Ali Koç´un geldiği 2018 yazından bu yana Fenerbahçe altıncı hocasıyla çalışacak. Peki, Fenerbahçe bu 2,5 senede kimleri eskitti?
Malumunuz Fenerbahçe 2014 senesinden beri şampiyonluğa ulaşamadı ve bir mucize olmaz ise bu sene de ipi göğüsleyemeyecek. Eskiden kendi evinde namağlup serisi, gol rekorları kıran Fenerbahçe tersine rekorların yuvası oldu. Bu sene de şampiyon olamazsa tarihinde ilk defa yedi senedir şampiyon olamayarak altı senelik rekorunu kırmış olacak.
Alex De Souza'lı yıllarda Kadıköy'ü adeta kaleye çeviren Fenerbahçe, bu sezon tarihinde ilk defa kendi evinde altı mağlubiyet alarak bu alanda da rekorunu tazeledi. Hal böyle olunca istikrarsızlık ve teknik direktör değişimi de kaçınılmaz oluyor. Ali Koç'un geldiği 2018 yazından bu yana Fenerbahçe altıncı hocasıyla çalışacak. İki buçuk sezonda altıncı hoca... Gerçekten inanılmaz. Denizde kum bitmiyor, Fenerbahçe'de de gönderilen hocalar. Peki, Fenerbahçe bu 2,5 senede kimleri eskitti?
Yeni sistem umudu, herkesin umudu: Philip Cocu
Ali Koç 3 Haziran'da başkan seçildiği zaman, "Benim hayal ettiğim Fenerbahçe çok başka demişti." Kendi altyapısından oyuncu ihraç edebilen, sistematik bir takım kurmak hayali vardı. Bir nevi yerli Ajax yaratmak istemişti. Hollandalı eski futbolcu kulübün başına büyük ümitlerle geldi. İlk hafta alınan 2-1 Bursaspor maçında oyun kötü olsa da taraftarlar üç puana ikna olmuştu. Fakat sonra üst üste gelen mağlubiyetler ve Fenerbahçe'nin 17. sıraya demirlemesi adeta bütün camiaya soğuk duş etkisi yarattı. Kadıköy'de 3-0'lık Ankaragücü mağlubiyeti sonrasında Ali Koç ve yönetimi büyük ümitlerle getirdiği Cocu'nun biletini bir gecede kesti. Dört aylık serüvende Cocu sadece yüzde 20 oranında galibiyet çıkarabildi.
Görev yardımcının: Erwin Koeman
Erwin Koeman, Philip Cocu'nun yardımcısıydı. Cocu'nun bileti kesilince koltuğu geçici olarak devralan Koeman, Galatasaray maçında deplasmanda 2-0'dan 2-2'yi yakalamış ve Fenerbahçeliler için ümit olup, “Acaba?” sorusunu akıllara getirmişti. Fakat çiçeği burnunda Koeman'ın da Fenerbahçe'deki kariyeri pek uzun sürmedi. 2018’in Aralık ayının başlarında Ali Koç, beş aylık süreçte ikinci teknik direktörün de biletini kesmiş oldu.
Taraftar baskısı, geçmiş ümidi, Kadıköy'ün düşüşü: Ersun Yanal
Koeman'ın gönderilmesiyle taraftar, son şampiyonluğun mimarı ve Fenerbahçe'ye 2014'te hücum futbolu oynatan Ersun Hoca için adeta seferber oldu. Ali Koç belli bir süre bu fikre kesinlikle karşı çıktı ve "Hayalindeki Fenerbahçe" fikrinden vazgeçmedi. Fakat taraftarların ciddi anlamda sabrının taştığını fark eden Başkan Koç bu fikre iki hafta sonra ikna oldu ve Aralık ayının ortasında Ersun Yanal'a imzayı attırdı. Fenerbahçe taraftarları o sezon hiç olmadıkları kadar motivelerdi. Artık hep beraber "Yanma" zamanıydı. Hiç unutmuyorum, 20 Aralık 2018 tarihinde bir Erzurum maçıyla çıktı sahneye Ersun Yanal. Fenerbahçe ilk yarıyı harika bir futbolla 2-0 önde kapamış adeta hepimizin içine su serpmişti. Fakat biz Fenerlilerin arasında bir deyim vardır, "Fenerbahçe rahat maç kazanamaz". Tabii ki de öyle oldu, Thy'in son dakika golü ile Erzurumspor Kadıköy'den 2-2 ile ayrıldı. Ersun Hoca'nın yaşadığı bu soğuk duş, zaten artık o sezondan bir ümidi kalmayan taraftara çok uzun etki etmedi. O sezon bitene kadar Yanal'ın performansı çok tartışılmadı. Herkes 2019-2020 sezonunda Ersun Hoca ile kurulacak olan kadroyla kampa girmiş takımı bekliyordu. O sezona da Fenerbahçe 5-0 gibi fırtına bir skorla girdi ve dört yıl sonra tekrardan liderlik koltuğuna kuruldu. Her şey süt liman giderken bu sefer de Fenerbahçe Kadıköy'de net puanlar alan fakat deplasmanda sadece üç galibiyet alabilen bir takım haline geldi. Tabii ki yanlış stoper transferleri, ve alternatifsizlik Fenerbahçe'nin yakasını asla bırakmadı. Fenerbahçe şampiyonluğa son derece inanmışken iki maç üst üste yaşadığı net hakem hatalarından nasibini almıştı. Son tutunacak kale kalmıştı artık, Kadıköy'deki Galatasaray maçı. Malum Fenerbahçe orada 21 senedir yenilmiyordu. Herkesin hesabına göre de bu sene de yenilmezdi nasılsa. Fakat maçın ilk dakikasında bu maçta bir gariplik olduğunu hissetmiştim. Bizzat stadyumdaydım ve sonunun iyi bitmeyeceğini çok net görüyordum. Ersun Yanal hiçbir taktik planı çıkarmamış, sadece maçı Kadıköy büyüsü üzerine planlamıştı. Böylece stoper eksikliğinden de yararlanan Fatih Terim'in öğrencileri 21 yıl sonra üç puanla ayrıldı Kadıköy’den. Ve bir hayal daha yok olmuştu, Fenerbahçe taraftarlarının dayanacak, sabredecek gücü yoktu. Haklıydılar da. Üç maç sonra malumun ilanı oldu, Ersun Yanal istifasını sundu ve bir Trabzon maçı ile görevden ayrıldı. İkinci bahar yaşanamadı.
Geçici pandemi hocası: Tahir Ağa (Tahir Karapınar)
2020'nin Mart ayında patlak veren pandemiyle beraber liglerin de iptal olması aslında efil efil hoca arayan Fenerbahçe'ye de zaman tanımış oldu. (Keşke hiç yaşanmasaydı tabii ki). Ersun Yanal gönderildikten sonra iki maça da farklı yardımcı antrenörler ile çıktı Fenerbahçe. Antrenmanların yavaş yavaş başlamasıyla beraber, sezondan ümidini kesen Ali Koç yönetimi, gelecek sene altyapı koordinatörü olarak düşündükleri Tahir Karapınar'ı sezon sonuna kadar takımın başına geçirdiler. Sezon bitince de Tahir Karapınar sessiz sedasız altyapıya döndü.
Genç dinamik flaş hoca, umutlar yine tavan: Erol Bulut
Malatyaspor ve Alanyaspor'da güzel işler gerçekleştiren, Alanya'yı kupa finaline çıkaran Erol Bulut'un adı uzun zamandır Fenerbahçe ile anılmaktaydı. Taraftarların genç, dinamik hocalara yaklaşımı her zaman daha iyidir. Fenerbahçe bu sefer denenmişi denememiş, yepyeni bir hocayla, ciddi transferlerle sezona bomba gibi girmişti. Transfer şampiyonu açık ara Sarı-Lacivertlilerdi. Hal böyle olunca da ümit çok ama çok yüksekti. Erol Bulut'un beyin ekibinde ise adeta abilik müessesi vardı. Volkan Demirel, Mehmet Yozgatlı, Mehmet Aurelio ve sportif direktör Emre Belözoğlu. Fenerbahçeliler bu ekipten çok şey bekliyordu. Sezon başında kör topal puanları toplayan Erol Bulut, üç maç üst üste puan kaybı yaşayınca hedefe oturtuldu fakat sonraki süreçte dokuzda sekiz yapınca liderlik koltuğuna oturuldu ve kimse bu konu hakkında konuşmamaya başladı. Fenerbahçe'de her şey süt limandı fakat bir şey eksikti. 2021'in başlamasıyla beraber Kadıköy adeta bir deplasman haline geldi. Deplasmanda kazanılan maçlar ise neredeyse sıfır taktik ile kazanılıyor, plansız ve programsız şekilde oynanıyordu oyun. Galatasaray'ın Kadıköy'de Fenerbahçe'yi ikinci sene üst üste yenmesi ve Fenerbahçe'yi liderlikten etmesiyle Erol Bulut'a tekrardan eleştiri okları çevrildi. Bu noktadan sonra Fenerbahçe Galatasaray'ın puan kaybetmesine rağmen Kadıköy’de üst üste üç maç Anadolu takımlarına puan kaybetti. Kadıköy'de en çok mağlubiyet aldığı sezon bu sezon oldu. Her şeyin yanında, Erol Bulut kaybedilen maçlardan sonra çıkıp hiçbir sorumluluk almaması, bana kalırsa, bardağı taşıran son damla oldu. Her kaybedilen ve rezillik yaşanan maçtan sonra "Pozisyonlarımız oldu" demeye başlamıştı. Beşiktaş'ın maç eksiğiyle beş puan fark açması ve son Beşiktaş maçında Ozan'ın son dakikadaki ekstra golüyle bir puan kurtarılsa da, bu sene de şampiyonluğun gittiğini anlayan Fenerbahçe Erol Bulut rüyasından da sezon bitmeden uyandı. Böylece Ali Koç, beşinci teknik direktörünü de eskitmiş oldu.
Bilinmeyenli denklem, tecrübesiz kaptan: Emre Belözoğlu
Son olarak geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe, takımın başına sportif direktör ve eski kaptanı Emre Belözoğlunu getirdi. Birçoğumuz için, en azından benim için bu değişiklik günü kurtarmaya yönelik bir hareketten ibaret. Hiçbir şekilde yeni bir hoca aramayıp en yakındaki, saygı duyulur insanı koydular takımın başına. Peki, Emre Belözoğlu'nın kapasitesi bu iş için yeterli mi? Oyuncuları iyi şekilde disipline edebilecek mi? İşte bunların hepsi soru işareti. Bana kalırsa doğru bir hareket değil fakat inşallah yanılırım.
Çözüm ne olabilir?
Tabii ki bunu bilmek için medyum olmak gerekir. Fenerbahçe çok kırılgan bir kulüp ve şampiyon olmadan geçen her zaman diliminde daha da kırılgan olmaya devam ediyor. Bana kalırsa basketbol şubesinde yapıldığı gibi, şubedeki herkese, her şeye hakim bir idari menajer ve işine asla karıştırtmayacak bir hocanın gelmesi gerekiyor. Ne sportif direktörün, ne de yardımcı hocalarının baskısı altında kalacak tecrübeli bir teknik direktör. Kim olur bilemem, fakat bu ‘ağabeylik müessesi’ devam ettiği sürece Fenerbahçe'nin daha kupa görebileceğini pek zannetmiyorum. Bol sabır…