*Dr. Ferit Belder
İsrail halkı 2019-20 yıllarında gerçekleşen üç seçimde aşılamayan siyasi çıkmazın gölgesinde dördüncü kez sandığa gitti. Bu çıkmazın bir ayağı yolsuzluk suçlamalarıyla siyasi geleceği sarsılan Binyamin (Bibi) Netanyahu şahsında aktör temelli bir krize dayanırken, diğer ayağı ise ‘geleneksel koalisyon kurma alanının’ bir yandan Arap partilerin yükselen oylarıyla dışarıdan daralması, diğer yandan ultra-Ortodoks (Haredi) partiler ile Liberman arasında başta Yeşiva (din okulu) öğrencilerinin askerliği olmak üzere dini statüko etrafında patlak veren kavga ile içeriden istikrarsızlaşması ile ortaya çıkan yapısal krize dayanmaktadır. Mart seçiminin sonuçları da mevcut çıkmazın en azından öngörülebilir hamlelerle aşılmasının güç olduğunu göstermektedir. Yine de bu kısa kriz bağlamı partilerin seçim stratejisi ve sonuçlarına büyük ölçüde ışık tutuyor.
Netanyahu Karşıtlığı ve Değişim Bloğu
2021 Mart seçimlerini önceki üç seçimden ayıran temel farklardan biri Netanyahu karşıtlığının sağ partilere de sıçraması ve Likud’dan ayrılan Gideon Sa’ar liderliğindeki Tikva Hadaşa (Yeni Umut) ile temsil imkânı bulmasıdır. Sağda liderlik tartışması Yamina (Sağa Doğru) hareketinin lideri Naftali Bennett’in de siyasal söyleminin merkezinde yer aldı. Bir önceki seçimlerde Kahol Lavan (Mavi Beyaz) ittifak ile iktidara oynayan Yair Lapid liderliğindeki merkez-liberal Yeş Atid (Gelecek Var) Partisi de sağdaki liderlik mücadelesini fırsata çevirmeye çalışmış ve sağdaki Netanyahu muhalifleri ile ‘Rak Lo Bibi’ (Sadece Bibi’siz) söylemini bir araya getirme amacıyla hareket etmiştir. Lapid’in başını çektiği ‘Guş HaŞinui’ (Değişim Bloğu) tam da bu noktada ülkeyi Netanyahu sonrasına götürme gayesini ifade eden oldukça muğlak bir anti-Netanyahu kampı ifade etmek için kullanılmaya başlandı. Netanyahu ise bir yandan Sa’ar ve Bennett’in anti-Netanyahu kampla anlamlı bir buluşma yapmasını engellemek isterken, diğer yandan yükselen Arap oylarının koalisyon kurma alanına yaptığı baskıyı rahatlatma amacıyla hareket ederek Arap açılımını başlattı. Bu bakımdan rakiplerinin aksine Netanyahu’nun siyasal açmazın yapısal sebeplerinin de farkında olduğu söylenebilir. Bu sebeple, Mart 2021 seçimlerinin oyun kurucusu, en zayıf olduğu dönemlerden birinde olmasına rağmen yine Netanyahu olmuştur. Haredi-sekülarist kavgası ise Liberman’ın Netanyahu karşıtı muhalefete iyice yerleşmesi sebebiyle iki yıl önce damga vurduğu Mart 2019 seçimlerinin aksine yeni seçimlerde tamamen görünmez hale gelmiştir.
Netanyahu’nun Aşırı Sağ ile Dansı
Netanyahu ilk olarak sağ-sol ikilemi üzerinden Sa’ar ve Bennett’i Lapid iktidarının potansiyel taşıyıcıları olarak resmederek sağ bloğun meşru liderleri olma iddialarına zarar vermeye çalışırken, ikinci olarak Dindar Siyonist hareketin muhafazakâr kanadını Bennett’ten koparmaya çalıştı. Betzalel Smotrich liderliğinde HaTsiyonut HaDatit’in (Dindar Siyonist Parti) Yamina’dan ayrılarak Netanyahu’nun yanında yer alması bu ikinci amacın başarıya ulaştığını gösteriyor. Partinin baraj altında kalmaması ve aşırı sağcı oyların konsolide edilmesi için ise Kahanist Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) lideri Itamar Ben Gvir ile merkezine anti-LGBT ajandayı koyan Noam partisi lideri Avi Maoz’un seçimlere HaTsiyonut HaDatit listelerinden girdiler. Son olarak Likud’un HaTsiyonut HaDatit ile fazla oyların paylaşılmasına dair yaptığı anlaşma ile aşırı sağ oyların Netanyahu kampına aktarılması tamamlanmış oldu. Netanyahu ile Smotrich’in yakınlaşması, özellikle genç Haredilerin bir kısmını cezbeden milliyetçi rüzgârın onları Smotrich’e yöneltebileceği tehlikesi nedeniyle Netanyahu’nun sadık müttefiki Haredi partiler tarafından endişeyle karşılandı. HaTsiyonut HaDatit, Haredilere seslenirken Siyonist vurguyu çok kullanmasa da Haredi siyaset, özellikle Yahadut HaTora, ilk kez açıktan kendini sağcı, yerleşimlerin hakkını savunan bir parti olarak resmederek gençlerin Dindar Siyonizm’e kayışını durdurmayı çalıştı. Seçim sonuçları bu endişede haksız olmadıklarını doğrulamaktadır. Sandalye sayısını etkilemese de HaTsiyonut HaDatit’in Kudüs ve Bney Brak gibi Haredi şehirlerde Likud ve Yamina’dan olduğu kadar Haredi partilerden de oy çalmayı başardığını gösteriyor.
Gerçek Bir Arap Açılımı Mı?
Netanyahu bir yandan alternatif sağ liderlikleri zayıflatırken diğer yandan da Arap açılımı başlattı. Bu çerçevede Mansour Abbas liderliğindeki Ra’am partisi ile özellikle Arap nüfusun yoğun yaşadığı yerlerde başta şiddet olayları olmak üzere yaşanan birtakım problemlerde çözümler üretilmesi ve Arap sektörünün bütçeden daha fazla pay alması karşılığında Ra’am partisinin Arap partilerin oluşturduğu Müşterek Liste’den ayrılmasını sağlandı. Arap açılımı, Likud listesinde bir Arap adaya yer verilmesi, Umm al-Fahm’da bir milyonuncu aşının yapıldığı Arap yurttaşa Netanyahu’nun ziyareti ile sosyal hizmet temelli bir siyasal kontratın öne çıkarılması ve Netanyahu’nun İsrail’in güneyinde Bedevi liderleri ziyaret etmesi ile devam etti. Bu pragmatik açılım ile doğrudan Arap yurttaşların oyu ya da yapısal değişimler amaçlanmadı, daha ziyade, en azından bu seçimlerde anti-Netanyahu slogan ile mobilize olmamaları beklendi. Rakiplerine nazaran daha kompleks bir stratejiyle hareket eden Netanyahu’nun bir yanı Itamar Ben Gvir diğer yanı Mansur Abbas olan çelişkili seçim kampanyası da böylece ortaya çıkmış oldu.
Netanyahu Başarılı Oldu Mu?
Sa’ar, Lapid ile eşleştirilerek marjinalleştirilebildi ve Yamina ise HaTsiyonut HaDatit aracılığıyla zayıflatılarak Bennett’in Netanyahu’nun liderliğinde bir koalisyona mahkûm edilmesi sağlandı. Ancak Netanyahu’nun aşırı sağ ve Arap stratejileri ise kontrolden çıktı. Çünkü HaTsiyonut HaDatit ortalama dört-beş vekil çıkarabilecek, liste içerisindeki radikal unsurlardan Itamar Ben Gvir iktidar pozisyonlarına alınmayacak, mümkün olursa da Otzma Yehudit ile HaTsiyonut HaDatit yolları ayrılacaktı. Bu noktada listenin altıncı sırasından Knesset’e giren Avi Maoz’un Netanyahu için bir seçim sürprizi olduğu söylenebilir. Arap açılımına gelince, Mart 2020’deki üçüncü seçimlerle karşılaştırıldığında Arap partilerinin toplam oy kaybı yüzde 30’u aştığı görülmekte ve bu yönüyle bu amacın da başarıya ulaştığı anlaşılmaktadır. Ancak Ra’am’ın barajı geçmesi beklenmeyen bir durum yarattı ve Mansour Abbas İsrail siyasetinde ciddi meşruiyet problemi olan bir ‘kingmaker’ olarak ortaya çıktı. Ancak bu meşruiyet probleminde Abbas yalnız değil. Netanyahu’nun koalisyon kurma sürecinde meşruiyet maliyeti ödemesi gereken toplam üç parti ortaya çıkmış oldu: Ra’am, Otzma Yehudit, Noam. Netanyahu’nun bu maliyeti ödeyebilmesi ise çok zor. Netanyahu karşıtlarının en büyük başarı beklentisi ise Netanyahu’yu devre dışı bırakarak ülkeyi yeni seçimlere götürebilmekten ibaret. Dolayısıyla öngörülebilir tahminler içerisinde beşinci seçim kaçınılmaz gibi. Temel soru ise seçimlere Netanyahu ile mi gidilecek, Netanyahu’suz mu?
*Dr. Ferit Belder Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktor Öğretim Üyesi. İstanbul Üniversitesi (2013) ve SOAS, Londra Üniversitesi’nden (2016) yüksek lisans derecelerini aldı, 2019 yılında İstanbul Üniversitesi’nde “Toplumsal Güvenlik Perspektifinden İsrail’de Ultra-Ortodoks (Haredi) Siyasal Partilerin Analizi” başlıklı teziyle doktorasını tamamladı. İsrail politikası, Haredi siyaseti, kimlik-güvenlik konularında çalışmalarını sürdürüyor.