“Hangi aşıyı olayım?” sorusunun yerini oldukça tehlikeli bir şekilde “Aşı olayım mı?” sorusunun aldığı bu günlerde kafa karışıklığına tavuk suyu çorbası etkisi için New York Times´da yayınlanan bir yazının tercümesini paylaşıyoruz.
2020 yılını aşı müjdeleri ile kapatmıştık ki, ana akım ve sosyal medyada çıkan olumsuz haberlerin etkisiyle maalesef aşıya karşı tereddütlerin arttığı, buna paralel olarak aşı karşıtlarının seslerini yükseltebilmeleri için fırsat yakaladığı bir döneme girdik. Merkezi Paris, Fransa'da bulunan çok uluslu bir pazar araştırma ve danışmanlık firması olan Ipsos’un, iki anketine dikkat çekmek gerek. Birincisi ülkemizde aşı yaptırmayı düşünenlerin oranı. Bu oranın ekim ayından aralık sonuna kadar eğilimini görebileceğiniz grafikte aşı yaptıracağını söyleyenlerin maalesef toplumun yarısını geçmediği göze çarpıyor.
İkinci grafik ise insanların maruz kaldığı haberlerin aşı yaptırmaya ne kadar teşvik edici oluşu. Aşı olmamaya teşvik eden haberlerin oranı tehlike boyutunda.
Yalnızca ülkemizde değil dünyada insanların kafası karışık. NY Times’ın ‘The Morning’ adlı brief’inde bu sebeple bir yazı yayınlandı. Claire Moses, Ian Prasad Philbrick, Tom Wright-Piersanti ve Sanam Yar’ın 18 Ocak’ta birlikte kaleme aldıkları bu yazının tercümesini akıldaki soru işaretlerini ve tereddütleri gidermek için paylaşıyoruz.
“Aşıları yabana atmak”
Aşı haberlerinin neden düşündüğünüzden daha iyi olduğunu açıklıyoruz.
Salgının ilk günlerinde birçok sağlık uzmanı -ABD’de ve dünya çapında- maskelerle ilgili doğruyu duymak konusunda halkın güvenilir olmadığını düşündü. Bunun yerine uzmanlar maskelerin kullanımını cesaretlendirmeyen, yanıltıcı bir mesaj yaydı.
Güdüleri daha çok iyiliktendi. Çıkış noktası, insanların yüksek kalite maskelere hücum edeceği, doktor ve hemşirelere çok az maske kalacağından endişe etmeleriydi. Uzmanlar buna ek olarak sıradan maskelerin ne kadar yardımcı olacağından emin değildi.
Ama mesaj yine de bir hataydı.
İnsanların kafasını karıştırdı. (Eğer maskeler etkili değilse neden doktorların ve hemşirelerin onlara ihtiyacı vardı?) Bu, maskelerin geniş çaplı kullanımını geciktirdi. (Maskelerin koruyuculuğuna dair elde iyi sebepler olmasına rağmen.) Ve kamu sağlığı uzmanlarının güvenirliliği zarar gördü.
Geçen yılın başında Sosyolog Zeynep Tüfekçi şöyle yazmıştı: “İnsanlar yetkililerden bütün gerçeği alamadıklarını hissederse, sahtekârlara ve karaborsacılara gün doğar.”
Şimdi maske hikayesinin bir versiyonu kendini tekrar ediyor- bu defa aşılarla. Bir kez daha, uzmanlar halkın tüm gerçeği duyabileceğine güvenmiyor.
Şu anda, kamuda aşı tartışmaları aşıların limitasyonlarıyla ilgili uyarılarla dolu:
-Aşılar yüzde 100 etkili değiller.
-Aşılı insanlar bile virüsü yayabilir.
-Aşı olan insanlar davranışlarını değiştirmemelidir.
Bu uyarıların temelde bir gerçekliği var; aynı maskelerin mükemmel olmadığının gerçek olması gibi. Fakat uyarıların toplamı yanıltıcı. Bunu birçok doktor ve epidemiyoloji uzmanı söylüyor.
Brown School of Public Health’in Rektörü Dr. Ashish Jha, “Bu beni çıldırtıyor” diyor. University of Pennsylvania’dan enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Aaron Richterman, “Aşıları yabana atıyoruz” diyor. Baylor College of Medicine’dan Dr. Peter Hotez, “Aşı sizin hayatınızı kurtaracak; vurgunun buraya yapılması gerekiyor” derken, Children’s Hospital of Philadelphia Aşı Eğitim Merkezinden Dr. Paul Offit, “Moderna ve Pfizer aşıları ağır hastalığa karşı esasen yüzde 100 etkili. İnsanların aşıyı zamanında polyo aşısını karşıladıkları heyecanla karşılamaları gerekiyor” diyor.
Şu zamana kadar bildiklerimiz:
University of California, San Francisco’dan Dr. Monica Gandhi, Twitter hesabından, “Lütfen emin olun aşıdan sonra ne olursa olsun GÜVENDESİNİZ - hastalık veya bulaşıcılık” diyor.
Neden uzmanlar daha negatif bir mesaj sergiliyor?
Tekrar belirtilmeli ki motivasyonları iyilikten. Akademik araştırmacılar olarak içgüdüsel olarak tedbirliler ve her tür belirsizliği vurgulamaya yatkınlar. Çoğunun endişelendiği konu aşılı insanların maske takmayı ve sosyal mesafe kuralına uymayı bırakıp, aşı olmayanların da onlardan özenip bu alışkınlıklarını durdurmaya meyilli olabilecekleri. Durum böyle olursa ölüm rakamları çok daha yükseğe fırlayabilir.
Richterman şöyle belirtiyor: “İnsanları en iyi şekilde güvenli davranmaya ikna etmek ancak onlara doğruyu söylemeyi gerektirir. Halk sağlığı hedefi için insanların belli bir şekilde davranmasını sağlamak adına tamamen açık olmamak doğru değil. Eninde sonunda insanlar yaptığınızı anlar.” Şu anda takınılan yaklaşım aşı karşıtı şüphecileri ve komplo teorisyenlerini besliyor.
Peki halka verilecek mesaj daha nasıl iyi olabilir?
Virüsün yeni mutasyonları sebebiyle maske takma ve sosyal mesafe kurallarına uyulması konusunda daha çok baskı yapılmalı. İnsanlar olabildiğince çabuk aşılanmalı. Veriler doğrulanır doğrulanmaz diğer COVID aşılarına onay verilmeli.
Her iki doz aşısını olan insanlar aşının faydasını görmeye başladıklarında aşı olmayan insanların yapamadıklarını yapmaya başlayabilmeliler - sofrada birlikte yemek ve torunlara sarılmak gibi. Fakat salgın tam anlamıyla bitene kadar her vatandaş halk arasında maske takmalı ve aşı olamamış insanların hayatını korumalı.