“Otuz farklı ülkeden müzisyenle kadınlar için eşitlik istiyoruz”

The Jerusalem Orchestra East & West´in kurucusu ünlü orkestra şefi Tom Cohen, kurduğu ´Barış Orkestrası´yla dünya çapında ses getirecek bir işe imza attı. Otuz farklı ülkeden müzisyeni bir araya getirerek kadın hakları için evrensel ruha sahip bir şarkı hazırlayan Cohen, performansı da Linet´in ellerine bıraktı. Türkçe ve İbranice seslendirilen şarkıya Kudüs atmosferinde duygu dolu bir klip çekildi. Cohen, “Bu şarkıyla birlikte daha zengin olduğumuzun mesajını veriyoruz. Herkes ve elbette kadınlar için eşitlik istiyoruz. Hepimizin anneleri ve kız kardeşleri var” dedi.

Zehra ÇENGİL Söyleşi
22 Eylül 2021 Çarşamba

Farklı ülkelerden otuz müzisyeni bir araya getirerek tüm dünyada kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekmek için ‘Barış Orkestrası’nı kurdunuz. Bu fikrin çıkış noktası nedir?

The Jerusalem Orchestra East & West, arkadaşlarımla birlikte geliştirdiğimiz yeni müzik dilini tanıtmak için 12 yıl önce kuruldu. ‘Levant Müziği’ hem oryantal hem de batılı bir müzik tarzı yaratmayı hedefliyor. Birlikte daha zengin olduğumuzun ve hayatı daha iyi yaşadığımızın mesajını veriyor.  Bu nedenle herkes ve elbette kadınlar için eşitlik istiyoruz. Hepimizin anneleri ve kız kardeşleri var.

Türkçe ve İbranice sözlerden oluşan ‘Yalnız Değilsin’ şarkısı için bu dilleri tercih etmenizin özel bir sebebi oldu mu?

Hem Türkçe hem de İbranice olan şarkımız, aynı şeyleri ne kadar sevdiğimizi ve birlikte ne kadar güzel şeyler yaratabileceğimizi göstermek için üç dinden sanatçılar tarafından seslendirildi.

Şarkıyı herkes Linet’in performansıyla dinledi. Neden Linet’in okumasını istediniz? Barış Orkestrası’yla ilgili dünyanın dört bir yanından nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Linet hayran olduğumuz müthiş bir yetenek. Hiçbir şarkıcı bu ‘ağır’ aranjmanı vokal olarak ‘taşıyamaz’; üstelik bu kadar çok dilde akıcı bir şekilde şarkı söyleyebiliyor. Tepkiler inanılmaz güzel. Şarkı ve orkestra sadece Türkiye'de elliden fazla farklı yayında yer aldı! Buna Türkiye’nin en önemli haber kanalları dahil. ŞALOM gibi önemli bir yayında yer almamız da ne kadar önemli bir iş başardığımızın en güzel göstergesi.

Müzik hayatınız nasıl başladı? Bu konuma gelene kadar hangi yollardan geçtiniz? Çocukluğunuzda ilk çalmaya başladığınız mandolini elinize aldığınızda müziğe dair nasıl hayalleriniz vardı, bunları gerçekleştirebildiniz mi?

Altı yaşında mandolin çalmaya başladım. Daha sonra belediye konservatuvarına gittim. Ne çalmak istediğimi sorduklarında Guns N' Roses’ın ünlü gitaristi Slash gibi olmak istediğim için elektrogitar dedim. Parmaklarımın çok kısa olduğunu ve 12 yaşında tekrar gelmemi söylediler. Ancak o sırada ben mandolin çalabiliyordum ve neredeyse ikisi de aynıydı.

Kudüs Müzik ve Dans Akademisinde mandolinle klasik batı müziği okurken kendimi yeterince ifade edemediğimi hissettim. İçimde olup bitenleri daha yaratıcı bir şekilde ortaya çıkarmalıydım. Hem yazmak hem aranjman yapmak, hem de şeflikte kendimi en iyi şekilde yansıtmalıydım. Sanatsal ve insani mesajlarımı yansıtmanın en iyi çıkış yolu Levant müziği oldu. İnsanlara çalmak, performans sergilemek, yaptığım bu şekilsiz şeyle insanların kalplerine dokunduğumu hissetmek konusunda gerçekten çok hevesliydim. İnsanların önünde sahneye çıktığım için ne kadar müteşekkir ve mutlu olduğum bugün de aşikâr olduğunu düşünüyorum.

Çok köklü ve derin duygular barındıran Yahudi ezgileri sizce dünya müziğini nasıl etkiledi?

Endülüs'te ‘Altın Çağ’ olarak adlandırılan döneme, 500 yıl geriye gitmemize gerek yok. Yüz yıl geriye bakmamız yeterli. Sadece bir asır önce Yahudiler, tüm Müslüman dünyasındaki müzik kültüründe çok önemli bir role sahipti. Örneğin, Kuzey Afrika'da, Mısır'da, Irak'ta, (büyükannem ve büyükbabam doğdu) İran'da, tabii ki Türkiye'de. Bir sanatçı olarak ayrıcalığım, günlük siyasi çatışmalarımızdan uzaklaşmak ve daha geniş hikâyeye bakabilmek, aynı kültürü, müziği ve yemeği paylaştığımız insanlara yapamayacağımız bir şey olmadığın göstermektir. Sadece yüz yıl önce birlikte harika şeyler başardık ve bunu yapmaya devam edebiliriz.

“TAKSİM TRIO HAYRANIYIM”

Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinin müziğini Batılı klasik eğitimli müzisyenlere aktarıyorsunuz. Müzikleri ve kültürleri harmanlamak sizin ve dinleyicinin ruhuna nasıl bir katkı sunuyor?

Farklı müzik dilleri arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları keşfetmenin ruhumuzu zenginleştirdiğine inanıyorum. Ve bu müzik dillerini saygı ve merakla inceleyerek, onları tek bir sistemde ve temelde yeniden birleştirmeye çalışabiliriz. Bu harika bir yolculuk.

Dünya çapında ünlü Rachid Taha, Enrico Macias, Yasmin Levy gibi isimlerle de ortak projeleriniz oldu. Türkiye’den kimin çalışmalarını takip ediyorsunuz ve kiminle beraber bir işe imza atmaktan mutluluk duyarsınız?

Taxim Trio'nun büyük bir hayranıyım, ‘Levant Musik’ için gerçek ve otantik bir örnek olduklarını düşünüyorum.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün