Bir ay kadar önce heyecanla aldığım bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Gerçekten uluslararası gazetecilik konusunda Türkiye’nin duayen ismi Sami Kohen’i sorgulayarak Nihal Boztekin’in kaleme aldığı ‘Sami Kohen Anlatıyor; Ver Elini Dünya; 70 Yıllık Gazetecilik Serüveni’ adlı kitabından bahsediyorum. Otobiyografisini yazmak/yazdırmak için geç bile kalmıştı Sami Abi.
20’li yaşlarında babası Albert Kohen ile başlayan gazeteciliği 73 yıl sonra sürdürüyor olması gerçekten mucize gibi bir olay. 15 yaşında icra edeceği mesleğe karar vermeyi başaran ender insanlardan biri olan Sami Kohen’in kitabı ile ilgili ilk yazımı Judeo Espanyol yine Şalom Gazetesi için yazdım. Son günlerde röportajlarla ve gazetelerde yer alan haber ve söyleşileriyle gündemde olan Sami Kohen’in kitabını okumadınız ise çok şeyi ıskaladığınızı söyleyebilirim. Kitabı henüz tamamen okumamış olmama rağmen, bu kitapla ilgili sayısız makale yazılabileceğini iddia etmekteyim. Özellikle gençliğini yaşadığı yılları göz önüne alırsak Sami Kohen adını taşıyıp ulusal medyada ön planda görev yapmak gerçekten ideal ve cesaret işi. Sami Abimiz de bu konuda örnek olabilecek ender insanlardan biri bence. Kitabı okudukça içimdeki en önemli isyan Sami Kohen’in ülkesini en iyi şekilde temsil edebilecek bir hariciyeci olabileceğiydi… Kohen’in CHP’den milletvekili adayı olduğunu, ancak sıralamadan dolayı seçilemediğini, ayrıca haberi olmaksızın belediye meclisine aday gösterilip seçildiğini ancak bu kitabı okuyarak öğrenebildim. Ülkemizde dış haberlere ne denli önem verildiğini bilmiyorum. Ülkemizde birkaç nesle dış haberlerin önemini yazdığı haberlerle anlatabilen, çalışmalarıyla sayısız genci bu alanda bilinçlendiren ve çalışmalarını sağlayan Kohen ile birçok gazeteci yurt dışındaki gazetelerin Türkiye temsilcisi olabilecekleri konusunda da önemli bir örnek olmuştur.
Kitabı okuyunca Sami Kohen’in haber yazmanın yanı sıra çok önemli bir analizci olduğunu da görebiliyoruz. Nitekim kendi belirttiği gibi Türkiye’yi hiç tanımayan Avrupalı veya Amerikalı okur kitleleri haberlerden çok Avrupa ve ABD’yi ilgilendiren ilişkileri inceleyen yorum yazılarını tercih etmişler.
Çocukluğumda evimize gazete alınmazdı. Babam günlük gazeteyi işte okurdu. Annem de evlendiği dönemde Fransa’dan geldiğinden pek Türkçe gazete okuma hevesinde değildi. Ancak evimizde lambalı Philips radyodan her akşam Fransızca haberler dinlendiğini, bazen parazitlerin arka taraftaki odamıza dek geldiğini anımsıyorum. 11-12 yaşlarında spor haberleri de oldukça geniş olduğu için yaz aylarında her gün Milliyet Gazetesi alırdım. Tüm yazıları okurken anlar mıydım? Anımsamıyorum. Ancak Sami Kohen’in yurt dışı gezilerinden haberdar oluyordum. Daha sonra devam eden bu gazete okuma merakım günümüzde çoğu kişinin gazeteleri terk etmeyi sürdürdükleri dönemde dahi sürdü. Sami Kohen Abimizle yaşıt annem bugün halen her sabah gazetesini dört gözle bekler.
Sami Abimizin askerlik tayini ile ilgili macerasını okurken ne denli cesur bir genç olduğunu da öğrenmiş oldum. Gidip Savunma Bakanını evinde ziyaret etmek! Ne büyük cesaret! Üstelik bir Yahudi genci için…
Arnavutluk, Kıbrıs ve Rum liderleri, Kore, Çin ve daha birçok ülke… Dünyada çok az sayıda gazetecinin ziyaret edip bu ülkelerde röportaj yapmayı başardıkları kapalı kutular. Ve onları açmayı başaran cesur, liderlere güven veren, diplomat, konuştuğu lisanlara hakim, güçlü bir gazeteci Sami Kohen! Çin ziyareti sonrasında yayınlanan kitabı gazetedeki yazılarını okumuş olmama rağmen kitabını da büyük heyecanla satın almıştım ve halen kütüphanemde durur.
1960 yılında evlendiği eşi Mirka, kızı Jale ve oğlu Alp’ten de bahsettiği kitabında Sami Kohen eşi sayesinde tüm yoğunluğunda bir aile yaşamını güçlü bir şekilde sağlamayı başardıklarını belirtmekte. Sami Kohen Abimize nice haberler dolu sağlıklı yıllar temennisiyle…