Bilgisayar çağına geçiş, uzun süre dünyanın en varlıklı adamı olan Bill Gates´i yarattı. Akıllı telefon çağı bir pazarlama dehası olan Steve Jobs ile Apple´ı yarattı. Şimdi e-ticaret çağının tam ortasında Amazon´un sahibi Jeff Bezos var zenginler listesinin ilk sıralarında…
Korona sonrası e-ticaretin patlamasıyla birlikte Jeff Bezos servetini katladı. Şu anda resmi net serveti yaklaşık 180 milyar dolar. Türkiye’nin bir yıllık ihracatından yaklaşık 30 milyar dolar fazla. Gayri Safi Milli Hasılamızın da dörtte birinden biraz daha fazla. Dünya böyle bir yer. Doğru zamanda doğru yerde olmak gerçek manada pastadaki en büyük payı almaya tekabül ediyor. Bununla ilgili olarak ‘Outliers / Çizginin Dışındakiler’ isimli kitabı okumayanlar için mutlaka tavsiye ederim.
Dünyada Genel Trend
ABD’de son on yıldır, bildiğimiz anlamdaki AVM’ler kapanıyor, bunun yerine e-ticaret büyük bir hızla büyüyordu. Bununla ilgili geçtiğimiz yıl kasım ayında ‘Zamanın Ruhu-2 Öğrenci Kredileri, Boşalan AVM’ler ve Tesla’ başlıklı yazımda detaylı bilgi vermeye çalışmıştım. Korona süreciyle birlikte, e-ticaret ve online alışveriş tahminlerimizden dört - beş yıl daha önce beklenen noktaya gelmiş oldu. Türkiye gelişmekte olan ülkelere göre e-ticaret penetrasyonu konusunda kötü bir yerde değil. Fakat gelişmiş ülkelerde elbette bu oran daha fazla. Önümüzdeki her dört yılda sektörün iki kat büyümesi bekleniyor. Bu anlamda dünyada bir sonraki trend, sanal gerçeklik uygulamalarının online alıverişe tamamen uygulanması yönünde ilerliyor. Yani artık bir ayakkabı ya da bir ceketi denerken, evde ayağımızda nasıl görüneceğini görerek satın alacağız. Bunun uygulanıp yaygınlaşması için dört - beş yıllık bir süre biçiliyor. Fakat korona sonrası kasaları dolan e-ticaret devleri bu uygulamayı erken başlatabilir. Sanal gerçekliğin online alışverişe yansıtılması ile, bildiğimiz anlamda gerçek mağazaların devrinin bittiği resmi olarak ilan edilecektir (Şu an gayri resmi bir ilan var zaten). Uzun zamandır büyük markaların mağazalarının zarar ettiğini, markaların bu mağazaları belli bölgelerde tamamen prestij amacıyla açık tuttuğunu biliyoruz. Benim tahminime göre e-ticaret bildiğimiz anlamda perakendeyi bazı sektörlerde yüzde 100’e varan oranlarda ele geçirecektir. Ama şu an hâlâ pazar payı olarak satışların büyük bölümünü (TR’de yüzde 90 civarı) elinde bulunduran klasik alışveriş yöntemleri kısa bir süre içerisinde bu pazar paylarını büyük bir hızla kaybedebilir. (Korona sonrası yeni dünya yazısının kaybedenleri olan dükkan sahiplerini hatırlarsınız)
Türkiye’de E-ticaret
Çok değil, bundan birkaç yıl önce, Türkiye’de e-ticarete genel bakış “Daha ucuza alacaksam belki olabilir” şeklindeydi. Şimdi gerçek mağazalar ile aynı fiyata bir ürünü internet üzerinden alabiliyorsak, aynı fiyat için neden fiziksel efor harcayıp ürün satın alayım diyoruz. Bu söylemi destekler nitelikte, 2020 yılının ilk altı ayında Türkiye’de e-ticaret hacmi 91 milyar 700 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64’lük bir artış anlamına geliyor. E-ticaretteki hacmin yüzde 91’i yurt içi satışlardan kaynaklanıyor. Özellikle bir dönem popüler olan Alibaba gibi yurtdışından e-ticaret yapılan uygulamalarının oranının yüzde 5 seviyesinde olduğunu görüyoruz.
Toplam e-ticaret hacminin yüzde 60’ı en büyük üç ilde gerçekleşirken İstanbul yüzde 47 ile aslan payını alıyor. Ankara yüzde 8, İzmir ise yüzde 5 pay alıyor. Rakamlar geleneksel perakende satışlar ile uyumlu görünüyor.
Sevgili dostlar, önümüzdeki dönemde Türkiye’de e-ticaret hacminin yıllık olarak yüzde 50 civarında büyüyeceğini öngörsek fazla iyimser olmayız. Özellikle perakende sektörü oyuncuları için, görmemenin büyük hata olacağı büyük bir gerçekle karşı karşıyayız.