Netflix´in popüler dizisi, satranç dâhisi Beth Harmon´un hikâyesini anlatan ´The Queen´s Gambit´te başkarakter 1960´lı yılların Kentucky´sinde bir yetimhaneye yollanıyor. Dizide Methuen Yetimhanesi olarak kullanılan mekân aslında Berlin dışında bulunan ve Schloss Schulzendorf adı verilmiş Yahudi yapımı bir şato.
Geçtiğimiz sonbahar aylarında Netflix’in yayınladığı ‘The Queen’s Gambit’ dizisi büyük ilgi görünce, yetimhane çekimlerinde kullanılan şato dizideki mekânları merak edenlerin akınına uğradı.
Neo-Rönesans tarzında inşa edilmiş şatonun merkezinde gösterişli bir kule, cam tavanlı bir sera ve bir kış bahçesi bulunuyor. Dizide kullanılan dijital düzenleme sayesinde Orta Çağ’dan kalma görünen kule, binanın gerisine uyum gösterecek şekilde değiştirilmiş. Yirminci yüzyılda Almanya’daki Yahudilerin hayatını sembolize eden şato, geçmişini halen görkemli duvarlarının ardında saklıyor.
Adını aldığı kasabanın ortasında ve Berlin Brandenburg Havaalanının hemen yanında bulunan Schloss Schulzendorf, 1889 yılında Moritz Israel tarafından yaptırılmış. Israel Ailesi, Berlin’deki en eski ve büyük mağaza olan Kaufhaus Nathan Israel’in sahibiydi. Moritz bu işteki hisselerini erkek kardeşine sattıktan sonra eskiden bir şövalyenin şatosunun bulunduğu bir arsada başka bir şato inşa etmeye karar vermiş.
Moritz Israel, inşasının tamamlanmasının ardından şatoyu, I. Dünya Savaşı gazisi oğlu Richard ve yeni eşi Bianca Cohn’a hediye etti. Sonraki otuz yıl boyunca çift okullar inşa etmekten temiz suya erişime kadar birçok konuda kasabanın gelişimini madden destekleyerek refahı arttırdı.
Nazi hâkimiyetinin ilk yıllarında çift, çocuklarının ve torunlarının Almanya’dan kaçmalarını sağladı. 1939 yılında şato, Richard Israel’in elinden alındı. Çift, Richard’ın 1943 yılında hayatını kaybettiği Terezin’e gönderildi. Savaşı sağ atlatan Bianca, yirmi yıl daha Hanover’de yaşamını sürdürdü.
1945 yılı sonrasında çiftin sevgili Schloss Schulzendorf’u Sovyetler kontrolündeki Doğu Almanya’da kaldığından ulusal sosyalizm kuralları gereği şatonun tarihi değeri öne çıkarılmadı. Bu dönemde içerisinde bir ibadethane ve pek çok müştemilat da bulunan şato geçici yerleşim ve mekanik atölyeler için kullanıldı.
Berlin Duvarının yıkılmasından dört yıl sonra, 1993’te Schloss Schulzendorf, Israel Ailesinin varislerine geri verildi. Çeşitli kesimler tarafından, Israel Ailesinin kaderini ve mirasını onurlandıran bir restorasyon yapılması için pek çok kere çağrıda bulunulmuş olsa da, bilinmeyen sebeplerle aile şatoyu sahiplenmedi ve yenileme girişiminde bulunmadı.
Bazı ziyaretçilerin ‘uyuyan güzel’ olarak nitelendirdikleri şato, arada sırada kullanıldığı film çekimleri haricinde, terkedilmiş şekilde yaşlanıyor.