Küresel ticarette reform ihtiyacının yarattığı bir kurum olarak 1995 yılında GATT’ın (General Agreements on Trade and Tariffs) yerini aldığında, Dünya Ticaret Örgütünden (DTÖ veya WTO) beklentiler büyüktü. DTÖ o tarihte, bu beklentileri hem süreçlerinde, hem de faaliyet kapsamında yaptığı değişikliklerle boşa çıkarmadı. Ama önce dörtnala gelişen dünya ticaretine ayak uydurma zorluğu duvarlarında gedikler açtı. Denetiminde olmayan dengesizliklerin yarattığı hoşnutsuzluklar nedeniyle hak etmediği kadar eleştirildi. Sonra dünya ticaret sahnesine giren Çin gibi bir dev, elini ayağına doladı. Ama asıl birbiri ardına patlayan küresel ekonomik krizler, Trump gibi uluslararası kurumları hiçe sayan bir zebani ve nihayet umulmadık bir zamanda baş gösteren pandemi, yine DTÖ’ü zora soktu. Trump kapısına kilit vuramadan imdada Biden yetişince, DTÖ için de nelerin değişebileceği yeniden sorgulanmaya başlandı.
Fark Yaratan Doha Gündemi
DTÖ’nün kuruluşu II. Dünya Savaşından sonra en büyük reform olarak kayda geçmişti. Uruguay ticaret görüşmelerinin tıkandığı yıllarda yuvarlak masayı devirmekten başka çaresi kalmayan üyeler, zaten GATT’ın mal ticareti ile ilgili kuralları değiştirerek misyonunu tamamladığına karar verdi. Halef DTÖ, selefinin yapamadığını yaptı. Gündemine hizmet ticareti, düşünce mülkiyeti hakları (Intellectual Property Rights-IPR), çevre dostu ticaretin teşviki ve tropikal ürün ticaretini alarak kapsam genişletti. Üyeleri arasında anlaşmazlık çözümü konuları açısından yeni süreçler ortaya koydu. O zaman henüz ideolojik bir tutumu olmayan Katar himayesinde düzenlenen Doha toplantıları, hem DTÖ’ye, hem de dünyaya derin bir nefes aldırdı. Doha’da DTÖ, yepyeni bir kisveye büründü. Düşük tarifeler ile yeniden gözden geçirilen ticaret kurallarının en fazla gelişmekte olan ülkelerin önünü açacağı vurgusu ile Doha Görüşmeleri, ‘Doha Kalkınma Gündemi’ne dönüşünce, DTÖ 2001’den itibaren, temel amacını, gelişmekte olan ülkelere ticaretle kalkınma fırsatı olarak ilan etti. Çin’in koşullu katılımı ile DTÖ üyeliği daha cazip hale geldi. Bu da üye sayısının hızla 164’e ulaşmasını sağladı. Bu sayı dünya ticaretinin yüzde 98’i gibi bir değere karşılık geldiği için, DTÖ artık genel bir uzlaşma platformuna dönüşüverdi. “Hepimize bir Dünya” söylenmesi kolay, ama gerçekleştirmesi zor bir hedef olsa bile, özellikle Asya, Latin Amerika ve Afrika’nın umudu oldu.
Reformun Kendisi Ngozi Okonjo-Iweala
Şimdi 2016’dan bu yana hangi yöne bakacağını şaşıran DTÖ, işe sıradan bir reformdan daha fazlasını yaparak başladı. Geçen yaz başı eski Başkan Azevêdo, Trump’a kızıp görevi bırakınca, halefinin kim olacağı merak konusu olmuştu. Geçtiğimiz hafta, dünya ticaretinin uğradığı çoklu organ yetmezliğine çare bulsun diye, örgütün tarihinde ilk defa bir kadın ve bir Afrikalı, DTÖ başkanlık görevine uygun görüldü. Nijerya eski Maliye Bakanı Ngozi Okonjo-Iweala, benim bu petrol zengini, huzur fakiri ülkede ismini bildiğim iki Ngozi’den biri. Bunlardan ilki olan Chimamanda Ngozi Adichie, Nijerya’da otuz yıl süren Biafra iç savaşını ve o acımasız savaşın kabilelerle bölünmüş ülkede yaptığı tahribatı, ‘Sarı Güneşin Yarısı / Half of the Yellow Sun’ adlı kitabında mükemmel bir şekilde anlatan kadın yazardır. Nijerya, gelir ve fırsat eşitsizliklerinin kısır döngüsünü kıramayan bir başka Afrika ülkesi. Ama her Ngozi da, kadını siyasi güçten mahrum bırakmayan bir kabile eliti kültürünün ürünü. İki kadın da Nijerya’nın zenginlikle-fakirliğin iç içe geçen toplumsal dokusundan çıkmış, iyi eğitim almış, sorunlar içinde bunları ayırt etme ve çözüm önerme becerisi geliştirmiştir. Ngozi Adichi ülkesini edebiyat ödüllerine boğarken, şimdi Ngozi Iweala, kendisi ile başlayan DTÖ reform sürecini yönetmek sorumluluğunu üstlendi. Bakalım ne yapacak, daha doğrusu ne yapabilir?
Dünya Ticaret Politikası da Mümkün Olanın Sanatı
Ngozi Iweala, 15 Şubat’ta görevi devir aldığında, pandeminin sonlandırılması konusunda kendine düşen her görevi yerine getirmeye kararlı olduğunu söyledi. İlk işinin, uluslararası ticaret ve pandemi arasındaki köprüyü, gıda, ilaç, aşı ve tıbbi ürünler ile ilgili ihracat engellerinin kaldırılmasını sağlayarak kuracağını açıkladı. Sanırım bu konudaki bilgi birikimi Nijeryalı olmasından çok, GAVI denilen ve aşı finansmanı üzerinde ihtisaslaşmış bir kurumu yıllarca başarı ile yönetmesinden kaynaklanmakta. Bir kamu-özel aşı ve küresel sağlık ortaklığı olan (Vaccine Alliance) GAVI’nin, fakir ülkelere aşılama ve aşıya ulaşma kolaylığı sağlama amacı gütmesi, Ngozi Iwela’ya bu misyonu DTÖ ile ilişkilendirmesi açısından bir ayrıcalık sağlamış durumda. Pandemi başladığında, ürün standartları ve menşei kuralları da dâhil olmak üzere, tıbbi alet ve maske gibi koruma ürünleri ile ilgili, en az 202 ihracat engeli olduğu açıklanmıştı. Şimdi maske ve solunum cihazlarının temininde zorluklar yaşanmasının nedeni olarak DTÖ’nun bu açıklamalara zamanında dikkat etmemiş olması gösterilmekte.
Geri Adımlar Reformasyon mu Deformasyon mu?
Bu durumda önce kamu sağlığını koruma amacı taşıyan ticaret engellerinin, yine kamu sağlığı için, hiç olmazsa geçici olarak kaldırılması gerekmekte. Ayrıca tıbbi ve farmasötik ürünlerle ilgili olarak DTÖ’nün, IPR düzenlemelerini gevşetmesi beklenmekte ki, özellikle vantilatörler, aşı ve ilaçlarda, fiyatlar düşsün, böylece fakir ülkelerin, fakir halkların bunlara erişimi kolaylaşsın. Tabii şu anda acil olan bu adımların istenmeyen etkilerini hesaplamaya zaman yok. Ticarete bağlı IPR’lerin gevşetilmesi ile teknoloji transferinin de kolaylaştırılması Ngosi Iweala’nın dokunuşunu bekliyor. Ancak karşısında iki başlı bir sorun var. Yeni başkan uzun dönemli hedefler düşündüğünü söylüyor. Ama şimdi hızla çözüm üretme zamanı. Geri adımlarla alınan önlemleri mecburen reform sayacak ve reform diye sunacak. Bu arada bunca yıl DTÖ’nün uğrunda nice oturum ve forum eskittiği sahteciliği, kopyacılığı önleme çabası boşa mı gidecek? Çin ucuz üretimi ve piyasaya kolay erişme yeteneği ile yeni bir rekabet eşiği mi aşacak? Ya buluşlara, kansere, COVID-19 ve türevlerine ve daha nice hastalığa, şifa bulmanın patent ve lisans ödülü ne olacak? Üstelik bütün bunlara karşılık hala yolsuzluğun pençesindeki yoksul ülke insanları ucuz aşı ve ilaca ulaşamazlarsa ne olacak? Tabii bu Ngozi Okonjo-Iweala’nın kendi ülkesi için bile en büyük sorun. Şimdi değişiklikten beklenen kısa vadeli başarı, hızlı tepki. Kurumsal yeniden yapılanma DTÖ için sonraki iş olacak. Açıkçası hanımeli şimdi mümkün olanın sanatına dokunacak.