Vik chéri, "mon chou, mon ange garden" diye bana hitap etmeni, gülen yüzünü unutmuyorum. Sıcacık bakışlarınla yanı başımdasın, sevgilim...
Unutur muyum…
Dernek binasında, maskeli baloda, ilk dansımızı...
Sevişip evlendiğimiz günün mutluluğunu...
II. Dünya Harbi sırasında Paris’te yaşadığınız zor seneleri...
Kariyerine 17 yaşında başladığını...
Paris’te Ecole Centrale de TSF’e kaydolup, mektup yoluyla elektronik tahsiline devam ettiğini...
Askerliğini Mamak Muhabere Okulunda yaptığını ve ikincilikle mezun olduğunu...
18 ay boyunca öğretim üyesi olarak görevlendirildiğini...
Bir tanem, tüm anlattıklarını toparlayıp hazırladığım, ‘Viktor Saul Hayatımın Kitabı’ ile ailemize güzel bir armağan ve hatıra yaratabildiğim için mutluyum.
Unutur muyum…
Yıl 1962, 10 aylık bebekle yalnız kaldığımı ve senin Fransa yolunu tuttuğunu…
Rahmi Koç beyefendinin radyo fabrikası kurma kararını…
Beko'yla görüşmeleri, Thomson Houston firmasından ‘Sta Bene’ (onay) almanı...
Ya titizlikle ürettiğin Nisalux aspiratörlerinin başarısını...
Derneklerde konferanslarını, yardımseverliğini... Nice hatıralar!
Oğullarımız, değerli varlıklarımız Rıfat ve Alp’in bizleri nasıl coşturduklarını, sevinç çığlıklarımızı...
Ya onların üniversite diploma törenlerinde duyduğumuz heyecanı, kalp atışlarımızı...
“Tanrıya şükür” dualarımızı...
Onlarla doğada, kayak merkezlerinde, tekne ve plajlarda paylaştıklarımızı unutur muyum?
Belleğimdeki, Şabat akşamları bana kırmızı gül demetini uzatırken, "A ma moitée" deyip, aşkımızı perçinleyişini...
Vik’ciğim,
Vuruldum ilk gördüğüm günden sana... İyi ki de sen bana...
Rüya gibi 60 yıllık hayatımızda...
Oğullarımız, canlarımız, geleneği sürdürmekteler. Bana sevgilerini doyasıya hissettirmekteler.
14 Şubat’ta kapı çalındı. Açtım, karşımda kocaman bir antorium saksısı...
“Babacığımızın Büyük Aşkı / Hepimizin Sevgilisi, / Annemize, Babaannemize...
Rıfat - Virna - Seymur - Alp - Eytan - Karen...”
Ne ekersen onu biçersin, Viktor’um.
Sevecenliğin, hayırseverliğin, nüktedan beyefendi kişiliğinle, yaşlıyı - genci etkiledin, güzel bir iz bıraktın...
Allah kabul etsin!
Dostlarımız, sevenlerimiz, kardeşçe kucakladılar...
“Esti, çok üzüldüm, çok tatlı bir insandı, toprağı bol olsun,
Değerli bir beyefendiydi...” sözleriyle ve bağışlarıyla ihtiyaçlı ailelere yardımcı oldular.
Canlarım, Rıfat’ım ve Alp’im,
HAŞEM bizlere eşsiz, eşim ve babanız Viktor’umuzu bağışladı. Cennetten bizleri gururla izliyor ve bizlere dualarını ulaştırıyor. Bizler de o güzel ruhuna, dualarımızı duyması için, her daim iletebilelim.
Sizler, canlarımız Eytan, Seymur ve Karen,
Dedeniz, örnek insan, Hayim Viktor’un yolunda sağlık ve mutlulukla yürüyün.
Amen ve amen.