Tel Aviv'den Roma'ya sanata adanmış bir yaşam… ERAN WOLF

Eran Wolf, yazar dostum Gabriella Curiel sayesinde tanıştığım sıra dışı sanatçı... İsrail´de doğan, sanatla iç içe olabilmek ve kendi deyimiyle ´sanatı havada solumak´ uğruna otuz yıldır İtalya´da yaşayan Wolf, vitrin-mobilya tasarımı, kukla yapımı, set tasarımcılığı ve geri dönüşüm malzemelerinden çeşitli kolajlar yapıyor. Sanatçı, Roma´daki Yahudi ilköğretim okulunda çocuklara sanat eğitimi verirken, birçok organizasyon ve projede de yer alıyor. Türkiye´ye 25 defa gelen İstanbul aşığı Eran Wolf´u daha yakından tanıyalım.

Işıl AMANOEL Söyleşi
23 Haziran 2021 Çarşamba

Sanatın birçok dalında eğitim alan Eran Wolf, kendini adamaya karar verdiği mesleğini de yine İtalya’da şekillendirdi.

Sizi tanıyabilir miyiz?

İsrail'de doğdum. Üç yıl süren askerlik hizmetinden sonra İtalya'ya taşındım. 1992-1994 arasında Roma'da IED'de (European Institute of Design) iç tasarım ve mobilya tasarımı okudum. 1995-2001 yılları arasında Bari Güzel Sanatlar Akademisinde ve sonrasında Roma'da Set Tasarımı eğitimi almaya devam ettim. 2000'den beri Roma'daki Yahudi İlkokulu ‘Vittorio Polacco’da geri dönüşüm malzemeleri ve İbranice ile sanat öğretiyorum. Seyahat etmeyi seviyorum çünkü beni zenginleştiriyor, yeni işler yaratmam için fikir veriyor; yılda en az dört-beş kez farklı yerlere seyahat ediyorum.

“İTALYA’da SANAT SOLUDUĞUNUZ HAVA GİBİ”

Uzun süredir Roma'da yaşıyorsunuz, köklerinizde İtalyanlık var mı? Roma'ya taşınmanızın sebebi neydi?

Köklerimde İtalyanlık yok ama neredeyse otuz yıl bu ülkede yaşadıktan sonra kendimi İtalyan gibi hissediyorum. Büyükannem ve büyükbabam tarafından Polonya, Slovak ve Ukrayna kökenliyim. İtalya’ya taşınma nedenim ise sanat, stil ve tasarımın, sokakta soluduğunuz hava gibi olduğu bir ülkede okumak istedim. Burada nereye giderseniz gidin, etrafınızda harika tablolar, heykeller ve mimari yapıları görebilirsiniz.

Sanat yolculuğunuzun nasıl başladığını paylaşır mısınız?

Sanat lisesinde reklam grafiği okumaya başladım, o zamanlar çok yaratıcıydım, Tel Aviv'de çeşitli sergilere katıldım. Askerlikten sonra kendimi sanata adamaya karar verdim. Ancak bu kavramın hâlâ tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Bu arada iş aradım ve mülakata getirdiğim güzel bir grafik kitabı sayesinde hiçbir deneyimim olmadan vitrin tasarımcılığına seçildim.

İş sırasında bana her şeyi öğreten çok değerli İsrailli vitrin tasarımcısı Israel Zilberstein ile çalışarak ticareti de öğrendim. Zilberstein büyük bir öğretmen. Birlikte, İsrail'deki tüm giysi ve ev tekstil mağazalarının (Golf olarak adlandırıyoruz), zincir dükkânların vitrinlerini tasarladık.

Doksanlı yıllarda Roma’ya geldiğimde, merkezde öne çıkan giyim mağazalarında vitrin tasarımcısı olarak iş aradım (burada en önemli dükkânlar hâlâ Yahudilere ait).

Roma'nın en iyi tasarım enstitüsü olan IED'de iki yıl iç tasarım ve mobilya tasarımı okumaya başladım. O yıllarda Milano ve Modena'da kendi tasarladığım mobilyalarla sergilere katıldım. IED'de ayrıca beş yıl Set Tasarımı kursunda ders verdim.

1995’te Bari Güzel Sanatlar Akademisinde Set Tasarımı kursuna kaydoldum. Bu çalışmalarım sırasında Taranto'da, ‘Crest’ Tiyatrosunda set tasarımcısı olarak çalıştım. Daha sonra 1998’de Roma'ya taşındım ve 2001'de Roma Güzel Sanatlar Akademisinden tam oyla mezun oldum. İşte o zamandan beri gerçek bir sanatçı ve tasarımcı olarak kendimi sanata adamaya devam ediyorum.

Bir sanatçı olarak yıllardır biriktirdiğim geri dönüşüm malzemelerini, çeşitli kâğıt, karton, fotoğraf ve kolajlarımı yaptığım üç boyutlu heykellerimde kullanmaya başladım. Son on yılda Doğu Avrupa, Fas, Türkiye ve İsrail yaptığım çeşitli gezilerden sonra kumaş parçalarını kullanarak ve İbranice harflerin çizimleriyle yeni kolajlar da oluşturdum.

2017 yılında Roma'da ‘Görünmez Şehirler’ konulu bir sergi açtım ve burada kendi yarattığım Pop-up defterleri de ‘Sonbaharda Roma’ adlı tasarımımla sundum.

2019 yılında Tel Aviv'de ağırlıklı olarak kumaş parçaları, İbranice harfler, pullar ve sıcak renklerle oluşturduğum kolajlarla güzel bir sergi gerçekleştirdim. Serginin adı ‘Akdeniz Gözünden Atmosfer’ idi.

Yirmi bir senedir Roma’daki ‘Vittorio Polacco’ Yahudi okulunda sanat ve İbranice öğretiyorsunuz. Sizi çocuklarla ilgilenmeye iten motivasyon neydi?

Çocukların kendilerini ifade edebilecekleri samimi ve fantastik bir dünyaları olduğunu düşünüyorum. İşlerinde çok yaratıcılar. Bu yüzden onlarla çalışmaktan çok keyif alıyorum. Bildiğim yeni teknikleri öğretmek ve onlarla sahip olduğum fikirleri paylaşmak çok güzel. Çocuklar, yaratabilen ‘verimli topraklar’ın tastamam kendisidir...

Sanatınızda ne tür geri dönüştürülmüş malzemeler kullanıyorsunuz?

Genelde geri dönüştürülmüş malzemelerle yaptığım çalışmalarda çeşitli kâğıtlar, karton kutular, kartonlar, kumaş parçaları, düğmeler, pullar, fotoğraflar, yumuşak renkler ve oluşturduğum İbranice harflerin çizimlerini kullanıyorum.

Yeni bir şey yaratmak mı yoksa çocuklara sanat öğretmek mi sizi daha çok zorluyor?

Şanslıyım, çünkü benim için ikisi de diyebilirim. Bir fikir oluşturduğumda önce kendim deniyorum. Eğer bu fikir beni tatmin ediyorsa, çocuklara da öğretiyorum. Özellikle, onların bu konudaki naif yorumlarını görmek hoşuma gidiyor.

Sanat öğrencileri için Roma'yı nasıl değerlendirirsiniz? İsrail mi, Roma’mı demeliyiz...

Bence İtalya’da sanat ve tasarım okumak, doğal ve bariz bir zenginlik. Etrafınız birçok farklı sanatçı ve değerli sanat eserleri ile çevrili. Burada her türlü sanat ve zanaatı inceleyebilirsiniz, çünkü burada Rönesans'tan önce gelen bir gelenek var.

İstanbul'u çok kez ziyaret ettiğinizi belirtmişsiniz. İstanbul ile bağlantınız nasıl gelişti?

2001 yılında ‘İkiışık’ adında harika ve cömert bir aile ile tanıştım. Kızları Şebnem o zamanlar Roma'da IED'de Set Tasarımı bölümünde öğrencimdi. Şebnem, ablası Özlem ve ailesi çok sevdiğim ve değer verdiğim yakın dostlarım oldular.

Türkiye’ye son yirmi yılda en az 25 kez ziyarete geldim. Bahsettiğim sevgili dostlarım İstanbul'u detaylı olarak keşfetmemi sağladı. İkiışık Ailesine çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Türkiye’de Çeşme, İzmir ve Kapadokya gibi farklı güzel noktalarda da bulundum. Türkiye gerçekten çok güzel.

Türkiye ile ilgili herhangi bir projeniz var mı?

2010 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sanat ve Moda Bölümüne sunduğum kolaj kağıt giysilerini tasarlamak ve oluşturmak için birkaç gün sürecek harika bir atölye fikrim vardı ama ne yazık ki proje ekonomik nedenlerden dolayı yapılamadı. Gönlümden geçen İstanbul’da hem bir sergi yapmak hem de ilgili olan herkesin katılabileceği küçük gruplara bölünebilecek workshoplar düzenlemek.

Bundan sonraki projelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Şu anda bir arkadaşımla beraber Büyükannem Miriam’ın yıllardır bana anlattığı yaşam hikâyesini kitaplaştırıyorum. Kitap, 1939 yılında, II. Dünya Savaşı sırasında, henüz annem bir yaşındayken Krakow’da ikisinin nasıl hayatta kaldıklarını anlatıyor. Hayatlarını riske attıkları zamanlar ile şanslı oldukları zamanları anlatıyorum. Hepsinden önemlisi, büyükanneme annesinden kalma elmaslar (paltosunun bir düğmesine dikilmiş) sayesinde gerçek ‘Aryan1’ belgelerini satın alabilmişler. Bu belgeler sayesinde büyükannem son dakikada kendini ve annem Ruth’u kurtardı. Çıkacak olan kitap ‘Büyükanne Miriam’ın Üç Elması’ başlıklı, gençler için resimli bir kitap olacak.

Kitap hangi dilde basılacak?

Kitap İtalyanca basılacak. Şu anda uygun bir editör arıyorum. Sonrasında İbraniceye çevirmeyi de düşünüyorum.

1 Aryan Belgesi: Nazi Almanya'sında, Aryan sertifikası (Almanca: Ariernachweis), bir kişinin varsayılan Aryan ırkının bir üyesi olduğunu belgeleyen bir belgeydi. Nisan 1933'ten itibaren bu belge, Mesleki Kamu Hizmetinin Restorasyonu Hakkında Kanun'a göre, eğitim dâhil, kamu sektöründeki tüm çalışanlardan ve görevlilerden talep edildi.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün