´Bella´nın Öyküsü´ belgeselinin dünya prömiyeri, 31 Ocak´ta 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesinin canlı yayınıyla dünyanın dört bir yanından rekor katılım ve büyük beğeniyle izlendi.
500. Yıl Müzesi, Orhan Veli’nin ünlü ‘Anlatamıyorum’ şiirine ilham kaynağı olan Bella Eskenazi’nin hayatına ışık tutan yaşam öyküsünü işleyen ‘Bella’nın Öyküsü’ filminin galasını, 98. yaşını kutladığı hafta gerçekleştirdi. Yönetmen Banu Yalkut Breddermann yaklaşık 100 dakika süren belgesel öncesinde Bella ile nasıl tanıştığını anlattı.
Gösterim öncesi söz alan Türk Musevileri Müzesi Başkanı Silvyo Ovadya, 14 Şubat’ta Erol Güney’in belgeselinin yayınlanacağını duyururken Müze Müdürü ve Küratörü Nisya İşman Allovi de müzenin çalışmalarına en iyi şekilde devam edebilmesi için destekçilerin bağışlarından mutluluk duyacaklarını belirtti. Müzik Prodüktörü Renan Koen’in tanıtımının ardından değerli ses sanatçısı Melihat Gülses’in Orhan Veli’nin ‘Anlatamıyorum’ şiirini seslendirmesi çok güzel bir sürpriz oldu. Daha sonra filmin izlenmesine geçildi.
Orhan Veli’nin ilham kaynağı, Sabahattin Ali’nin yakın arkadaşı, Hasanoğlan Köy Enstitüsünde öğretmenlik görevini yürütürken tanıştığı Aşık Veysel'in aile dostu Bella Eskenazi'nin 1920’lerden 2000’lere, İstanbul'dan Barcelona'ya uzanan öyküsü izleyicileri, heyecan verici aynı zamanda da düşündürücü bir yolculuğa çıkarttı.
1923 İstanbul doğumlu Eskenazi’nin yaşamını konu alan belgesel onun tanıklığından yola çıkarak bir yandan ülkenin seküler olarak tanımlanan kesiminin o dönemki yaşamına pencere açarken, Türkiye’nin siyasi ve kültürel değişim sürecine de ışık tutma amacını taşıyor.
Cumhuriyetin kuruluşuyla hızlanan toplumsal dönüşüm sürecinin ve Türk aydınlanmasının önemli mimarlarından Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Nisan 1940’ta büyük kültür hamlesi başlatır. Köy enstitülerinin kurulmasına, üniversiteler kanununun çıkarılmasına, tiyatro ve operanın devlet hizmetlerine katılmasına, klasiklerin çevirisine ve çeşitli ansiklopedilerin Türkçe basılmasına ön ayak olur. Bella Eskenazi tam da bu dönemde Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünde öğretmenlik yapmış, kendisi gibi Türk aydınlanmasına katkısı olan ablası Dora, eniştesi Erol Güney, dönemin önemli Türk aydınları ve edebiyatçılarıyla yakın dostluk kurma olanağı bulmuştu.
Belgeselde herkesin eşit temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu bir vatandaşlık fikrinden yola çıkılarak kurulan cumhuriyetin idealist bir döneminin umutları, düş kırıklıkları ve her şeye rağmen bu topraklara duyulan derin sevgi ve anlayış izleyiciye aktarılıyor. Belgesel, günümüzde köken öne çıkarılarak sürdürülen dini, siyasi ve etnik tartışmalara farklı bir açıdan yaklaşımı hedeflerken Türkiye’nin kendisiyle yüzleşmesi bağlamında anlamlı olabileceği ve yükselen antisemitizme karşı mücadeleye katkıda bulunabileceği düşünülerek gerçekleştirildi.
Tanıtım filmi Eytan İpeker tarafından gerçekleştirilen, yönetmenliğini ve prodüktörlüğünü Banu Yalkut Breddermann’ın yaptığı filmin kurgusu Thomas Balkenhol’a, müzik prodüktörlüğü ise Renan Koen’e ait.
