Enflasyonist ortamda hayatta kalma rehberi

Son yıllarda yükselen enflasyonla birlikte Türkiye´nin geride bıraktığı bir düşman olan enflasyon canavarı adeta yeniden hortlardı. Üstelik bu kez, enflasyon oranlarındaki tartışmalar oldukça gündem yaratırken, ´´hissedilen enflasyon´´ olarak ortaya çıkan, tanımı belli ölçüde bilinse de hesaplaması mümkün olmayan yeni bir tabir de gündemimize girdi. Peki bu enflasyonist ortamda, rasyonel bireyin nasıl hareket etmesi gerekir?

Kadirhan ÖZTÜRK Ekonomi
29 Eylül 2021 Çarşamba

Türkiye’de enflasyon hızla yükseliyor. Zaten son yıllarda yükselme eğiliminde olan enflasyona, son önemli katkıyı da korona pandemisi yaptı ve artık ekonomi ile ilgili olsun olmasın herkesin hissedebileceği boyutlara geldi. Ülkemizde özellikle de gençler, yüksek enflasyon ortamına pek alışkın değiller. 2008’de ABD’de başlayan Mortgage krizinden sonra küresel olarak bollaşan dolar ve yine global olarak gelişmiş ülkelerin enflasyon yaratamama sorunu sonrasında, ülkemizde de enflasyonda düşük tek haneli rakamlara kadar gerilemeleri görmüştük. Çin gibi ucuz iş gücü olan ve çok ucuza üretim yapabilen ülkelerin dünyaya pompaladığı dezenflasyon süreci pandemi ile bitti gibi görünüyor.

Küresel olarak hem gıda ürünlerinde hem diğer hammaddelerde fiyatlarda önemli yükselişler izliyoruz. Geçtiğimiz aylarda ABD’de kereste fiyatlarındaki sert artış nedeniyle, ABD tarihinde ilk defa açıkta bırakılan kerestelerin yoğunlukla çalındığı ve bu keresteleri korumaya bugüne kadar alışkın olmayan Amerikalıların bu hırsızlıklara karşı bir çözüm bulmakta bir hayli zorlandığını yine bu köşede yazmıştım. Hem küresel tarafta ham madde fiyatlarındaki artışlar, hem ülkemizdeki genel ekonomik görünüm, enflasyonla bir süre daha beraber yaşayabileceğimizi gösteriyor. Bu sebeple özellikle genç nesillerin, enflasyonu iyi tanıması ve onunla nasıl en makul şekilde beraber yaşaması gerekecek. Elbette herkes bunu yapmalı ancak Türkiye daha önce de birçok kez yüksek enflasyonun olduğu yıllar yaşadığı için, yaşça büyük olanların bu konuda bazı tecrübeleri olabileceğini biliyoruz.

Mutlaka ihtiyacınız olan ürünleri bir an önce alın

Yüksek enflasyonun olduğu ortamlarda uygulanacak ana stratejilerden biridir. Mantığı çok basit. “Madem alacağım ürünün fiyatı her an artabilir, o zaman bu ürüne -yeterli param varsa- hemen sahip olayım ve fiyatı artmadan ihtiyacımı karşılayayım.” Bu durumun tam tersi uzun yıllar Japonya’da yaşandı. Dezenflasyonun olduğu yani fiyatlar genel seviyesinin düştüğü Japonya’da, insanlar nasıl olsa alacağım şeyin fiyatı düşecek diye düşünerek çok acil olmayan tüketimlerini sürekli olarak erteledi. İnsanların tüketimi bu kadar kısmasının ekonomi üzerindeki negatif etkisi ise oldukça büyük oldu.

Çok fazla kullandığınız ürünlerden belli oranda stok yapma

İlk maddeye benzer şekilde, enflasyonist ortamda günlük hayatınızda sürekli olarak kullandığınız ve hızlı tükettiğiniz ürünleri bol bol alarak bir nevi birikim yapabilirsiniz. Sürekli olarak fiyatı artan, çok fazla yer kaplamayan ve sürekli ihtiyacınız olacak ürünleri enflasyonist ortamda toptan almak çok faydalı olacaktır. Örneğin ben diş ipi için bunu uyguluyorum.

Gelelim en önemli konuya…

Enflasyonist ortamda yatırım nasıl yapılır?

Yüksek enflasyonun olduğu ortamda yatırım yapmak, normal zamanlarda yapılacak yatırım tercihlerine göre oldukça zordur. Çünkü hesaba katmanız gereken değişken sayısı, enflasyon arttıkça artar. Üstelik yatırımınızın reel getirisini yani enflasyondan arındırılış getirisini de hesaplamak zorlaşır. Yaklaşık beş yıl önce, Şalom’daki ilk yazımda kişiye göre enflasyonun nasıl değişebileceğini anlatmaya çalışmıştım. Sizin birey olarak giderlerinizin büyük bölümünü oluşturan kalemlerdeki enflasyon oranı manşet enflasyondan yüksekse, bu durumda sizin bireysel enflasyonunuz da resmi enflasyona göre daha yüksek olacaktır. Dolayısı ile, yatırımınızdan elde etmeniz gereken getiri de fazla olmalıdır. Bu sebeplerle enflasyonist ortamda doğru yatırımı yapabilmek, gerçekten çok karmaşık bir süreçtir.

Fakat özellikle Türkiye gibi ülkelerde, enflasyonist ortamın karmaşasında, çözemediği ipi bıçak gibi kesen bazı yatırım araçları mevcut. Bunlardan en önde geleni, gayrimenkul yatırımları. Barınma insanın temel ihtiyaçlarından biri olduğu için, resmi enflasyon ya da şartlar ne olursa olsun, fiyatlar genellikle en az enflasyon kadar artma eğilimindedir. Son dönemde İstanbul’da ev fiyatlarının ve kiraların çok sert arttığını duyuyoruz. Aslında kiraların sert artmasının temel sebeplerinden biri hissedilen enflasyon ve manşet enflasyon arasındaki farktan kaynaklanıyor. Gayrimenkul sektörü, hayatın ve matematiğin gerçekliklerine yakın hareket ederek, yatırımcısını enflasyondan korumayı başarıyor. Fakat yüksek enflasyonun uzun sürmesi durumunda, kredi faizleri de yüksek kalacağından, gayrimenkul sektörü reel getiri sunmayabilir. Fakat sizi enflasyondan koruma ihtimali oldukça yüksektir.

Enflasyonist ortamda değerini korumayı başaran ürünlerden biri de ithal ve ikamesi olmayan ürünlerdir. İthal ürünler döviz cinsinden fiyatlanır ve güncel kur ile TL’ye dönülerek satılır. Dolayısıyla yüksek enflasyondan etkilenme oranı düşüktür. Türkiye’de son yıllarda otomobil alıp 4-5 sene kullandıktan sonra aldığı paraya aracını satabilenlerin hikayesi budur. Aslında finansal okur yazarlığı belli bir seviyede olanlar, o otomobili aynı paraya sattığında reel getiri olarak para kaybettiğini ve o parayla aynı otomobilin yenisini alamayacağını bilir, fakat yine de ne olursa olsun bir tüketim malının birkaç yıl kullanıldıktan sonra bile aynı fiyata satılabilmesi, o ülkedeki enflasyon açısından net bir göstergedir.

En ağır topu sona sakladım. Enflasyonun en büyük düşmanı ya da daha doğru bir tabirle enflasyona karşı en büyük panzehir ise altındır. Altın hem üretimi sınırlı olması hem de son yıllarda tüm dünyada basılan çok büyük miktarlardaki paranın banknotlara olan güveni sarsması nedeniyle, bu gibi enflasyonist ortamlarda, uzun vadeli koruyucu bir kalkandır. Dönem dönem oynak hareketler izlesek de enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda, altın fiyatlarının çok uzun süre sabit kalması, genel finans teorisi için pek kabul edilebilir bir durum değildir.

Sevgili dostlar, Türkiye’deki enflasyonun yukarıda bahsettiğim korunma yöntemlerine hiç gerek kalmadan bir an önce düşmesi ve tekrardan makul oranlara gerilemesi kuşkusuz hepimizin temennisi. Fakat bu gerçekleşinceye kadar, vatandaş olarak ‘hissedilen enflasyonu’ olabildiğince az hissetmek için uğraşacağız.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün