Şavuot 28 Mayıs´ta güneş batınca kutlanıyor...

Şavuot kelimesi, İbranice ‘haftalar’ anlamına gelir. Bu günde, Pesah ve Şavuot arasındaki yedi haftalık Omer sayım dönemi tamamlanır ve yaşam kaynağı Tora, Yahudi halkına verilir. Bu yıl Şavuot Bayramı, 29 Mayıs Cuma ve 30 Mayıs Cumartesi günleri kutlanıyor.

Nazlı DOENYAS Kavram
20 Mayıs 2020 Çarşamba

Şavuot, Pesah Bayramı ile başlayan sürecin doruk noktasını oluşturur. Pesah ile Şavuot, aralarında 49 günlük bir ara olan tek bir bayram gibidir; birbirini tamamlarlar. Pesah’ta kutlanan fiziksel kurtuluş, gerekli ilk adımdır. Fakat yıllarca esir olarak yaşamış olan bir halk fiziksel özgürlüğe kavuşunca bu özgürlük ile ne yapması gerektiğini nasıl bilebilir? Şavuot'ta verilen Tora, Yahudilere manevi özgürlüğün, entelektüel kurtuluşun yolunu açar. Tora ile gelen özgürlük, bize kendimize, ailemize, toplumumuza, yaşadığımız yere karşı sorumluluklarımız dâhilinde nasıl daha anlamlı, daha mutlu, daha dengeli, kendimizle daha barışık bir yaşam sürebileceğimizi öğretir.

Tora,  bundan 3.332 yıl önce Şavuot'ta Sina Dağında, tarihte ilk ve son kere, benzeri görülmemiş bir şekilde, yaklaşık üç milyon kişinin arasında ortaya çıkan Tanrı’nın Varlığı önünde tüm Yahudi halkına verilir. Tanrı’nın bu benzersiz armağanı ve hayatımıza kattıklarını sadece Şavuot Bayramında değil, hayatımızın her günü aklımızda tutar, her gün onun mutluluğunu ve sorumluluğunu hissederiz. Tora bize yalnız olmadığımız, Tanrı’nın her an bizim yanımızda olduğu güvencesini verir. Bu güvence ile her birimizin farklı bir yüzü olduğu gibi her birimizin Tora’ya farklı bir yaklaşımı olabileceği gerçeğini benimseyerek kendi yolumuzu bulmaya çalışırız.

Bu yıl Şavuot bayramı 29 Mayıs Cuma ve 30 Mayıs Cumartesi günleri kutlanıyor.

ŞAVUOT DEYİNCE

Tanrı her zaman yanımızda 

“Ben seni Mısır’dan çıkaran Tanrı’yım.”On Emir’den ilkinin aslında bir emirle hiçbir ilgisi olmaması ilginçtir. Daha çok bir açıklama, bir bildiri gibidir. Burada Tanrı’nın, Ben gökleri ve yeryüzünü ve üstündeki her şeyi yaratan Tanrı’yım yerine, seni Mısır’dan çıkaran Tanrı’yımdemesi, Tanrı’nın sevgi dolu gözetiminin -haşgaha- hayatımızın her alanına dâhil olması, her zaman bizim yanımızda olması anlamına gelir. Bazen günlük ve doğal olarak kabul ettiğimiz olaylarda, bazen de aklın almayacağı mucizelerde, Tanrı her zaman iyiliğimiz için bizim yanımızdadır.

AM HASEFER- Kitap, Tora Milleti

Yahudiler Kitap, Tora Milleti olarak adlandırılır. Bunun anlamı sadece bir dua kitabı ya da kutsal yazıların bulunduğu bir kitap yere düştüğünde onu alırken saygıyla öpüp, ondan sonra yerine koymamız değildir. Sinagog törenleri sırasında Sefer Tora dolaşırken herkesin ayağa kalkması ve yanına yaklaştığında saygıyla elini uzatıp öpmesi değildir. Sefer Tora taşınırken yanlışlıkla yere düşerse, o gün sinagogda bulunan herkesin oruç tutması, oruç tutamayanların ise kefaret olarak Tsedaka vermesi de değildir. 

Kitap, Tora Milleti olmak demek,  Tora’ya tapmakdeğil, Tora’ya göre yaşamak demektir. Tora’ya değil, onun yazarı olan Tanrı'ya dua etmek demektir. Çerçeveye değil, asıl resme, içeriğe önem vermek demektir. Kalıplara takılı kalmak değil, Tanrı’nın sözlerini anlamaya, içselleştirmeye çalışmak, bu öğretileri sadece sinagogda değil, günlük hayatın har alanına taşımak, Tanrı’yı, her yerde yansıtmaya çalışmak demektir.  

Zman Matan Toratenu - Tora’mızın verilme zamanı

Tora’mızın verildiği an -Zman Matan Toratenu-olağanüstü bir olaydı. “Tüm halk, sesleri ve alevleri, Şofar’ın sesini ve dağın duman salıverdiğini görüyordu. Halk bunları gördü”(Şemot 20:15). O kadar mucizevîydi ki insanlar normalde sadece duyulabilecekleri sesleri gördüler. Gök gürültüsünü gördüler!

Midraş,  gök gürültüsü sesleri ve şimşek çakmalarını  “Bütün insanlar gördü” diye tasvir eder. Buradan anlaşılan, aslında her kişinin bunları kendi kapasitesine göre görmüş, duymuş olmasıydı.

Sina Dağında yaşanan benzersiz deneyim, herkesin o gün olanları kendi kapasitesine göre yaşamış olması, her birimizin kendi benzersiz Tora yolunu bulması gerektiğini gösterir. Tora’yı topluluğumuzun içinde okuyor olsak da, Şavuot ve bayramları bir cemaat olarak kutluyor olsak da, Tora’ya ulaşmanın yolu kendi kalbimizden geçer. Yolun başı ise kendi aklımızı, düşüncemizi, kulaklarımızı Tora armağanımıza doğrultmamız, ondan gelecek manevi seslere açık olmamızdır.

Şivim panim LaTora - Tora’nın yetmiş yüzü

Geleneklerimiz, Tora’nın yetmiş yüzü -Şivim panim laTora-olduğunu öğretir. Bu, genelde kutsal Tora’mızı yetmiş farklı şekilde okuyabileceğimiz anlamına gelir, ancak bunu Tora’yı yorumlamak için yetmiş farklı yol olduğu şeklinde de anlamlandırabiliriz. Her birimiz kendi yüzümüzü bulabiliriz. Her birimiz Tora’nın sesini kendi kalbimizde keşfedebiliriz. Tora bize birçok yüz sunar. Kendimizi, bu dünyadaki amacımızı keşfetmemizi ve hayatımızın her günün anlamlı bir şekilde yaşamamız için bize yol gösterecek bu değerli hediyeyi keşfetmek için Sina Dağında deneyimlendiği gibi Tora’nın sesini görmeye ve bize yakın yüzüne dikkatle bakmaya çalışmamız yeterlidir.

Tora ve farklı yorumlar

Tanrı, Tora’yı verirken orada bulunan her Yahudi’ye, Tora’nın farklı bir açısını bahşeder. Günümüzde de, Yahudi takvimindeki bütün özel günlerin her biri, hepsi Sina'da aktarılmış olan sayısız Tora öğretisini, yeni fikirleri, yeni ve yenilikçi yorumları içinde barındırır ve ortaya çıkarır. Tora hakkında daha önce hiç duyulmamış, avangard bir yorum ile karşılaştığımızda, bize yeni gibi gelen yorum da aslında Sina Dağında Moşe Rabenu’ya Tanrı tarafından aktarılmış, ama dolaylı ve karışık anlatımlar içinde kalıp unutulmuş ve kaybolmaya yüz tutmuş ve şimdi tekrar hatırlanıp ortaya çıkmıştır. Tora, Sina Dağında verilen aynı Tora’dır ve değişmez. Sadece bizim Tora’yı anlama ve yorumlama şeklimiz değişebilir,  bu da Tora’nın her daim güncel, canlı kalmasını, herkesin onun içinde kendinden bir şey bulmasını, sanki Tora kendisiyle konuşuyormuş gibi hissetmesini sağlar. 

Şavuot’ta ne verildi?

Şavuot,Zman Matan Toratenu (Tora’nın verildiği zaman) olarak kabul edilse de, durum biraz farklıydı. Aslında, o gün bize sadece On Emir öğretildi ve bunlar sadece sözlü olarak bize aktarıldı. Fiziksel luhot(tabletler) ancak 40 gün sonra verilmişti.

Günün ismi yine de Zman Matan Toratenu olarak kalır, çünkü bugün, Tanrı’nın bize Tora’yı verme sürecini başlattığı günü gösterir. Önce On Emir öğretilir. Daha sonra, Moşe Rabenu Sina Dağında 40 gün kalarak Tanrı’dan Tora’yı öğrenir. Bu süre zarfında Tanrı, Moşe Rabenu’ya Tora’yı yorumlanması ve anlaşılması hakkında tüm kuralları aktarır. Talmud, Moşe Rabenu’nun Sina Dağında Tanrı’dan Tora'nın gelecekte olabilecek her yorumunu da öğrendiğini söyler. Bunların hepsini öğrenmiş olması mümkün gözükmese de Moşe Rabenu bu yorumların dayanaklarını ve kurallarını öğrenir ve bu şekilde sanki gelecekteki bütün yorumları da öğrenmiş gibi kabul edilir. Tora’nın geri kalanı da çölde kaldıkları 40 yıl boyunca Yahudilere kademeli olarak öğretilir.

Bu gün neden önemli?

Matan Tora, Tanrı’nın onun üzerinde çalışıp korumamız için bize Tora’yı verdiği gün olarak bilinse de, bazı Yahudiler zaten kendi içlerinden gelerek Tora’nın gereklerini yerine getiriyorlardı. O zaman bugün neden bu kadar önemli? Doğru ki, verilmeden önce Tora’yı sadece bazı kişiler uyguluyordu ve Matan Tora’dan sonra artık bütün Yahudiler uygulamaya başlayacaktı. Ancak sanki iyice bakarsak bugünün arkasında daha farklı bir şeyler de bulabiliriz. Tora’nın verildiği gün iki şey değişti. 

Birincisi, Tanrı ile olan bağlantımızdı. Matan Tora'dan önce, Tora'yı uygulayanlar, bunu tamamen kendileri istedikleri için yaptılar. Onların Tanrı ile olan bağlantısı, ancak onların kendi anlayışları ve duyguları kadar derine gidebiliyordu. Ancak Matan Tora’da Tanrı kendi ÖzünüTora’ya bağlayarak Yahudilere verdi. Bu nedenle Tora’yı uyguladığımızda kim olduğumuz, ne kadar anladığımız ve hissettiğimizden bağımsız olarak Tanrı’nın Özüne bağlanırız.

İkincisi, Tora’nın dünya üzerindeki etkisi kalıcı olarak değişir. Matan Tora'dan önce, Tora ve mitsvalar manevi konular olarak kabul edilirdi ve fiziksel dünyayı etkileme gücü yoktu. Ancak Matan Tora ile Tanrı bu durumu sonsuza kadar değiştirdi. Tora ve mitsvalar artık dünyayı etkileyebilecekti. Örneğin, Matan Tora sonrası, bir ineğin derisini alıp tefiline dönüştürdüğümüzde, bu tefilin artık Tanrı hizmetinde kullanılacak kutsal bir eşyaya dönüşebilecekti. Karnımızı doyurmak için yediğimiz yiyeceklerin her biri, yemeden önce ettiğimiz berahalarla kutsallık kazanabilecekti.

Bu iki nedenden ötürü Maimonides, bugün mitsva yaptığımızda Tanrı’nın bunları yapmamızı bize Sina Dağında söylemiş olduğu için yaptığımızı belirtir, atalarımız böyle yaptığıiçin değil.

Yankı

Sina Dağında Tora’yı verirken Tanrı’nın Sesi’nin yankısı yoktu. Bunun nedeni, Tanrı’nın, Tora’nın hiçbir engelle karşılaşmadan tüm dünyanın içine nüfuz etmesini amaçlamasıydı, bu yüzden sesin çarpıp geri döneceği, yankı yaratacağı hiçbir şey yoktu.

Yetmiş dil

Tanrı’nın Sesi o dönemin 70 dilinde duyuldu. Bu mucizenin (dünyadaki tüm insanların olup biteni duyabilmesinin) açık öneminin yanı sıra, daha derin bir anlamı da var. 613 mitsvanın hepsinin On Emir kadar özel olmadığını düşünen kişiler olabilir. Bu nedenle Tanrı’nın Sesi, 70 dilde duyulur ve bu şekilde Nuh’un Soyu’na verilen yedi Evrensel mitsvanın (70 dili konuşan- Yahudi olmayanların yasalarının) bile Tora’nın On Emir kadar önemli bir parçası olduğu vurgulanmış olur.

*Şavuot’un ABC’si, felsefesi, videoları, Rut’un Kitabı, Şavuot tatlı tarifleri için:

http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=75&Itemid=49

Önemli Not:Yazıdaki bilgiler okuyucuya fikir vermek amacıyla https://www.jrcc.orghttps://ots.org.ilhttps://ldorvdor.orghttps://jewishjournal.comsitelerinden derlenmiştir ve konu hakkındaki yorumlardan sadece bazılarını içermektedir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olduğu için, özel günler, uygulamalar ve farklı yorumlar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.