Teniste doping sarsıntısı…

Türk tenis kamuoyu birkaç gündür doping haberiyle çalkalanıyor. Elbette tenis ülkemizin futbol, basketbol ve voleybol gibi önde gelen sporlarından biri olmadığı için medyanın pek dikkatini çekmedi. Fakat özellikle tenis sosyal medyasında haber geçmeye başladığında futbol medyası da ilgilenmeye başladı.

Mete YAYLALI Spor
10 Kasım 2021 Çarşamba

Konu kısaca şöyle.

32 yaşındaki tenis sporcusu Çağla Büyükakçay, 3 Ağustos 2021 tarihinde Romanya’da katıldığı bir turnuvada rutin doping testine giriyor. İdrar örnekleri - çoğul yazıyorum çünkü A ve B olarak iki ayrı şişeye kilitleniyor - Montreal laboratuarında inceleniyor ve A örneğinde yasaklı bir madde olan Ractopamine kristallerine rastlanıyor. Ractopamine aslında bir veteriner ilacı ve domuz başta olmak üzere büyükbaş hayvanlarda kas kütlesinin artırılması, yağ kütlesinin azaltılması amacıyla kullanılıyor. 2004 yılında Amerikan firması Elanco tarafından geliştirilmiş ve 2014 yılında aralarında AB, Çin ve Rusya’nın da olduğu 160 ülkede kullanımı yasaklanmış. ABD, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda’nın da aralarında olduğu 27 ülkede kullanımı hala serbest.

Ractopamine 2015 yılında Dünya Anti-Doping Ajansı WADA’nın radarına takılıyor. S1 sınıfı tanımlanmamış bir anabolizan olarak bir sporcunun idrar örneğinde yakalanıyor bu madde.

Mısırlı karateci Radwa

Radwa Arafa Abdelsalam Mısırlı kadın bir karateci, 1 Temmuz 1997 doğumlu. 7 Ağustos 2015 tarihinde Kahire’de düzenlenen bir yarışmada Mısır Ulusal Anti-doping Ajansı EGY-NADO tarafından rutin bir teste alınıyor ve idrar örneğinde Ractopamine bulunuyor. EGY-NADO, kasım ayında sporcuya iki yıllık disiplin cezası vererek yarışmalardan men ediyor. Radwa Arafa cezaya itiraz ediyor. Gerekçeleri ise bugüne kadar hiçbir yasaklı madde kullanım kaydı olmadığı, bu maddeyi daha önce hiç duymadığı, araştırınca bu maddenin birçok ülkede hayvanlarda serbestçe kullanıldığını öğrendiği, yaşının küçük olması nedeniyle ailesiyle birlikte yaşadığı ve Ramazan dolayısıyla eve yüklü miktarda et alındığı dolayısıyla ülkeye ithal edilen etlerden kendisine bulaşmış olacağı. Mısır yetkilileri savunmayı kabul ediyor ve iki yıllık cezasını altı ay olarak güncelliyor. Cezayı 21 Eylül 2015 tarihinden itibaren sayıp 20 Mart 2016 tarihinde bitiriyorlar. WADA 30 Mart 2016’da olaydan haberdar olup devreye giriyor ve dosyayı Uluslararası Ceza Mahkemesi CAS’a götürüyor.

Uzatmayalım, duruşmalar yapılıyor, deliller inceleniyor ve CAS, WADA başvurusunu kabul edip sporcuyu dört yıl yarışmalardan men ediyor. Üstelik de test tarihi dahil olmak üzere bütün sonuçları iptal edip masrafları da sporcuya ödetiyor.

Dava ile ilgili CAS gerekçeli kararına göre öncelikle sporcu test tarihinde 18 yaşını bir ay geçtiği için minör ya da junior sınıfına girmiyor yani burada bir indirim söz konusu değil. Diğer taraftan WADA elinde Mısır’da yapılan hiçbir spor karşılaşmasında elde edilmiş bir Ractopamine bulgusu yok. CAS burada sporcunun “Etten bulaşmış olmalı” beyanı ile Babasının Ramazan nedeniyle eve aldığı etlerin kasap faturasını” delil olarak kabul etmiyor. Daha da ötesi ilginç çünkü CAS diyor ki “eğer bir etten bulaşma iddiası varsa o zaman kasap faturası yanında o etin ülkeye ithal edildiğinin belgesi, ithal edilen ülkedeki üreticinin bilgileri, üretilen etin analiz sertifikaları da sunulmalıdır.” Elbette sporcunun yediği etin bir parçasının da delil olarak sunulması mümkün olamayacağına göre “et yedim Ractopamine bulaştı” gibi bir savunma temelsiz kalıyor.

Çağla ve savunması

Bugün Çağla’nın karşı karşıya kaldığı olay tam olarak bu olduğu gibi ilginç bir şekilde gerek sosyal medya ve gerekse Ingilizce yazılı açıklaması da birebir aynı. Çağla da Radwa Arafa gibi yasaklı maddenin etten bulaşmış olabileceğini, bilerek ve isteyerek bu maddeyi kullanmadığını söylüyor.

ITF sayfasındaki açıklamaya göre Çağla’dan idrar örnekleri 3 Ağustos’da alınıp Montreal’e gönderiliyor, 5 Ekim’de kendisine tebliğ edilip savunması isteniyor. Sporcunun savunması ile delilleri incelenip 4 Kasım’da reddediliyor, böylece lisansı askıya alınıp tedbirli olarak ceza kuruluna sevk ediliyor. Bu tarihten itibaren artık olay cezanın belirlenmesine kalıyor. Emsal vakaya göre Çağla şu anda dört yıllık bir cezayla karşı karşıya. 18 yaşındaki bir karatecinin aksine 32 yaşında bir tenisçinin dört yılda gerileyeceği klasmandan geri dönüşü oldukça zor. Elbette cezası kesinleşmediği için bu safhada bir yorum yapmak doğru olmuyor. Üstelik de WADA’nın verdiği ceza aynı şekilde CAS’a götürülüp itirazlar yapılabilir. Yorucu ve yıpratıcı bir süreç olduğu çok açık görülüyor. Mutlaka bir spor hukukçusu desteği alıyordur çünkü tek başına yürütebileceği bir vaka değil bu, ucunda bugüne kadar dişiyle tırnağıyla oluşturduğu kariyeri ve Türk tenisinde bir adı var. Böyle bir kariyer sonu hiçbir sporcunun istemeyeceği, Çağla’yı çocukluğundan beri tanıyan bizler için de kabul edilemeyecek bir son olur.

Sosyal medyada sürekli dile getirilen federasyon veya olimpiyat komitesi desteği taleplerini yersiz buluyorum. Türkiye Tenis Federasyonu öncelikle ITF kurallarına bağlı kalmak ve bununla paralel olarak da WADA kararlarına uymak zorundadır. WADA tarafından ceza verilen bir sporcunun, kim olursa olsun TTF tarafından sırtı sıvazlanamaz çünkü bu görüntü ülkenin spor federasyonunun yasaklı maddelerin kullanımı karşısındaki duruşunu bozar. TTF elbette resmi olmayan kanallardan, ikili görüşmelerle sporcusuna sahip çıkabilir, gerekli olan hukuki destekler için öneride bulunabilir fakat ne taraf olabilir ne de arkasında durabilir. TTF’yi bu pozisyona zorlamanın anlamı yoktur.

Şundan kimse kuşku duymamalıdır, Çağla Büyükakçay Türk tenis tarihinde ilkleri başarmış örnek bir sporcudur ve her sporcu gibi yasaklı madde kullanımının her zaman karşısında durmuştur. Böyle bir maddeyi bilerek ve isteyerek kullanacak kadar da bilinçsiz olduğuna inanmıyorum. Diğer taraftan yediği etten bulaşma ihtimalinin ne kadar olduğu da ancak konunun uzmanları tarafından bilinebilir. İdrarda ne oranda bu madde çıkmıştır, ne kadar et yerse bu kadar miktar çıkar, bunda sporcunun vücut ağırlığı ve metabolizma değerleri ne kadar etkilidir bilmiyoruz. Fakat 2015 yılındaki benzer vakada benzer savunma reddedilip sporcunun dört yıl ceza aldığı düşünülünce bu savunma doğru mudur tartışılır.

Alınması gereken dersler

Uzmanı olmadığım için bir şey söylemem yanlış olur ama gerek açık kaynaklardan gerekse bu konunun uzmanlarından aldığım bilgiye göre Ractopamine maddesinin bulaşma nedeni yenilen az miktardaki et değil sporcuların kullandıkları bir takım metabolik destek ürünleri olmalıdır. Görünüşte zararsız ve yasal olan bu gıda katkılarında üretim aşamasında yasaklı maddelerin bulaşma ihtimali bulunmakta fakat elbette içerisinde olmadığı için de bir kaydı olmamaktadır. Maalesef sporcu üretim hatlarının ne kadar temiz olduğunu bilemeyeceği için bu istenmeyen sonuçlarla karşılaşmakta. Görüşüme göre Çağla vakasında böyle bir kirlenme sonucu yasaklı madde vücuda girmiştir. Yoksa bu maddenin yan etkilerinin kalpte ritim bozukluğuna kadar gittiği düşünülünce hiçbir sporcu kendini böyle tehlikeye atacak kadar akılsız olamaz. Üstelik de her an bir doping kontrolu ile karşılaşma riski varken.

Buradan çıkarılacak birçok ders var.

Öncelikle hangi seviyede olursa olsun bir sporcu yediğine içtiğine dikkat etmeli, kendisine zararlı olabilecek ya da her yıl güncellenen WADA yasaklar istesinde yer alan maddeleri içeren ürünlerden kaçınmalıdır. İçeriği ya da üreticisi güvenilir olmayan gıda takviyeleri alınmamalıdır. Elbette özellikle genç sporcular bu konuda yeterli bilgiye sahip olmayabilir hatta olmadıklarına da eminim. “Bize bir şey olmaz” ya da Bir kereden bir şey olmaz” hatta Kim duyacak, kim bilecek” kafası bizim coğrafyada çok yaygın olduğu için beklenmedik ve istenmeyen sonuçlarla her an karşılaşmak mümkündür.

Burada sporcu eğitiminde aile ve kulüpler hatta antrenörlere bir rol düşüyor ama başrol her zaman spor federasyonlarındadır. Türkiye Tenis Federasyonu bu güncel örnekten yola çıkarak hızlı hareket etmeli, kendi içinde bir Anti-Doping Kurulu oluşturup ülkemizde sayılı olsa da var olan uzmanlardan hizmet almalı, konferanslar düzenlemeli ve sporcuları, ailelerini hatta antrenörlerini de bilgilendirmelidir.

Unutulamasın ki ITF bu yasaklı madde kullandığı tespit edilip lisansı askıya alınan sporcuyu kendi sayfasından “Türk sporcusu” olarak ilan ediyor. Türk tenis sporcularının hepsi Türkiye Tenis Federasyonu sorumluluğundadır. Türkiye Tenis Federasyonu tenis kamuoyunu hızla bilgilendirmeli ve şeffaf davranmalıdır.

Zor günlerden geçen sporcumuzun fazla hırpalanmadan bu evreyi atlatacağına inanıyorum. Yeter ki krizler doğru ellerde yönetilsin.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün