Lisans ve lisansüstü eğitimini Mimar Sinan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Tekstil Moda Tasarım bölümünde tamamlayan Meyzi Denizel´in yolu bir süre önce hocasının önerisiyle çocuklarla kesişti. Halen bir eğitim kurumunda sanat eğitmeni olarak görev yapan Denizel, küçük öğrencilerini resim sanatının büyülü dünyası ile buluştururken, yeteneği ve bilgisiyle onlara hayal yolculuklarında rehberlik ediyor.
Şalom okurlarına kendinizi tanıtır mısınız?
Sanatı her yönüyle dolu yaşayan bir ailede doğdum. Sanata, noktadan uzaya giden yolun özgürce, sınırsız bir yolculuk olduğunu bana inandıran ve hayallerime güvenmemi sağlayan Mahir Güven Atölyesinde, usta-çırak ilişkisi ile ilk adımımı attım. Lisans ve lisansüstü eğitimimi Mimar Sinan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Tekstil Moda Tasarım bölümünde tamamladım. Girişimci bir ruhla yeni baskı teknikleri ve bir fabrika ile birlikte sanayide girişimlerde bulundum. Tekstilci babanın tekstilci kızı olarak sanayi içerisinde aktif çalıştığım dönemde üniversitedeki danışman profesörümün aramasıyla öğrenme ve öğretme serüvenim başladı. Bugün işini gerçekten seven bir eğitmen olmaya çalışıyorum. Tabii ki üniversitedeki eğitim, çocuklarla çalışmak için yetmedi; önce usta öğreticilik belgelerimi aldım, sonra arka arkaya kısa süreli eğitimler, workshoplar ve seminerler ile bitmek bilmeyen, kendim için öğrenme sürecim devam ediyor.
Neden özellikle çocuklara sanat eğitimi vermeyi seçtiniz?
Bu konunun gerçekten iki sebebi var: İlki, ben de anneyim ve herkes gibi sanatın, çocuğun tüm öğrenim, gelişim alanlarına önemli katkılarda bulunduğunu biliyorum. Sanat, çocukta estetik kaygısı, problemlere yeni bakış açısı ve içsel/toplumsal uyarlılığı geliştiren aklın öncülüğünde, yeni bir dünya bakışı yaratır; yani hayata dairdir ve hepsi için çocukluk dönemi en doğru zamandır.
İkincisi çocuk, sanatsal yolculuktan keyif aldıkça gözleri pırıldar ve tüm şeffaflığıyla bu duygusunu anında size yansıtır. Siz mutlu olursunuz ve bu çark döner. Hayal etmek için onlara rehberlik etmeniz sonucunda çıkacak olan sonuçların olağanüstü, büyüleyici, uçsuz bucaksız olacağından emin olabilirsiniz.
Küçük yaşlarda çocukların sanat eğitimi almaları konusunda velilerin tepkileri nasıl oluyor?
Cümle söyle başlıyor, “Ben çöp adam bile çizemem.”
“Ama ben çöp adam çizmeyi öğretiyorum” diyorum ve karşımda bir çift sorgulayan bakış görüyorum. Kahkaha ile güven başlıyor.
Aile bu, hangisi istemez çocuğunun eğitimini her yönüyle, dolu dolu almasını… Sanat eğitimi bence, kelimeler veya ezgiler yerine boyaların, fırçaların, kalem kâğıdın kullanılmasıdır. Eğitime bir bütün olarak bakarsak; gün gelip edebi bir eser ya da kemanı ile Chagal, kalem kâğıdı elinize aldırıyorsa, sanatı hayatın içine taşımış, disiplinler arası bütüncül bir bakış açısı kurmuşsunuzdur. “Kulağını müziğe ver, gözlerini resme aç ve düşünmeye başla…”
Küçük yaşta sanat sevgisi aşılamak kişiye neler kazandırıyor?
Bilgi çağında sorgulayan, yaratan, ayıran, öneren olabilmek için bence sanat her yaşta herkese iyi gelendir. Umudun, mutluluğun, öfkenin, başkaldırının, tarihin görsel ifadesidir sanat. Sadece çocuk döngüsünde kalabilmek için, kendim için çocuk ruhunu seçtim.
“HAYAL KURMALARINA FIRSAT VERİYORUM”
Sanat derslerinde rolünüz ne? Neler öğretiyorsunuz?
Her çocuk sanatçı olmak ister; ressam, tiyatrocu, ses sanatçısı, balet ve daha birçoğu…
Televizyonun karsısında dans eden ile eline mikrofon alıp şarkı söyleyen… Her şeyin başı istemek. Zincirin ilk sağlam halkası istekli çocuk, diğeri ise fırsat veren ebeveyndir. Bir güçlü halka da ebeveyn ile kurulan doğru iletişimdir. Amaçlar, beklentiler şeffaf olursa halkanın devamı kolaylıkla ilerliyor. Artık bilgiye ulaşmak çok kolay YouTube kanalını aç, çiz, Tedx’den ilham veren konuşmalar dinle, heyecanlan!
Ustamın bana yavaş ama güvenli açtığı yol gibi, ben de onlara önce temiz bilgiye ulaşmaları için rehberlik ediyorum. Hayal kurmalarına fırsat veriyorum, onlarla bir olup okyanusa atlıyorum. İsteklerini dinleyip onların hayallerine saygı duyuyorum. Ve aslında korktukları kadar zor olmadığını defalarca göstermekten mutluluk duyuyorum. Karalamalarını hayatın içine sokuyorum. Geçmiş ile gelecek arasında bağ kurmalarını, fikir üretmelerini kolaylaştıran rehberleri oluyorum ve besledikçe özgürleşeceklerine inanıyorum.
Çocukların yaptıkları resimler, kullandıkları renkler iç dünyalarını yansıtır. Bir psikolog gibi onlara yardımcı oluyor musunuz?
Bir psikolog gibi dersem bu mesleğe hayatlarını vermiş ustalar varken çok büyük hata yapmış olurum. Herkesin uzmanı olduğu mesleği yapmasından yanayım. Özel bir durum, karşısında öğretmen veya rehber danışmanının talep ettiği bir çalışma olmadıkça, sorgulamaları ve zamansız fikir beyan etmeleri doğru bulmuyorum. Spesifik bir durum var ise ebeveyn fark etmiştir ve ben tekrardan çizimde yansımasını gösterebilirim.
“YENİ UFUKLARA DALARKEN HERKES KENDİ HAYALİNİ YAŞAR”
Çocukların hayal dünyalarını yansıtmaları mı, yoksa gerçek dünyayı resmetmeleri mi daha uygun olur?
Gerçek dünyayı da hayalimizle harmanlamıyor muyuz? Yani hepsi bizim düşümüz. Hayal etmeyen olur mu? Kavramlar gerçek, renkler hayaldir bazen. Bulutlar beyaz olmalı mıdır? Yeni ufuklara dalarken herkes kendi hayalini yaşar.
Sanat eğitimi için sizce çocukların yetenekli olmaları şart mı?
“Müzik aşkı besteler.” –Shakespeare. Bu cümle, sorunuza çok uzak olsa da bence çok güzel anlatıyor; âşık olmak için yeteneğe ihtiyacınız var mı?
Sadece sevgi ve sonrasında müthiş bir özveri, defalarca, defalarca denemek… Bilir misiniz Van Gogh kaç tane vazoda ayçiçekleri çizmiştir? Yılmadan, bıkmadan bilginin her bir noktasıyla köprü kurarak, tekrar deneyimleyerek geliştirir insan kendini.
Bir piyanist, bir baletin günde kaç saat egzersiz yaptığını tahmin bile edemezsiniz. Kişiler başarılı olabildikleri dallarda çalışmayı daha çok sevdikleri için o konuda yetenekli oldukları fikrine kapılabilirler.
“Sanat eğitimi çocukların duygusal gelişimini sağlar” sözünü açar mısınız?
Sözü başka bir sözle anlatacağım: “Peşinden gidecek cesaretiniz var ise bütün rüyalar gerçek olabilir”- Walt Disney
Özgün olduğunuz, özgür olduğunuz anlar…
Önceliklerin, hayallerin duygusal seni yansıtırken savunduğun bir nokta bile değerli, heyecan verici değil mi? Başka bakışlar, çözümler yaratmak ve yılmamak…
Çoğu zaman bu kadar olay olmadığını, ciddi sancılı anlar yaşadığımı itiraf etmeliyim. Anlayamadığım duygunun bazen gözyaşları olduğu, bazense gizli hislerin anlatılmaya çalışıldığı dolambaçlı, zor çizimler. Konu çocuk olunca, eğitimci ile ebeveyn ilişkisinin çok kuvvetli olması ama çocuğu kesinlikle kıskaca almaması ve bu işbirliğinin onun aleyhine çalışmamasını sağlamak gerekir.
Sanat eğitimi alan çocuk, toplumsal hayata uyum sağlama açısından nasıl bir ilerleme kaydeder?
Sanatın her hangi bir dalının eğitimini alan birey, farklılıkların heyecan verici bir zenginlik olduğunu bilir. Her bir keşfinden heyecan duyarak ilerlemenin büyük bir emek, büyük bir disiplin ve düzen ile olduğunu bilir. Eşsiz olanın, özgün olmanın önemini bilir. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur.”
Çizimlerinizde etkilendiğiniz bir akım var mı? Bir sergi hazırlığı söz konusu mu?
Ruhların dili zıtlıkların dengesini resimlerimde yakalıyorum, tüm öğrendiklerimi kalbimle, zihnimle, kurgularımla yansıtıyorum. Farklı karakterde, mekanik dünyada kadınlar çiziyorum. Sürreal tadında diyebilirim; siyah ve beyazın zıtlığı ile mürekkebin şeffaf ve akışkan halini seviyorum. Art Nouveau döneminin hayranıyım. Sembol ve biçimler ile hikâye anlatan tutkulu portreler çiziyorum/karalıyorum.
Kişisel sergi hazırlığı kısmı için evrene evet dedim, kalbime evet dedim, doğru zamanı geldiğinde olacağına inanıyorum. Kim istemez bir galeride eserlerini görmeyi…
Meyzi’nin çalışmalarını, ‘Meyzi Denizel (@ameyzzing_colors)’ Instagram hesabında görebilirsiniz.