2021'de kaos ya da bilincin evrimi

Elda SASUN Dünya
6 Ocak 2021 Çarşamba

2020’nin son gününde Yuval Noah Harari ve Max Tegmark’ın birlikte yayınladıkları bir söyleşi benim için adeta bu seneyi özetledi1.

Her ikisi de bilim, teknoloji, toplum ve insanlığın geleceği hakkındaki 21. yüzyıl söyleminin ön sıralarında yer alan, ünlü avangart ve saygıdeğer düşünürler. Bu konuşmada iki entelektüel lider, fizik, yapay zekâ, tarih, felsefe ve antropoloji alanlarındaki uzmanlıklarını zamanımızın en derin meselelerinden bazılarına uyguladı. Max ve Yuval, hem kozmolojik hem de insanlık tarihinin bu tartışmasına kendi makroskopik perspektiflerini getirerek bilinç, etik, yapay zekâ, insanın yok oluşu, ortaya çıkan teknolojiler ve toplumsal işbirliğini, mitlerin ve hikâyelerin rolünü araştırıyor. Harari gelecek için düşüncelerini aktarırken şöyle diyor: “Yapay zekânın bilinç kazanacağını varsaymak için bir neden yok çünkü zekâ ve bilinç çok farklı şeyler.”

“Zekâ, bilinç değildir. Zekâ, problem çözme yeteneğidir. Bilinç ise acı, neşe, sevgi ve öfke gibi şeyleri hissetme yeteneğidir. İkisini karıştırmaya meyilliyiz çünkü insanlarda ve yeryüzündeki hayvanlarda zekâ bilinçle adeta birlikte gider. İnsanlar, çoğu sorunu bir şeyler hissederek çözer. Ancak bilgisayarlar, sorunları çok farklı bir şekilde çözüyor. Bilgisayar his kullanmaz…

Bilinci, beyinin biyolojik bir yan ürünü olarak kabul edersek şu şekilde düşünebilir miyiz? Jet motorları yüksek sesler çıkarabilir ancak gürültü uçağı ileriye doğru itmez. Benzer şekilde bilinç, karmaşık sinir ağlarının ateşlenmesiyle üretilen bir tür zihinsel kirlilik olabilir ve hiçbir şey yapmaz. O sadece oradadır.” (Yuval Noah Harari, ‘Homo Deus’ kitabından)

İnsanların aksine, problem çözümde yer alan yapay zekâ, sorunları, algoritmaları bilinçli olmayıp görevlerini yerine getirirken yaptığımız gibi hissetmeyecekler ancak, belki de iş piyasasında bizi kolayca geride bırakacak kadar akıllı olacaklar. Zamanımızda, endişe verici bir şekilde, bilgisayarlar (işyerindeki rakiplerimiz) tarafından uygulanan algoritmalar, problem çözümleri gittikçe daha iyi hale geliyor. Ancak, akıllı algoritmalar, gerçekten bizim üzerimizde bir üstünlüğe sahip olacaklar mı?

Teknolojik gelişmenin mevcut hızını düşünürsek, bunun kaygısını hissetmemek mümkün değil. Duygularımız ve hislerimiz gerçekten hayatımızdaki sorunları çözme şeklimizin ayrılmaz bir parçasıdır.  Bununla birlikte, bilgisayarlar söz konusu olduğunda, ikisinin birlikte gitmediğini görüyoruz. Dolayısıyla bilgisayarların bilinç geliştirmeye yakın olduğunu düşünmek için kesinlikle hiçbir neden yok. Memeliler söz konusu olduğunda, evrim, memelileri bilinç yoluyla daha büyük zekâya yöneltti, ancak bilgisayarlar söz konusu olduğunda, bilincin dâhil olmadığı paralel ve farklı bir zekâ yolunda ilerliyor olabilirler.

Evet, bir gün kendimizi bilinçsiz süper zekâya sahip bir dünyada bulabiliriz. Asıl soru, insanların robotlara aşık olup olmayacağı değil. Asıl soru şu: Bilinçsiz bir süper zeka dünyası nasıl görünecek? Zira tarihte bizi böyle bir senaryoya hazırlayacak bir veri yok.

Biz insanlar dünyayı kontrol ediyoruz ve ikili bir realite ile yaşıyoruz. Dünyamızda hayvanlar ve diğer canlılar tek bir realite ile yaşar. Balık, balık olduğu bilincindedir ve neden suda yaşadığını sorgulamaz.  Tabiat; nehirler, ağaçlar, aslanlar ve filler gibi varlıklardan oluşur. Biz insanlar da, aynı realite içinde yaşıyoruz. Bizim dünyamızda da nehirler, ağaçlar, aslanlar ve filler var. Fakat yüzyıllar boyunca, bu nesnel realitenin üzerine ikinci bir realite katmanı kurduk: Uluslar, tanrılar, para, şirketler gibi varlıklardan oluşan bir realite inşa ettik. Şaşırtıcı olan şey ise, zamanla bu kurgusal realitelerin gittikçe güç kazanması ve adeta bizi yönetir hale gelmesi. Sanırım insanlık bunun bilincinde değil. Maalesef bugün nehirlerin, ağaçların, aslanların ve fillerin hayatta kalması, ABD gibi, Google gibi, Dünya Bankası gibi kurgusal varlıkların menfaat ve isteklerine bağlı…

İnsanlığın, 2021 yılında zekâdan fazla ‘bilincin’ önemini kavramalarını, vicdanlı, etik bir bilinçlenmeye doğru yol almalarını diliyorum. İnsani duygularımızı, değerlerimizi, gezegenimizi korumak için ‘ben’ egosundan ‘biz’ kavramına geçme, dayanışma ve değişim zamanına girdiğimize inanıyorum. Sanırım tabiatı koruma, hayvanların da bu dünyada yaşama hakkı bilincine ermemiz için her türlü mesaj bu son yıl yola çıktı…

Sizce teknoloji, yapay zekânın gücünü geliştirmek kadar insani duygularımızı ve hislerimizi da geliştirmek önemli değil midir?

Bilginin, etik ve vicdani bir dünyada ışıldaması dileklerimle.

---

1 https://futureoflife.org/2019/12/31/on-consciousness-morality-effective-altruism-myth-with-yuval-noah-harari-max-tegmark/

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün