Scorsese ve Lebowitz'den New York güzellemesi

Yönetmen Martin Scorsese´nin yönetmenliğindeki ´Pretend It´s a City´ belgeselinde komedyen Fran Lebowitz, New York´un geçmişini ve gününü anlatırken şikâyeti bir sanata dönüştürüyor.

Selin KANDİYOTİ Kültür
17 Şubat 2021 Çarşamba

Netflix’te yayınlanan ‘Pretend It’s a City / Bir Şehir Olduğunu Farz Edin’ adlı mini belgeselde, Yahudi mizah ustası ve alaycı yazar Fran Lebowitz, on yıllardır yaşadığı New York şehrini kendine has alaycı tespitleriyle Yönetmen Martin Scorsese ile soru-cevap şeklinde anlatıyor.

Salgın başlamadan önce çekimleri Martin Scorsese tarafından tamamlanan Netflix serisinde, çeşitli konu başlıklarını Scorsese ile tartışan Fran Lebowitz, New York’un tarihinden övgüyle bahsederken yalnızca son 40 yıldır şehrin değişimine değil, kendi değişimine de odaklanıyor.

Mini seride göze çarpan konu başlıkları arasında sanat, kültür, spor, Lebowitz’in yetiştirilişi, #MeToo hareketi, teknoloji ve sanatçılarla dostluklar bulunuyor. Tüm bu tartışmalar New York’a taşınma, New York’ta yaşama, New York’tan rahatsız olma ve New York’u hiçbir zaman terk edememe konuları ile iç içe ele alınıyor.

Yolda yürürken cep telefonlarından kafalarını kaldırmayanlara söven komedyen en keskin eleştirisini ise ‘sağlıklı yaşam’ ve ‘kişisel gelişim’ trendini takıntı haline getirenlere yöneltiyor. Bu modanın Kaliforniya’dan çıktığından emin olan Lebowitz normalde savaş tutsaklarının yapmaya zorlandığı fiziksel aktiviteleri neden normal insanların yaptığını anlamadığını ekliyor. Bileklerine ağırlık bağlayıp kaldırımlarda tempoyla yürüyen New Yorkluların görüntüleri komedyenin sözlerini doğruluyor. Sivri diliyle Lebowitz Yahudilerin en iyi yaptığı iddia edilen şikayet etme eylemini bir sanat haline getiriyor. 

Belgeselde Alec Baldwin, Spike Lee, Olivia Wilde ve başka birçok ünlüye de söz veriliyor.

Gençliğinde taksi şoförlüğü ve ev temizliği yapmak zorunda kalan Lebowitz, Yahudi yetiştirilişi hakkında da ilginç tespitlerde bulunuyor. Yahudilerin domuz eti yememesi ile ilgili yorumlarının ardından bir keresinde yere düşürdüğü Nancy Drew kitabını öperek kaldırdığını çünkü Yahudi okulundaki öğretiye göre yere düşen dini kitapları öperek kaldırmanın her türlü kitaba uygulanması gerektiğini sandığını anlatıyor. Hazır cevaplığı sayesinde bir defasında maruz kaldığı antisemit olayla nasıl başa çıktığını anlatan Lebowitz, aynı Scorsese gibi göçmen ailelerden geldiğini gururla paylaşıyor.

Lebowitz New York’un simge karakterlerinden biri ve şöyle tanımlanıyor: New York doğumlu, Yahudi, lezbiyen, bir dönem Andy Warhol’un çalışanı, ikonik Studio 54’ün patronu, Vanity Fair köşe yazarı, sigara içme taraftarı, talk şov duayeni ve Empire State binasından daha uzun bir dili ve tabi ki kocaman bir beyni olan bir kadın. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün