarkıların çıkış yılını, hepsini araştırırdım. Müziğin hiç bitmeyeceğini ve çok farklı bir kültür olduğunu, kendi içinde bir matematiği olduğunu, o yıllarda öğrendim. Müziğin beni mutlu ettiğini, bir kelime dahi konuşmadan sadece müzikle anlaşılabileceğini keşfettikten sonra DJ olmaya karar verdim.

DJ olarak yaptığınız işi detaylarıyla açıklar mısınız?

Basit bir açıklama yapmam gerekirse Disk Jockey, müzik akışını kontrol eden, parça seçiminde ve parçalar arası geçişlerde uyum sağlamakla görevli kişidir. Bu mesleğin geçmişine bakınca, 1920’lerin sonuna kadar gittiğini görüyoruz. Bu işin öncüsü Christopher Stone, BBC radyosunda şarkı aralarında değişik anonslar  yapmaya başladı. Anonslarda, kimi zaman kayıp ilanları okuyor, kimi zaman anekdotlar anlatıyordu. Programı o kadar çok tuttu ki, Stone genç yaşta vefat edene kadar radyoda programına devam etti. Ayrıca, vasiyeti bir plaka kaydedilip BBC tarafından dünyanın ilk DJ unvanını aldı.

Teknolojinin gelişmesi, DJ’lerin büyük kitlelere ulaşmasında büyük etken oldu. DJ’ler, eğlencenin nabzına göre, çaldıkları parçalarla davetlileri eğlendiren ve akıllarda iz bırakan insanlardır. Davetlerde, davetlilerden aldığımız enerjiye, seçtiğimiz şarkılarla cevap vermeye çalışıyoruz.

Son zamanlarda DJ’ler de çalıştıkları alanlara göre ayrılıyorlar. Biraz da bundan bahseder misiniz?

Evet, son zamanlarda, barlarda, kulüplerde, defilelerde, radyolarda çok ayrı tarzda DJ’ler var. Bu da bize müziğin çeşitliliğini gösteriyor. Dünyada sadece kulüplerde çalan veya sadece lansman ya da tanıtım yapan DJ’ler var. Her sektörün kendine göre belli müzik tarzı var. Defilede çalan bir müzikle belki eğlenemezsiniz fakat barda çalan müziği de defilede çalamazsınız. Her düğünün, partinin, tanıtımın, bar mitzva veya bat mitzva’nın kendine has dokusu var. Önemli olan davetlilerin ne istediğini tahmin edip, playlist’inize (çalma listesi) eklemenizdir. Bu da her etkinliğe farklı bir bakış açısıyla yaklaşmanızı sağlıyor.

DJ’liğe ne zaman başladınız?

DJ’liğe başlamam aslında tam bir şans eseri diyebilirim. 1995 yılında annemle Şişli’nin bir sokağından geçerken, gözüme şirin bir ofis ilişti. İçeriden gelen müzik benim göz ucuyla kapıdan bakmama vesile oldu. Sonradan oranın Staras adında bir firma olduğunu öğrendim ve bağlantıya geçtim. Bana bir baba gibi yaklaşan Sinan Örsçelik, Ayhan Özel, Ertuğrul Yalçın ve Adnan Kaşdaş en başından başlayıp, teknik aletleri, ekipmanları teker teker tanıttılar. Saatlerce yeni çıkan plak ve CD’leri dinlemeye başladım. Aynı zamanda nerede, ne zaman hangi şarkı çalınır, hepsini kafamda not etmeye başladım. 97- 98 yıllarında, o zamanın  en meşhur kulüplerden Sherlock Holmes, Escobar, Cosienza, Bay Pello’da setin başına geçtim. Babylon Lounge’da, Babylon Lounge Days’de iki sene çalıştım. Aynı zamanda, Staras bünyesinde, düğün, davet ve etkinliklerde de çalıyordum. 2015 yılında arkadaşım Emre Kurtişler sayesinde, Avi Ovadya ve Gaydar Mırcık’ın sahip olduğu Mix Music ailesine katıldım.

Hazırladığınız şarkı listeleri var mı?

Çalacağımız parçaları davet sahibinin fikirleri ve kendi fikirlerimizle ortak alıyoruz. Burada önemli olan sizin kafanızdaki playlist ile davet sahibinin kafasındaki tarzın örtüşmesi. Playlisterimizi genelde sosyal medya üzerinden paylaşıyoruz. Çok sevdiğiniz özel bir parçayı bazen kendinize saklıyorsunuz ya da bazen bulduğunuz bir parçayı çalanın ilk siz olmasını istiyorsunuz. Instagram veya Spotify üzerinden mutlaka günün veya haftanın şarkılarını veya o ayın özelliğine göre ayın şarkılarını paylaşıyoruz. 

Yurt içinde ve yurt dışında nerelerde çaldınız?

 

DJ’lik mobil olmayı gerektiren, çok fazla seyahat imkanı olan bir meslek, haliyle her milletten, her kültürden insanla karşılaşıyoruz. Mesleki anlamda hep şanslı oldum. Kontak kurduğum DJ arkadaşlarım sayesinde bugün kendimi başarılı sayabiliyorum. Halen her hafta buluşup sektörel konularda daha fazla nasıl ileriye gidebileceğimizi tartışıyoruz. Türkiye’de çalışmadığım otel yok gibi. Beni en çok etkileyen New York’taki Made Hotel’de çaldığım düğün olmuştu. Ayrıca, Tel Aviv’in en güzel alanlarından biri olan Havat Ronit’te çaldığım düğün, Monte Carlo’da Sevgililer Gününde iki gün iki gece süren, Tarkan’ın da yer aldığı partiler. Dünyada bir ilki gerçekleştirerek, Grand Casino de Monte Carlo’da ilk defa bir casino içinde parti yapılmıştı. Roma, Tel Aviv, Dubai, Ürdün, Cannes, Nice, New York, Boston, Milano, Prag, Sofya severek çaldığım şehirlerden...

Bu pandemi döneminde mesleğinizle ilgili ne tür dezavantajlar yaşadınız?

Maalesef tüm dünyayı etkileyen pandemi en çok eğlence ve sanat dünyasını sarstı. Ancak insanoğlunun yaşadığı sürece sosyalleşip eğlenme isteği hiç bir zaman bitmeyecek. Biz de bu halkanın büyük bir parçasıyız. Türkiye’de eğlence sektöründe yaklaşık olarak 300 bin kişi var. Zor bir sınavdan geçiyoruz ama hiç bir zaman karamsar olmadık. Bu günlerin en kısa zamanda bitip tekrar eğlence sektörünün ayaklandığını göreceğiz. Pandeminin tek faydası uzun zamandır kendime ve kızıma ayıramadığım vakti bulmam oldu.

Pandemi hâlâ bitmedi. Şimdilerde nasıl çalışıyorsunuz?

Pandemi döneminde müziği biraz olsun evlere getirmeye çalıştık. Şirketlerin kurumsal toplantılarını Zoom üzerinden yapıyoruz. Aynı zamanda Zoom üzerinden bar mitzva, bat mitzva, hatta düğün bile yaptık. Beklediğimizden çok daha büyük ilgi gördük.

Dünya globalleştikçe, teknolojiyi de kullanarak, her insanın tabletinde, cep telefonunda, bilgisayarında ya da değişik sosyal medya portallarında olmaya çalışıyoruz. İnsanlar artık sosyal medyada daha çok vakit geçiriyor. Açıp istediği şarkıyı dinlemesi için setler hazırlıyoruz. Bunları da gerek sosyal medya üzerinden, gerekse flash bellekler üzerinden tüm şirketlere ya da müşterilerimize yollayabiliyoruz. Örneğin, evinde oturup eşiyle yemek yerken benim çaldığım setleri canlı olarak dinleyebiliyorlar. Hatta sizden istekte bile bulunabiliyorlar. Özellikle Instagram’da yaptığımız canlı yayınlar çok rağbet görüyor.

DJ olmak isteyen gençlere neler söyleyebilirsiniz?

Sadece dinleyin derim. Her türlü müziği dinleyin ve hep bir tarz üzerinde yoğunlaşmayın. Evet, günümüz müziğini takip edin ama bunun yanında farklı yılların müziğini de öğrenin. Dinlemenin aynı zamanda size kattığı müzik kültürünü de fark edeceksiniz. İnsanları çok iyi gözlemleyin. Unutmayalım ki bir insanın kadeh tutuşundan ne tarz müzik dinlediğini bile anlayabilirsiniz. Kendi tarzınız olsun ama mutlaka bunları farklı kültürlerle harmanlamayı bilmeniz lazım. Müziğin içine girdikçe alacağınız tat da derinleşir. Bir organizasyonda mutlaka davet sahibinin ve davetlilerin tarzını gözlemleyip ona göre kafanızdaki müzikleri şekillendireceksiniz. DJ’lik sabır isteyen bir meslek, ayrıca kendinizi devamlı yenilemenizi gerektiren bir meslek. DJ’ler çok fazla göz önünde bulundukları için her zaman giyim tarzlarına, konuşma ve düşünme şekillerine de dikkat etmeleri gerekiyor. Bundan on beş sene öncesine kadar, meslekten bile sayılmayan, sadece hobi olarak görülen bu iş günümüzde birçok meslekten daha çok aranıyor. Hiçbir zaman, tamam ben oldum diyemezsiniz. Bunun için de mümkün olduğu kadar araştırmalı ve güncel olmalısınız.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün