Tiyatro öğrenimine Stüdyo Oyuncularında başlayan, lisans - lisansüstü eğitimini yaptığı ABD’de hatırı sayılır bir tiyatro kariyeri yapan Yeşim Özsoy, Türkiye’ye döndükten sonra Ve Diğer Şeyler Topluluğunu kurdu. Özsoy 2003’te, Kuledibi Büyük Hendek Caddesindeki tarihi bir apartmanda, hem kendi oyunlarını üreteceği hem bir yapım ve yayınevi olarak misafir projelere ev sahipliği yapacağı, yeni metinlere, yeni yönetmenlere açık bağımsız bir alan olan GalataPerform’u oluşturdu. Bu isim, zamanla Özsoy’un tüm faaliyetlerin ortak adına dönüştü. Önemli oyunlar yazan, kurduğu topluluklarda oyuncu ve yönetmen olarak çalışan Yeşim Özsoy’un Türk Tiyatrosuna müthiş değerli bir katkısı da, çağdaş tiyatro yazınına ve yeni oyun yazım biçimlerine odaklanan
Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi. Bir yandan yabancı çağdaş oyun yazarlarının Türkçeye çevrilerek okuma oyunu olarak sahnelendiği, diğer yandan da oyun yazımı atölyelerinin düzenlendiği bu proje uluslararası alanda da isimlerini duyurmaya başlayan çok sayıda genç oyun yazarının ortaya çıkmasına ve yetişmesine önayak oldu. Yeni yazarlar keşfetmeyi ve çağdaş oyun yazımına alan açmayı hedefleyen projede yerli oyun yazarlarının ürettiklerinin seyirciyle buluşması amacıyla dokuz yıldan beri Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali düzenleniyor.
Galata’daki mekânına kısa bir süre önce veda eden GalataPerform, COVID-19 döneminde 75 ülkeden 440’ı aşkın kurumun başvurduğu, kültür sanat ve eğitim faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere Almanya Dışişleri Bakanlığı, Goethe-Institut ve ortakları tarafından açılan Uluslararası Yardım Fonu (Goethe Institute Covid Relief Fund) kapsamında desteklenmeye hak kazanan yeni projesiyle yolculuğuna devam etmeye karar verdi. Bu bağlamda ‘YeniPerform’, ‘YeniMetin’ ve ‘YeniDünya’ adında üç yeni alan açıyor.
Seyircilerle ve yazar, yönetmen, tasarımcı adaylarıyla dijital ortamda buluşmayı sağlayacak YeniPerform, canlı ve kayıtlı videoların yayınlandığı bir kanal, atölye ve söyleşilerle dijital bir kültür sanat mekânı deneyimi sunmayı hedefliyor.
Yeni yazar ve yönetmenlere açık, bağımsız bir alan oluşturma misyonundan hareketle kurgulanan YeniMetin çevrimiçi eğitimlerle, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına ulaşacak. Her yıl düzenlenen Yeni Metin Atölyeleri ve Festivali kapsamında yazılan ve çevrilen oyunlar, Türkiye tiyatrosunun önemli temsilcilerinin oyun metinleri ve çağdaş tiyatroyla ilgili yayınlar e-kitap formatında kütüphane bölümünde satışa sunulacak. Dijital kitabevi ve eğitim programının direktörlüğünü Dr. Ferdi Çetin üstleniyor.
Dijitalde attığı adımla birlikte doğaya da yaklaşmayı hedefleyen GalataPerform, şehrin dışında, İstanbul periferisinde YeniDünya adıyla dijital dünyayı ve ekolojiyi kesiştirecek hibrit eğitim, üretim ve oyun sergileme modellerini hayata geçirmek üzere özgür, eşitlikçi, kendi toprağından beslenen, doğaya ve tüm canlılara saygılı bir tiyatro alanı yaratmak için çalışmalara başlayacak.
GalataPerform’a yeni yolculuğunda başarılar dilerken, sizleri YeniPerform’un ilk meyvelerinin tadına bakmaya davet ediyorum.
YeniPerform’a topluluğun ilk çevrimiçi oyunu
‘Terk Edilmiş Kıyılar / Negatif Fotoğraflar’
GalataPerform’un İKSV Tiyatro festivalinde prömiyer yapmış, Ferdi Çetin’in yazdığı ve dekor - kostüm tasarımını üstlendiği, Yeşim Özsoy’un yönettiği yeni oyunu ‘Terk Edilmiş Kıyılar / Negatif Fotoğraflar’, YeniPerform.com’da gösterimde.
Seyir yeri ve sahne arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeyi ve kurgulamayı amaçlayan ‘Terk Edilmiş Kıyılar//Negatif Fotoğraflar’, oyuncularla seyirciyi bir araya getirmeden video, ses, performans ve yerleştirmenin birleşiminden bir estetik yaratarak mekânın çağdaş teatral araçlarla dönüştürülmesini hedefleyen müthiş etkileyici bir deneysel çalışma. Oyuncunun bedeniyle sesinin, diğer tüm teatral araçlarla bütün oluşturduğu gösterimde, ailenin bir türlü bir araya gelemediği bir aile yemeğine dair bir anlatı, ailenin geçmişinin izlerini sürecek şekilde yeniden düzenlenen oyun mekânında, inşa edilir.
Kübra Balcan’ın anlatıcı olarak başladığı 45 dakikalık oyun, oyuncunun dış sesi eşliğinde Kübra Balcan, Yaman Ceri, Meral Çetinkaya, Banu Fotocan ve Ahmet Ayaz Yılmaz’ın canlandırdığı bir ailenin var olma, bir araya gelme, birbirini bulma ve kaybetme yolculuğunu, yaşadıkları ve yaşayamadıkları anları sığdırır. Ferdi Çetin’in usta işi derinlikli metni bu yolculuğu canlı oyuncular hem aile sofrasında çekilmiş fotoğraflar üzerinden aktarır.
Hem çok iyi tanıyıp çok da sevdiğimiz bir ekibin heyecan verici yeni çalışmasını izlemek, hem de pandemi sebebiyle tiyatronun geçirmekte olduğu evrimi algılamak için izlenmesi gereken önemli bir çalışma.
Türk Tiyatro Tarihinin ilk Zoom oyunu
‘Beyaz Kanatlar’
YeniPerform, 27 Mart’ta içimiz biraz burularak kutladığımız Dünya Tiyatrolar Günü’nde benzersiz bir sürpriz yaparak tiyatro tarihimizin ilk Zoom oyununu sahneledi.
Burak Alıcı’nın teması ‘gelecek’ olan Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali için yazdığı ‘Beyaz Kanatlar’ önce bir okuma tiyatrosu olarak düşünülmüş, sonra sahnelenmesine karar verilmiş. Özgün Çoban’ın yönettiği ve Koray Doğan ile birlikte konsept yaratımıyla tasarımını üstlendiği oyun Zoom üzerinden canlı sahneleniyor.
‘Beyaz Kanatlar’, insanların pek sokağa çıkmadığı, ilişkilerin iyice dijitalleştiği çok yakın bir gelecekte, biraz distopik bir İstanbul’da geçer. Kendini yapay zekâ konusunda geliştirmiş bilgisayar mühendisi Bulut (Bahadır Buyruk), hikâye anlatıcısı Rüya (Berfu Aydoğan) ile internet üzerinden tanışır. Bu tanışıklık giderek içten bir samimiyete, çevrimiçi bir aşka dönüşür. Rüya Daidalus’un oğlu İkarus’a kuş tüyleriyle yaptığı kanatların hikâyesini anlatırken, Bulut giderek ciddileşerek kendi geçmişine dalar. Baskıcı babasının tüm engellemelerine karşın evini bırakıp giderek çok sağlam bir eğitim alan Bulut, kendisini ona ispatlayamadan babası öldüğünde evine kapanmıştır. Kanatlarının tüylerini yapıştıran balmumu eridiğinde denize düşüp boğulan İkarus gibi, sokağa çıktığında nefessiz kalan Bulut’un kapanması tabi ki yitip giden babanın bıraktığı derin yaralara bağlıdır. Ancak çok yakın bir gelecekte, bilgisayar ve internet aracılığıyla her şeyi elde edebilen, arkadaş bulabilen, film izleyebilen, bilgiye ulaşabilen, yemek söyleyebilen gençlerin, aynen günümüz Japonya’sında yüz binlerce genci etkileyen ‘hikikomori’ benzeri bir sendroma kapılma olasılığı göz ardı edilemez. Üstüne üstlük Bulut, mesleği icabı bilgisayarını çok üst düzeye getirmiş, hatta babasının, tartışabileceği, kızgınlığını, kırgınlığını kusacağı bir kopyasını (Reha Özcan) bile programlamıştır. Burak Alıcı, Bulut’un gelişmiş bilgisayarının arada bir kafasına göre takılmasını araya sokarak, yapay zekâyla hafiften dalga geçmeyi de ihmâl etmez.
Bulut kendini evine hapsetmiştir ama, kimseyle konuşmayan, asosyal ve depresif bir kişi de değildir. Aksine sevecen ve sevgi dolu bir insandır. İnsanların çoklukla dijital ortamda ‘görüştükleri’ bu zamanda ona sık sık yemek ‘gönderen’ annesiyle (Ayşe Lebriz Berkem) sımsıcak bir yakınlığı vardır.
Oyun, Bulut’un geçmişe bakarak hatıralarıyla ve babasının geleceğine bıraktığı izlerle yüzleşmesiyle devam edecek, genç adam dışarı çıkmaya cesaret edeceği ilk adımı Rüya’ya olan sevgisinde arayacaktır…
Zoom Oyunu, izleyici için çok farklı bir deneyim. Çevrimiçinde kamera aracılığıyla sahnenin içine girmeyi kat kat aşan değişik bir gerçeklik boyutu var. Oyuncunun nefesini yüzünde hissedebileceğin yakınlıktasın. Babasının hiç dinlemediği mesajını nihayet dinlemeye karar verdiğinde Bulut’un göz pınarlarında birken, yanağına doğru akmaya başlayan o tek gözyaşını elini uzatsan silebilecek gibisin.
Tabii ki böyle bir iç içelik oyuncu için de çok zorlayıcı oluyor. İlk kez izlediğim Berfu Aydoğan ve Bahadır Buyruk hem kimyalarının uyuşması hem de samimi ve doğal oyunculuklarıyla bu zorluğu rahatlıkla aşıyorlar. Reha Özcan, tek tip gülümsemesi, bilinçli olarak duygusal dalgalanmalardan uzak duruşuyla, gerçekten de yapay zeka tarafından yaratılmış bir robot gibi duruyor. Ayşe Lebriz Berkem, iki sahneye hem müthiş bir anne sevgisini hem de kriz anına hâkimiyetini ustalıkla sığdırarak anneye çok başarılı ve çok sevilesi bir yorum getiriyor.
Sevdiğim bir oyunun sonrasında bana güzel anlar yaşatmış yaratıcı ekiple heyecanlarımı mutlaka paylaşmışımdır. Pandemide oyun izlemeyi özlediğim kadar, bu oyun sonrası sohbetleri de çok özlemiştim. ‘Beyaz Kanatlar’ biter bitmez moderatör Aslı Aybars’ın Instagram hesabında oyun ekibiyle yaptığı müthiş keyifli söyleşi bu hasretimi bir nebze olsun dindirdi.
Farklı bir teknolojiyle de olsa yeni yolculuğuna her zamanki heyecanıyla heyecanla çıkmış olan YeniPerform’da ‘Terk Edilmiş Kıyılar / Negatif Fotoğraflar’ 9 ve 16 Nisan’da, ‘Beyaz Kanatlar’ 15 ve 24 Nisan tarihlerinde izlenebilecek. Başka bir yazımda söz edeceğim iki yeni çalışmaları da var: ‘Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur’ 18 Nisan’da, ‘Meteor’ 25 ve 29 Nisan’da sahnelenecek.
Bitmedi. Yeşim Özsoy, 2019’da İKSV Tiyatro Festivalinde prömiyer yapmış olan, metin ve konseptini yazar-akademisyen-dramaturg Ferdi Çetin ile birlikte oluşturduğu, anneannesinin öyküsü üzerinden kendi aile geçmişine, gerçeği ve kurguyu iç içe harmanlayarak baktığı, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e tarihsel geçmişimizi, eski bir konak ve yıkımı üzerinden değerlendiren ‘Yüz Yılın Evi’ni ayda bir kez, İngilizce ve Türkçe altyazılı olarak oynamaya devam ediyor. ‘House of Hundred’, 23 Nisan’da YeniPerform’da.