• Ülkemizin köklü yayın organlarından Şalom Gazetesi´ni uzun yıllardır yakından takip ediyorum. 1947´de kurulan Şalom, haftalık formatta yayınlanıyor. Aktüel haber ve yazı dizilerinin yanında Şalom´un Türkiye´deki Yahudi Cemaati´nin sesi olmak gibi de bir özelliği var. Cemaatin kanaat önderleri, akademisyenler ve gazeteciler Şalom´da yazıyor. HAKAN ÇELİK - POSTA
Bu Haftanın “Takılanlar”ı – Alıntılar
Joe Biden, başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın dört bir yanında Trump öncesi ABD jandarmalığını ve NATO motivasyonlarını tekrar devreye sokacağına ilişkin güçlü sinyaller vermektedir. Bu gerçeği gözardı etmeden Trump dönemi kadar olmasa da İsrail’in ABD desteğine mazhar olacağını söyleyebiliriz. Bu destek tek taraflı olarak İsrail sağının “hepsi bizim olsun” mantığından ziyade Ortadoğu’da İran’a karşı “havuç ve sopa” stratejisini ortaya koyacak toplu bir iş birliği şeklinde olacaktır diyebiliriz. Biden’ın iki devletli çözümü Trump’a nazaran daha müspet bir şekilde yorumlayacağı ve Filistinlilerin daha görünür bir pozisyonda tutacağını söylememiz de yanlış olmayacaktır. Dahası, Doğu Akdeniz’de Rusya’yı karşısına alacak olan Biden yönetimi, İsrail’i, bölgedeki potansiyel menfaatlerine de uyum sağlayacak olan, Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrinine uyması konusunda teşvik edeceğini düşünmekteyim. İki ülke arasında devam eden istihbarati görüşmelerin aşikâr olduğu 2020 Aralık ayında, İsrail hükümetinin ana ortağı olan Likud’a yakın Israel HaYom gazetesinde yer alan “Mavi Vatan” doktrini ve İsrail açısından avantajlarına dair makale ise iç istikrarın sağlanması halinde normalleşme zincirleriyle İsrail’in bölgedeki meşruiyetini arttıracak gelişmelerden birisidir. Unutmadan eklemek gerekir ki; İsrail’in dış politikada tüm dış desteğe rağmen yeterli meşru zemine kavuşamama problemi de mevcuttur. Realist devlet çıkarları ve devletleri yöneten iktidarların kararları, İslam toplumlarının vicdanında Filistin’in mağduriyetini örtmemektedir. Türkiye’nin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nezdinde dikkat çektiği bu nokta; İsrail’in Ortadoğu’da gözardı edilemez bir gerçeklik ve potansiyel bir ortak olmasının Filistin’e uyguladığı tutumla yakından ilişkisi olacağıdır. Hükümetler ve liderler ile yapılan anlaşmaların toplum nezdinde kalıcı olmasının yegâne şartı da budur.
SELİM HAN YENİACUN
https://www.yenisafak.com/dunya/2021de-israilin-dis-politik-perspektifi-3596416
“Türkiye’nin yeri elbette önemli; jeostratejik, etnisite ve dini açıdan. Türkiye, Arap olmayan ama Müslüman bir ülke, jeostratejik açıdan çok önemli bir yerde. Haritaya baktığınızda bugün İsrail’den kalkan bir uçak İbrahim anlaşmalarının öncesinde Uzak Doğu’ya gitmek istiyor idiyse mutlaka Türk hava sahasını kullanmak suretiyle Uzak Doğu’ya uçabilecekti. Bilerek hava sahası ve uçak metaforu üzerinden bu analizi yapıyorum. Aynı uçak mesela Rusya değil, Avustralya’ya gitmek istesin, yani güneydoğuya. Bu uçak önce Ürdün üzerinden geçecek, ardından Suudi hava sahasından geçecek, sonra Emirlikler hava sahasının üzerinden geçip okyanusa açılıp direkt uçuş olarak çok daha kısa sürede güneydoğu Asya’ya ulaşmış olacak. Türkiye’nin İsrail penceresinden baktığımızda bir tekeli vardı eskiden. Bu tekelinin artık ortadan kalktığını görüyoruz. Bu uçak metaforunun bize anlattığı bir metafor daha var. Türkiye’nin artık İslam dünyasında İsrail ile düzgün ilişkilere sahip yegane ülke olmadığını da bize anlatıyor. Dolayısıyla İsrail karar alma mekanizmalarında artık İsrail’in diplomasisinin elinin Türkiye’ye karşı çok daha güçlü olduğunu görüyoruz. Türkiye artık vazgeçilmez sevgilimiz olmaktan çıktı. Türkiye hala sevgilimiz, hala beraber olmak istiyoruz. Ancak Türkiye artık vazgeçilmezliğini yitirdi. Türkiye hala İsrail ulusal güvenliği için çok önemli. Hala İsrail’in menfaatinedir Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olmak. Ancak şu anda İsrail geçmişte yapamadığı taleplerle artık Türkiye’ye gelebilecek konuma geldi bu yapılan İbrahim anlaşmalarla. Nedir bu talepler? Hamas’ın desteklenmesine son verilmesi, İsrail’e yöneltilen en azından halk nezdinde yapılan sözel eleştirilerin son bulması ve her düzgün ilişkide olduğu gibi elçiliklerin elçilerine kavuşması. Bu üç parametrenin çok garip istekler olduğunu düşünmüyorum. Yani bir şekilde düzgün ilişki kurabilmek için karşılıklı saygı çerçevesinde ilişkilerin yürütülmesi gerekiyor. Türkiye Filistin hassasiyetleri konusunda diplomatik kanalları kullanmak suretiyle İsrailli muhataplarıyla bunu görüşür. Beğendiği, beğenmediği yönleri açık şekilde ortak masaya koyar. Gerekirse gerekli mekanizmalar kurulur ve Türkiye, Filistin’i şu anda yaptığı yardımlardan çok daha fazla yardım yapma şansına erişebilir eğer İsrail ile güzel, düzgün ve saygılı bir düzleme gelmeye tamam derse. Bu iki ülkenin de çıkarına. İsrail’in de omzundan yük kaldıracaktır bu. Hem Türkiye ile sürekli olarak sürtüşmekten kurtulmuş olacaktır aynı zamanda da Filistinlilerin yaşam kalitesi yükselecektir. Böyle olunca da kaybedecek bir şeyleri olan bir halk konumuna gelecekleri için şiddet opsiyonuna daha az yelteneceklerini düşünüyorum. Bu Filistinler, İsrail, Türkiye için bir kazan-kazan olacaktır.”
HAY EYTAN YANAROCAK (CEYDA KARAN)
Mavi Beyaz Partisi'nden geriden kalanlar bile Netanyahu karşıtı. Gelgelelim Saar bütün hepsiyle ittifak yapsa bile seçimlerde hükümeti kurmak için gerekli 61 sandalyeyi kazanamaz.Bu engelin üstesinden gelmek için Sa'ar'ın kendisi gibi sağcı Naftali Bennett'in lideri olduğu ve yerleşim yerlerinin inşasını destekleyen Yamina (Sağ) Partisi'ni de bu kampa katılmaya ikna etmeye ihtiyacı var.
Bunun dışında Saar ya ultra-ortodoks partileri Netanyahu'dan ayrılmaya ikna etmeli ya da sahip olduğu desteğin önemli bir bölümünü İsrail'in Arap vatandaşlarından alan mevcut anti-Siyonist partiler ile masaya oturmaya hazır olmalı.Gantz, parti içi muhalefet nedeniyle geri adım atmadan önce Ortak Liste'nin (Arap milletvekilleri) desteklediği bir azınlık hükümeti kurma fikrine göz kırpmış olsa da Araplarla ortaklık, İsrail'deki Yahudi siyasi düzeninde herhangi bir parti için bir başlangıç teşkil edemez.
İdeolojik perspektiften bakıldığında, Saar ile anlaşmak Bennet için sorun olmaz. Ancak onun ittifaka dahil edilmesi kesinlikle "İsrailliler" ve "Meretz" gibi sol eğilimli partileri kaybetmek demek.
Dahası, Bennett geçmişte, Netanyahu kendisini davet ederse bu davete icabet etmek konusunda hiçbir itirazı olmadığını belirtmişti.
Diğer yandan ultra-Ortodoks partilerin ittifaka dahil edilmesi, Yesh Atid ve Evimiz İsrail partilerini içeren bir hükümetin kurulmasını imkansız kılacak.
Çünkü Lapid ve Lieberman'ın siyasi gündemleri temelde ultra- Ortodoks partiler ve onların liderleriyle çelişiyor.
Aynı şekilde Ortak Liste'nin desteklediği bir hükümet kurma düşüncesini kabul ettirmeyi Gantz bile başaramamışken Saar gibi bir ideolog sağcının bu tabuyu kırması olası dışı.Netanyahu ve Saar'ın aynı ideolojik kampa mensup oldukları göz önüne alındığında büyük bir sağcı blok oluşturma konusunda uzlaşmaları da mümkün.Bu durumda Gantz gibi Saar'ın da Netanyahu'ya karşı durma vaatleri sözde kalmış olacak.
Aynı şekilde eğer Bennett, Saar'a kaptırdığı muhafazakar desteğin bir kısmını geri kazanmayı başarırsa Netanyahu'nun Likud, ultra-Ortodoks partiler ile Yamina Partisi'nden oluşan ve aralarındaki ayrımların dar olduğu bir koalisyon kurması da mümkün.
Son olarak, partiler arasındaki güçlü Netanyahu düşmanlığı, İsrail siyasetinin şimdiye kadar gördüğü en garip siyasi "yoldaşlar" arasında bir ittifakı ortaya çıkaracak kadar da güçlü olabilir.
Bununla birlikte, en olası senaryo, fırtına dinip koalisyon hesapları netleştiğinde, 23 Mart seçimlerinin İsraillilerin 2021'de sandık başına gidecekleri tek seçim olmayacağıdır.
HÜDA HÜSEYNİ
Azınlık toplumlarının evliliklerinde yalnızca geniş aile yok, cemaatin en önemli unsuru olan dini kurumlar da bu evlilik süreçlerinde oldukça etkili. Ancak günümüzde cemaatlerin demografik sorunları bu gardın inmesine neden oluyor. Anna Maria Beylunioğlu da şöyle açıklık getiriyor konuya:
“İlk başta hiçbirisi istemiyordu temelde. Hem evlilikler hem de evliliklerden doğan çocuklara ne olacağı konusunda düşünülmesi gerekiyor. Bu yüzden onaylamıyordu. Ancak bunun bir engel teşkil etmediğini görünce o zaman evliliklere onay verdiler. Ancak kilise nikahı kıyılamıyor. 2000'li yıllarda bir açılım yapılmıştı. Yüzüklerin takdisi yapılıyordu ancak daha sonra gelen eleştiriler üzerine kaldırıldı. Çocuğun vaftizinde baba farklı bir dinden ise ondan izin alarak gerçekleştiriliyor.”
Yahudi cemaatinin bu konuda daha önden gittiğini belirten Beylunioğlu, “Çocuğu Rum ve Ermeniler vaftiz ediyor ama ondan sonra topluma entegrasyonu konusunda tamamen bireysel çabalar işliyor. Cemaat için “içimizde tutalım” ya da “ karma evlilik yaptılar ama uzaklaşmasınlar” gibi bir strateji yok. Ancak Yahudilerde olduğu zaman direkt çocuğu anaokullarına almak için irtibata geçiyorlar. Onlar da toplumu bir arada tutma kaygısıyla belli stratejiler uyduruyorlar.”
Karma evliliklerdeki en büyük endişe asimilasyon. Gitgide nüfusu azalan azınlık toplumlarında bu endişe ne kadar geçerli? Bu sorunun cevabı ilk olarak Özgür Kaymak’dan geliyor:
“Asimilasyon ne oluyor diyebiliriz ne de olmuyor. Bizim çalışma özelinde şunu diyebiliriz: Matematiksel olarak karma evliliklerin en fazla geniş toplumda yapıldığını varsayarsak karşı taraf azınlık kültürünü çok benimsiyor. Bu azınlık kültürlerini sosyal prestij ve kültürel sermaye olarak görüyor. Evlenmeden önce elbette çatışmalar oluyor ama evlendikten sonra bunlar zenginlik olarak görülmeye başlanıyor. Yeni bir hibrid, melez kimlik doğuyor. Bunun çocukta bir kafa karışıklığı yaratmayacağı tam tersine onu bir dünya insanı yapacağı, empatisini çok yükselteceği, farklı sosyal kimliklere daha çok kucaklayıcı olacağını düşünüyorlar. Bizim de gördüğümüz o. Çocuklar kimlikleriyle çok barışık.”
MELİKE ÇAPAN
Ülkemizin köklü yayın organlarından Şalom Gazetesi’ni uzun yıllardır yakından takip ediyorum. 1947’de kurulan Şalom, haftalık formatta yayınlanıyor. Aktüel haber ve yazı dizilerinin yanında Şalom’un Türkiye’deki Yahudi Cemaati’nin sesi olmak gibi de bir özelliği var. Cemaatin kanaat önderleri, akademisyenler ve gazeteciler Şalom’da yazıyor.
Genel Yayın Yönetmenliğini İvo Molinas yapıyor. Yazı ve görüşleriyle katkı verenler arasında Silvyo Ovadya, Riva Şalhon, Bahar Feyzan, Metin Bonfil, İzel Rozental, Mois Gabay, Tilda Levi, Karel Valansi, Sami Aji, İzak Baron, David Ojalvo, Selin Süar Oral, Rav İzak Alaluf, Nur Şaul Barakas, Rudi Diriman, Rav Yeuda Adoni, Tülay Gürler Kurtuluş, Selin Kandiyoti gibi isimler var.
Zaman zaman Yaşar Bildirici’nin de özel röportajlarına rastlıyorum. Kaybolma riskiyle karşı karşıya bulunan Ladino dilinde haberlerin yer aldığı bir eki de var. İspanya’daki Engizisyon zulmünde Osmanlı İmparatorluğu’nun kucak açtığı Yahudilerin konuştuğu bu dil, farklı kültürlerin kaynaştığı bir bilgi dağarcığına sahip. Şalom bütünüyle Yahudilere seslenen, içe dönük bir yayın organı değil. Siyasi, ekonomik ve kültürel yelpazesi hayli geniş.
Özel bir dergi
Farklı nedenlerden ötürü Türkiye’deki dergilerin önemli kısmı maalesef yayın hayatlarını sona erdirmek zorunda kaldı. Hâlâ çıkan dergiler ise hayli küçüldü, eski özelliklerini kaybetti. Kurulduğu günden bu yana, içeriğini zenginleştirerek ayakta kalan yayın organlarından biri Şalom Dergi. Kapak fotoğrafları, grafik ve illüstrasyonlarıyla da oldukça sıra dışı. Yoğun bir emeğin ürünü derginin Yayın Yönetmeni Suzan Nana Tarablus.
Şalom Dergi’nin ocak sayısında “Pullarla Holokost”, “Sessizliğin Gücü: Marcel Marceau”, “Ölülere Yas: Memento Mori” gibi ilginç yazılar ve kısa süre önce aramızdan ayrılan Prof. Dr. Orhan Kural’ı anlatan bir haber var. Riva Şalhon ile “Tek Satırlık Entel” kitabı üzerine yapılan röportaj dikkatimi çekti. Tren garları yazısı ve dünya çapında başarılı arp sanatçımız Şirin Pancaroğlu ile yapılan söyleşi de güzel olmuş.
HAKAN ÇELİK
https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/hep-birlikte-turkiyeyiz-2300740
İsrail Başbakanı Netenyahu ABD seçimlerinde tüm ağırlığını Trump’dan yana koymuştu. Trump kaybedince onun açısından da işler tersine dönmeye başladı.
Biden yönetimi “iki devletli çözümden yana olduğunu” resmen açıkladı. ABD’nin BM temsilcisi Richard Mills Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada, hem Filistinliler’e Trump döneminde kesilen ABD yardımlarının yeniden uygulamaya konulacağını, hem de ABD’nin Filistin nezdindeki diplomatik temsilciliğinin yeniden açılacağını söyledi.
Trump öncesinde ABD, İsrail Devleti’yle ilişkilerini Tel Aviv’deki Büyükelçilik, Filistin yönetimi ile ilişkilerini de Kudüs’teki ABD Başkonsolosluğu üzerinden yürütüyordu. Trump’ın İsrail Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e almasıyla birlikte Kudüs’teki Başkonsolosluk da kapatılıp, Büyükelçiliğin bir parçası haline getirilmişti. Böylece ABD’nin Filistin’le resmi ilişkileri, İsrail devleti nezdindeki temsilciliği üzerinden yürütülmeye başlanmıştı.
Biden’ın Kudüs’teki ABD Başkonsolosluğunu yeniden açma sözü daha şimdiden İsrail’de büyük bir sıkıntı haline dönüşmüş durumda; Netenyahu hükümeti, Başkonsolosluğun açılması halinde bunun ABD açısından Filistin’in de yeniden tanınacağı iki devletli çözüme resmen dönüş anlamına geldiğinin farkında. Diğer taraftan, Kudüs’te hali hazırda açık olan ABD Büyükelçiliğini göstererek, “aynı Başkentte iki ayrı devlet nezdinde temsilcilik olmaz” kozunu oynaya kalkıp, Biden yönetimini daha ilk günden kızdırmak da İsrail açısından çok riskli. Tam bir çıkmaz..
ZEYNEP GÜRCANLI
https://www.dunya.com/kose-yazisi/trumpin-ortaklari-tedirgin/609080
Avrupalı Yahudilerin katledilmesine dair önde gelen en etkileyici ve ikna edici anma örneklerinden birini, televizyon sunucusu David Baddiel bu haftaki olağanüstü filmiyle gerçekleştirdi. "Confronting Holocaust Denial" (Holokost İnkarıyla Yüzleşmek) filminde Baddiel, Holokost'u inkar eden biriyle sohbet ediyor ve muhatabının bestelediği olağanüstü acımasızlıktaki antisemitik bir halk şarkısının icrasını sonuna kadar izliyordu. Baddiel'inki kadar cesur, sakin ve medeni davranışa çok az rastladım. Ana fikrini çok iyi anlatmıştı.
Sakinliğini koruyan Baddiel, parlamentonun yanındaki Victoria Gardens'ta oturmuş yeni Holokost anıtının yapılacağı yerin burası olduğunu, dikkat çekmesi için söz konusu alana hakim olacak biçimde inşa edileceğini açıklıyordu. Anıtın büyük olması gerekiyor çünkü 6 milyon kişinin ırka dayalı olarak öldürülmesinin inkarının boyutuna uygun düşmeli.
Baddiel'in izah ettiği gibi, tarih (hakikati ifade eden bir başka kelime) önemlidir. Çok açık biçimde, kendi amaçları doğrultusunda geçmişe dair yalanlar söylemek isteyen inkarcılar, nefret duyanlar ve soykırıma yatkın manyaklar her zaman var olacak. Propagandalarını yayacakları fırsatlar internet sayesinde büyük ölçüde arttı. Yıllar önce sahip oldukları tek şey bir fotokopi makinesi veya belki de bir matbaaydı. Deliliklerini yağmurlu sokak köşelerinde dağıtmak zorundaydılar.
Şimdiyse inkarcılar insanlık dışı fikirlerini Twitter'da tüm insanlıkla paylaşabiliyor. Sadece kötü niyetli tehlikeli kişiler oldukları için değil, aynı zamanda geçmişi "silmek" isteyen, ölüm kamplarının efsane olduğu gibi şeyler söyleyen insanlar olmaları sebebiyle de onlara karşı koymak gerekiyor. Onlar, aynı zamanda köleliği hafife almak isteyen ve tarihi çarpıtma eğiliminde olan kişiler. Anıtlar hakikatin bir kanıtıdır ve insanlık tatsız olan şeyleri unutma eğilimindedir. Daha fazla anıta ihtiyacımız var.
SEAN O’GRADY
İkinci sorumun cevabı İsrail’in eski İstanbul Başkonsolosu Moşe Kamhi’den geldi.
Kamhi diyor ki:
“İsrail’deki gazeteler de yazdı. İsrail, Filistin otoritelerine 5 bin doz aşı gönderiyor.”
Ne kadar sevindim bilemezsiniz...
Hem İsrail, hem Filistin hem de insanlık ve barış için çok güzel bir gelişme bu...
Aslında son dönem bu gerilimli ilişkiler zincirinde güzel haberler alıyorum.
Biliyorsunuz İsrail ve Mısır’la gergin bir dönem yaşıyoruz...
Ancak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamalarından anlıyoruz ki...
İki ülke ile yeniden “pozitif bir dönem” için kapılar açılıyor.
Ve önceki gün öğreniyorum...
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun iyi niyetli açıklamalarının ardından İsrail, Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarlığı’na eski Sofya Büyükelçisi İrit Lillian’ı atamış.
Ankara’dan edindiğim izlenime göre bizim dışişlerinde bu tayin çok olumlu karşılanmış.
Peki bu tayin neden bu kadar önemli?
Onu da şöyle açıklıyorlar:
Lillian bir söyleşisinde aynen şöyle demiş:
“Türkiye-İsrail ilişkileri, Ortadoğu’nun deniz feneridir.”
Yalnızca bu sözün hatırlatılması bile çok değerlidir.
Barış ve dostluk için, ortak menfaatler için değerlidir.
FATİH ÇEKİRGE
Takılan tweetler
462 anahtar, üzerinde ismi yazılı olan 462 kişinin hikâyesini anlatmıyor. Viyana’nın bu güzel mahallesinde yaşarken, Yahudi oldukları için evlerinden çıkartıldıklarını, öldürüldüklerini anlatıyor. Serviten Sokağı 1938 Derneği’nin girişimiyle yapılmış bir anıt bu. #WeRemember
https://twitter.com/OSvastics/status/1354444050284347395
Rosa Hanan ve Giuseppe Mallel, yerel Yahudilerin Temmuz 1944'te sınır dışı edilmesinin ardından, Rodos'tan Holokost'tan sağ kurtulan birkaç kişiden biriydi. 1947'de, kısa bir süre Rodos'a döndüler ve La Boz de Turkiye Ladino dergisi "harabeler arasında" evliliklerini bildirdi.#WeRemember
https://twitter.com/AndyGuid/status/1354522583203516416
Bu bir yönü. Bir diğer yönü "yahudi koruyan Türkiye" mitosunun karanlık sayfası: Avrupa'daki Osmanlı ve TR kökenli bir çok yahudiye de pasaport verilmedi, 2500'ü Aschwitz ve Sobibor kamplarında katledildi. Bkz. Corry Guttstadt: Die Türkei, die Juden und der Holocaust
Ayrıca "Simon liderlerinin protokolleri", Hitler'in "davam" kitabı "Beynelmilel yahudi" gibi antisemit propaganda Yazıları Türkçeye Çevrildi ve yayıldı. Türk faşistleri "Stürmer"in karikatürlerini ve yahudilere saldıran yazılarını yayınladılar.
https://www.youtube.com/watch?v=0Y4IlxngE8k&feature=youtu.be
Tamamı: https://twitter.com/GaziCaglar/status/1354465114477502466
Holokostta biz yakınlarımızı da kaybettik.. kamondo merdivenlerini yaptıran şehr-i istanbulu çok sevmiş kamondo ailesi auschwitz’de yok edildi.. İzmir Karataşlı Kavayero Ailesi.. İzmir yanınca Fransa’ya göçmüşlerdi.
https://twitter.com/XilourisEfe/status/1354385309161680897
Netten okumalar – Linkler
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55809160
https://bianet.org/bianet/siyaset/238191-nazilere-karsi-mucadele-eden-sefarad-yahudileri
https://ichmeinsgut.de/2021/01/yahudi-soykirimi/
https://www.yesayansalonu.com/hayir-anne-franki-anlayamayiz/
https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/gururlu-bir-alman-olarak-onunuzdeyim-41728083
https://www.birartibir.org/aidiyetler/1032-plastik-hatirlama-bicimleri
https://www.amerikaninsesi.com/a/hitlerin-kavgam-kitabi-fransada-polemik-yaratti/5752394.html
https://www.youtube.com/watch?v=MV08lWEAf6U
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/25250/varlik-vergisi-yoklugun-yolu
https://www.youtube.com/watch?v=5XbUHRk0w0k&t=3984s
https://www.youtube.com/watch?v=ZF6CeJViELk&t=246s
https://www.literaedebiyat.com/post/keske-cevrilse-mihail-sebastian
https://www.youtube.com/watch?v=Nx7LaJDy5DA
https://www.catlakzemin.com/27-subat-1859-avusturyali-feminist-bertha-pappenheim-anna-dogdu/
https://teyit.org/analiz-salom-aleyke-sozunun-zalim-yahudi-kral-salomdan-geldigi-iddiasi
https://www.guneydoguekspres.com/mezarlikbasinin-asi-cocugu-makale,6620.html
https://www.indyturk.com/node/308026/antik-i%CC%87srail-ve-amarna-%C3%A7a%C4%9F%C4%B1-sonras%C4%B1-3
https://odatv4.com/partilerin-bolunmesi-bir-taktik-mi-30012123.html
https://www.youtube.com/watch?v=VWEKPhqFXvQ
https://ekmekvegul.net/bellek/30-ocak-1929-hollandali-yazar-jacqueline-yvonne-meta-van-maarsen-dogdu
https://medyascope.tv/2021/01/31/biden-doneminde-israil-iran-iliskileri-arif-keskin-ile-soylesi/
https://www.antakyagazetesi.com/yahudide-yemek-ye-hiristiyanda-yat/
Instagram’dan
https://www.instagram.com/shtiselofficial/
Bir Makale
İsrail kurulduğu yıldan itibaren Yahudi nüfusunu Filistin nüfusu karşısında dengelemek ve çoğunluğu konsolide etmek adına dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail’e gelip yerleşmeleri çağrısında bulunmuştur. Bu çağrıya Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Arap ülkelerinde yaşayan Yahudiler cevap vermiş ve 1950 yılından itibaren ülkeye göçen Yahudiler İsrail nüfusunun artmasında en büyük rolü üstlenmişlerdir. Ne var ki, farklı kültürlerden gelen bu Yahudiler İsrail’de bir kimlik krizinin ortaya çıkmasında katalizör görevi görmüştür. İsrail’in bugün en büyük toplumsal krizlerinden birinin kimlikle ilgili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Zira bu kimlik krizi ekonomiden siyasete, kültürden eğitime her alanı etkilemektedir.
İsrailli kimliğini dini anlamlar barındıran Yahudi kimliğinden ayırmak çok zordur
ve bu durum İsrail toplumunu ‘İsrail ulusu’ ve ‘Yahudi halkı’ dikotomisinin içerisine hapsederek bir etnik grup olarak Yahudiler arasında dindar-seküler ayrışma
hatlarının oluşmasına neden olmuştur. Dini aidiyete yönelik bu ayrışmanın yanında İsrailli Yahudilerin sosyo-kültürel olarak da farklılık göstermesi çözülmeyi
bekleyen bir diğer kimlik sorunudur. İsrailli kimliği için henüz net bir tanımlama yapmak mümkün olmamakla birlikte; ayrışma hatları üzerinden yapılacak bir inceleme İsrail toplumunun yapısını anlamaya yardımcı olabilecektir.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/470941
Kırmızı Köşe
Tarihe adanmış bir Türk sitesi, Hitler'in ünlü resimlerini paylaşıyor. Yüce Tanrım, bazen utanç verici.
https://twitter.com/Istanbultelaviv/status/1356276515290423298