W. Allen´ın sinemaya aşk mektubu

Woody Allen ´RİFKİN´İN RÜYASI´ ile 7. sanatın başyapıtları arasında bir geziye çıkıyor

Viktor APALAÇİ Sanat
8 Aralık 2021 Çarşamba

Woody Allen alter egosu kahramanı Rifkin’in rüyalarına giren sinema sanatının başyapıtları aracılığıyla, filminde 7. sanata bir saygı duruşunda bulunuyor. ‘Rifkin’in Rüyası’ Woody Allen’ın eşsiz mizahından izler taşısa da bütünüyle doyurucu ve yenilik getiren bir film değil. ABD’de vizyon şansı bulmayan film, ülkemizde ses getirmeden kısa sürede vizyondan kalktı.

‘RIFKIN’S FESTIVAL’

Yön.- Sen: Woody Allen

 Gör.Yön: Vittorio Storaro

 Müz: Stephan Wrembell

 Kur: Alisa Lepselter

 Oyn: Wallace Shawn - Gina Gershon - Louis Garrel - Elena Anaya - Christoph Waltz - Michel Garvey - Sergi Lopez - Damien Chapa - Bobby Stayton

Asla emekli olmayı düşünmediğini söyleyen, Eeğer ölecek olursam film setinde ölürüm” diyen Woody Allen ‘Vicki, Cristina, Barcelona’ başyapıtından sonra ‘Rifkin’in Rüyası / Rifkin’s Festival’ için kamerasını yine İspanya’ya taşıyor. Yılda bir film üretme prensibini 86 yaşında sürdüren sanatçı, tıpkı bir önceki filmi ‘Yağmurlu Bir Gün / A Rainy Day in NewYork’ta (2019) olduğu gibi, sabun köpüğü kıvamında, izlendikten sonra kolayca unutulacak bir film yapmış.

Rifkin’in Rüyası’ W. Allen’ın 65 yıllık parlak kariyerine bir değer katmayan filmlerinden. Şüphesiz ki bu 49. filmin ustanın filmografisinde önemli yeri olmayacak. Film, Allen’ın ‘kendinden çok genç kadınlarla flört etmeye takıntılı olgun, entelektüel yaşlı erkek’ şablonuna uyan bir film. Rifkin’in Rüyası’ Woody Allen’ın eşsiz mizahından izler taşısa da bütünüyle doyurucu, yenilik getiren bir film değil.

Durum komedilerinin büyük ustası olarak bilinen Allen’den, mizah gücünü yansıtan, makineli tüfekten çıkmışçasına gelen esprilerle renklenen sayısız film izledik. ‘Rifkin’in Rüyası’ bunlardan biri değil. Allen “Her filmimde sizlere hayat dersleri vermeyi sürdüreceğim” der. Bu filmde sinefillere sesleniyor. Has sinefillerin rüyalarını süsleyen sinema klasiklerini, alter-egosu olan kahramanı Mort Rifkin’in rüyaları aracılığıyla gündeme taşıyor.

İspanya’daki ikinci filmi 

İzlemekte olduğu San Sebastian Film Festivali filmlerinin fantezisine kapılan Mort Rifkin’in rüyalarına giren sinema sanatının en ünlü başyapıtları aracılığıyla, W. Allen filminde 7. sanata bir saygı duruşunda bulunuyor. Bu filmlerin en akılda kalıcı sekanslarını, Mort rüyalarında o gün yaşadığı insanlarla değiştirirken, sinefiller doyumsuz güzellikte büyüleyici sahneleri anımsama fırsatını buluyor.

Woody Allen (Orson Welles hariç) Truffault, Godard, Bergman, Bunuel, Fellini gibi Avrupalı yönetmenlere en kaliteli yapıtları aracılığıyla saygı duruşunda bulunuyor. Aralarında üç filmiyle Ingmar Bergman başı çekiyor.

Film, sanat tutkunu Amerikalı bir çiftin San Sebastian’da düzenlenen film festivaline katılmak üzere İspanya’ya gelişleriyle başlıyor. Bu küçük festival tatili, çiftin beklediğinden renkli geçecek, görkemli bir hal alacaktır. Konu festivalin yarışma büyüsüne, şehrin çekiciliğine, filmlerin fantezisine kapılan çiftin etrafında dönüyor. Sinema sektörünün bir oyuncu ajansında çalışan Sue’nun (Gina Geshon) çekici Fransız aktör Philippe’i (Louis Garrel) baştan çıkarma gibi bir hedefi vardır.

Üniversitede sinema öğretmenliği yapan, kendi halinde iddiasız bir adam olan Mort Rifkin’in (Wallace Shawn) kendisinden çok genç olan güzel karısına toleranslı davranma gibi bir huyu vardır. Ancak İspanyol güzeli bir psikiyatrist olan Dr. Joana Rojas’a (Elena Ayana) Rifkin’in âşık olmasıyla olaylar bambaşka bir kulvara sapar. Karısının ısrarıyla festivale katılan, (W. Allen gibi) hastalık hastası, takıntılı Mort Rifkin, kalp krizi geçirdiği paranoyasıyla soluğu Doktor Joana’nın karşısında alır.

Sadakatsiz ve kötü huylu sanatçı kocası Paco (Sergi Lopez) ile mutsuz bir evliliği olan Joana iyi huylu bir adam olan Rifkin’e şehri tanıtma görevini üstlenir. Boynuzlu koca Rifkin Sue’nun Philippe ile hep baş başa kalma arzusuna katlanır. San Sebastian’ın büyüleyici doğasında çıktıkları gezilerde iyi vakit geçiren, kimyaları uyuşan Mort-Joana ikilisi bir yolculuk sırasında arabalarının lastiğinin patlamasıyla, civardaki Paco’nun atölyesine giderler. Joana kocasını güzel modellerinden biriyle sevişirken yakalamasından sonra pişkin Paco laf kalabalığıyla kendisini affettirmeyi başarır.

Sue kocası Mort ile bozulan ilişkileri hakkında yüzleşir ve Philippe ile yeni bir hayata başlamak için kendisini terk edeceğini söyler. Mort imkânsız bir aşkla bağlandığı Joana’ya kendisiyle New York’a gelmesini talep eder. Genç kadın bu talebi kırıcı olmadan kibarca reddeder.

Avrupalı bir yapımcıyla yaptığı filmin prömiyerini Eylül 2020’de San Sebastian Film Festivalinde yapan Woody Allen, cinsel taciz iddialarını yeniden canlandıran ‘Me too’ hareketinin hedef tahtasına oturtulunca, film ABD’de vizyon şansı bulmaz. ‘Me too’culardan gelen tepkiler üzerine, W. Allen kendisiyle dört filmlik anlaşmayı fesheden Amazon’a 68 milyon dolarlık dava açar.

 

San Sebastian güzellemesi

İspanya’nın kuzeyindeki Bask bölgesinin Bilbao ile beraber en güzel iki şehrinden biri olan, film festivaliyle ünlü San Sebastian’ın görkemli coğrafyasından, görüntü yönetmeni Vittorio Storaro, filmde kartpostal güzelliğinde fotoğraflar veriyor. Evvelce Woody Allen ile iki kez birlikte çalışan İtalyan asıllı Storaro’nun, ‘Kıyamet / Apocalypse Now’, ‘Kızıllar / Reds’ ve ‘Son İmparator’ ile kazanılmış üç Oscar Ödülü var. Storaro filmin nostaljik rüya sahnelerini siyah-beyaz çekmiş.

Filmin ilk rüyasında sinema tarihinin en büyük filmi sayılan Orson Welles’in 1941 tarihli başyapıtı Yurttaş Kane / Citizen Kane’ var. Filmin kahramanı Charles Foster Kane’in ölümünden önce söylediği son söz olan ‘Rosebud’ üzerine bir parodi izliyoruz. Fransız Yeni Dalga akımının kilometre taşlarından biri olan, Jean-Luc Godard’ın ‘Serseri Âşıklar / A Bout De Soufle’un önemli yatak sahnesinde, Jean Paul Belmondo- Jean Seberg yerine Mort- Sue çiftini görüyoruz.

Filmde en uzun tutulan rüya sahnesi François Truffaut’nun ünlü ‘Jules Et Jim’inden esinleniyor. Aynı kadını paylaşan iki erkeğin, üç kişilik aşkın sinema tarihinde en çarpıcı örneği olan filmdeki Jeanne Moreau-Oskar Werner-Henri Serre üçlüsünün yerini Gina Gershon-Wallace Shawn-Louis Garrel alıyor. Rüya sahnelerinde üç filmiyle yer alan Ingmar Bergman, W. Allen’ın favori yönetmeni olduğunu akla getiriyor.

‘Yaban Çilekleri’ ve Bergman’ın en bilinen filmi ‘Persona’nın dışında ‘Rifkin’in Rüyası’ ‘7. Mühür’ün satranç sekansının parodisini yapıyor. Max Von Sydow’un canlandırdığı Antonius’u rüyasında filmin kahramanı Mort Rifkin oynuyor. Rakibi ‘Ölüm’ü canlandıran Avusturyalı aktör Christoph Waltz, Rifkin’e gelecekte tekrar ziyaret edeceğini söyler, Rifkin zaman kazanmaya çalışır.

Woody Allen’ın ölümle ilgili iki nüktesi şöyle: “Ölümden korktuğumdan falan değil, sadece geldiğinde orada olmak istemiyorum”, “Ben ölümsüzlüğü eserlerimle elde etmek istemiyorum, ölmeyerek elde etmek istiyorum.”

Fransa’ya olan sevgisiyle bilinen, Fransızlar tarafından Amerikalılardan çok sevilen Woody Allen 15 kez katıldığı Cannes Film Festivalinin demirbaş yönetmeni sayılır. Sinemada Yahudi mizahının en önemli temsilcisi sayılan, senaryo yazarı- yönetmen- stand-up’çı- müzisyen- oyun yazarı- öykücü Woody Allen’ın bilinmeyen bir sıfatı daha var. Kendisi Cannes Film Festival tarihinde en çok sayıda yarışma dışı filmle katılan sanatçısı.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün