Tarih tekerrürden ibarettir derler. Özeti burada verelim, okur kendi karar versin. Tarihe bizzat tanıklık mı edecek, metaverse bir Matrix dünyada gerçeklerin yazıldığı bir tarihten uzun ince bir yolda ayrı mı gidecek?
Yazının sonunda yine çorba yapmış, aşure gibi her şeyden biraz var demeyin, elçiye zeval olmaz. Film 1944 yılında Bretton Woods ile başlıyor. 1971 yılında Nixon (Smithsonian ile) altın ons ilişkisini bitirince yeni film ortaya çıkıyor. Petrol dolarla fiyatlanmaya başlar ancak dolar altın karşısında değer kaybedince OPEC ülkeleri sesini yükseltir. Yom Kipur Savaşı olarak bilinen 1973 ile petrolün varil fiyatı yaklaşık on kat yükselir. Serbest Dalgalı Döviz Kuru Rejimi sonrası üzerine bir de enerji krizi gelir. Bu esnada ithalat maliyeti artan ABD enflasyon ile tanışır. Bunu durdurmak isteyen Nixon fiyat ve ücret artışlarını kontrol etmek ister. Fakat bu durgunluk yaratır. Artık nur topu gibi bir stagflasyon vardır. Koltuğa 1979’da oturmuş olan FED Başkanı Volcker yıllık yüzde 10 enflasyona karşılık, 1980 Mart ve 1981 Mayıs arasında politika faizini iki kez yüzde 20 seviyesine çıkarır. 1979 İran Devrimi enflasyonu sürekli hale getirir. Reagan vergi reformu ile ancak toparlayan ABD ekonomisi, belki de bir daha benzer şoklara girmemek için, Reagan sonrasında Körfez Krizi ile petrolün coğrafyasına demokrasi getirmeye karar verir. Bu arada 1929 Büyük Buhran sonrasında satılmayan arabalar için talep yaratmak adına Ford pazarlama bilimini insanlığa hediye eder.
Miami Vice
Gelelim günümüze. Brexit ile eşzamanlı olarak LIBOR ortadan kalkmaya başlayınca dünya Serbest Dalgalı Faiz Rejimine girdi. Bakınız başta ABD tahvil faizleri. Pandemi sırasında tüketici davranışları değişikliği, intikam alışverişleri, Süveyş Kanalı tıkanması, konteyner ve çip krizi derken, pandemiden çıkışla birlikte üretim ve talep artışına enerji ve arz yetişemeyince, emtia ve navlun fiyatları uçuşa geçince, helikopter para nedeni ile yıllardır beklenen enflasyon kendini gösterdi. Petrol ve doğalgaz sahne aldı. Şimdi tarih tekerrürden ibaretse, kendisine kurtarıcı muamelesi yapılırken, daha bir sene dolmadan, Biden Hükümeti seçime “Let’s go Brandon” diyen satınalma gücünü kaybetmiş kitlelerle gitmek istemeyecektir. Bu durumda enflasyon için faiz arttırsa durgunluk, varlık alımını azaltsa likidite krizi, arttırmasa enflasyon üçgenini yönetecek kişinin Powell dışında yeni biri olması faturayı kesmek adına güçlü bir olasılık gibi. Bu arada Biden Reagan dönemi aksine vergi reformunu yukarı yönlü yapmak istiyor. Kapa parantez, eski isimle devam etme kararı alıp başarısız olursa fatura kendisine kesileceği için, yeni bir isimle faturayı başkasına kestirme veya başarılı olması halinde doğru manevrayı yapan Başkan olma olasılığı yüksek. Seçim yılında risk almayıp mevcutla devam ederse, küresel tedarik zinciri sorunlarının en az iki yıl sürmesinin beklendiği bir ortamda varlık alımını hızla keserse stagflasyon riskini de almak durumunda. Hızlı bir faiz artışı ise küresel talebi kısabilir ancak bu durumda Wall Street’i kaybedip 1929’a hızla gitme riski oluşabilir. Nitekim WSJ’da “Artık şirketler reklam vermeyi durdurmalı mı?” veya CNN’de “Amazon artık yavaşlamalı mı?” haberleri bu kısır döngünün öncüleri. Özetle, arz talebe yetişemiyor, talep enflasyonu körüklüyorsa, tedarik zinciri kırıldı diyen küresel ekonomi bazı ülkelere incinmişsin diyorsa, buradan karşımıza çıkan soru şu: 1929 talep kriziydi, 2020-21 pandemi arz kriziyse acaba pazarlama gibi yeni bir bilim dalı dünyaya hediye edilebilecek mi? Bunun adı metaverse mü? Satınalma gücünü kaybetmiş kitlelere bu kaybı sanal dünyada dijital ekonomi olarak telafi ettirmek çözüm mü? Miami Vice mı metaverse mü karar okurun.
Sempati Yerine Empati
Çin’de işler yolunda gitmiyor. Küresel tedarikin fason üreticisi, imalatçısı Çin Seddini yıktırmamak adına içeride manevra üzerine manevra yapıyor. Ancak iklim krizi, Afganistan, Pasifik gibi başlıkların yanında kur ve ticaret savaşları dışında yaşlanan nüfus ve kamu borcu/GSYİH sorunları ile baş etmek durumunda. Şimdi böyle bir küresel ortamda birçoğu seçim yılına giderken, AB ve dünyada tedarik sorunları üç vardiya çalışan limanlara rağmen çözülemez ve raflar boş iken, Çin’e kısmen alternatifken, faizleri indirmek ve kur üzerinden ihracat, büyüme, istihdam, yatırım gibi sorunları (kısa vadede) çözmek isteyen ülkelere ne demeli? Faizleri arttırmalı, likiditeyi azaltarak enflasyonu kontrol altına almalı, kimilerinin tivitleriyle iddia ettiği gibi ihracat için kapasiteyi zorlayıp daha fazla fakirleşmemek adına kuru cazip kılmayarak üretimi frenlemeli mi? Dünya arz krizindeyken, pandemi her ülkeye kendine yeterli olmayı hatırlatmışken, Trump ile resmileşen küreselleşmenin sonunun artık bis yaptığı bir küresel arenada, siz Biden’ın (Pardon Powell, mı?) yerinde olsaydınız böyle bir dünyada ne yapardınız? Türkiye özelinde, 1985-95 arasında aynı Çin’in parasının dolar karşısındaki değer kaybı sonrasında, cari açık noktasından rekor cari fazlaya ve oradan Pekin Konsensüsü ile ekonomik liderlikte geldiği nokta dikkate alındığında, içeride üretmeliyiz, inşaatla nereye kadar diyenler, şimdi bundan vazgeçip, nispeten tamamlanan altyapı yatırımlarını da es geçip, (sıcak) parayı kur yerine faizle çekmeye çalışalım mı diyorlar? Brezilya, Norveç, Macaristan bile faiz arttırdı diyecekler için, bu üç ülkede politika faizi hala enflasyonun çok altında ve en son IMF Lagarde faiz artışını pas geçti sıfırda bıraktı ve bankalararası hala eksi faiz. Belki de iktisada ters düşerek bu işi bilmedikleri gibi de yorumlanabilir bu durum. Ama kararı okur verecek tabii.
Noktalı Virgül
Sosyal medyadaki çeşitli kürsülerden tivitle üretilen finans çözümlerine bir de bu gözle bakmak lazım. Tabii, bir tek para politikaları ile ekonomi kurtulsaydı FED şimdiye kadar çoktan Nobel Ekonomi Ödülünü almalıydı. Faiz indir kuru serbest bırak yetmez tabii, yapısal çözümler şart. Bu arada bir noktalı virgül de buradan biz atalım. Powell giderse son dört yılda üçüncü merkez bankası başkanını değiştirecek FED. Normalde üç başkan iki tur seçilirken, toplamda 24 sene sürmesi gerekirken. Acaba politikaları mı tutarsız veya belirsiz yoksa dünya mı çok oynak, karar yine okurun.